Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

ABD’nin Türkiye’ye Uyguladığı Ambargolar

Mithat IŞIK
06 Eylül 2018 14:53
A-
A+

Ambargo uluslararası ilişiklerde siyasi, stratejik ya da ekonomik amaçlarla bir kısım malların bazı ülkelerce satışının ya da naklinin devlet gücü kullanarak yasaklanmasıdır. Ambargo uluslararası ilişkilerde bir yaptırım aracı olarak kullanılır. Ambargolar savaş durumlarında daha çok önem kazanmaktadır. Ambargonun amacına ulaşabilmesi için hedef olarak seçilen ülkenin malı alabileceği alternatif pazarlar olmaması gerekir. Ambargo genişletilerek her türlü ihtiyaç maddesini kapsadığı zaman ablukaya dönüşür.

Kıbrıs’ta Makaryosun teşviki ile Rumların, Yunanlıların Türkleri katletmeye başlaması ile birlikte 25 Aralık 1963 tarihinden itibaren ABD ile Türkiye arasında kriz başlamıştır. Türkiye Kıbrıs’ta Türklere yapılan zulüm ve ölümleri önlemek için garantör ülkeler olan İngiltere ve Yunanistan ile işbirliği yapmak istemiştir. Ancak her iki ülkeden’de beklediği ilgi ve desteği alamamıştır. Ada’da şiddet hareketleri arttıkça Türkiye bu durumun önlenmesi için ABD’yi bilgilendirmiş ve Yunanistan üzerindeki etkisini kullanmasını istemiştir. Ayrıca Birleşmiş Milletlerinde devreye girmesini istemiştir. ABD Türkiye’ye bu meselenin tarafı olmadığı cevabını vermiştir. Aynı şekilde BM’de gerekli önlemleri almamıştır. Türkler yaşamakta oldukları 237 yerleşim yerinden 103’ünü terk ederek daha büyük ve nispeten güvenli olan yerleşim yerlerine sığınmışlardır. ENOSİS amaçlı Rum saldırılarına tüm ada sathında direnmek ve kendilerini korumak durumunda kalmışlardır.

21-25 Aralık 1963’te kanlı noel olarak anılan Rum saldırıları olmuş; kadın, çocuk, yaşlı, genç birçok Türk katledilmiştir. Bunun üzerine Türkiye tekrar İngiltere ve Yunanistan ile konuyu görürmüş bu durumun önlenmesi için ABD ve BM nezdinde girişimlerde bulunmuş fakat gerekli desteği alamamıştır. Bunun üzerine Türkiye gerekirse garantör ülke olarak Londra antlaşmasının kendisine verdiği yetkiye dayanarak Ada’ya müdahale edeceğini ilan etmiştir. Saldırıların artması üzerine Türkiye 8 Ağustos 1964 günü toplam 64 uçakla adaya operasyon başlatmıştır. Bu operasyonda uçağı düşürülen Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel yaralı olarak Rumlara esir düşmüş ve işkence edilerek şehit edilmiştir. Cenazesi 14 Ağustos’ta Türklere teslim edilmiştir.

Türkiye’nin Ada’ya müdahalede kararlı olduğunu anlayan dönemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson Türkiye’nin müdahalesini engellemek için dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü’ye mektup yazdı. Johnson mektubunda Türkiye’nin Ada’ya müdahale etmesinin ABD tarafından kabul edilemez olduğunu ve bunun bir takım bedellerinin olacağını yazıyordu. Bunun üzerine İsmet İnönü’de Türkiye’nin haklı olduğunu belirten ve mektubundaki üsluba uygun bir lisanla Johnson’a cevap mektubu yazdı. Türkiye-ABD arasındaki ilk kriz böyle başladı.

ABD Türkiye ile stratejik ortak olmasına rağmen Türkiye’nin haklı davasında yanında olmadı ve Türkiye-ABD ilişkileri gerildi. Bu olay tarihe Johnson mektubu olarak geçti. Nihayet 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye Garantörlük Antlaşmasının kendisine verdiği yetkiye dayanarak Ada’ya müdahale ederek KIBRIS BARIŞ HAREKÂTINI İCRA ETTİ. BUNU ÜZERİNE ABD TÜRKİYE’YE 5 ŞUBAT 1975 yılında silah ambargosu uyguladı.

Üç yıl süren bu ambargonun nedenleri.

1- Türkiye’nin Barış Harekâtını icra etmesi ve bu harekâtta ABD silahlarını kullanması

2- Türkiye’nin haşhaş ekim yasağını kaldırması

3- Türkiye Cumhuriyeti devletine güvenin azalması

4- Watergate skandalı nedeni ile başkan NİXON’ın istifa etmiş olması

5- ABD’nin Vietnam’da yenilmiş olması

Türkiye ABD ambargosuna karşı şu yaptırımları uyguladı:

1- 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe devletinin kurulduğunu açıkladı.

2- 25 Temmuz 1975’te ABD’ye nota vererek 3 Temmuz 1969’da imzalanan Türkiye-ABD savunma işbirliği anlaşmasını yürürlükten kaldırdı.

3- Türkiye’deki bütün ABD üs ve tesisleri TSK’nın kontrolü ve denetimi altına alındı.

4- ABD bu karşı yaptırımlara dayanamayarak 26 Mart 1976’da üslerle ilgili yeni bir savunma işbirliği anlaşması imzalamak zorunda kaldı.

5- Bu anlaşmanın yürürlüğü girmesi ise ambargonun kaldırılması şartına bağlandı.

6- 26 Eylül 1978’de Jimmy CARTER döneminde ABD ambargosu kaldırıldı.

F-35 Uçaklarının Satışını Durduran Süreç Nasıl Gelişti

1- ABD Kongresinin bazı üyelerinin Türkiye’de demokrasi kötüye gidiyor demesi

2- Bazı ABD vatandaşlarının Türkiye’de tutuklu olması.

3- Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini almak için anlaşması

4- ABD savunma harcamalarının düzeyini ve fonların kullanımının denetimine dair politikalar belirleyen 716 milyar dolarlık ulusal savunma yetkilendirme yasası (NDAA)

5- NDAA tasarısının nihai versiyonunda Türkiye’ye F-35 uçağının teslimatının geçici olarak durdurulması öngörülüyordu.

6- ABD Başkanı Donald Trump 13 Ağustos 2018 tarihinde F-35 uçaklarının teslimatını geçici olarak durduran yasa tasarısını imzaladı.

7- Trump’ın imzalaması ile belge yasalaştı. Türkiye’ye verilecek F-35 uçaklarının teslimatı geçici olarak durduruldu. Bunun üzerine ABD savunma bakanlığının 90 gün içerisinde Türkiye-ABD ilişkilerinin durumuna yönelik bir rapor hazırlaması istendi. Bu rapor hazırlanıp kongreye sunulacak ve karar verilecek.

Savunma Bakanlığının Hazırlayacağı Raporun Şu Başlıklardan Oluşması Değerlendiriliyor

1- Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi almasının askeri ilişkilere etkisi.

2- Türkiye’nin F-35 projesinden tamamen çıkarılmasının ABD sanayisi için yaratacağı etkilerin değerlendirilmesi.

3- NATO’nun güney kanadında oluşabilecek olası zafiyetler.

4- Türkiye-NATO ilişkilerine etkisi.

Savunma Bakanı Mattis Türkiye’nin F-35 programının dışına çıkarılmasına karşı çıkmıştı. F-35’lerin üretim sürecinde Türkiye olmazsa programın yürütülmesinin iki yıl gecikeceğini söylemişti. Çünkü Türk firması AYESAŞ F-35’lerin önemli iki ana unsurunun tek tedarikçisi durumunda. Amerikan ordusunun EUCOM Avrupa gücü komutanlığı Türkiye’nin yanında ve Türkiye’nin NATO için önemine vurgu yapıyorlar.

Suriye’de YPG ile ortak çalışan CENTCOM’un generalleri ise Türkiye’ye karşı olan tavırlarını sürdürüyorlar.

F-35’lerle ilgili şu anki durum:

1- Lockheed Martin firması Türk pilotlarına eğitim verecek uçakların teslimatını 21 Haziran’da gerçekleştirdi.

2- Bu uçaklar şuan ABD’de ve orada bulunan Türk pilotlara eğitim veriliyor. Ancak uçaklar ABD dışına çıkarılamıyor.

3- ilk F-35 uçağının 2019 yılında Türkiye’ye getirilmesi ve 2020 yılında faaliyete geçmesi planlanıyor.

4- Türkiye ABD’nin F-35’lerle ilgili raporunu sert bir dille eleştiriyor.

Türkiye’ye uygulanan ABD ambargolarını incelediğimiz zaman ABD kendi çıkarını ve menfaatlerini daima ön planda tutuyor. Türkiye kendi, ulusal güvenliği için oluşan tehditleri önlemek ve bertaraf etmek adına tedbirler almaya ve uygulamaya başladığı zaman ABD ile ters düşüyor. Çünkü ABD her zaman ve her durumda “önce ben” diyor. ABD’nin müttefik Türkiye’ye yönelik beka tehditlerini anlaması ve görmesinin zamanı gelmiştir.

06.09.2018