Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Alman Dış Politikası ve Düşündürdükleri

Mehmet DOĞAN
14 Kasım 2022 15:32
A-
A+

Almanya Şansölyesi-Başbakanı Olaf Scholz'un Çin ziyareti Alman ve Avrupa medyasında gündem oldu. Şansölye’nin Çin’e 04 Kasım tarihinde bir günlük (11 saatlik) resmi ziyaretinde Mercedes, Audi, BMW, Bayer, Volkswagen, Siemens, BioNTech gibi şirketlerin CEO’ları eşlik etmişlerdi.

Şansölye’nin Alman şirket yöneticilerini beraberinde götürmesi anlaşılabilir bir tutum. Rusya-Ukrayna savaşının Alman ekonomisini birinci derecede olumsuz etkilediği hatırlanırsa, Scholz'un iç ve dış eleştirilere bakmaksızın ziyareti yapması gerekiyordu.

Scholz'un Çin ziyareti eleştirilere yol açtı. Alman ve Avrupa medyası geniş yer verdi tartışmalara. Eleştirilerin odak noktası, Almanya'nın Çin politikasında AB'den ayrı tek başına hareket etmesi ve insan hakları konusunda duyarsız olan Çin ile kurulan diyalog “Avrupa Birliği Değerleriyle” bağdaşmıyor şeklindeydi.

Ziyareti olumlu bulanlar ise savaş ve kriz döneminde Çin ile diyalogun önemli ve gerekli olduğunu savundular.

Almanya’da neo-liberal çizgide olan die Tageszeitungen gibi medya organları atlantikçi-küreselci çevrelerinin görüşünü dillendirerek, eski Başbakan Angela Merkel gibi yeni Şansölye Scholz'un da şirket yöneticileriyle Çin'e gitmesinin yanlışlığının altını çizdi. Berlin'de yayımlanan liberal Tagesspiegel gazetesi, AB Komisyonu ile Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron'un uyarılarına karşın Scholz'un Çin'e gitmesini stratejik bir hata olarak niteledi. AB Komisyonu ve Macron'un, birlikte bir Çin politikası belirlemekten yana olduklarını, ancak Scholz'un buna uymadığını yazdı. Gazete, Almanya'nın tek başına hareket etmesini yanlış buldu. Düsseldorf'da yayımlanan liberal ekonomi Handelsblatt gazetesi de Scholz'un AB'den ayrı hareket etmesinin Brüksel'de hiç iyi karşılanmadığını, şirket temsilcilerinin katılımının Çin'e boyun eğmek anlamına geleceğinin altını çizdi. Birleşik Krallık’ta The Guardian, İspanya’da İspanyol El Pais, İtalya’da Domani gazetesi, Almanya’nın Avrupa Birliğinden bağımsız hareket ettiğine dikkat çekerek yüksek tonda eleştirdiler.

Fransız Le Monde gazetesi istihza kokan baş yazısında ‘’Olaf Scholz Pekin’de: Naif mi, sinik mi? ‘Bir devir değişikliği mi? Şansölye Scholz selefi Merkel’in Politikasını devam ettiriyor“ ifadelerini kullandı.

Öte yandan Başbakan Olaf Scholz, Çin'e ziyaret öncesinde Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde bir makale yayınlamıştı.

Makalesinin ana omurgası; “Çok kutuplu bir dünyada yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor. Bu küresel güçlerle ortaklıklar kurmayı ve ortaklıkları genişletmeyi hedefliyoruz” diyordu.

Makalenin verdiği mesaj gayet açıktı: Almanya kendi ulusal çıkarları için ABD ve AB’yi umursamaz!

Dünyanın tek küresel gücü olduğunu iddia eden ABD’nin bu geziden memnun olmaması anlaşılabilir bir tutum. Avrupa’nın Güvenliği korkutmasını, Almanya artık umursamıyordu!

ABD’nin Kuzey Akım Doğal Gaz boru hattını zecri olarak Almanya’ya kapattırması ve sonrasında Almanya’nın U dönüşü yapmaması için sabotajlar patlatılmasını Alman ekonomisinin çökertilmesi anlamına geldiğini pekâlâ Alman devleti görüyordu.

Makron’u ciddiye almıyordu Almanya. Bu bağlamda Fransa’nın asabi davranması da anlaşılabilir bir tutum. Almanya, Fransız-Alman ortak toplantılarını iptal ediyor, Macron'a bilgi vermeden kendi insanına 200 milyar avro enerji yardım paketi açıklıyordu. Fransız-Alman Tiger helikopteri üzerindeki çalışmayı durduruyordu. Almanya’nın Avrupa'nın savunması ve enerji sorunu konularında bağımsız bir politika izlemek istemesi, kuşkusuz Makron Fransa’sının asabi davranmasına sebep oluyordu.

26 Ekim Paris’te Makron-Scholz görüşmesinde Macron'un Çin’e “birlikte seyahat edelim” teklifine rağmen Scholz, Alman iş adamları heyeti ile gitmeyi tercih ediyordu. Bu tutum Macron'un AB'ye liderlik yapma hayalinin suya düşmesi anlamına geliyordu.

Öte yandan, Ekonomi Bakanı Singapur, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier Japonya ziyaretine başlamıştı ve Cumhurbaşkanı Güney Kore’ye de geçeceğini ifade ediyordu.

Scholz, ziyaret dönüşü uçakta gazetecilere “giderken gergindim, ancak rahatladım, bütün yerli yersiz eleştirilere değerdi ziyaretimiz” diyerek yeni Alman dış politikasının kendi rotasında ilerlediği izlenimi veriyor.

Yetmiş yıllık Atlantik ötesi esaretin sarmalına rağmen, ekonomik bağlamda dünya devi Almanya’nın, politik cücelikten kurtulmaya yönelik bir çabası olarak okumak da mümkün.

Ziyaretin özeti; soğuk savaş döneminin aksine Almanya kutuplaştırma siyasetine esir olmak istemiyor.

Şansölye Scholz’un Çin ziyareti ve Almanya’nın yeni yüzyıldaki dış politika atakları süper güçleri kendi göz hizasında tutmak istiyor.

Almanya ve dış politikası “yeni güç yeni sorumluluk” vizyonunu ortaya koyabilecek mi, yaşayarak göreceğiz…

ABD’nin Çin’i kuşatma projesi, Alman ekonomisine büyük zarar veriyor.

ABD, Birleşik Krallık ve Fransa'dan farklı ve daha otonom ve bağımsız bir Çin (ve belki Rusya) politikası izlemek istiyor.