Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Milyar Dolarlar Havada Uçuşurken

*Bu yazı 26/04/2023 tarihinde yayınlanmıştır.

 SDE Ekonomi ve Finans Koordinatörü Prof. Dr. Abuzer PINAR

 

Seçim sürecine girerken iki konuda “milyar dolarlar” çok konuşuldu. Önceleri Merkez Bankasından “buharlaşan” 128 milyar dolar meselesi çok konuşuldu. Şimdilerde de muhalefetin ülkeye getireceği 300 milyar dolar meselesi çok konuşuluyor. Meseleyi anlayabilmek için öncelikle işin özünü inmek gerekir. “Ülkeye dolar akarsa uçacağız” ya da “ülkeden dolar kaçtı, bu hale geldik gibi indirgemeci söylemlerle meseleyi anlama imkânımız yok.

Merkez Bankası rezervi, sürekli dalgalanır. Bu bir bütçe kalemi değildir. Ülkeye giren ve ülkeden çıkan yabancı paranın miktarına göre artar ya da azalır. İhracat ile ülkeye para girmiş olur. Ayrıca doğrudan yatırım veya portföy (sıcak para) ile ülkeye para girer. Bu durumda rezervler artar. İthalat ile para çıkışı olur. Ayrıca ülkedeki yabancılar paralarını götürdükleri zaman çıkış olur. Bir vatandaşımız veya firmamız başka bir ülkeye yatırım yaptığı zaman da çıkış olur. Bu durumda rezerv azalır.

Normal işleyiş bu iken Merkez Bankası para politikası aracı olarak da döviz alıp satabilir. Bu nedenle de rezervler değişebilir. Bu politika normalde sadece dalgalanmaları önlemek için uygulanır. Kısa vadede dövize çok talep varsa, kurun fazla yükselmemesi için döviz satılabilir. Piyasada fazla döviz biriktiyse, kurun fazla düşmemesi için tersine döviz alabilir. Zira aşırı yükseliş ve düşüş, başta dış ticaret dengesi olmak üzere ekonominin dengesini bozar.

Bizdeki rezerv tartışması bu sonuncu ile ilgilidir. Enflasyon nedeniyle kurun artması beklenirken, Merkez Bankası belirli bir kur düzeyini korumak için döviz sattı. Kısa vadeli dalgalanmalar için bu işlem bir çözüm olabilir belki ama yüksek düzeyde bir artış bekleniyorsa ters teper. Merkez Bankası yüklü miktarda döviz satarak kuru bastırdı. Buna rağmen kur hala yüksek ve piyasalar tarafından şimdilik düşüş beklenmiyor. Ancak yüklü miktarda bir döviz girişi olursa bu mümkün. Şu an MB rezervleri 120 milyar dolar civarında. Tabi yükümlülükler de var. Bunu netleştirdiğimizde 14 milyar dolar civarında bir rakam kalır. Ayrıca döviz satışı nedeniyle ortaya çıkan erimeyi telafi etmek için swap (para takası) işlemleri ile döviz temin edildi. Bu işlemle elde edilen döviz varlığı borç sayılır. Belirli bir vade ile bu takas yapılır. Vadesi sonunda bu para geri verilir ve hala ihtiyaç varsa vadesi yenilenir. Swap hariç tutulduğunda MB rezervi 50 milyar dolar civarında ekside.

Muhalefetin sıkça tekrarladığı 300 milyar dolar meselesine gelince, öncelikle kastedilenin ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Yukarıda açıkladığımız gibi, dış ticaret haricinde para girişi iki şekilde olabilir. Ya doğrudan yatırım ya da portföy yatırımı.

Doğrudan yatırım, yabancıların gelip ülkemizde bir tesis kurması ya da mevcut bir tesisi satın alması veya bu tesise ortak olması biçiminde olabilir. En değerli yabancı para girişi budur. Zira bu giriş kalıcıdır. İstikrarlıdır. Fazla dalgalanma olmaz.

Portföy ya da diğer deyişle sıcak para girişi ise farklıdır. Bu para hızlı hareket eder. Yabancıların gelip devlet tahvili veya hisse senedi satın alması buna örnektir. Bankalarımızda faiz geliri elde etmek için mevduat hesabı da açılabilir. Bu para eğer bizde faizler yüksek ise ve döviz kuru istikrarlı ise gelir. Aksi halde fazla iştahlı olmaz, hatta mevcut olanı da ayrılabilir. Mesela birkaç yıl öncesinde Borsa İstanbul’da yabancıların payı %65 iken şu an % 30 civarında.

Dolayısıyla eğer 300 milyar dolar gelecekse ya doğrudan yatırım ya da sıcak para olarak gelecek. Doğrudan yatırım zaman alır. Yabancı sermayenin ülkemizde kazanacağına inanması gerekir. Sıcak para hızlı hareket eder ama gelebilmesi için bizde reel faizlerin yüksek olması gerekir. Halen bizdeki faizler yüksek aslında ama enflasyon da yüksek olduğundan, kurun enflasyon kadar değer kaybetmesi halinde negatif bile olabilir. Bu yüzden de şu an bu şartlarda ülkemizdeki ekonomik veriler yabancı girişini özendirecek nitelikte değil.

Bir ülkeye yüklü para girişinin başka bir yolu var mı? Enformel yollardan para girişi mümkün ama bunlar çok yüksek miktarlarda olmaz. Bu kadar yüklü bir paranın resmi olmayan yollardan ülkeye girişi kanaatimce mümkün görünmüyor.

Normal yollardan para girişinin ise kuralları belli. IMF’nin bütün ülkelere sağladığı kredinin toplamı bile 200 milyar doların altında. En yüksek doğrudan yabancı yatırım çeken ülke Çin’dir. Bu dalganın başladığı 1990’ların başında en yüksek giriş milli gelirinin %6’sı kadar olmuştu. Eğer o düzeyi yakalayabilirsek, bu da milli gelirimize göre 50 milyar dolar civarı eder. 2022 yılı itibariyle Çin’e giren doğrudan yatırım 150 milyar dolar civarında. Tabi Çin ekonomisinin büyüklüğü ve nüfusunu dikkate alarak bu rakamı değerlendirmek lazım. Bizim ekonomimizin yaklaşık 20 katı büyüklüğünde.

Son olarak şu noktaya dikkat çekmekte yarar var. Ülkeleri kalkındıran sıcak para değil doğrudan yatırımdır. Sıcak para sadece geçici olarak rahatlatır. Çıktığında ise kriz yaratır. Bunun en çarpıcı örneği 1990’lar ve nihayet bu dönemin sonucu olan 2001 krizidir. Doğrudan yatırımlar ise ülkenin istikrarı ve kurulan uluslararası ilişkilerle doğrudan bağlantılıdır.

Ülkenin siyasal duruşuna karar vermeden ekonominin yönünü belirlemek zordur.