Ünlü askeri stratejist Carl Von Clausewitz “Savaş, politikanın başka araçlarla devamıdır.” diyerek savaşla barışın ne kadar ince bir denge üzerinde olduğunu ifade etmiştir. Hem savaş hem de barış dönemindeki diplomasinin amacının düşmana ya da hedef ülkeye kendi irademizi kabul ettirmek olduğunu ortaya koymuştur.
Savaş aynı zamanda çarpışan iki iradenin kendi üstünlüğünü kabul ettirme mücadelesidir.
Günümüzde düşmana kendi irademizi zorla kabul ettirmek için orduların karşılıklı çarpışması ile savaş yürütülmemektedir. Savaşların artan maliyetleri hiçbir ülkenin tek başına altından kalkamayacağı boyutlara yükselmiştir. Ayrıca savaşta verilen askeri kayıplar nedeni ile sivil ve askeri bürokrasinin üzerinde büyük bir kamuoyu baskısı oluşmaktadır. Savaş karşıtı sivil toplum kuruluşları etkinliğini uluslararası alanda son derece artırmıştır.
Gelişen teknolojik haberleşme imkânları nedeniyle savaş karşıtları kısa sürede organize olmakta ve gerek sivil gerekse askeri bürokrasi üzerinde etkin bir baskı oluşturmaktadırlar. Bunun sonucu olarak tugaylar, tümenler, topçu birlikleri, uçaklar, gemiler, denizaltılar gibi enstrümanlar yerine daha farklı ve ucuz yöntemler çağımızın savaşlarının yeni enstrümanları olmuştur. İnsansız hava, kara ve deniz araçları, güdümlü mermiler akıllı mühimmatlar, özel kuvvetler operasyonları, istihbarat operasyonları, özel askeri şirketlerin faaliyetleri, yerel güçlerin eğitilip donatılarak kullanılması, vekâlet savaşları ilk akla gelen örneklerdir.
Siber savaşlar, virüs yazılımları, politik ve ekonomik manipülasyonlar en sık kullanılan yöntemler olmuştur. Günümüzde savaş bukalemun gibi değişken bir hâl almıştır.
Suyun nasıl sabit bir şekli yoksa günümüzde de savaşların sabit koşulları yoktur. Daima değişken olan, değişik durumlara çabuk uyum sağlayan, sınırları belli olmayan, gerektiğinde çok geniş bir coğrafyada etkili olma imkân ve kabiliyetine sahip olan bir savaş türü karşımıza terör olarak çıkmıştır.
Günümüzde teröre ve teröristlere destek veren devletlerin dış politikalarında neredeyse esas araç olmuştur. Çağımızda savaş sadece muharebelerden ve çatışmalardan ibaret değildir. Sosyokültürel, teknolojik, ekonomik, jeopolitik boyutları da mevcuttur ve dikkate alınmalıdır.
Günümüzde yaygın olarak uygulanan Hibrit Savaş (Karışık Savaş) yöntemlerinden biri de terördür. Tüm konvansiyonel metotların yanında kullanılan GNH (Gayri Nizami Harp) taktik, teknik ve metotları, terör örgütlerinin kullandığı taktik ve tekniklerden farklı bir metot değildir. Şiddet ve terör günümüz savaşlarının ana silahıdır. Terör örgütleri tarafından yürütülen ve çıkarları nedeni ile bazı ülkeler tarafından desteklenen savaşların boyutu gelecekte çok daha büyüyecektir. Uluslararası ortamda her platformda artan rekabet ülkeleri daha sık ve öngörülmeyen alanlarda karşı karşıya getiriyor. Uluslararası entegrasyonun artması gelişen uluslararası telekomünikasyon ortamı gerginliklerin etki ve ilgi alanını artırmıştır. Bu ve benzer gerekçelerle terör olayları önümüzdeki dönemde de artarak, çeşitlenerek devam edecektir.
Yaşadığımız ve uzun vadede yaşamaya devam edeceğimiz terör insanlık tarihi kadar eskidir. Terörizm amaç ve hedefe ulaşmada her yolu meşru saymaktadır. Dünya ekonomik, siyasal, askeri ve sosyal menfaatler etrafında birleşen ülkelerin oluşturduğu blok ve paktlara bölünmüştür. Bu bölünmüşlük ekonomik ve sosyal çıkar kavgalarını hızlandırmıştır. Böl, parçala, yönet ve kendi çıkarlarına zarar vermeyecek limitlerde tut ilkesinden hareket eden bir kısım ülkeler ve bloklar farklı dini, ırki, etnik unsurları, sosyoekonomik azgelişmişliği terörizme malzeme olarak sağlamıştır.
Var olan terör örgütlerine destek vererek de kendi amaç ve çıkarları doğrultusunda taşeronluk görevi yüklemişlerdir. 11 Eylül saldırılarından sonra terör en çok kullanılan kelimelerden biri oldu. Küreselleşme ile birlikte dünya küçük bir köy haline geldi. Böylece terör yerelden uluslararası bir boyuta ulaştı. Terör salgın hastalıklar gibi küreselleşti. Sınırların önemini kaybetmesi ile sadece insanlar, eşyalar, sermaye değil suçlar ve hastalıklar da serbest olarak hareket etme olanağına kavuştu.
Terör eylemlerinin amacı hükümetlere baskı yaparak politikalarını değiştirmeye zorlamaktadır. Terör bir hastalıksa teröristlerin öldürülmesini hastalığın belirtilerini yok etmek anlamına geldiğini; asıl önemli olanın hastalığı doğuran nedenlerin üzerinde durulması gerektiğini savunanlar vardır. Bunu savunanlar daha çok üçüncü dünya ülkeleridir. Bunlar terörü daha çok belli sosyoekonomik şartların doğurduğunu söylüyorlar. Bu şartların iyileştirilmesini öneriyorlar. Bunun için de zenginlerin ülkelerine yardım etmesini savunuyorlar.
Bir diğer görüşte olanlar ise terörizme başvuranlar normal demokratik siyasi süreçte amaçlarına ulaşamadıkları için bu yola başvurduklarını savunanlardır. Aslında terör barış zamanında savaşın sürekli hale getirildiği bir dış politika enstrümanı olurken, savaşların da şekli değişmiştir.
Terörün bir dış politika aracı olarak kullanan ülkeler, klasik savaşlardan ziyade terör örgütlerini destekleyerek onları eğitip, donatıp, yöneterek savaştırmayı bir strateji olarak benimsemişlerdir. Bu durum GNH taktik ve tekniklerinin öne çıkararak uygulanan bir savaş şeklini gündeme getirmiştir. Buna da günümüzde Karışık Savaş, Hibrit Savaş, Asimetrik Savaş denmektedir. Aslında uygulanmak istenen savaş GNH taktik ve tekniklerinin uygulandığı savaş şeklidir. Dünyada ve yaşadığımız coğrafyada terör tehdidi her geçen gün değişik boyutlara ulaşmaktadır. Bu durum bölgemizde değişik küresel gelişmelerin yaşanacağına dair fikir vermesi açısından önem arz etmektedir. Terörist tehdidi her zamankinden daha karmaşık ve yaygındır. Terörle mücadele ile bu tehdidin önlenmesine dair bir bakış açısı geliştirmenin gerekliliği vardır. Bu bağlamda terör gruplarının,
- Yeni eleman kazanmasının önlenmesi
- Teröristlerin ortaya çıkmasının engellenmesi
- Teröristlere destek veren ülkelerle mücadele edilmesi
- Teröristlerin finansman, lojistik ve iletişim alanlarındaki faaliyetlerinin önlenmesi gibi meselelere dikkat edilmelidir.
Türkiye’nin denizaşırı ulusal çıkarları ve bu bağlamda müttefiklerimizin de korunmasına önem vermeliyiz. Ülke olarak birçok terör örgütü ile mücadele ediyoruz. Mücadele ettiğimiz terör örgütleri şu şekilde sıralanabilir:
- PKK/PYD/YPG
- DHKP-C
- DEAŞ
- FETÖ
- EL KAİDE
Bu terör örgütleri zaman zaman değişik isimler alabilmektedirler. Bütün bu örgütleri ile etkili bir mücadele edilmesi gereklidir. Halen terörle savaşta olan bir ulusuz. Yurtiçinde ve yurtdışında özellikle Irak’ta, Suriye’de PKK/PYD/YPG, DEAŞ ile birçok Avrupa, Asya ve Afrika’da FETÖ gibi terör örgütleri ile mücadele ediyoruz.
Ülkemiz stratejik konumu nedeni ile terörden en çok etkilenen ve terörle mücadele eden bir ülkedir. Geniş bir coğrafyaya yayılmış ve taktiksel çeşitliliğe sahip terör örgütleri ile mücadelede ülkemizin ekonomik ve askeri gücünün, kamu uygulayıcılarının, istihbarat kapasitesinin tamamının etkin bir biçimde kullanılması önemlidir. Böylelikle terörizmin ülkemize vereceği zararı sekteye uğratmış oluruz. Ülkemizin sınırlarının, limanlarının, havaalanlarının, boru hatlarının, metrolarının, barajlarının kısacası bütün stratejik tesislerimizin terörizm tehdidine karşı güvenliğinin sağlanması bu şekilde mümkün olabilecektir. Komşu ve müttefiklerin de terörle mücadeleye etkin ve samimi bir şekilde katılımıyla, ülkemizin, komşularımızın ve müttefiklerimizin ortak çıkarlarının tehlikeye girmesinin engellenmesi sağlanabilecektir.
Askeri olmayan yöntemlerle de terörle mücadele önemlidir. Bu kapsamda şunlar yapılabilir:
- Teröristlerin eleman kazanmasına müdahale edilmesi ve önlenmesi
- Online propaganda ile mücadele
- Toplumsal direncin güçlenmesine önem vermek
- PKK/PYD/YPG, DEAŞ, DHKP-C, FETÖ, El Kaide gibi terör örgütlerinin ülkemize ve insanlığa nasıl zarar verdikleri görünür ve anlaşılır bir biçimde anlatılmalıdır.
- Görsel ve yazılı basının etkili bir şekilde kullanılması sağlanmalıdır.
- Bütün bu çabalar sadece Türkiye tarafından değil, uluslararası ortakların da katılımı ile yürütülmelidir. Böylece uluslararası işbirliğinin daha etkin rol oynaması değerlendirilmelidir.
- Bütün bunlara ilave olarak sivil toplum, özel firmalar, yerel aşiretler, kabileler bu sistematiğe dâhil edilmelidir.
- Türkiye Suriye ve Irak’ta terör örgütleri ile mücadelesini etkinliğini artırarak devam ettirmeli, teröristleri sınırlarımıza ulaşmadan etkisiz hale getirmelidir.
- Sınırlarımızın güvenliği ve sınır geçişlerinin kontrolü için komşularımızla işbirliği imkânları geliştirilmelidir.
- Ülkemize göçmen görünümünde giren kişilerin istihbarat ve terör örgütleri tarafından kullanılacağı düşünülerek bu kişilerin kontrol altında tutulması ve takibine önem verilmelidir.
- Bu nedenle sınırlarımızın kontrolüne önem vermeliyiz. Böylece yabancı teröristlerin oluşturacağı tehdidi önleme imkânına sahip olabiliriz.
- Yabancı ülkelerde yakalanan teröristlerin iadesi veya yakalandığı ülkede yargılanması uluslararası kamuoyunun desteğinin sağlanması yönünde çaba harcamalıyız.
- Terörizme destek veren, barındıran ve terörizme sponsor olan ülkeler üzerindeki baskıların artırılması için dost ve müttefik ülkelerle işbirliğini geliştirmeliyiz.
- Terörün kaynağına kadar takip edilmesi ve kaynağında yok edilmesi için açık ve örtülü operasyonlar yapmak imkân ve kabiliyetimizi artırmalıyız.
- Fiziki olarak asker bulunduramadığımız bölgelerde yerel güçlerle çalışılması, federal ve devlet seviyesinde terörle mücadeleye ilişkin bilgi paylaşımının daha entegre hale getirilmesi ve stratejik iletişim araçlarının kullanılması ile terörle mücadelenin daha bütüncül bir hal alması teröristlerin sahip olacağı avantajların önlenmesi
- Teröristlerin özellikle biyolojik, kimyasal silahlara sahip olma ve kullanma imkân ve kabiliyetlerinin önlenmesi için uluslararası işbirliği yapılmalı
- Siber araçlara, gelişmiş silah sistemlerine sahip olmalarının önlenmesi
- Devletlerin teröre verdikleri örtülü desteğin ortaya çıkarılması ve bununla mücadelede uluslararası desteğin sağlanması için etkin çaba gösterilmesi, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının harekete geçirilmesi için etkin mücadele
- Uluslararası ortakların terörle mücadelesi kapsamında tüm ilgili tarafları, sektörleri, toplumları içine alan daha kapsamlı ortaklıklar kurmak, uluslararası ortakların askeri, hukuki ve istihbarat kabiliyetlerinin terörle mücadelede daha etkin rol oynaması için bu ülkelere destek vermek ve işbirliği yapmak
- Özellikle Irak ve Suriye’de YTS (Yabancı Terörist Savaşçılar)’nin etkinliğinin artmasının, yerleşmelerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin ilgili ülkeler ve uluslararası partnerlerle birlikte alınması için etkili işbirliğinin artırılması Türkiye açısından önemli bir sınavdır.
- Sınırlarımızda gelecekte tehdit oluşturabilecek güvenli bölge ve/veya bölgelerin ulusal güvenliğimiz için tehdit oluşturacağı değerlendirilerek etkin tedbirleri almaktan taviz vermemeliyiz.
- Ulusal savunma sanayimizi geliştirmek ve güçlendirmek için gerekli tedbirleri eksiksiz almalıyız.
- Terörle mücadeledeki kararlı tutumumuzu taviz vermeden devam ettirmeliyiz.