Lavrov: AB, ABD'ye bağlı kalıp kalmayacağına karar vermeli
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İngiliz Channel 4 televizyonuna verdiği demecinde, "Şu anda Batı sonrası dünya düzeninde olduğumuzu düşünüyorum" dedi.
Sputnik'te yer alan habere göre sözlerine, "Bunun tarihi bir devir olduğunu söyleyebiliriz" diye devam eden Lavrov, "Kolektif Batı'nın 500 yıllık hegemonyasından sonra ekonomik, finansal ve siyasal olarak yeni güç noktaları olduğu gerçeğine uyum sağlamak çok kolay değil" ifadelerini kullandı.
'YENİ DÜNYA DÜZENİ TARİH VE GELİŞİMİN ÜRÜNÜ'
Yeni güç noktalarından kastının Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeler olduğunu söyleyen Rusya Dışişleri Bakanı, bahsettiği yeni dünya düzenine şekil verenin Rusya olup olmadığı sorusunaysa, ‘yeni düzenin, tarih ve gelişimin ürünü olduğu' cevabını verdi.
'BU GÜÇLÜ ÜLKELERİ KONTROL ALTINA ALAMAZSINIZ'
"Ekonomik ve finansal olarak güçlü olan bu ülkeleri kontrol altına alamazsınız. Dünya ticareti ve ekonomisindeki rollerini görmezden gelemezsiniz" diye sözlerine devam eden Lavrov, yaptırım ve yeni gümrük vergileri gibi adımlarla bu süreci yavaşlatma girişimlerinin başarılı olmasının ihtimal dışı olduğunu vurguladı.
'AB'NİN BİR SEÇİM YAPMASI GEREK'
Lavrov, AB'nin herhangi bir dünya düzeninin asli unsurlarından biri olduğunu belirtip, "Fakat AB'nin, ABD'ye bağımlı kalmak ile kendi kendine yeten bir topluluk haline gelmek arasında bir seçim yapması gerekiyor." sözlerini kaydetti.
RUSYA, PUTİN DÖNEMİ İLE YENİDEN KÜRESEL BİR OYUNCU OLDU
Rusya, Soğuk Savaş sonrası yaşadığı şaşkınlığı üzerinden atarak özellikle Vladimir Putin dönemi ile birlikte yeniden küresel bir oyuncu haline geldi. Putin’in iktidara geldiği 2000 yılından itibaren dikkat çekici bir şekilde uluslararası ilişkilerde etkinliğini artıran ülke, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyesi olmanın getirdiği avantajları sonuna kadar kullanmakla kalmayıp, dünyanın farklı bölgelerindeki ülkelerle geliştirdiği ilişkiler sayesinde de geniş bir nüfuz alanı elde etti.
Avrasya derinliğine yaslanan ülkenin farklı bölgelerle geliştirdiği ilişkiler, yeni dönemde Putin Rusya’sının küresel gücünü ortaya koymakta. Bu çerçevede hemen yanı başındaki Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler başta olmak üzere, Putin’in yürüttüğü diplomasi kendi ülkesi ile birlikte yeni küresel sistemin de ipuçlarını veriyor.
ABD ile kontrollü gerilim siyasetini küresel rekabetin hemen her cephesinde ortaya koyan Putin yönetimi, özellikle Suriye ve Irak krizleri ardından Ortadoğu’da ortaya çıkan yeni güç dengelerini de avantaja dönüştürmüş durumda.
Putin’in en son başkan olarak seçildikten hemen sonra yaptığı bir açıklamada Batı’yla yeni bir silahlanma yarışı başlatmak istemediklerini vurgulaması ise Rusya-Batı ilişkilerinin geleceğiyle ilgili tahminler için önemli bir detay olabilir.