Pençe harekâtı Kuzey Irak’a yapılan birçok operasyondan birisi olmakla beraber onlardan farklı yönü ve amacı vardır ve olmalıdır. Ben de Özel Kuvvetlerde Alay Komutanlığı yaptığım dönemde Kuzey Irak’a yapılan birçok operasyona katıldım. Daha sonra Kuzey Irak’ta görev yaptığım dönemde Kandil dâhil bölgeyi adım adım dolaşma fırsatı buldum. Pençe harekâtını 1997 yılında yaptığımız Şafak harekâtına benzetiyorum. Şafak harekatı Şemdinli karşısından başlamış ve Kuzey Irak’ta Diyana, Barzan Vadisi, Mergesor Balinda Boğazı, Zap Vadisi, Sink Dağı, Şiladiza, Amediyah, Metina Dağı, Garadağı, Bamarni, Duhok, Zaho, Beyaz Dağlar ve Suriye sınırında Dicle Nehri arasında kalan geniş bir alanda icra edilmişti. Bu operasyona iki özel kuvvetler alayı, yaklaşık 8 bin peşmerge, (peşmergeler operasyona özel kuvvetlerin emrinde) katılmıştı. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetlerinden 3 Tugay katılmıştı. Biz operasyona katılan peşmergelerin mühimmat ve yiyecek ihtiyacını karşılıyorduk. Yaralanan peşmergeleri kendi askerlerimizden ayırmıyor, helikopterlerle Duhok hastanesine gönderiyor durumu ağır olanları da Şırnak, Hakkâri, Diyarbakır ve Gülhane hastanesine kadar tedavi için gönderiyorduk. Türk Silahlı Kuvvetleri kuzeyden güneye operasyon yaparken, özel kuvvetler olarak biz de Garadağı, Metina Dağı, Sink Dağı, Zap Vadisi, Balinda Boğazı, Barzan Vadisi, Diyan’a Revandüz bölgesinde operasyon icra ediyorduk. Operasyonda bir özel kuvvetler timinin emrine yaklaşık 800-1000 peşmerge vermiştik. Özel kuvvetler timleri emirlerindeki peşmergeleri sevk ve idare ederek operasyon icra ediyordu. Peşmergelere topçu atışları, savaş uçakları ve helikopterler ile destek veriliyordu. Bu operasyonda terör örgütüne büyük kayıplar verdirilmişti. Şafak harekâtından sonra Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak’ta Zap’ın batısı ile Habur arasında kalıcı üsler teşkil etti. Bu üslerin derinliği 10-30 km, genişliği 130 km’yi buluyordu. Teşkil edilen üs merkezleri Habur’dan doğuya doğru sırası ile Zaho, Batufa, Begova, Kanimasi üs merkezleri idi. Bu üs merkezleri sayesinde terör örgütü Metina Dağı ve Garadağı’ndan Türkiye’ye sızma yapamıyordu. Metina dağının kuzeyi ile Türkiye sınırı arasındaki düz arazide imha ediliyordu. Böylece Çukurca’nın batısından itibaren Silopi’ye kadar olan sınırlarımız emniyete alınmış oldu. İkinci hatta oluşturduğumuz üsler ise Duhok, Bamarni, Amediya, Siladiza, Suri arasında sınırlarımızdan yaklaşık 100 km derinlikte teşkil edilmişti. Bu üsler nedeniyle PKK terör örgütü Zap’tan Garadağına, oradanda Metina Dağına geçemiyor, geçmek istediğinde büyük zayiatlar veriyordu. Üsler arasındaki yol emniyetini peşmerge sağlıyordu. Dış güvenliği ise Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ve peşmerge birlikte sağlıyordu. Üs bölgelerinde birer özel kuvvet timi ile yeterli sayıda Türk Silahlı Kuvvetleri personeli görev yapıyordu. Kurulan bu üsler sayesinde Barzani bölgesinin de güvenliği sağlanmış oluyordu. Bu bölgede ticaret ve tarım güvenli bir şekilde yapılabiliyordu. Türkiye’de Üzümlü köyünden gümrük kapısının açılması ile birlikte Kuzey Irak’tan emniyetli bir şekilde ticaret yapılıyordu. Bu üs bölgeleri sayesinde Zap nehrinin batısında kalan bölgede eylem yapamayan terör örgütü faaliyetlerini Çukurca, Şemdinli, Derecik ve İran sınırı arasında kalan bölgede yoğunlaştırdı.
Pençe harekâtı PKK terör örgütünün kullandığı Zap nehrinin doğusunda Çukurca ile İran sınırı arasında kalan Kuzey Irak’ta Sidekan’dan başlayarak Zap, Avaşin-Basyan, Hakurk-Kandil arasında kalan bölgede icra ediliyor. Bu bölge Zap, Diyana kuzeyi, Hacıümran kuzeyi, Ranya kuzeyi ve kandil arasında derinliği 30 km, genişliği 130 km olan ve IKBY’nin kontrol edemediği bölgeyi kapsıyor. Bu arazi İran-Irak sınırından itibaren adeta sahipsiz bir bölge. Operasyon icra edilen ve devamında kontrol altına alınacak bölge Hacıümran kazasına kadar KDP’nin, Hacıümran’dan sonra Ranya, Kaladiza, Kandil arasında ise KYB’nin kontrolünde. Pençe operasyonunun nihai hedefi Çukurca ile İran sınırı arasında kalan bölgede Kuzey Irak içerisinde Sidekan’dan başlayarak Ranya’ya kadar olan bölgede yeterli derinlikte kalıcı üsler oluşturarak PKK terör örgütünün Hakurk, Zap dahil Kandil’e kadar olan bölgeye yerleşmesini önlemek olmalıdır. Bu bölgede kalıcı üsler kurduğumuz takdirde PKK terör örgütünü Kandil’e hapsetmiş oluruz. Zaman içerisinde Derecik, Ranya, Diyana, Süleymaniye arasındaki yol güzergâhını geliştirmeliyiz. Bu güzergâh Ranya’ya kadar KDP’nin Ranya, Çavagurna, Süleymaniye arasında ise KYB’nin kontrol ettiği bölgededir. Bu güzergâhta yapılacak yol güvenliğini peşmergenin sağlaması için IKBY ve Merkezi Irak Hükümeti ile görüşmeler yapılmalıdır. IKBY Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani bu problemi çok iyi bilen birisi. Çünkü bu bölgede bulunan PKK, IKBY içinde büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu bölgede halk topraklarını kullanamıyor, yaylalara çıkamıyor, hayvancılık yapamıyor. Irak Cumhurbaşkanı Behram Salih’te yıllarca KYB bölgesinde (Süleymaniye’de) Talabani’nin Başbakanlığını yaptı. Problemleri ve PKK’nın IKBY bölgesine verdiği zararı ve bölge için oluşturduğu tehdidi çok iyi biliyor. Talabani bu yol güzergâhının açılmasını ve Süleymaniye-Türkiye arasında ticaretin gelişmesini istiyordu. Behram Salih’te bu durumu çok iyi biliyor. Türkiye bu bölgede oluşturacağı kalıcı üslerin yol emniyetini peşmerge ile birlikte sağlamalıdır. Zaman içerisinde Süleymaniye-Derecik yol güzergâhı da Erbil, Duhok, Zaho, Habur gibi güvenli hale gelecektir.
PKK’nın Zap suyunun doğusu ile İran sınırı arasındaki bölgeyi ve Kandil’i, Hakurk’u, Zap’ı kullanması ancak bu şekilde önlenebilir. IKBY Yönetimi bu bölgeyi kontrol altına alana kadar bölgede kalmalıyız. Aksi durumda operasyon bittikten bir süre sonra PKK bölgeye yine gelecektir. Kalıcı çözüm peşmergeyi’de kullanarak bölgede Zap batısında olduğu gibi kalıcı olmaktır. Bu sayede PKK Kandil’de barınamayacaktır.