Mehmet YALBURDAK
Tüm YazılarıOrganik gübreler; toprakların canlılığını, oksijen ve su tutmasını, içindeki mikroorganizmaları artırarak canlı tutmayı, karbon, azot, fosfor gibi bileşenlerini yeterli hale getirerek verimini, ürün kalitesini artırmayı, doğal hale gelmesini sağlar. Sayılan bileşenleri ve özellikleri sağlamak için yeterli, doğal veya organik gübre kullanımı önemli bir rol oynamaktadır. Doğal gübreler, kimyasal içerikli gübrelere kıyasla toprağın yapısını ve biyolojik aktivitesini olumlu yönde etkiler. Bunlar, organik materyallerin ayrıştırılması ve fermentasyonu yoluyla elde edilen gübrelerdir. Bütün bunların yanında organik gübreler; toprağın su tutma kapasitesi ve erozyonu önleme özelliklerini artırarak su israfını azaltır, su verimi artar. Ayrıca, doğal gübrelerin kullanımı, toprağın içindeki canlı, faydalı mikroorganizmaları artırarak daha lezzetli, daha doğal, daha güvenli ve daha sağlıklı ürün üretimini artırır.
Yapılan çalışmalara göre; Türkiye topraklarının %19,2’sinde organik madde miktarı çok az, %49,8’inde az, %22,4’ünde orta ve %5,9’unda iyi durumdadır. Kısaca tarımda üretimin ve kalitenin artırılması için topraklarımızdan en az %70’inin organik içeriğinin geliştirilmesi zorunludur.
Aşağıdaki tabloda organik atıklardan üretilebilecek organik gübre ile, kompost, solucan, leonardit, dap kimyasal gibi gübre türlerinin madde içeriklerinden de görüleceği üzere en fazla organik içeriği olan gübre türü bu yazıda izah etmeye çalıştığımız gibi biyo bozunur atıklardan üretilecek olan organik gübredir.
Organik gübrelerin kullanılan toprak özelliklerine göre değişen oran ve türde bazı bileşenler bakımından zenginleştirilmesi gerekliliği bilinmekte olup böylece bitkilere faydalılık oranının artacağı bilinmektedir. Onun dışında topraklarımızın yukarda sayılan özelliklerinin zenginleştirilmesi için içeriği en fazla olan gübre türü organik gübrelerdir.
Yukardaki toprak analizi sonuçlarından da anlaşılacağı üzere, topraklarımızın organik madde içeriğinin artırılması ile gıda güvenliği, ürün verimi, lezzeti ve insan sağlığı için zorunludur.
Yazıdaki bütün tablolar ve hesaplamalar; TÜİK, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Toprak Reformu genel Müdürlüğü, Atık Kağıt Geri Dönüşümcüleri Sanayicileri Derneği, Boğaziçi, Dokuz Eylül, Harran, İstanbul, Akdeniz üniversiteleriyle Katı Atık Kirlenmesi Araştırma ve Denetimi Türk Milli Komitesi’nce yapılan araştırmalar ve verilerden faydalanılarak yapılmıştır.
GÜBRE TÜRLERİNE GÖRE İÇERİK KARŞILAŞTIRMASI
Yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere bu yazıya konu olan organik gübre; diğer gübre türlerine göre organik ve mineral içeriği en fazla olan gübredir.
Topraklar; içerisinde var olan faydalı canlı mikroorganizmaların zenginliği ölçüsünde tarıma elverişliliği, kaliteli, lezzetli ürün yetiştirilmeye uygunluğu artar. Yukarda bahsedilen topraklarımızın özelliklerinde de görüleceği üzere Ülkemiz topraklarının çoğu maalesef bu yönüyle çok uygun topraklar değildir.
Topraklarımızda, faydalı mikroorganizmalar ve mineraller azaldıkça kalite, verim ve miktar bakımından sürdürülebilir gıda güvenliğimiz riskli hale gelmektedir.
Ülkemizde tarım; çoğunlukla mikroorganizmaları öldüren, toprağı çoraklaştıran, uzun vadede ürün doğallığını ve gıda güvenliğini azaltan kimyasal gübrelerle yapıldığı için topraklarımızın canlılığı gittikçe azalmakta, çoraklaşmaktadır. Bu nedenle organik gübre üretimi ve kullanımını artırmak zorunluluğu ile karşı karşıyayız.
Topraklardaki faydalı organik mikroorganizmaların artırılması; ayrıca bünyesinde su tutma özelliğini artırmakta, yağan yağışların sularını yavaş yavaş bırakarak buharlaşmayı, yeraltına sızmayı ve yerüstünde toprağa nüfuz etmeden hızla akıp gitmeyi hızlandırmakta, seller ve ani su baskınları gibi doğal felaketleri, toprak erozyonunu artırmaktadır.
ATIKLARIN GERİ DÖNÜŞTÜRÜLMESİYLE EKONOMİYE NASIL KATKI SAĞLANIR? ÇEVREYE VERİLEN ZARARLAR NASIL AZALTILIR?
Ülkemizin temel sorunlarından biriside; sanayi ve tarım işletmeleriyle evlerde oluşan sıvı, katı ve gaz atıklarının tam olarak arıtılmadan veya ayrıştırılmadan toprağa, suya ve havaya verilerek büyük oranlarda çevreye zarar verilmesi ve hatta hayati derecede çevre felaketlerine yol açılmasıdır. Bahsedilen evsel atıklar, sanayi atıkları, tarım atıkları vb bütün atıklar toplanıp, ayrıştırılıp, arıtırılarak, işlenerek katma değeri yükseltilebilen ve ekonomiye, çevreye katkısı olabilecek atıklardır. Aksi halde, katı ise deponi alanlarına gömülerek bertaraf masraflarına yol açar, deponi alanlarında sürekli işletme giderlerine sebep olur, sıvı ise topraklarımızı, sularımızı ve havamızı zehirleyerek ve sürekli sıvı veya gaz sızıntıları ile çevreye büyük zararlı olurlar.
Aşağıdaki tablolardaki ve hesaplamalarda görüleceği üzere; sadece evsel ve tarım kökenli katı atıkların ayrıştırılmasıyla ekonomiye ne kadar katkı sağlanabileceği görülmektedir.
Diğer taraftan; evsel, endüstriyel ve tarım katı atıklarının toplanıp, ayrıştırılıp geri dönüştürülüp işlenerek katma değerinin yükseltilmesiyle, sanayi veya kullanma sularının arıtılıp sanayi ve sulamada tekrar kullanılması durumunda ise su israfı ve çevreye verilen zararlar da önlenmiş olacaktır.
Bu durum ekonomik olarak çok yönlü kayıplara da malolmaktadır. Öncelikle arıtılıp veya ayrıştırılmadan hava, toprak ve suya rastgele bırakılan atıkların kendisi ayrıştırılıp arıtılması halinde ekonomik değeri olan atıklar olduğu gibi ikinci olarakta ayrıştırılıp işlenmeden bu atıkların bertaraf maliyetleri de ciddi olarak yatırım ve işletme harcamalarını da gerektirmektedir. Aynı zamanda atıkların bertaraf edildiği arazilerin işgal edilmeleri nedeniyle dikkate değer arazi israfı da ayrı maliyetlerdendir.
Kısaca; geri dönüştürülüp kullanılmayan her atık bir israf olduğu gibi bertaraf edilmeleri için yapılan harcama, arazilerin işgali ve deponi alanlarının işletilmesi için ayrıca harcama yapılmaktadır. Diğer taraftan, doğrudan ayrıştırılıp arıtılmadan çevreye atılan sular, katı atıklar, zehirli gazlar, deponi alanları sızıntı su ve gazları topraklarımızı, sularımızı, havamızı zehirlemekte, çevre, insan ve bütün canlı sağlığına sürekli zarar vermekte, canlı türlerini yok etmektedir.
Bu yazıda; meyve, sebze, yemek gibi biyobozunur mutfak atıkları, park-bahçe, hal, Pazar gibi bitkisel atıklar ve hayvancılık işletmelerinin dışkı atıklarının geri dönüştürülüp işlenip organik gübreye ve başka şekillerde geri dönüştürülüp ekonomiye nasıl ve ne kadar katkı sağlanacağı izah edileceği gibi bu atıklardan organik gübre üretilerek tarım sektöründe kimyasal gübre kullanımının mümkün olduğunca azaltılarak, zamanla organik tarıma geçilmesine yardımcı olacağı verilerle izah edilecektir.
TÜRKİYE BİYOBOZUNUR ATIK, AMBALAJ ATIKLARI VE HAYVAN DIŞKILARI MİKTARLARI
TÜİK 2022 yılı verilerine göre sadece, deponi alanlarına taşınan belediye atıklarının içinde kalan, geri dönüşüm firmalarınca kaynağında veya sokaklarda toplattırılmayıp, ayrıştırılmayan, belediyelerin karışık olarak deponi alanlarına taşıdığı ambalaj atıklarının ayrıştırılıp geri dönüştürülmüş, işlenip katma değerlerinin yükseltilmemiş haliyle istatistiklerin doğruluğu ölçüsünde yaptığım hesaplarla Türkiye ekonomisine 2 milyar dolar ek katkı sağlanabilir. Geri dönüşüm firmalarınca belediyelerce deponi alanlarına getirilmeden toplattırılan ambalaj atıklarının değeri deponi alanlarına gelenlerden kat be kat fazladır. Hem geri dönüşüm firmalarınca toplattırılan hemde deponi alanlarına geldikten sonra ayrıştırılan ambalaj atıklarının İşlenip katma değerlerinin yükseltilmesiyle bu değer çok daha fazla katlanarak artacaktır.
Yine TÜİK verilerine göre Belediyelerce katı atık deponi alanlarına getirilmeden geri dönüşüm firmalarınca sokaklarda veya kaynağında ayrı toplattırılarak geri dönüştürülen 48,5 milyon ton daha ambalaj, metal ve elektrik elektronik atığımız vardır. Deponi alanlarına getirilip ayrıştırılanlarla birlikte toplam geri dönüştürülen atığın, işlenip katma değeri yükseltilmeden ham haliyle yaklaşık değeri ortalama bir hesapla Türkiye’de 12 milyar doları bulmaktadır. Ayrıca, kağıt-karton, plastik, metal, elektrik-elektronik gibi atıklardan oluşan bu atıkların geri dönüştürüldükten sonra işlenip katma değeri yükseltilince ekonomimize katkısının çok daha fazla olacağı bilinmektedir.
Konunun bir diğer tarafı da; geri dönüşüm malzemelerinin toplanıp ayrıştırılıp ekonomiye kazandırılmasının ormanlarımızın korunması, çevreye verilen zararların azaltılması gibi ek katkıları ölçülemeyecek kadar çok daha büyük olacaktır.
BİYOBOZUNUR ATIK TÜRLERİ VE BUNLARDAN ORGANİK GÜBRE ÜRETİM POTANSİYELİMİZ
Organik biyobozunur atıklar kendi halinde, uygun nem ve ısı koşullarında 6 ila 9 aylık zaman diliminde gübreleşmektedir. Ancak meydana gelen doğal gübreler her yerde aynı nitelikte olmayacağı gibi gübrelerin ihtiva ettiği bileşenlerin (azot, fosfat, pH gibi) asgari miktarları her zaman sağlaması ve uygun organik gübreler olması oldukça zordur.
Bu durum; organik atıkların gerçek manada, hızlı ve uygun teknolojilerle kurulmuş tesislerde işlenerek uygun organik ürünler haline getirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Bu üretimlerin temeli organik atıkları tabiatın yaptığı gibi insana faydalı hale çevirmenin yolu yine tabiatı taklit etmekle mümkün olduğu görülmektedir.
Proses ana hatları ile; ayrıştırma, kurutma, parçalama, küçültme yada tozlaştırma, fermantasyon, zenginleştirme ve granülleştirme safhalarından meydan gelmektedir.
Bitkisel menşeyli katı organik gübreler yukardaki tabloda da görüleceği üzere %100 bitkisel içerikli olup, içerisinde organik atıkların özünden gelen; doğal Azot, Fosfor, Potasyumun yanı sıra organik karbon humik fulvit asit ve 30 yakın vitamin ve mineral ihtiva edebilmektedir.
Söz konusu doğal muhteviyatı ile organik gübreler "kimyevi gübrelerin" muhteviyatında bulunmayan organik karbon humik fulvit asit ve 30 yakın vitamin ve mineral ile bitkiyi güçlendirdiği gibi sağlıklı , tabii ve kimyevi gübrelere göre %5 ile %30 arasında değişen oranlarda ilave verim artışına yol açtığı gibi zamanla su ve havamızın korunmasını, topraklarımızın organikleştirilerek doğal ve sağlıklı tarım ürünleri üretmemizi sağlayarak gıda güvenliği sorunumuzu azaltmaktadır.
Biyo bozunur atıkların deponi alanlarında bertaraf edilmeleri; sızıntı suları ve gazları ile çevreye de zararlar verdikleri gibi yatırım ve işletme masraflarına da sebep olmaktadır.
Yazının girişinde de izah edildiği üzere yazımızın konusu biyobozunur atıklardan organik gübre üretimidir. O nedenle Türkiye’de söz konusu atıkların miktarlarını yakından verilerle incelemek faydalı olacaktır.
Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere; ülkemizde, var olan mutfak (yemek, meyve, sebze), park, bahçe, hal, pazar atıkları gibi biyobozunur atıklarla kurutulmuş hayvan dışkılarından organik gübre üretilmesi için Türkiye’de toplam yıllık 10.769 bin ton kuru biyobozunur ve 52 milyon tonda kuru hayvan gübresi olmak üzere toplam 62.769 bin ton organik gübreye dönüştürülebilecek atık vardır. Bu tonajda organik gübre üretimi yapılırsa gıda güvenliği ve çevreye olan faydası dışında ekonomimize 20 milyar dolar civarında daha katma değer sağlanmış olabilecektir.
Uzmanlarca; toprakların organikleştirilebilmesi için hektar başına en az 600 kg organik gübre verilmesi gerekliliği kabul görmektedir. Sahip olduğumuz biyobozunur mutfak atıkları ve hayvan dışkıları ile üretilecek organik gübrelerle Türkiye’de 110 milyon hektar arazi gübrelenebilecektir. Halbuki; Türkiye’de 21 milyon hektar ekilen arazi vardır.
Kısaca, hektar başına 900 kg organik gübre verilmesi varsayımıyla yaklaşık 61 milyon hektar olan ülkemiz meraları, ekilen alanları, ormanları, nadasa bırakılan araziler, ve atıl olan 13 milyon hektar ile toplam 74 milyon hektar arazimize organik gübre vermeye yeterli üretim potansiyelimiz vardır. Hektar başına yıllık 600 kg vermek yerine 900 kg organik gübre verilmesi ile topraklarımız kimyasal gübre kullanımından dolayı çoraklaşmaktan daha kısa sürede kurtarılacak ve hem topraklarımız hem de üretilen gıdalar organikleştirileceği gibi gıda güvenliği artacak, tarımda üretim maliyeti de azalacaktır.
Bilindiği üzere ülkemizde; yıldan yıla ekilen araziler azalmakta, ekilen araziler, orman ve meraların verimliliği yeterince artırılamamakta, kimyasal gübre kullanımı nedeniyle gittikçe topraklarımızda faydalı mikroorganizmalar yok olmakta, topraklarımızın su tutma özelliği azalmakta ve her geçen yıl erozyonla toprak kaybımız, sel, su baskını gibi felaketler artmakta, ve bütün bunlara paralel olarak güvenli, sağlıklı ve kaliteli, gıda üretim miktarı düşmekte, kanser ve benzeri hastalıklar artmaktadır.
ORGANİK GÜBRE ÜRETİM POTANSİYELİMİZ VE EKİLEN ARAZİLERE YETECEK MİKTAR
Ülkemizde halihazırda 21 milyon hektar ekilen araziye hektar başına yıllık 900 kg gübre verilmesi hesabıyla gübre ihtiyacı 19 milyon tondur. Üretim potansiyelimiz ekilen araziler için olan ihtiyacımızın yaklaşık 4 katıdır.
Bu üretimi yapabilmek için toplam yaklaşık 722 milyon dolarlık yatırım yapılması gerekmektedir
722 milyon dolarlık yatırımla; ülkemiz, tarımda güvenli gıda üretimini çok çok artırabileceği gibi, ülkemizin ekosisteminin korunması, toprak erozyonunun önlenmesi, topraklarımızın çoraklaşmasına mani olunması, doğal yollarla sağlıklı gıda üretilerek verimliliğin yükseltilmesi, var olan topraklarımızın atıl olanlarının işlenebilmesi, gübre üretim tesislerinde otomasyona bağlı olarak yaklaşık 15-50 bin ek istihdam sağlanabilecektir. Diğer taraftan, bütün tarım ürünlerinde kendi kendimize yeterli hale gelinebileceği gibi tarım ürünleri ihracatımızın artırılması gibi sayılamayacak kadar olumlu sonuçlar elde edilecektir.
TÜRKİYE’DE TOPLAM KİMYASAL GÜBRE ÜRETİM,TÜKETİM, DIŞ TİCARETİ ORGANİK GÜBREDE ÜRETİM MİKTARI VE TÜKETİM İÇİNDEKİ PAYI
Türkiye’de kimyasal gübre üretimi tüketimimizi karşılayamamaktadır. TÜİK ve Tarım Bakanlığı verilerine göre yıldan yıla değişiklikler olmasına rağmen, fiziki toplam 6 milyon ton civarında tüketim, 1,23 milyon ton ithalat, 250 bin ton ihracat yapılarak gübrede 2 milyar dolara yakın dış ticaret açığı verilmektedir. Bahsedilen toplam kimyasal gübre üretim ve tüketim miktarlarına kıyasla organik gübre üretim ve tüketimi %1’i geçmemektedir,
Sadece bu veriler dahi organik gübreye olan ihtiyacımızın boyutunu gözler önüne sermektedir. Kimyasal gübrede ülkemiz 2 milyar dolara yakın dış ticaret açığı veriyor görünse de kimyasal gübre hammaddesinde neredeyse tamamen dışa bağımlı olmamız dış ticaret açığını çok çok artırmaktadır. Bu nedenle hammaddesi tamamen içerden karşılanan organik gübre üretimi bu alanda dış ticaret açığımızı da ortadan kaldırdığı gibi kurulu kimyasal gübre tesislerini de ihracata yönlendireceği için gübre sektöründe dış ticaret fazlası verir hale gelinebilecektir.
Diğer taraftan Dünya’da kimyasal gübrede dışa bağımlı çok sayıda ülke vardır. Bu nedenle, kimyasal gübre tesislerimizin ihracat yapması kolay olacaktır. Kuruluş yatırım maliyeti kimyasal gübreye göre çok düşük olan organik organik gübre tesislerinin kurulması ise kimyasal gübre sektöründe ihracata yol açacağı için toplam dış ticaret açığımıza olumlu yansıyacaktır.
Diğer taraftan; yerli hammaddeyle üretilecek ve kimyasal gübrelere nazaran çok daha düşük fiyatlı olan organik gübre tarımda üretim maliyetini de düşürmüş olacaktır.
Organik gübre tesislerinin kurulması, bu alanda günümüze kadar sağlanamayan üretim teknolojilerinde standartlaşmayı da hızlandıracağı, bitkisel verimlilik konusundaki tereddütleri azaltacağı, çiftçilerimizde kullanım alışkanlığını artıracağı için tüketimi de artacaktır.
Birim alandaki verimin artırılabileceği, değerlendirilemeyen toprakların ıslah edilmesiyle ekilip dikilir hale gelmesi, bütün ürünlerde kendi kendimize yeterlilik oranının artması ile tarımda ihracatımızın artırılması organik tarımın temel hedefi olmalıdır. Bu hedef ancak yeterli miktarda, standardize edilmiş ve ihtiyaç anında temin edilebilen organik gübrelerin üretilmesi ile mümkün olacağından organik gübrelere olan ihtiyaç tartışılmaz boyuttadır.
Hayvanların günlük dışkı miktarları Toprak Reformu Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çalışma ve TÜİK verilerinden faydalanılarak hesaplanmış, kanatlılardan hindi ve kaz günlük 0,23 kg, ördek 0,18 kg, tavuklar 0,15 kg, küçükbaşlar 2 kg, sığırlar 27 kg ve mandalar 30 kg rutubetli dışkı yapacağı varsayılmış, rutubetli dışkı miktarının koyun ve keçilerde %40’ı, sığır ve kanatlılarda %20’si alınarak yıllık kuru gübre verileri elde edilmiştir.
Tablodan da görüleceği üzere, Türkiye’de 30,3 milyon ton katı evsel atık içerisinde 10,8 milyon ton biyobozunur atık vardır.
Organik gübre üretim projesinin hesaplarını yaparken; tedarikte sıkıntı olmaması için hayvancılık işletmelerinin gübreleriyle biyobozunur evsel katı atıkları karıştırarak üretim yapılması gerekliliği hedeflenmelidir.
Sadece ekilen arazilere yetecek kadar organik gübre hedeflendiğinde ülkemizde yıllık 82.000 ton optimal üretim kapasiteli tesisten toplam 12.600 bin ton kapasiteli 153 adet tesis kurulması gerekmektedir.
GEREKLİ YATIRIM TUTARLARI
Yaptığım ön fizibilite çalışmalarıma göre yıllık 82.000 ton üretim kapasiteli bir tesisin maliyeti yaklaşık 4,7 milyon dolardır. Türkiye’de yapılacak 153 adet tesisin toplam yatırım tutarı ise 722 milyon dolar olacaktır.
Organik gübre yatırımları hazırladığım ön fizibilite sonuçlarına göre çok karlı olduğu gibi, salt tesis karlarının dışında belediyelere ayrıca katı atık deponi alanlarının yatırım ve işletme giderlerinden tasarruf sağlatacaktır.
Diğer taraftan belediyeler tarıma gübre desteği vermektedirler. Böylece verilen gübre desteği giderleri de; organik gübre fiyatları kimyasal gübre fiyatlarına göre çok düşük olduğu için azalacaktır.
Görüleceği üzere asıl kazanç; Türkiye tarımının organikleştirilmesi ve halkımızın tamamen güvenli ve daha ucuz gıdaya erişimine katkı sağlanmasıdır.
Bir diğer fayda da hektar başına kullanılan gübre maliyetinin kimyasal gübre maliyetlerine göre çok daha az olacağı için tarımda üretim maliyetinin ve fiyatlarının düşmesine ve böylece toplumumuzun daha yeterli ve dengeli beslenmesine katkı sağlanmış olacaktır.
Güncel Yazıları
Suriye Örneği ve Bölgemizin Değerlendirilmesi
20 Mart 2025
Türkiye Topraklarının Hali
24 Şubat 2025
21. yy. Dünya Düzeni, İşbirliği, Güvenlik ve Barış Arayışları
18 Aralık 2024
Dünya, Türkiye ve Bölgemizde Su Yeterliliği
01 Kasım 2024
Tarım Sektöründe Gerekli Yapısal Değişiklikler
15 Ekim 2024
Bitkisel Üretim ve Hayvancılık İşletmelerinde İşletme Büyüklükleri ve Verimlilik..
08 Ekim 2024
Ormanlarımızda Verimlilik ve Üretim Artışı ve Milli Gelirimize Olası Katkıları..
18 Eylül 2024
Meralarımızın Kullanımında İsraf, Verimlilik ve Hayvancılığımız
07 Eylül 2024
Toprak Varlığımızın Kullanımı, Verimlilik ve Kalkınma
20 Ağustos 2024
Su Kullanımında İsraf, Verimlilik ve Kalkınma
06 Ağustos 2024
İsraf, Verimlilik ve Kalkınma
25 Temmuz 2024
Teknolojik Dönüşüm, Verimlilik ve İlgili Kavramlar
16 Temmuz 2024
Eğitim ve Verimlilik
08 Temmuz 2024
Verimlilik ve Teknolojik Dönüşüm
01 Temmuz 2024