Merve KARACAER ULUSOY
Tüm Yazılarıİran ambargosu iki fazdan oluşuyor. İlk dalga 6 Ağustos 2018 tarihinde devreye girerek İran ile dolar, otomobil, değerli maden ve endüstriyel yazılım ürünlerinin ticaretini sınırlandırdı. 5 Kasım’da devreye giren ikinci dalga ise İran ekonomisi bakımından oldukça önem arz ediyor. Başta petrol ve doğal gaz olmak üzere enerji ile ilgili tüm ürünlerin ticareti, liman işletmeleri, gemi ticareti ve finansal faaliyetler yaptırım kapsamına alınıyor. Anlaşmaya uymayan ülke ve şirketlere yaptırımlar getiren ABD ambargosu doğrultusunda 50 İran bankası ile 700’den fazla şirket ve kişi yaptırım listesine eklendi.
İran hükümetinin ABD doları ile alışverişi yasaklanmış bulunuyor. Bu ne anlam ifade ediyor derseniz; ABD doları küresel piyasalarda en sık kullanılan para birimi; dolayısıyla İran ile ticaret yapıldığı takdirde İran’dan herhangi bir ülkeye ya da herhangi bir ülkeden İran’a yapılacak olan para transferlerinde ciddi sorunlar oluşacağıdır. Aynı zamanda birçok ülke ABD’yi karşısına almamak için İran ile ticaret yapmaktan kaçınacaktır.
Türkiye en başından beri ambargo konusunda kendisine muafiyet talep ediyordu. Çünkü İran her şeyden öte bizim komşu ülkemiz, geçmişten günümüze sağlam diyaloglarımız var. İran ile ticaret yapan çok sayıda Türk iş adamı bulunuyor. Ayrıca iki ülke arasındaki ticaret hacmi göz ardı edilemeyecek düzeylerde. Örneğin iki ülke arasındaki ticaret hacmi geçtiğimiz yıl 10 milyar doların üzerinde gerçekleşti. Yine 2017 yılında Türkiye, İran’dan büyük çoğunluğu petrol-doğal gaz alımı olmak üzere 7,5 milyar dolarlık ithalat yaparken, altın, çelik ve otomotiv yan sanayi ürünleri ağırlıklı olmak üzere 3,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bunun dışında, Türkiye’nin ithal ettiği doğal gazın yaklaşık %20’sini İran tedarik ediyor. İran, Türkiye’nin gaz ithalatında Rusya’dan sonra ikinci sırada geliyor.
İran'ın Türkiye'nin ham petrol ithalinde 2011'de %51 olan payı 2015 yılındaki yaptırımlarla birlikte %25’in altına düştü ve İran'ın yerini başta Irak ve Rusya olmak üzere başka ülkeler doldurdular. 2015 yılında yaptırımların sona ermesiyle birlikte İran’dan gerçekleştirdiğimiz ham petrol ithalatı hızla arttırmaya başladı ve 2018 yılına gelindiğinde ithalat yaklaşık %45 civarında gerçekleşti.
Bu hafta, ABD Başkanı Donald Trump, petrol arzındaki azalış nedeni ile küresel petrol fiyatlarının artmasını istemediğini belirterek Türkiye’nin de dahil olduğu 9 ülkeye (Çin, Hindistan, İtalya, Yunanistan, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve Afganistan) geçici muafiyet tanınacağını duyurdu. Bu 9 ülkeden 5’i İran’ı en büyük ihracat ortakları. İran’dan en çok petrol ithal eden ülkelere bakıldığında Çin birinci sırada yer alırken onu sırasıyla Güney Kore, Türkiye, Afganistan ve Hindistan
Türkiye'nin en büyük petrol rafinerisi Tüpraş 6 aylığına yaptırımlardan muaf tutulmuş oldu. Ancak uygulanan yeni yaptırımlar Türkiye'nin önümüzdeki dönemden itibaren İran'dan alacağı ham petrolün azalması demek oluyor. Daha önce İran’ın devre dışı kalması ile birlikte Türkiye’nin ithal ettiği petrolün yerini özellikleri itibari ile başta Irak ve Rusya doldurmuştu. Ancak bilinen bir gerçek var ki o da Türkiye’nin İran’a sırtını dönmeyeceğidir. Komşuluk ilişkilerimizin yanı sıra Suriye, YPG ve PYD gibi konularda da İran ile iş birliğimiz var. Bunun yanı sıra Türkiye’nin İran ile 2023 yılına kadar süren bir doğal gaz anlaşması var. Bu anlaşma “al ya da öde” sistemine göre oluşturuldu, yani eğer almayı taahhüt ettiğiniz doğal gazı almazsanız bunun yaklaşık %75’lik kısmının ücretini ödemekle yükümlüsünüz. Dolayısı ile 6 aylık muafiyet Türkiye’yi şimdilik rahatlatsa da 2023 yılının sonuna kadar kalıcı bir çözüm üretilmesi gerekiyor.
Türkiye’nin dışında da birçok ülkeden yaptırımlara karşı çıktıklarına dair mesajlar geldi. Ancak ABD cephesi her kim uygulamaların yürürlüğe girmesinden itibaren İran ile ticaretini devam ettirirse ABD ile ticaret yapamayacaklarını duyurdu. Peki AB ülkeleri bu duruma ne diyor, yani kabulleniyorlar mı diye baktığımızda ise yaptırımların AB açısından da olumlu karşılandığını söylemek pek mümkün değil. Onlar da ABD ile arayı bozmadan İran ile ticaretlerini yürütmenin peşinde. Şu anda üzerinde çalışılan bir yapı var, o da Özel Amaçlı Kurum (Special Purpose Vehicle, SPV). Bu yapı, AB ile İran arasında ithalat ve ihracat ödemelerinin meşru olarak yapılabilmesini hedefliyor. AB'nin kurduğu bir çeşit takas (barter) yöntemi ile İran'dan satın alınacak petrolün ödemesi, ABD'nin finans sistemi tarafından saptanmadan, AB'den sunulacak başka ürün veya hizmetlerle yapılacak. Ancak yine de Avrupa’daki şirketlerin bir kısmı İran’daki faaliyetlerini durdurduklarını açıkladı. SPV’nin devreye sokulması halinde Türkiye bölgede önemli bir oyuncu haline gelecek, çünkü Türkiye AB ile İran arasında önemli bir lojistik ülke konumunda.
Peki ABD’nin uygulamaya koyduğu bu yaptırımların başlamasının asıl sebebi nükleer program mıdır yoksa İran’ın 2015 yılında son bulan ambargolarla birlikte elde ettiği gelirlerle Suriye, Irak, Yemen, Lübnan ve Filistin gibi ülkelere destek vermesi olabilir mi? Ya da ABD bu hamlesi ile her ne kadar tersini iddia etse de aslında petrol arzını azaltarak uzun vadede petrol fiyatlarının artmasını destekliyor olabilir mi? Çin ekonomisinin son yıllarda oldukça büyüdüğü ve bu sayede bugün ABD’ye kafa tutabilecek pozisyon aldığı aşikâr. ABD, ABD İran’ın petrol gelirlerini “sıfırlayacağını” belirtmesine rağmen birtakım muafiyetler tanıyarak hem İran ekonomisini hem de Çin’in yanı sıra Avrupa ülkelerinin ekonomisini kontrol altına almak istiyor olabilir mi?
13.11.2018
Güncel Yazıları
Kripto Para Borsalarında Neler Oluyor? Yatırımcılar Nelere Dikkat Etmeli?
26 Nisan 2021
Kripto Para Hakkında Bilinmesi Gerekenler
25 Nisan 2021
Biden’ın Sürdürülebilir Temiz Enerji Planı Kapsamında Çin İle İlişkiler
26 Ocak 2021
Petrol Fiyatlarının Düşmesi Kime Yarar ve Düşük Petrol Fiyatlarına Hangi Ülkeler Ne ..
02 Ekim 2020
Merkez Kur ve Enflasyonda Frene Bastı
25 Eylül 2020
KOVID-19 Sonrası V Tipi Toparlanma Mümkün mü?
29 Mayıs 2020
İnsan Olarak Kalabilmek…
25 Mayıs 2020
Çin Dışa Açılırken Batı ve ABD İçine mi Kapanıyor?
02 Nisan 2020
Ekonomik Krizlerden Ekonominin Krizine
31 Mart 2020
Korona Virüsünün Ekonomik Etkileri
31 Ocak 2020
IMF 4. Madde Konsültasyon Raporu: Türkiye
06 Ocak 2020
2019 Yılı Ekonomi Değerlendirme Raporu
02 Ocak 2020
EYT, Sakıncaları ve Çözüm Önerileri
19 Kasım 2019
Zimbabve Ekonomisine Genel Bakış
08 Kasım 2019
Kyoto Protokolü, Paris Anlaşması ve Küresel İklim Değişikliği
10 Eylül 2019