Türkiye düşük yoğunluklu çatışmaları yaşamış bir ülkedir. Türkiye’nin düşük yoğunluklu çatışmalara girme ve yaşama ihtimali her zaman vardır ve var olmaya devam edecektir.
Düşük yoğunluklu çatışmalarda direnişçi avına girmek, çok sayıda şüphelinin ölümüne sebep olmak, halkın direnişini güçlendirir ve size düşman olmasına sebep olur.
Nitekim ABD, Irak’ta çok sayıda direnişçiyi öldürdü ancak bu çatışmalarda çok sayıda Iraklı da hayatını kaybetti ya da hapse girdi. Bunun neticesinde Irak halkı ABD’yi düşman ilan etti.
- Kontrterör mücadelesinde esas hedef
- Halkın kazanılması için yarış içerisinde olmak
- Kontrol altına aldığımız bölgede temsili bir yönetim oluşturmak.
- Haberleşme hizmetlerini yeniden başlatmak
- Yolları temizleyip açmak
- Yerel polis güçleri oluşturmak
- Elektrik üretimini sağlamak
Kısacası kontrol ettiğimiz bölgede işleyen bir devleti veya güçlü bir yerel yönetimi kısa bir sürede kurmak ve işler kılmak hayati önem arz eder. Böylece kontrol ettiğimiz bölgedeki sayısız sorunu üslenecek birilerinin ortaya çıkmasını sağlamış olursunuz.
Bu tür uygulamalar gelenekçi komutanların subayların tepkisini çekebilir. Bunlar üçüncü nesil konvansiyonel savaş stratejisine göre eğitilmişlerdir. Kontrterör mücadelesinde sahadaki generaller astsubaylar, teğmenler, üsteğmenler, yüzbaşılar ve binbaşılardır. Bu nedenle kontrterör mücadelesinde komutanların gelenekçi uygulamalarına direnmek gerekir. Komutanlar ast rütbeleri gelenekçi çizginin dışına çıkmakla suçlayabilirler. Oysaki bu tür mücadele küçük birliklerle yürütülür. Bu mücadelede esas olan işleyen bir sistemi devlet ve ya yerel yönetimi kurmaktır.
Kontrterör mücadelesinde bir başka önemli husus da bilgilendirme savaşıdır. Bilgilendirme kontrterör savaşında hayati öneme sahiptir. Bu nedenle basına daha açık davranmak gereklidir. Komutanlar verdikleri röportajlarda daima resmi görüşü savunmalı ancak samimi olmayı da başarabilmelidir. Haber medyasını uzmanca kullanmak mücadelede komutanların başarısını artırır.
Buna ABD’li komutan David Petracus’un Irak’taki uygulamalarını örnek olarak verebiliriz.
Düşük yoğunluklu çatışmalarda halk merkezi kontrgerilla faaliyetlerini uygulamak önemlidir Kontrgerilla doktrininin ana hedefi askeri ve askeri olmayan yolların dengeli bir şekilde uygulanmasıyla etkin bir yönetimin gelişmesini sağlamaktadır. Bunda da önemli olan;
- Sivil ve asker aktörler arasındaki çaba birliğinin önemi
- Siyasi aktörlerin önceliği
- Çevreyi tanıma ve anlamanın gerekliliği
- Sivil halkın güvenliğinin sağlanması
- Şiddetin uygun düzeyde kullanılması Kontrgerilla mücadelesi için çok önemlidir.
5 isyancının öldürüldüğü bir operasyonun sebep olduğu yıkım neticesinde 50 kişi, 100 kişi direnişçilerin saflarına katılıyorsa bu operasyon başarısız ve ters tepmiş demektir.
Kontrgerillalar için en iyi silahların bir kısmı ateşli silahlar değildir.
- Enformasyon operasyonları
- Siyasi eylemler
- Ekonomik operasyonlar
- Halkın kazanılması kaynakların kontrolü gibi konular çok daha önemlidir.
Kontrgerilla operasyonlarında kendi birliklerimiz aşırı derecede korumakta güvenliğimizi o kadar azaltabilir. Bu nedenler mücadele alanlarında
- Birliklerimizi dev koruyucu duvarlar arkasına alıp halkla temasını kesmemeliyiz.
- Koruyucu duvarlar arkasında bulunan birliklerimiz dışarıya her çıkışında anlık geliştirilmiş patlayıcılara hedef olabilirler.
- Askerlerin muharip olmayan unsurlara, gözaltına alınanlara insani muamele yapmalarında başarı için çok önemlidir.
- Yakıp yıkma taktikleri bu tür mücadelede daima ters tepecektir.
- Birlikleri büyük harekât üslerinde tecrit etmek yerine birbirine destek mesafesinde, halkın yoğun olarak yaşadığı merkezlerde daha küçük üs merkezlerinin ve ileri üslerin teşkil edilmesi gereklidir.
- Bu şekilde tertiplenmek birliklerin gidiş gelişini azaltır. Birlikler görev yaptıkları ve devriye gezdikleri yerlerde yaşayacakları için mahalleye aşina olup halkın güvenini kazanacaklardır.
- Birlikler operasyon bölgelerini korumak için engeller oluşturacaklar, kontrollü girişler sağlayacaklar ve bomba yüklü araçları engelleme imkânına sahip olacaklardır.
Kontrgerilla mücadelede esas halkın güvenini sağlamak ve ona hizmet etmektir. Bunun içerisinde halkın içinde yaşamak, güvenliği sağlanan bölgeyi elde bulundurmak, düşmanı aman vermeden takip etmek gerekir. Bu mücadelede komutanların teknolojiden faydalanması power point vasıtasıyla astlarına e-mailler göndererek bilgilendirmesi, haftada bir iki kez çatışma alanını gezerek askerlerle konuşması en küçük rütbedeki askerlerle sohbet etmeye özen göstermesi çok önemlidir.
Komutanların geleneksel hiyerarşiyi ortadan kaldırması, astlarına yetki ve sorumluluk vermesi son derece etkileyici ve başarıyı artırıcı bir uygulama olacaktır.
Doğru istihbarata dayalı gözaltılar yapmak, toplu tutuklamalar yapmamak suçluyu suçsuzu ayırmak başarıyı artıran en önemli etkendir.
Mahallelerde küçük üsler oluşturan komutanların halktan bilgi edinme imkânına sahip olması terörist unsurların yerini doğru tespit etmesine olanak sağlar.
Kontrterör mücadelesinde görev almamış yüksek rütbeli komutanlar askerlerin mahallelerde üs oluşturmasını ve halkın arasında yaşamamasını tereddütle karşılayabilirler. Böyle bir tertiplenmenin asker zayiatını artıracağından korkarlar. Zayiatın artması komutanlar üzerindeki STK’ların ve halkın baskısının artmasına neden olabilir. Komutanlar bunu pek göze almak istemezler. Kendi halklarının desteğini kaybetmekten çekinirler.
Meskûn mahalledeki güvenliğin sağlanması hayatın normale dönmesi kararsızların da kazanılmasına neden olur. Bu durum genellikle kartopu gibi gittikçe büyür. Başarılı operasyonlar ve güvenliğin sağlanması etkin devlet yönetimi için potansiyelin oluşmasına katkı sağlar.
Halk merkezli kontrgerilla operasyonlarında en önemli prensiplerden birisi de küçük birlik komutanlarının ve emrindeki askerlerin halkın örf adetlerine yaşam tarzlarına ahlaki değerlerine son derece saygılı olmalarını gerektirir. Halktan temin edilen lojistik ihtiyaçların ücretlerinin zamanında ve değerinde ödemesi de çok önemlidir.
Halkın içerisinde halkın desteğini kazanmadan yaşamak ve başarıya ulaşmak mümkün değildir. Kullanılmayan boş binalar üs merkezi olarak kullanılabilir. Ancak halkın kullandığı binalar kesinlikle üs merkezi olarak kullanılmamalıdır.
Direnişler bastırıldıktan sonra yerel hükümetin kendi güvenlik gücünü oluşturması için çalışmalar başlatılmalıdır. Kısa sürede ülke ordusunun oluşturulması sağlanmalıdır. Oluşturulan ordunun halkının güvenini kazanmasına yardımcı olunmalıdır. Kök salmış bir direnişe karşı en iyi koşullarda verilen mücadele bile zor ve uzun süreli olacaktır.
Geleceğin direnişçileri ellerini kimyasal biyolojik ve özellikle nükleer silahlara uzattığı takdirde mücadele daha da zorlaşacaktır. O zaman bir askeri takım (40 kişi) büyüklüğündeki terörist hücre nükleer silaha sahip olmayan ülkelerin tüm silahlı kuvvetlerden daha fazla öldürme gücüne ulaşacaktır. Bu çok endişe verici bir durumdur. Bu nedenle gelecekte düşük yoğunluklu çatışmalar dünyanın önde gelen güçlerine bile geçmişe oranla daha büyük sorunlar yaratma imkânına sahip olacaktır.