Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Aldatarak Kazanmak

Mithat IŞIK
02 Ekim 2019 15:26
A-
A+

Aldatarak kazanmak emperyalizmin değişmeyen aklıdır. Herkes rüya görür ama aynı şekilde görmez. Gece vakti görülen rüyalar ile gündüz kurulan hayaller birbirinden çok farklıdır. Gece rüya görenler uyanınca bunun bir rüya olduğunu anlarlar. Gerçekler rüyalarda olduğu gibi değildir. Gündüz kurulan hayaller ve hayal kuran insanlar her zaman için tehlikelidir.

Rusya ve ABD Suriye’de vekâlet savaşını yürütecek insanları buldular. Onlara önce hayal kurmalarını öğrettiler. Sonra onları eğittiler, silahlandırdılar ve istedikleri gibi kullanmaya başladılar ve halen de kullanıyorlar. Rusya rejim güçlerini açıktan destekleyerek Suriye’deki savaşını sürdürürken, ABD Suriye Demokratik Güçleri (SDG) maskesi altında PKK/PYD/YPG’yi silahlandırarak, eğiterek ve teşkilatlandırarak hem sözde DEAŞ hem Suriye güçlerine hem de Türkiye’ye karşı ve Türkiye’nin kontrolündeki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’ya güçlerine karşı kullanıyor. Suriye’de askeri güç bulunduran bütün ülkeler vekâlet savaşçılarını kullanıyorlar. Kendi kara güçlerini kullanmıyorlar. Sadece hava kuvvetleri uçaklarını kullanıyorlar.

ABD ve Rusya’nın Suriye’deki amacı nedir? Suriye topraklarını terörden temizleyip, Ey Suriyeliler ülkenizi terörden temizledik, iç savaşı sonlandırdık, topraklarınıza dönün, özgür seçimlerinizi yapın, ülkenizi yeniden imar edin mi diyecekler. Yoksa başka bir yol haritası için anlaştılar da siyasi ve askeri sistemin taşlarını yerine oturtmak için mi çalışıyorlar. Bugüne kadar ABD PYD’yi stratejik bir müttefik olarak gördüğünü açıklamadı. Hiçbir ABD’li diplomat da bunu ifade etmedi. ABD’nin Suriye’deki stratejisi nedir? Irak’taki gibi özerk bölgelere ayrılmış bağımsız bayrakları olan bölgeler mi yoksa toprak bütünlüğü korunmuş Suriye mi? Şu anda bunu net olarak ifade etmek mümkün değil ama bölünmüş özerk bölgelere ayrılmış Suriye olma ihtimali daha fazla gibi görünüyor.

Suriye’de pek çok yerel unsur varken ABD neden YPG/PYD/PKK gibi terör örgütlerini tercih etmiştir. Aynı senaryo Irak’ta yaşanmıştı. ABD Irak’ta yaptığını Suriye’de de yapmayı tercih etmiştir. ABD ve Rusya Kürt ve Şii jeopolitiği merkezinde bir güç dengesi üzerinde mücadele ediyorlar. Türkiye’nin Suriye stratejisi ile bunların ne kadar uyuşabildiği karmaşık bir sorunlar ve sorular yumağı gibidir. Burada tarafların üzerinde anlaştığı tek konu terörle mücadeledir. Zira hepsinin Suriye’de bulunmasının sebebi terör odaklı oluşumların Suriye’deki varlığıdır. Bizim açımızdan sorun oluşturan bir husus da Rusya ve ABD’nin bizim terörist olarak gördüğümüz PKK/PDY/YPG’yi destekleyerek özellikle ABD’nin bu desteği açıktan tırlarla, uçaklarla getirdiği silah, mühimmat ve malzemelerle yapması, Rusya’nın örtülü ABD’nin ise açıktan yaptığı destekle PYD/YPG’ye yaşam alanı açmak için birlikte hareket etmeleridir.

Rusya ve ABD Suriye’de stratejiden çok taktiksel hamlelerle boşluğu doldurmaya çalışıyorlar. ABD’nin Ortadoğu politikası içerisinde Suriye stratejisi Rusya ve Çin’in önünü kesip, İran’ı devre dışı bırakarak İsrail’in güvenliğini sağlamaktır. PKK/PYD/YPG taktiksel bir figür müdür yoksa orta ve uzun vadeli bir gelişmenin parçası mıdır? Bunu zaman gösterecektir.

Türkiye için en uygun olanı Suriyeli Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin, Hıristiyanların güvenli olduğuna inandıkları topraklarına geri dönmeleridir. Bu insanların özellikle de Kürtlerin demografik yapıya saygılı olmaları gereklidir. Toplantılar Astana’da, Cenevre’de, Ankara’da devam ederken, Suriye içten içe yanan ve çökecek olan bir binaya benziyor. İstikrarsızlaşmış kaos ortamına sürüklenmiş bir Suriye Ortadoğu’yu ateş topuna çevirirken; ülkemize de ateş ve kan ithal edecektir. Sınırlarımızdaki bu bataklığın kurutulması için sosyolojik, askeri ve stratejik tedbirlerin eksiksiz alınması yönünde Ankara, Moskova, Tahran merkezlerine Bağdat ve Şam’ın da alınması ve zaman içerisinde Lübnan ve Ürdün’ün de buna dâhil edilmesi en uygun hareket tarzı olacaktır diye değerlendiriyorum.

Suriye meselesinde İslam dünyası kendi söküğünü dikemeyen bir durum sergilemektedir. Kandırarak kazananlar bir gün kendilerinin de kandırıldıklarını anladıklarında umarım geç kalmış olmazlar.