Hintli ve Türk Uzmanlar Hindistan ve Türkiye’nin Bölgesel ve Küresel Meselelere Bakış Açılarını Konuştu
Hindistan ve Türkiye'nin önde gelen düşünürleri, emekli diplomatları ve akademisyenleri, Hindistan ve Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini nerede ve nasıl ilerleteceklerini keşfetmek için küresel ve bölgesel meselelere ilişkin görüş ve bakış açılarını değerlendirdiler.
Türkiye’den Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE), Yeni Delhi merkezli Hindistan Batı Asya Diyalog Merkezi ile “Küresel Düzene İlişkin Hindistan ve Türkiye Perspektifleri: Değişen Dünyada Ortaklıklar Kurmak” konulu bir diyaloğa ev sahipliği yaptılar.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Hintli akademisyen Dr. Omair Anas, Hintli bir düşünce kuruluşu ile Türk düşünce kuruluşlarının, her iki ülke ve halk için önemli olan konularda bakış açılarını paylaşmak amacıyla bir diyalog gerçekleştirmesinin önemli olduğuna dikkat çekti ve “Elbette diplomasinin daha büyük bir rolü var, ancak insanlar düzeyinde ve düşünce kuruluşu düzeyinde bu düşünceleri ve diyalogları birbirimiz arasında değiş tokuş etmek için daha büyük bir sorumluluğumuz var.” Dedi.
Tanınmış Hintli akademisyen ve stratejik ilişkiler uzmanı Dr. C Raja Mohan, Batı ekonomileri çok sayıda krizle karşı karşıya kalırken, ekonomisi yükselen Hindistan'ın ilişkilerinin hızla değiştiğini söyleyerek “Küresel sermayedeki (jeopolitik ve küresel finans) değişim Hindistan'a yeni bir rol getirdi. Bunlardan en önemlisi çok kutuplu bir dünya fırsatıdır. Hindistan ve Türkiye gibi orta güçler yükselişe geçti ancak onların da kendi kırılganlıkları var. Derin ekonomik ve politik çatışmaların yaşandığı Küresel Güney bile artık tutarlı bir yapı değil. Çok taraflılık krizde. Yani Hindistan çok taraflılığı araştırırken BM kapsayıcılık konusunda herhangi bir reform belirtisi göstermiyor…” dedi.
SDE Başkanı Prof. Dr. Abuzer Pınar diyaloğu memnuniyetle karşıladı ve şu ifadeleri kullandı: "Hindistan ve Türkiye'nin, Hindistan'ın G20 teması olan "Vasudhaiva Kutumbakam" veya ‘Dünya Tek Bir Ailedir’i yansıtan, tüm etnik grupların bir arada yaşayabileceği yeni bir sosyal modele ihtiyacı var.”
Emekli Hindistan Büyükelçisi Anil Trigunayat, Türkiye'nin Güney Asya ülkelerini terörle mücadelede iş birliğine ikna etmede önemli bir role sahip olduğunun altını çizerek, Hindistan ve Türkiye'nin iklim sorunları, küresel reformlar ve uluslararası güvenlik gibi birçok konuda ortak çıkarlarının bulunduğunu vurguladı.
SDE'den Sinan Tavukcu, Jammu ve Keşmir konusunda Hindistan-Pakistan gerilimine ilişkin farklı bakış açıları da dahil olmak üzere pek çok sorun nedeniyle Hindistan-Türkiye ilişkilerinin yeterince gelişemediğini savundu ve sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye, Keşmir meselesine ilişkin BM kararının uygulanmasını desteklerken, Hindistan Keşmir meselesini bir iç mesele olarak görüyor. Bugün Çin ve Hindistan, Asya’ya kayan küresel ticaretin merkezleri haline geldi. Küresel ticaret yolları aynı zamanda devletler arasında işbirliği ve rekabetin şekillendirdiği yeni bir dışpolitika alanıne dönüştü.
Türk dış politikası küresel ticaret yolları, jeopolitik darboğazlar, Orta ve Deniz İpek Yolu, Kalkınma Yolu etrafında gelişiyor. Türkiye TDT ile artık Orta Asya devletlerinin istikrar ve güvenliğini desteklemektedir. Bu bağlamda, son G20 Toplantısı'nda açıklanan Hindistan'ın Orta Doğu Ekonomik Koridoru'ndan Türkiye'nin dışlanması projenin gerçeklikten uzak olduğunu göstermektedir. Ayrıca Hindistan-Pakistan rekabetinin Hindistan'ın dış politikasını büyük ölçüde şekillendirdiği, Hindistan'ın Türkiye'ye bu perspektiften baktığı görülüyor.”
Tümgeneral Doç. Dr. Güray Alpar, Türkiye'nin Pakistan'la ilişkilerinin Hindistan-Türkiye ilişkilerinin başarılı gelişimini etkilemediğini savundu. Her iki ülkenin de Afrika ve Orta Asya dahil birçok coğrafyada ortak çıkarları olduğunu söyledi.
Hindistan'daki Jindal Global Üniversitesi'nden Dr. Avinash Godbole şunları söyledi: “Pakistan artık birkaç on yıl önce olduğu gibi Hindistan'ın dış politikasının merkezi değil. Bugün Çin, Hindistan'ın en önemli stratejik çıkarlarından biridir. Hindistan, Türkiye'nin de ortak anlayışa sahip olduğu tek kutuplu Asya'dan kaçınmak istiyor. Orta Asya'da hem Hindistan hem de Türkiye bölgesel istikrar ve güvenlikten yanadır.”
Emekli Büyükelçi Numan Hazar, 1980'li yıllarda Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Başbakan Rajiv Gandhi döneminde Hindistan ile Türkiye'nin paylaştığı sıcak ilişkileri hatırlattı ve “Türkiye, Sovyetler Birliği'nden acil güvenlik kaygıları nedeniyle NATO'yu seçmesine rağmen emperyalizme karşı sesini yükseltti. Başbakan Jawaharlal Nehru döneminde Hindistan ile ilişkileri derinleştirmek istiyordu.”dedi. Hazar ayrıca Hindistan'ın bilim, teknoloji ve edebiyat gibi alanlardaki ilerlemelerinin ve demokratik değerlerin büyük bir iş birliği ortamı sunduğunun altını çizdi.
Hindistan Batı Asya Diyalog Merkezi Direktörü Profesör Aftab Kamal Pasha, Batı politikalarının tüm bölgelerde güvenlik ve istikrar sağlamada başarısız olduğu, Hindistan ve Türkiye'nin ise uluslararası güvenlik ve istikrar için ikili çıkarlarının ötesinde iş birliği yapabileceği yönündeki iyimserlikle tartışmayı sonlandırdı. Bazı konulardaki farklılıkların genel ilişkilerin ilerlemesini ve büyümesini engellememesi gerektiği konusunda uyardı.
Diyaloğa Hindistan'ın Ankara Büyükelçiliği temsilcisi ve Türkiye ve Hindistan'dan çok sayıda akademisyen de katıldı. Hindistan'ın Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Anto Alphonse, SDE Toplantı Salonundaki teşekkür konuşmasında “Hint ve Türk düşünce kuruluşları arasındaki diyalog girişimini memnuniyetle” karşıladı. “Hintli ve Türk akademisyenlerimiz ve kurumlarımız arasında bu tür diyalogların ve bakış açısı alışverişinin daha da artacağını umuyorum” dedi…
Araştırmacı-yazar Mehmet Öztürk ise, Türkiye ve Hindistan’ın tarihi bağlarına, Osmanlı dönemindeki iyi ilişkilere değinerek “Bugün de Hindistan ile eyaletten eyalete, hükümetten hükümete ve halktan insana bağları güçlendirmeliyiz.” dedi.