ABD ile Çin arasında yaklaşık üç yıldır karşılıklı hamlelerle devam eden ticaret savaşına 15 Ocak 2020 de imzalanan anlaşma ile ara verilmiş gibi gözüküyor. Aslında ABD ile Çin arasındaki esas rekabet alanı ticaret değil teknolojik üstünlük ve yapay zekâ alanında yaşanıyor. Ticaret anlaşması ABD ile Çin arasındaki rekabeti önlemede yetersiz kalıyor.
ABD ile Çin arasındaki rekabet askeri güvenlik alanında devam ediyor.
ABD bir yandan çini NATO’nun gündemine getirirken diğer yandan da Japonya-güney Kore gibi müttefikleri ve deniz güç ile pasifikte çini çevreleme stratejisi güdüyor. Çin de buna karşı Güney Çin denizinde inşa ettiği yapay adaları silahlandırıyor. Tayvan meselesini sıcak tutuyor. Bölgedeki ABD müttefikleri ne karşı gücünü tahkim ediyor, orta doğu ve Akdeniz'deki liman yatırımlarını korumak için deniz tatbikatları yapıyor.
Çin ve ABD arasında devam eden güç rekabetinin şekillenmesinde koronavirüs ün etkilerinin olacağı bu durumun rekabeti yeni bir boyuta taşıyacağı ihtimal dâhilindedir. İki ülke arasında
- İdeolojik rekabet artacaktır.
- Siyasi nüfus artırma ve koruma anlayış
- Ekonomik, ticaret ve teknolojik temelli mücadele
- Güney Çin denizi ve Tayvan meselesi ile ilgili askeri ve güvenlik odaklı girişimlerde mücadele devam edecektir.
Trump’ın Çin ile stratejik rekabeti müttefikleri ile işbirliği içerisinde yürütmesi gerekiyor. Ancak Trump bu tür çalışmayı pek sevmiyor. Kararları tek başına alıyor ve müttefiklerinin bu kararlara uymasını istiyor. Bu da müttefiklerle işbirliğini güçleştiriyor. Bu nedenle Trump’ın tekrar seçilmesi Çinin avantajına olacaktır.
ABD ile Çin arasında devam eden gerilim hegamonik bir savaştan ziyade iki tarafın da birbirini yıpratmasına dönük uzun bir süre devam edecek gayri nizami bir savaşa dönüşebilir. Stratejik rekabetin gittikçe derinleşmesi yeni bir soğuk savaşın temellerini atabilir. Bu durum rekabetin düşmanlığa dönüşme olasılığını artırabilir. Dünya liberal hegamonik yapının giderek alındığı ve belirleyiciliğini kaybettiği bir dönemden geçiyor. Uluslararası Sistem mütereddit bir güvenlik boşluğu içerisinde ikinci dünya savaşından sonra ABD öncülüğünde kurulan batı merkezli hegamonik söylem tükenmiş emareleri gösteriyor. Bu sistem n sorunları çözme kapasitesinin kalmadığını söyleyebiliriz. Yeni uluslararası Sistem işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluğu önleyecek hak hukuk ve adaletin öne çıkacağı bir sistem olmalıdır.
Yeni bir uluslararası sistem kurulmaz ise kapitalist sömürü düzen ekonomik açıdan değil siyasal, ideolojik açıdan hâkimiyetini geliştirmek isteyecektir.
İşsizliğin artması iş alanının daralması daha az kişiye daha çok iş yaptırma ücrette kesinti dayatmaları artacak sömürü düzen sürdürülmeye çalışılacaktır.
Yönetenlerin faturasının asıl yükünü emeği ile geçinenlerin sırtına yüklemenin yolları aranacak. Yine aynı gemideyiz masallarını dinlemeye devam edeceğiz. Yeni uluslararası Sistem kurulmalıdır. Mevcut sistemin miadı dolmuştur. Yeni uluslararası Sistem eşitlik, hak, hukuk ve adaletin öne çıkacağı bir sistem olmalıdır. BM Güvenlik Konseyinin daimi üye sayısı artırılmalıdır. Güvenlik konseyinde kararlar çoğunlukla alınmalıdır. Hiçbir ülkenin veto hakkı olmamalıdır.