Adana Mutabakatı 20 Ekim 1998 tarihinde Türkiye ile Suriye arasında imzalanmıştır. Suriye 1980 yılından itibaren PKK terör örgütü ve terörist başı Abdullah Öcalan’ın kendi topraklarında barınmasına, eğitim kampları oluşturmasına, her türlü propaganda faaliyetlerini yapmasına ve topraklarından Türkiye’ye yönelik olan eylemlerin gerçekleşmesine izin vermiştir. Suriye hükümeti zaman zaman PKK teröristlerini Suriye ordusuna ve istihbaratına ait araçlarla Suriye Türkiye sınırına kadar getirmiştir. Türkiye’nin verdiği sert notalara rağmen Suriye PKK terör örgütüne verdiği örtülü ve açık desteğini devam ettirmiştir. Türkiye Suriye’ye en sert notayı 1996 yılında vermiştir. Ancak Suriye PKK’nın eylemlerini engellememiş Fırat’ın sularını ve Hatay meselesini sürekli gündeme getirmiş, Türkiye’yi uluslararası arenada baskı altına aldırmaya çalışmıştır.
Türkiye 1998 yılının ikinci yarısından itibaren Suriye’yi teröre destek vermekten vazgeçirmek için kuvvet politikası uygulamaya başladı. Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri Suriye hükümetini çok sert ifadelerle uyarırken Türk Silahlı Kuvvetleri sınır hattındaki birliklerini takviye ederek askeri tatbikatlar yaparak Şam yönetimine gözdağı vermişlerdir. Türkiye2nin bu kararlı tutumu ve Ankara Şam arasında çıkacak olası bir çatışma uluslar arası toplumu kaygılandırmıştır. Mısır ve İran’ın girişimleri sonucu Şam yönetimini Türkiye’nin taleplerini karşılama noktasına getirmiştir. Nihayet 20 Ekim 1998 günü Adana’da bir araya gelen iki ülke heyetleri Adana mutabakatını imzalamışlardır. Adana mutabakatı Türkiye ile Suriye arasında terörle mücadele işbirliğini, iyi ilişkiler tesis etmeyi amaçlayan tarihi bir belgedir. Bu mutabakat imzalandıktan sonra Türkiye ve Suriye ilişkilerinde iyileşme olumlu bir ivme kazanmıştır. Mutabakatı Türkiye adına Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Uğur Ziyal Suriye adına tümgeneral Adnan Badr al-Hasan imzalamıştır.
Adana mutabakatına göre;
- Yurtdışında bulunan terörist başı Abdullah Öcalan’ın bir daha Suriye’ye asla dönemeyeceği,
- Yurtdışında bulunan PKK teröristlerinin Suriye’ye dönemeyeceği,
- Suriye bulunan PKK kamplarının teröristler tarafından kullanılmayacağı,
- Tutuklanan PKK’lı teröristlerin listesinin Türkiye’ye verileceğini Şam yönetimi taahhüt ediyordu.
Adana Mutabakatı Suriye’nin yukarıda belirtilen maddeleri kısa vadede yerine getirmesinin yanı sıra iki ülkenin uzun vadede terörle mücadele çerçevesini de çiziyordu. Bu çerçeve aşağıdaki sorumlulukların da yerine getirilmesini kapsıyordu:
- Suriye kendi topraklarında Türkiye’nin güvenlik ve istikrarını tehlikeye sokacak eylemlere izin vermeyecek,
- Suriye PKK’yi terör örgütü olarak ilan etmiştir.
- Suriye diğer terör örgütlerinin yanı sıra PKK ve uzantılarının topraklarındaki faaliyetini yasaklamıştır.
- Suriye PKK’nın topraklarında eğitim kampları kurmasını ve ticari faaliyetlerde bulunmasını yasaklamıştır.
- Suriye PKK’lı teröristlerin transit yollarla üçüncü ülkelere gitmesine izin vermeyecektir.
- Suriye PKK liderlerinin topraklarına girmesini engelleyecek, gümrük yetkililerine talimat verecektir.
Aynı mutabakat, tarafların bu taahhütlerin yerine getirilmesini sağlamak ve gözetmek için bazı mekanizmaların kurulmasına karar veriyorlar. İki ülkenin üst düzey yetkilileri arasında doğrudan telefon hattı kurulması diplomatik temsilciliklerde güvenlik için özel temsilcilerin atanması mutabakatın esaslarını oluşturuyordu.
PUTİN ADANA MUTABAKATINI NEDEN GÜNDEME GETİRDİ?
Putin’in Adana Mutabakatını gündeme getirmesinin amacı; askeri hazırlıkları tamamlayan Türkiye’nin tek taraflı müdahalesini önlemektir. Ayrıca, ABD ve Türkiye’nin birlikte Suriye’de oluşturacağı güvenli bölgeyi önlemektir. Türkiye’nin güvenlik kaygılarına saygı gösteren Putin’in terörle mücadelede en doğru yolun Suriye yönetimi ile iletişim kurmak olduğu mesajını verirken Suriye yönetimine de taahhüdünü hatırlatmak amacını taşıyor.
Suriye ve Türkiye’nin başta güvenlik konuları olmak üzere önemli süreçlerde Rusya aracılığı ile iletişime geçmelerinin önemini iyi bilen Putin Adana Mutabakatının bu amaç için en doğru hukuki ve siyasi zemin oluşturduğu mesajını da veriyor. ABD’nin çekilme sürecine girdiği bir dönemde Ankara’ya ve Şam’a iletişim için en doğru zaman mesajını da bu kapsamda vermiş oluyor.
TÜRKİYE PUTİN’İN ÇAĞRISINI OLUMLU BULDU
Türk yetkililer Putin’in Adana Mutabakatını gündeme getirmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Moskova dönüşü gazeticilere yaptığı açıklamada 1998 Adana Mutabakatının önemli olduğunu ifade ederken, “ Nitekim Sayın Putin de gündeme getirdi, Adana mutabakatı önemli bir konu Türkiye bunu işlemeli dedi. Bunun Türkiye’nin bölgedeki ağırlığını hissettirebileceği bir anlaşma olduğu kanaatindeyim” ifadesini kullandı.
DİB Mevlüt Çavuşoğlu A haber’e verdiği demeçte Suriye’nin taahhütlerini yerine getirmemesi durumunda Türkiye’ye askeri müdahale haklarını belirtti. “Putin’in Türkiye’ye müdahale edebilir anlamında söylediğini düşünüyorum, bu da olumlu” sözleri ile yanıt verdi.
ADANA MUTABAKATI MÜDAHALE HAKKI VERİYOR MU?
DİB Mevlüt Çavuşoğlu’nun müdahale hakkı verdiğine ilişkin açıklamalarına karşın Adana mutabakatının, hiçbir maddesi doğrudan Türkiye’ye güç kullanma yetkisi tanımıyor. Ancak Suriye topraklarında DEAŞ ve PKK/PYD/YPG gibi terör örgütlerinin bulunması aynı zamanda El Kaide bağlantılı terör örgütlerinin de varlığı doğrudan müdahaleyi içeren bir maddeye gerek yok. Suriye’nin bu mutabakata uymaması durumunda Türkiye BM şartının 51.maddesi de olmak üzere uluslararası hukuktan kaynaklanan birçok hakkını kullanabilir. Adana mutabakatının asıl önemi Suriye’nin PKK ve Türkiye’ye taahhütte bulunmuş olmasıdır.
ADANA MUTABAKATI YAŞAMA GEÇİRİLEBİLİR Mİ?
Adana mutabakatı geçerliliğini koruyor. Suriye yönetimi de bu mutabakatın varlığını ortadan kaldıran bir açıklama yapmadı. Ancak Suriye hükümeti bu mutabakattan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirecek askeri ve siyasi güce sahip değil. Türkiye sınırının büyük bir kısmı Suriye devletinin kontrolünde değil. Suriye Türkiye sınırı Fırat’ın doğusunda Irak sınırına kadar ABD’nin desteklediği SDG(PKK/PYD/YPG)’nin kontrolündedir. Bu bölgede ABD’nin oluşturduğu 12 üs bulunuyor.
ABD’nin bölgeden çekilmesi durumunda Şam yönetimi ile YPG işbirliği içinde olabilir. Nitekim şu anda bu işbirliği arayışlarının emareleri mevcut Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı bunu en yetkili ağızlardan devamlı açıklıyor. Ancak ABD bölgede bulunduğu sürece Fırat’ın doğusunun terör örgütlerinden temizlenmesi ABD ile işbirliğini gerekli kılıyor. ABD PKK/PYD/YPG’yi bu bölgede DEAŞ ile mücadelede partner kabul ettiği sürece bölgedeki belirsizlik ve istikrarsızlık devam edecektir. Suriye’nin toprak bütünlüğü İran-Rusya-Türkiye’nin birlikte hareket etmeleri ve gelecekte Suriye’nin de üçlüye katılması ile mümkün olabilecektir. Türkiye ile Suriye’nin alt düzeyde de olsa görüşmesi önemli bir gelişmedir. Putin’in verdiği mesaj Türkiye’nin bölgesel ve milli çıkarları Suriye’nin toprak bütünlüğünde Suriye ile görüşerek problemleri çözüm diyor.