Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Bitkisel Üretim ve Hayvancılık İşletmelerinde İşletme Büyüklükleri ve Verimlilik

Mehmet YALBURDAK
08 Ekim 2024 12:43
A-
A+

Tarımdan Geçimini Sağlayanlar Geçinebiliyor mu?

Tarım sektöründeki nüfus fazlalığı, örgütlenme yokluğu,  verim düşüklüğü, üreticinin eder fiyatlarla satış yapamaması, işletme genişliklerinin optimal büyüklüğün çok altında olması, bu nedenle  üretim maliyetlerinin yükselmesi, uygun fiyatlarla girdi temin edilemeyişi, pazarlama sıkıntıları gibi temel sorunlar nedeniyle  ürün katma değerlerini yükseltememe ile birleşince  tarımdan geçimini sağlayanlar için geçim sıkıntısına dönüşmekte bu durum tarımı geçim kapısı olmaktan gittikçe daha fazla çıkarmakta, böylece birim başına verim ve toplam üretim ülkemiz kapasitesinin altında kalmakta ve bazı ürünlerde üretim ihtiyacı karşılayamaz hale gelmektedir.

Tarımda, saydığımız sorunların çözüm yollarından olarak bir sonraki yazımızda yeniden yapılanma modeli izah edilecektir.

1.Tarım İşletmelerinde İşletme Büyüklükleri,  Kişi ve İşletme Başına Düşen Arazi Miktarının Artış veya Azalışı

Kamuoyunda iddia edilenlerin aksine, FAO 2021 verilerine göre ülkemizde 19,8 milyon olan kırsal nüfusumuz toplam nüfusumuza oranla (%23,4) gelişmiş ülkelere göre hala çok fazladır.

Türkiye’de nüfusun artması, buna karşılık toplam tarım alanları miktarının azalması sonucu kişi başına düşen tarım alanı miktarı yıldan yıla azalmaktadır. Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere 1990 nüfusumuz 54,3 milyon iken 2021 yılı sonunda 84,8 milyona yükselerek Türkiye nüfusu yaklaşık %56 artarken, aynı dönem içerisinde; ekilen alan %15 azalarak 24,7 milyon hektardan, 20 milyon hektara gerilemiştir. Nüfus ve ekilen alanlardaki gelişmelerle; aynı dönemde toplam nüfusa göre kişi başına düşen ekilen alan 4,4 dekardan, 2,4 dekara gerilemiştir.

Yine 1990 yılında 22 milyon olan kırsal nüfusumuz 2021’de 19,8 milyona gerilemiştir. Kırsalda ikamet eden nüfus toplamına göre kişi başına ekilen arazimiz 1990 yılında kişi başına 11,2 dekar iken, 2021 yılında  kır nüfusu azalmasına rağmen ekilen alan nispi olarak daha fazla azalmış ve kişi başına 10,2 dekara gerilemiştir.

1990  yılından bugüne ilgili bakanlıklarca ilan edilen tarım arazileri 39,7 milyon hektardan 38,5 milyon hektara gerilemiştir. Ancak bir arazinin resmi kayıtlarda tarım arazisi olarak ilan edilmesi, ekilip üretimde değerlendirilmiyorsa tarım arazilerinin artması veya azalması anlamına gelmemektedir. Diğer taraftan maalesef ekilen arazi yüzeyimiz de gittikçe daralmaktadır.

1990 yılında toplam nüfusa göre kişi başına 7,3 dekar olan toplam tarım arazisi  alanı, günümüzde 4,5 dekara, kişi başına ekilen arazimiz ise 4,5 dekardan 2,4 dekara kadar gerilemiştir. 1990 yılında kır nüfusuna göre kişi başına 18 dekar tarım arazisi düşerken bu miktar 2021 yılında 19,4 dekara yükselmiştir. Salt verilerden ziyade sektördeki gelişmeler gıda güvenliğimiz açısından birim alan başına verimlilik ve toplam üretim değerleri ile de  birlikte izah edilmelidir. Ancak, salt bu değişimler bile gıda güvenliğimizin riskini gittikçe  artırmaktadır.

Diğer taraftan; aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere, ülkemiz, gerek tarım arazilerinde gerekse ekilen arazilerde, hem kırsal nüfus hem de toplam nüfus bakımından kişi başına düşen  arazi genişliğinde nüfus yoğunluğu yüksekliğine rağmen verimlilik dikkate alınmadan Amerika ve Avrupa kıtaları hariç diğer kıtalara göre açık ara avantajlı durumdadırlar. Ülkemiz; öncellikle Asya ve Afrika sonrada Dünya’dan daha iyi durumdadır. Ancak ülke ülke verimlilikle birlikte değerlendirildiğinde  gelişmiş ülkelerin tamamına göre tarımda çok gerilerde olduğumuz görülmektedir.

Türkiye’de ortalama kırsal kesim hane sayısını 5 milyon ve her aileye düşen alanı da 1 işletme kabul edersek, 20 milyon ekilen alan üzerinden hane halkı başına yaklaşık 40 dekar arazi ekilip dikilip işlendiği, her işletmeninde 6 parçalı olduğu varsayımıyla, her parçanın ortalama 6,7 dekar olduğu görülür.  

Türkiye’de Ortalama tarım işletme büyüklüğü 40 dekar ve bununda çok parçalı olması verimlilik, üretim miktarı ve maliyet üzerinde olumsuz etki yaparak bazı ürünlerde üretimin ihtiyacı karşılayamaz hale geldiği, bunun çaresi olarak ekilen toplam arazinin yeni toprak işleme teknolojilerinin sağladığı imkanlardan da faydalanılarak 20 milyondan 38 milyona çıkarılması gerektiği zarureti oluşmuştur. Bazı AB ülkelerinde işletme büyüklüğü ortalaması 150 dekarı bulmaktadır.

Türkiye’de işletme genişliklerinin artırılabilmesi için yıllardır ıslah ve arazi toplulaştırılması projeleri uygulanmaktadır. Ancak söz konusu projelerle yapılan toplulaştırmalar parçalanmanın önüne geçememektedir. Bu nedenle ilerde örgütlenme konusunda arazi toplulaştırması yerine üretimi toplulaştırmanın nasıl yapılacağı izah edilecektir.

Görüldüğü üzere; hem tarım arazilerinde hem de ekilen arazilerde azalma olurken, su kullanımıyla ilgili yazımızda da bahsedildiği üzere sulanan alan genişliği de su varlığımıza oranla fazla artırılamamış ve böylece sulamayla elde edilecek verimlilik ve üretim artışı da yeteri kadar sağlanamamıştır.

2.Toplam ve İşletme Başına Araziler Azalıp Küçülüyor ama Verimlilik Nasıl Gelişiyor

Diğer taraftan; bulabildiğim FAO verileriyle 2000 ile 2021 yılları arasında ekilen birim alan ve çalışan başına tarımda ne kadar verim artışı olduğu hesaplanarak aşağıdaki tablo hazırlanmıştır.

Tabloda da görüleceği üzere; 2000-2021 arasında ülkemizde, kıtalarda ve Dünyada tarım çalışanı ve ekilen birim alan başına verimlilik ve üretim artışı  görülmektedir. 2000 yılında ülkemiz tarım sektöründe dekar başına 115, çalışan başına 3.707  ABD doları üretim yaparken 2021 yılında üretim değeri dekar başına 2 katına yakın bir artışla 228, çalışan başına ise 2,5 katına yakın bir artışla 9.036 dolara yükselmiştir. Ülkemiz 2000 yılında dekar başına Asya kıtasıyla eşit ve diğer kıtalar ve Dünya’dan daha verimli üretim yaparken 2021 yılına kadar Asya verimliliği dekar başına 5 katı, çalışan başına 6 kattan fazla artırmasına rağmen Amerika dekar ve çalışan başına verimliliği yaklaşık 2,7 kat, Avrupa ise, dekar başına 2 kattan fazla, çalışan başına ise 4 katından fazla, Dünya’da dekar başına 4 katına yakın, çalışan başına ise 5 katına yakın bir üretim artışı sağlanmış, Afrika’da ise gelinen seviye hala çok yetersiz olmasına rağmen artış oranı hepsinden fazla olmuştur.  Görüleceği üzere ülkemiz tarımda da 2021 yılında çalışan başına  üretimde Avrupa ve Amerika ile rekabet edecek seviyeye gelememiştir. Bu nedenle, tarım üretiminde bütün faktörlerde verimliliği artırmak için alınması gerekli çok yolumuz vardır.

Ülkemiz gelişmişliğiyle doğrudan ilişkili bir başka gösterge de tarım sektörünün GSYH’mıza katkısı % 6,5 iken gelişmiş ülkelerde bu oran %1’lerin altına inmiştir. Bu durum gelişmiş ülkelerdeki tarımın geri kalmışlığından değil, bize göre sanayi ve hizmet sektörlerindeki çok gelişmişlikten kaynaklanmaktadır. Kısaca; ülkemiz bütün sektörlerde sanayileşme, teknolojik ve dijital dönüşüm sürecini tamamlayıp gelir seviyesini yükseltip tarım sektöründeki nüfusu azalmadıkça tarımda gelir yetersizliği devam edecek olup buda gıda güvenliğimizi doğrudan etkilemektedir.

3.Toplam Nüfus ve Kır Nüfusuna Göre Hayvancılıkta İşletmelerinde Gelişmeler (1000 Kişi Başına Düşen BBHB FAO 2000-2021)

FAO 2000 ve 2021 verilerinden faydalanarak hazırladığım aşağıdaki tablolara göre; ülkemizde toplam BBHB (büyükbaş hayvan birimi)  sayısı 2000 yılında 14,7 milyon iken 2021 yılına kadar %52 artarak 22,4 milyona çıkmıştır. Aynı dönemde artış miktar ve oranları; Afrika’da 210 milyondan %67 artışla 35 milyon, Amerika’da 467 milyondan %18 artışla 551 milyon, Asya’da 655 milyondan %22 artışla 800 milyon, Avrupa’da 204 milyondan %13 azalışla 178 milyon, Dünya’da 1,6 milyardan %21 artışla 1,9 milyar olmuştur.

Ancak nüfus artış etkisini de hesaplara dahil edebilmek için 1000 kişi başına düşen BBHB sayılarını dikkate almak daha gerçekçi bir değerlendirme olacaktır. Buna göre toplam nüfuslara göre 1000 kişi başına düşen BBHB;  2000 yılında Türkiye’de 230, 2021 yılında 34 baş (%15) artışla 264 olmuş, Afrika’da 256’dan 5 baş (-%2) azalışla 251 olmuş, Amerika’da 558 baştan 24 baş (-%4,3) azalarak 534 başa, Asya’da 175 baştan 5 baş azalarak (-%2,9) 170 başa, Avrupa’da 280 baştan 41 baş (-%13) azalarak 239 başa, Dünya’da ise 258 baştan 15 baş(-%5,8) azalarak 243 başa gerilemiştir.

Kır nüfuslarına göre ise 1000 kişi başına düşen BBHB sayıları; Türkiye’de 660 iken 471 baş artarak (%71)  1131 baş, Afrika’da 394 baş iken 57 baş (%14,5) artarak 451 baş, Amerika’da 2405 baş iken 508 baş (%21) artarak 2913 baş, Asya’da 281 baş iken 74 baş (%26) artarak 355 baş, Avrupa’da 966 baş iken 5 baş (%05) azalarak 961 baş ve Dünya’da 484 baş iken 79 baş (%16) artarak 563 baş olmuştur.

Dikkat edilirse toplam nüfuslarda özellikle Türkiye’de artış olduğu için 1000 kişi başına düşen hayvan sayıları artışı, kırsalda nüfus azaldığı ve hayvan sayıları arttığı için kırsal nüfusa göre hayvan sayıları artış oranları nispi olarak fazla olmuştur.

Ancak; bilindiği üzere salt verilere bakarak karar verilmemesi gerekmekte olup, hayvan başına et, süt ve yumurta verimlilikleri dikkate alınarak karşılaştırmalar yapılmalıdır. Bu manada  konu irdelendiğinde örneğin gelişmiş ülkelerde sağılan sığırlarda hayvan başına süt verimleri ülkemiz süt veriminden 2-3 katı fazla olduğu, kesilen sığırlarda et verimi ise ülkemizdekinden %25’lere kadar fazla olduğu görülmektedir. Bu durum tablolardaki verileri anlamsız kılmakta ülkemiz çoğu hayvan türünde gelişmiş ülkelere göre sayı üstünlüğüne sahip görülürken verimlilikle birlikte hesaplamalar yapıldığında sayı üstünlüğümüzün azlığa dönüştüğü görülmektedir.

1.2000 yılı toplam nüfusa göre 1000 kişi başına düşen BBHB, 

2.2021 yılı toplam nüfusa göre 1.000 kişi başına düşen BBHB 

3.2000 yılı kır nüfusuna göre 1.000 kişi başına düşen BBHB 

4.2021 kır nüfusuna göre 1000 kişi başına düşen BBHB 

5.2000-2021 BBHB Artış sayısı 

6. 2000-2021 BBHB Toplam artış oranı %

7- toplam nüfusa göre kişi başına BBHB artış sayısı

8- Kır nüfusuna göre kişi başına BBHB artış sayısı

9. Toplam nüfusa göre kişi başına BBHB artış oranı%

10. Kır nüfusuna göre kişi başına BBHB artış oranı%

4.Türkiye Tarımında Yeniden Yapılanma Modeli; Üretici Birlikleri

Tarım sektöründe hemen hemen gelişmiş ülkelerin tamamında gıda zinciri halkalarının uyumlu çalışmasını sağlayarak tam rekabet piyasasının oluşmasına katkı sağlayan aşağıdaki şemaya benzer yapılanmalarda ülkemizde de ihtiyaç duyulan üretici birlikleri adıyla bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç vardır.

Üretici birlikleri merkez teşkilatı il ve ilçe aracılığıyla tüm işletmeleri üye yaparak; girdi maliyetlerinin ve israfın azaltılması, verimliliğin yükseltilmesi, tarım işletmelerini güçsüz bırakmayarak, üye işletmeler ile sürekli koordinasyon halinde üretim planlamasının yapılması, küçülerek optimal büyüklükten gittikçe uzaklaşan işletmelerin üretimlerini toplulaştırarak birim üretim maliyetlerinin azaltılması, toprak işleme ve sulamada ıslah, dijital ve teknolojik dönüşüm ve makinalaşmayı sağlayarak, verimliliğin artırılması, israfın azaltılması, işletmelere ucuz yolla girdi sağlanması, işletmelerin finansman ihtiyacının karşılanması, mahalli idarelere ait soğuk hava depoları, haller ve işletme tesislerini işleterek gıda ürünlerinin gıda zinciri halkaları arasında üreticiden doğrudan tüketiciye ulaşması, yeni tarım işletmeleri tesisleri kurarak,  işletmelerin ürettikleri ürünleri rekabet gücü oluşturup toplu halde pazarlanması ve böylece üretici için eder tüketici için uygun fiyat oluşumunu sağlayacaktır.

Yeni teşkilatlanma modelinin bu yazımızda aşağıdaki şematik görünümünü sunduktan sonra, nasıl işleyeceğini, görev ve sorumluluklarını nasıl yerine getireceğini tarımla ilgili yazı dizimizin bir sonraki bölümünde izah edilecektir.