Merve KARACAER ULUSOY

Merve KARACAER ULUSOY

Tüm Yazıları

Doğal Gaz ve Kıbrıs Sorunu -1-

17 Mayıs 2018
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF


Doğu Akdeniz bölgesinde yer alan Kıbrıs, sadece tarihsel açıdan değil aynı zamanda da Doğu Akdeniz Orta Doğu’yu kontrol eden bir konumda yer alması nedeni ile stratejik açıdan da oldukça önem arz etmektedir. 2000’li yıllarda Doğu Aldeniz’de doğal gaz kaynaklarına ulaşılması ile birlikte adanın önemi daha da artmıştır. Keşfedilen bu enerji kaynakları Türkiye doğal gaz ihtiyacının yaklaşık 20 katını oluşturmaktadır. Hal böyle olunca da ortaya iki soru çıkıyor; birincisi deniz sınırlarının nasıl belirleneceği, ikincisi ise ihracat gelirinin nasıl paylaştırılacağı.

Türkiye, Mısır, İsrail, Suriye, Lübnan ve Rumların hak talep ettiği Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz yataklarında yaklaşık 100 trilyon dolarlık bir rezerv bulunuyor. Kıbrıs Rum kesiminin buradaki amacı; Kıbrıs Münhasır Ekonomik Anlaşma ile hakkı olmayan kıyılardan hak elde ederek Türkiye’yi Akdeniz’den koparak buradaki hidrokarbon faaliyetlerini tek taraflı sürdürmektir. Ancak Türkiye, uzun zamandır Güney Kıbrıs'ın 'Münhasır Ekonomik Bölge' olarak ilan ettiği bu alanda Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin de hakkı olduğunu savunuyor.

Nitekim, Türkiye geçtiğimiz şubat ayında, Güney Kıbrıs Rum kesimi için sondaj aramalarına başlayan İtalyan enerji devi ENİ’ye ait sondaj gemisini bölgedeki askeri çalışmaları gerekçe göstererek engellemiş, bu durum Rum kesimi oldukça rahatsız etmiş ve iki ülke arasındaki gerginlik tavan yapmıştı.

Deniz sınırları ile ilgili sıkıntı Güney Kıbrıs’ın ilan ettiği 13 adet ruhsat sahasından yedisinin (1-2-3-8-9-12-13) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) arama ruhsatı verdiği alanlarla kesişmesinden kaynaklanıyor. Bunun dışında Türkiye'nin durdurduğu Saipem 12000 adlı gemi geçtiğimiz temmuz ayında, Kıbrıs'ın güneybatısındaki 6'ncı parselde başlattığı sondaj çalışmalarının ilk etabını tamamlayarak adanın doğusunda yer alan 3'üncü parsele yönelmişti. 6’ncı parsel, Kuzey Kıbrıs'ın TPAO'ya ruhsat verdiği alanlarla kesişmiyor ancak kısmen Türkiye'nin münhasır ekonomik bölgesine giriyor. Türkiye bu parseldeki arama çalışmaları nedeniyle de geçen Kasım bölgeye askeri gemi göndermişti. 12’nci parsel olarak adlandırılan bölgede ise Amerikalı enerji şirketi Noble Energy 2011 yılında yaklaşık 127,4 milyar metreküplük doğalgaz rezervi bulmuş; ancak hem maliyetlerin yüksek olmasından hem de buradan çıkacak gazın yeterli miktarda olmayışından dolayı rezervlerin çıkarılmasına yönelik herhangi bir işlem yapılmamıştı.

 

Diğer taraftan Güney Kıbrıs hükümetiyle sondaj aramaları gerçekleştirmek üzere yaptığı anlaşmanın sekteye uğraması ile devreye giren Avrupa Birliği de krizin aşılmasını sağlayamadı. Gemi 23 Şubat’ta bir kez daha girişimde bulundu; ancak Türk ordusu tarafından tekrar engellendi. Yaptığı anlaşma uyarınca bölgede faaliyet gösteren geminin engellenmesiyle ilgili devreye giren Avrupa Birliği de şu ana kadar krizin aşılmasını sağlayamadı. Kıbrıs Türk tarafı ise sürecin daha da kötüye gitmesinin önüne geçilmesi için müzakere öneriyor.


Kuzey Kıbrıs'ın TPAO'ya ruhsat verdiği alanlarla çakışmayan ve Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesine girmeyen 10’nuncu parsel için Güney Kıbrıs’tan ruhsat alan Katar Petrol ve ABD enerji devi Exxon Mobil’in 2018’in ikinci yarısında sondaj çalışmalarına başlaması planlıyor. Tüm bu gelişmeler sürerken, TPAO’nun satın aldığı ve Türkiye’nin ilk sondaj gemisi olan Deepsea Metro-2 isimli geminin 2018 yılında Akdeniz’de ilk derin sondajına başlayacağı duyuruldu. Doğal gaz arama çalışmalarının Kıbrıslı Türk ve Rum kesimlerinin birlikte yürütülmesi gerektiğini savunan Türkiye ile hem Rum kesimi hem de ABD arasında önümüzdeki günlerde yeni bir gerginliğin başlaması ihtimaller arasında gözüküyor.

 

17.05.2018

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA