Afrika dendiğinde acı, kan ve gözyaşları ile yoğurulmuş topraklar aklımıza gelir. Yıllardır devam eden iç savaşlar ve daha sonra başlayan terör olayları bölgede acıların katlanmasına, insanların ölümleri binlerce insanın yurtlarını, evlerini terk ederek mülteci durumuna düşmesine sebep olmuştur. Afrika’da sınırlar küresel güçler tarafından cetvelle çizilmiştir. Bu nedenle, Afrika’da tarih boyunca ve günümüzde de hala sık sık savaşlar yaşanıyor. Afrika’da sınırları çizen küresel güçler Afrika halkının iç sorunlarını körükleyip daha sonra taraflardan birini destekleyerek çatışma çıkarmayı amaç edinmişlerdir. Başta ABD ve AB olmak üzere diğer bazı ülkeler sözde terörle mücadele üsleri kurarak Afrika’da kaos ortamının oluşmasını sağladılar.
Bu üslerin bulunduğu ülkeler Burkina Faso, Burundi, Kamerun, Çad, Kongo, Güney Sudan, Uganda, Senegal, Tunus, Cibuti vs. gibi ülkelerdir. Arkasından ABD’nin 2008’de faaliyete geçen AFRİCOM’dur. Terör örgütü DEAŞ’ın 18 kolundan 8’i Afrika’dadır. Küresel terör endeksine göre; dünyada en çok katliam yapan Bokoharam örgütü Nijerya’dadır.
AFRİKA’DAKİ ÖNEMLİ TERÖR ÖRGÜTLERİ
- Yemen’de: El Kaide, Husiler
- Mısır’da: El Kaide, DEAŞ, El Gamat, El İslamiye
- Magrip Bölgesi’nde: El Kaide
- Nijerya’da: Bokoharam, DEAŞ
- Somali’de: El Şaab
- Uganda’da: Hristiyan Loraun Direniş Ordusu
- Libya’da: DEAŞ, El Kaide
- Aden ve Guyana’da: Korsan Terörizmi
ABD 11 Eylül’den sonra terörizmin büyümesini engellemek, teröristlerin etki alanlarını genişletmelerini önlemek bahanesi ile bölgeye müdahale etti. Afrika dünyada en fazla çatışmanın meydana geldiği bölgedir. Askeri çatışmalar ve terör nedeni ile savaş kurbanlarının sayısının en yüksek olduğu kıta Afrika’dır. 1945 – 1995 yılları arasında meydana gelen 186 silahlı büyük çatışmanın 48’i Afrika’da meydana gelmiştir. Bu çatışmalarda 160 milyonluk kıtada 6 milyon kişi hayatını kaybetmiştir. 1990’lı yılarda Somali’nin çöküşü, Ruanda’da 1994 yılında Tutsi ve Hutular arasında soykırım Kongo, Sierre, Leone, Sudan’daki iç savaşlar dünya kamuoyunun dikkatini çekmiştir. İç savaşlar birçok Afrika ülkesini büyük sıkıntıya sokmuştur. Bu iç savaşların en kötüsü 1967 ile 1970 arasında yaşanan Nijerya’daki Biafra Savaşı’dır. Bu savaşta 2 milyona yakın insan hayatını kaybetmiştir. Diğer yandan Sudan’daki iç savaş 30 yıl sürmüştür. 2004’te sona eren Sudan iç savaşına Kongo, Angola ve Mozambik’i de ekleyebiliriz. Afrika’daki savaşlar ekonomik, etnik, dinsel, askeri ve jeopolitik nedenlere dayanmaktadır. Çatışmalarda kullanılan silahların hafif silahlar olması ve kolay tedarik edilmesi de Afrika kıtasında çatışmaların çıkmasını kolaylaştırmıştır.
Afrika kıtasına terörü önlemek için gelen yabancı askeri güçler terör sahnesinin hazırlayıcısı ve terörden fayda uman odaklardır. Yabancı güçlerin kıtaya taşıdığı özel kuvvetler, istihbarat görevlileri, Dron üsleri hiçbir şekilde terörü önlemeye yönelik çalışmalarda bulunmamışlardır. Bu güçler terörü yaratmak için birer vasıta olmuşlardır. Aynı zamanda Batı’nın sopayı gösteren jandarması olmuşlardır. Afrika’nın her yerinde her an bir çatışma ve isyan çıkabilir. Batı’nın derdi bölgedeki çatışma ve terörü önlemek değil ele geçirmek istedikleri doğal zenginlikleri korumaktır. Kamuoyunu yanıltmak için sessiz sedasız operasyonlar düzenlemekteler, zaman zaman da BM’leri bu işe alet etmektelerdir. ABD’nin Afrika politikasının arkasında petrol ve kıtanın yeraltı ve yer üstü zenginliklerini ele geçirmek vardır. Afrika’da bugün kurtlar sofrasını andıran paylaşım savaşı yaşanmaktadır. Bu savaşın içerisinde başta batılı güçler olmak üzere herkes vardır. Genel olarak bakıldığında bölge ABD ve Çin’in savaş alanına dönüşmüş durumdadır. AFRİCOM ABD çıkarlarının sağlamasında terörle mücadele bahanesiyle kurulmuştur.
Afrika boynuzundaki Somali, Cibuti, Etiyopya’ya üsler kurup yerleşerek Afrika ve Ortadoğu’ya yapacakları operasyonlara üs sağladılar. Özellikle Cibuti ABD ve Fransız askerleri için büyük bir altyapı sağlıyor. Dron üsleri ve CIA ofisleri tüm Doğu Afrika Bölgesine yayılmış durumdadır. NATO gemileri, Aden Körfezi boyunca devriye geziyor. Terörizm ve korsanlıklarla mücadele maskesi altında bölge ülkeleri ile manevralar yapıyor. Bununla beraber terörden en çok zarar gören El Şaab’ın üslendiği Somali ve Bokoharam’ın yuvalandığı Nijerya Batılı güçlerden terörle mücadelede ne eğitim, ne modern silah ne de istihbarat desteği alabiliyor. Somali ve Libya’nın parça parça edilmesi, Cibuti ve Aden Körfezi’nin değil, daha çok istikrarsızlık, ABD’ye ve Batı’ya bağımlılığı amaçlıyor. Çözüm dürüst halkını düşünen ekonomik ve sosyal dönüşümler için çalışan liderlerin iş başına getirilmesi ve Batılı güçlerin bölgeden gitmesi yabancı askeri güçlerin ayrılmasındadır.