Para konusu herkes için önem taşımakla birlikte, terör örgütleri için de büyük bir önem taşımaktadır. Terör örgütleri finansmanlarını yasal yollarla sağladıkları gibi yasal olmayan yollarla da sağlamaktadırlar.
Terör örgütlerinin eylem maliyetlerine baktığımızda 1993 yılında Dünya Ticaret Merkezi saldırısının 20.000 Dolar, 2002’deki Bali saldırısının 19.000 Dolar, 2004 yılında yapılan Madrid saldırısının 22.000 Dolar, 11 Eylül’de ABD’de ikiz kulelere yapılan saldırıların maliyetinin 400.000-500.000 Dolar arasında olabileceği uzmanlarca değerlendirilmektedir ve hesaplanmaktadır.
Terör örgütleri için para sadece eylemler için değil ulaşım, güvenlik, örgüte yeni eleman kazandırma, uyuşturucu ve lojistik ihtiyaçlar için de gereklidir. Ayrıca eylemlerde ölen militanların ailelerine yardım yapmak için de finansmana ihtiyaç duymaktadırlar.
Terör örgütleri incelendiğinde finansmanlarını birbirine benzer yöntemlerle sağladıkları görülür. Ancak bölgenin coğrafi konumu ve örgütün bulunduğu bölgenin fiziki ve kültürel yapısına göre farklılıklar göstermektedir. Terör örgütleri için yasal bankacılık işlemleri, Hawala gibi yasal olmayan bankacılık faaliyetleri, ticarete dayalı kara para aklama, organ kaçakçılığı, fidyeler, hırsızlık sonucu elde edilen paralar ve benzer her türlü yasadışı faaliyetler şeklindedir. Terörü aynı zamanda kâr getiren bir iş olarak da tanımlayabiliriz.
Terör örgütleri değerli taş karaborsasını işleyerek, uyuşturucu ticareti yaparak, yolsuzluk, sahte hayır kurumları kurarak, haraç toplayarak, sahte para kaçakçılığı yaparak da finansman sağlarlar. Finansmanla ilgili örnekleri daha da artırabiliriz.
Terörün finansmanına engel olmak terörizmle mücadelede önemli bir rol oynamaktadır.
Terörün finansmanında terör örgütlerinin kullandığı kriterleri genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz:
- Miktar
- Güvenlik
- Meşruiyet
- Güvenilirlik
- Denetim
- Basitlik
Miktar. Terör örgütleri mümkün olduğunca fazla para elde etmek isterler. Elde edilen miktar ne kadar büyükse örgüt için değerlendirilmesi o kadar ihtimal dâhilindedir. Elde edilen miktar ne kadar yüksekse saldırıların sayısı ve şiddeti de o derece artmaktadır. Yüksek gelir örgüt içinde de hizmetlerin artmasına, örgüte eleman temininde cazibeye sebep olmaktadır. Örgütün parası ne kadar çoksa gücü de o kadar fazla olmaktadır.
Meşruiyet. Terör örgütleri varlıklarını devam ettirebilmeleri için meşruiyete ihtiyaç duyarlar. Terörist grubun ideolojisi gayrimeşru görünürse halkın desteğini alamaz. Örgütün izlediği strateji ve taktik gayrimeşru olarak görünürse, örneğin masumları, sivilleri hedef alırsa o zaman desteklerini kaybederler. Örneğin uyuşturucu ticaretine katılım veya yapmak, kişisel zenginlik kazanmak için para toplama yöntemlerini kullanmak da terörist grubun meşruluğunu zayıflatır.
Bu ve benzeri durumlar örgüt üyelerini görevlerinden uzaklaştırmakla kalmaz, değişik cezai yöntemler de uygulanır.
Güvenlik. Terör örgütleri örgütlenmek, eleman temini yapmak, planlar yapmak, eğitim yapmak, barınmak ve üsler/mevziler seçmek için son derece gizli çalışırlar. En ufak yanlış hareketlerinin kendilerini açığa çıkaracağını ve devlet güvenlik güçlerine yakalanacaklarını bilirler. Ayrıca devlet istihbarat ağlarına yakalanmalarını sağlayacak güvenli olmayan finansman kaynaklarını kullanmazlar. Devletin istihbarat örgütlerinin örgüte sızmak için çalıştıklarını bilirler.
Devletin dikkatini çekecek cezai sonuçları olacak faaliyetlerden mümkün olduğunca uzak dururlar. Aksi durumların yakalanmalarını ve devletin örgüte sızmasını kolaylaştıracağını daima ön planda tutarlar.
Güvenilirlik. Öngörülebilir ve tutarlı finansman kaynakları terör örgütleri için tutarlı olmayan, dalgalanan kaynaklara kıyasla daha çok tercih edilir. Belli bir finansman kaynağının güvenli olup olmadığı genellikle coğrafi faktörlere, demografik faktörlere bağlıdır.
Uyuşturucu ticaretine bağlı güvenilir bir gelir akışı isteyen bir terörist grup, uyuşturucu ticaretinin güzergâhında bulunan başka bir örgüte ve bağlantıya ihtiyaç duyar. Ayrıca yeterli sayıda uyuşturucu kullanıcısı olan bir bölgeye doğrudan ulaşmak isterler.
PKK terör örgütünün uyuşturucu güzergâhında bulunması, Avrupa ülkelerinde uyuşturucu kullananların fazla olması gibi. Böyle durumlarda örgütler birbirleri ile işbirliği yaparlar.
Denetim. Değişik finansman kaynakları terör örgütlerinin elemanları ve eylemleri üzerindeki kontrolünü güçlendirir. Teröristler güvenli olmayan dış sponsorlarla çalışmayı, onlardan maddi destek almayı pek istemezler. Çünkü bu destekler terör örgütlerinin yapmak istedikleri eylemleri engelleyebilir veya terör örgütlerini yapmak istemedikleri eylemlere zorlayabilir. Terör örgütlerinin yerel komutanları ve küçük birimleri kendi finansmanlarından sorumluysalar, bu durum yerel komutanların ve küçük birimleri arasında sıkıntıya sebep olabilir. Merkez karargâhlar fonların kendilerinde toplanmasını ve merkezden dağıtılmasını isterler. Böyle bir durum merkez karargâhın yerel komutanlar ve küçük birimler üzerindeki etkisini daha da artırır.
Basitlik. Terörist gruplar finansman yöntemlerinin oldukça basit olmasını tercih ederler ve isterler. Mümkün olduğunca az uzmanlık ve az emek isteyen finansman yöntemlerini tercih ederler. Örneğin hırsızlıklar, gasplar, fidyeler çok oyunculu, çok aşamalı, çok ayrıntılı uyuşturucu operasyonlarından daha basit ve kolaydır.
PKK ve Terör Faaliyetlerinin Finansmanı
Kuruluşundan günümüze yaklaşık 40 yıl geçen PKK terör örgütünü bitirmek için gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında pek çok operasyon yapılmasına rağmen örgüt yok edilememiştir. Örgütün yok olmamasının en önemli nedeni finansal desteğinin güçlü olmasıdır. Kuruluşundan itibaren en büyük desteği yurtdışından alan örgüt günümüzde de yurtdışından aldığı destekle varlığını devam ettirmektedir.
- Yurtdışı Faaliyetlerden Elde Edilen Gelirler
PKK terör örgütünün bulunduğu coğrafya en büyük jeopolitik sorunların yaşandığı bölgelerin başında gelir. Ortadoğu’nun karışıklığı, Irak ve Suriye’deki otorite boşluğu PKK terör örgütünün sınırlarımıza yakın bölgelere yerleşmesine imkân sağlamıştır. Bölgenin arazi yapısı da örgüte avantaj sağlamıştır. Bölgenin kontrolünün güçlüğünden yararlanması PKK’ya yasadışı faaliyetleri yönetmek için olanak sağlamıştır. PKK terör örgütü bu bölgede kaçakçılıkla uğraşan organize suç örgütleri ile irtibat ve bağlar kurarak gerek onlardan komisyon alarak gerekse bu suç örgütlerinin yaptıkları işleri bizzat yaparak gelir elde etmiştir ve etmeye de devam etmektedir.
- Uyuşturucu Kaçakçılığı ve Ticaret
Dünyada uyuşturucu üretimi denince akla iki bölge gelir. Bunlardan birisi Altın Hilal diye adlandırılan ve Afganistan, Pakistan ve İran’ı kapsayan bölge. Diğeri ise Altın Üçgen diye adlandırılan Laos, Tayland ve Birmanya’yı kapsayan bölgedir.
Türkiye Altın Hilal diye adlandırılan bölge ile komşudur. Türkiye uyuşturucunun Batı ülkelerine sevkiyatının güzergâhında yer almaktadır. Bu güzergâh uyuşturucu trafiğinin en yoğun olduğu güzergâhtır. Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşan uyuşturucu oranı azımsanmayacak kadar yüksektir. Bu durum Avrupa’daki uyuşturucu tüccarlarının PKK’ya olan ilgisini artırmaktadır. PKK uyuşturucu ile ilgili suçlamaları kabul etmese de bazı örgüt mensuplarının uyuşturucu kaçakçılarından bağış adı altında büyük paralar aldıkları tespit edilmiştir. Örgüt üyelerinden yurtdışında uyuşturucu işine yaygın olarak katılanlar vardır. Uyuşturucu kaçakçılarından alınan komisyon PKK’nın elde ettiği gelirlerin büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Uyuşturucu ticaretinin yapıldığı sınır bölgelerinde kurulan yasadışı sözde gümrük kontrol noktalarından geçiş yapan uyuşturucu maddelerden değişik yüzdelerle %10 ve %20 arasında komisyon almaktadırlar. Uyuşturucu ticaretinden ayrı olarak silah, hayvan ve insan kaçakçılığından da haraç alınmaktadır.
- İnsan ve Göçmen Kaçakçılığı
Türkiye’nin jeopolitik konumu Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi görmesi PKK’yi özellikle yasadışı yollarla Avrupa ülkelerine gitmek isteyenler için en rahat ulaşılan örgüt konumuna getirmektedir. Özellikle Ortadoğu ve Afganistan’daki karışıklıktan kaçanlar PKK için iyi bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. Örgüt göçmen ticaretini ve göçmenler için gerekli her türlü evrakın teminini kendisine görev kabul ederek gelir elde etmektedir. İnsan ticareti Türkiye’nin imajını karalayan ve itibarını sarsan bir olgudur. Ancak istediğimiz şekilde kontrol sağlanamamıştır. Çünkü komşu ülkelerden bu konuda yeterli desteği alamamaktadır.
- Silah ve Mühimmat Kaçakçılığı
PKK terör örgütü için önemli bir gelir kaynağı da silah ve mühimmat kaçakçılığıdır. Ortadoğu’daki karışıklıklar PKK terör örgütü için birçok fırsat sunmuştur. Dünya genelinde bu işin ticaretini yapan büyüklerle bu işi yasadışı yollarla yapan her örgüt PKK’nın bulunduğu bölgenin jeopolitik özelliklerinden fazlası ile yararlanmaktadır. ABD’nin birinci ve ikinci Körfez harekâtından sonra geri götürmediği silah ve mühimmatın büyük bir kısmı PKK’nın eline geçmiştir. PKK bu silahları silah kaçakçılarına satmakla kalmamış büyük bir kısmını da Türkiye içinde satmıştır. Bugün de ABD Suriye’de PKK/YPG/PYD’ye modern araçlar, silahlar ve mühimmatlar vermektedir. Gelecekte bu silahlar da PKK terör örgütü tarafından silah kaçakçılarına, terör örgütlerine ve özel güvenlik şirketlerine satılacaktır.
- Sigara, Alkol ve Akaryakıt Kaçakçılığı
Diğer bütün kaçakçılık faaliyetlerinde olduğu gibi PKK terör örgütü sigara, alkol ve akaryakıt kaçakçılığında da bölgedeki etkinliğini ve üstünlüğünü kullanmaktadır. Özellikle İran ve Irak’tan kaçak yollarla yurda soktuğu sigara ve akaryakıttan elde ettiği gelir örgüt için çok önemlidir. Örgüt bu yollarda büyük paralar kazanmaktadır. PKK terör örgütü Dehrizor’da DEAŞ’tan ve Suriye rejiminden ele geçirdiği petrol kuyularından çıkardığı petrolü rejim güçlerine satarak büyük paralar kazanmaktadır. Türkiye’de özellikle sigara, içki ve akaryakıttan alınan vergilerin yüksek olması bu ürünler için önemli bir pazar oluşturmaktadır.
- Kaçakçılığın ortaya çıkarmış olduğu zenginlik ve kolay kazanç bölge insanına cazip gelmektedir.
- Bölgede iş alanlarının sınırlı olması işsizliğin fazla olması kaçakçılığı teşvik etmektedir.
- Bölgenin arazi yapısı nedeni ile denetim ve kontrolün yeterli olmaması
- Sınırın iki tarafında insanların genellikle akraba olması ve aynı dili konuşmaları, kendi aralarında bir güven ortamı oluşturmaktadır.
- Adam Kaçırma, Haraca Bağlama ve Sözde Vergi ve Fidye Alma
PKK terör örgütü 1986 yılında gerçekleştirdiği 3. Kongrede vergi alma kanunu çıkarmıştır. Bu kararla Kürt iş adamlarından makbuz karşılığı vergi adı altında para alınmasını kararlaştırmıştır. Aşağıdaki başlıklar altında haraç toplamaya başlamıştır.
- Kaçakçılardan alınan vergi adı altında paralar ve gümrüklendirme adı altındaki haraçlar.
- Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan halktan vergi adı altında alınan haraçlar.
- Kürt kökenli iş adamlarından alınan haraçlar.
- Avrupa’da yaşayan Kürt kökenli vatandaşlardan alınan haraçlar.
Örgüt özellikle İran ve Irak sınırında oluşturduğu sözde gümrük ve kontrol noktalarında kaçakçılardan aldığı haraçlarla büyük paralar toplamıştır. PKK terör örgütü özellikle uyuşturucu kaçakçılarından ve diğer kaçakçılık türlerinden haraçlar alarak finansman sağlamıştır.
- Sosyal Etkinlikler, Sempatizan Desteği, Aidat ve Bağışlar
PKK terör örgütü Kürt kökenli kişilerden yurtiçinde ve yurtdışında bağış adı altında paralar toplamıştır. Ayrıca kurmuş olduğu dernekler ve vakıflar vasıtası ile üyelerden bağış adı altında aidatlar almaktadır. Özellikle Almanya’da düzenlenen etkinliklerden de örgüt büyük gelirler elde etmiştir ve etmeye devam etmektedir.
Bir kısım sanatçılar MED TV’ye ücretsiz çıkarak ve MED TV’nin etkinliklerine katılarak örgüte katkı sağlamışlardır.
Zengin iş adamları zaman zaman örgüte büyük bağışlar yapmışlardır. Dernekler de örgüte destek vermişlerdir. Bunlardan en önemlisi Mezopotamya Kültür Derneği’dir.
- Örgütsel Yayınlardan Elde Edilen Gelirler
Bilindiği kadarıyla örgütün 2 gazetesi, 4 televizyon kanalı, 13 radyo istasyonu, 19 dergi, 3 basımevi ve çok sayıda internet kanalı mevcuttur. Özellikle Avrupa’nın değişik ülkelerinden yayın yapan ROJ TV PKK terör örgütünün en önemli propaganda yayın organıdır. Bu TV kanallarının kuruluşunda başlangıçta İngiltere’den lisans almışlar; Fransa’dan uydu temin etmişler ve yayına başlayarak PKK’nın siyasi görüşüne uygun yayınlar yapmışlardır. Bu TV kanallarının kuruluşunun finansmanını esrar ve eroin kaçakçılığından elde ettikleri paralarla sağlamışlardır.
PKK terör örgütünün TV kanalları, radyo kanalları, çıkardıkları dergi ve gazetelerin basıldığı ülkeleri şu şekilde sıralayabiliriz: Almanya, Danimarka, İsveç, Belçika, Fransa, Hollanda, Yunanistan, Romanya gibi ülkeler.
- Devlet Destekleri
Terör örgütleri devlet desteği almadan yaşamlarını sürdüremezler. Yapılan araştırmalar bütün terör örgütlerinin devlet desteğine ihtiyaç duyduklarını göstermektedir. Özellikle sınır komşuları, örgütlerin en çok destek aldığı ülkelerdir. Bu anlamda PKK terör örgütü özellikle İran, Irak, Suriye ve Yunanistan’dan büyük destek almıştır. Bu durumu terör örgütünün başı ifadesinde açıkça söylemiştir. Özellikle Suriye ve Irak terör örgütünün barınması ve gizlenmesi yönünde büyük katkılar sağlamışlardır. Özellikle Körfez Savaşı ile birlikte örgütün Irak ile olan ilişkisi gelişmiştir. ABD’nin Körfez Savaşı ile birlikte Irak’a yerleşmesi ile ABD örtülü ve açık olarak örgüte destek vermiştir. İran istihbarat servisi mensupları da örgüte Rusya’dan gelen silahların sevk edilmesinde büyük katkı sağlamışlardır. PKK terör örgütüne Batıdan destek veren ülke sayısı da oldukça fazladır. Yine sınır komşularımız Yunanistan, Bulgaristan ve Balkanlar’daki devletler ve Avrupa devletleri örgütün günümüze kadar ayakta kalmasının sebepleridir. ABD, DEAŞ’la mücadele bahanesi ile Suriye’de PKK/YPG/PYD’ye yüzlerce tır silah, teçhizat, mühimmat ve araç gereç vermiştir. Bu terör örgütlerini SDG (Suriye Demokratik Güçleri) adı altında meşrulaştırmaya çalışmıştır. ABD Suriye’de PKK/YPG/PYD terör örgütlerine silah ve patlayıcılar konusunda eğitim vermiştir ve vermeye devam etmektedir.
Bir kısım Avrupa ülkeleri kırmızı bültenle aranan teröristlere sığınma hakkı veya vatandaşlık hakkı tanımakta, diplomatik himaye sağlamakta, yakalanan teröristleri yargılamamakta ve yargılamadan serbest bırakmakta, Schengen vizeleri vererek Avrupa’da serbestçe dolaşmalarına imkân sağlamaktadır. Bazı ülkeler de topraklarında yıllarca terör örgütü kampları bulunmasına göz yummaktadır.
Avrupa ülkeleri her ne kadar teröre karşı olduklarını söyleseler de PKK’ya karşı destekleyici nitelikte tavırları günümüzde de sürmektedir. Avrupa ülkelerinin PKK’ya karşı net bit duruş sergilemeleri ve bu ülkelerde PKK’nın gerçekleştirdiği her türlü faaliyeti sonlandırmaları Türkiye için büyük bir önem arz etmektedir.
Günümüzde terörle mücadelede hiçbir ülkenin samimi, açık ve net bir duruş göstermemesi terörizmin yaşamasının en büyük sebebi ve gıdası olmuştur ve de olmaya devam edecektir. Dünyada hâlâ senin teröristin benim teröristim çekişmesi yaşanmaktadır ve bir ülkenin terörist dediğine başka bir ülke özgürlük savaşçısı diyebilmektedir.