Orhan ALİMOĞLU

Orhan ALİMOĞLU

Tüm Yazıları

Doktor Anne: Dr. Du’aa Issam Ali Shamout

22 Şubat 2025
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Gazze’de devam eden ve Filistin’in diğer bölgelerine de yayılan İsrail soykırımının özelliklerine, etkilerine ve sonuçlarına dair ciddi biçimde düşünmek, düzey ve niteliği ne olursa olsun bu soykırıma karşı bir tavır almak insanlık ve vicdanın gereğidir. Gazze halkına dayatılan soykırım, tarihteki çoğu soykırım gibi barbarlık seviyesinde bir şiddetle sivil katletmesinin yanı sıra, çocuk ve kadınlar gibi özellikle seçilmiş dezavantajlı gruplara, toplumun geleceğini yeniden inşa etme kabiliyetine sahip kesimlere, eğitim ve sağlık hizmetleri başta olmak üzere bütün altyapılara saldırmasıyla planlı ve insanlık adına utanç verici nitelikleriyle bilinen soykırımlardan farklılaşmaktadır.

Ama daha da ilginç olan, insanlıkta aşağı ve yukarı yönlü olarak yaşanan büyük sıçrama ve düşüşlerdir. Belki de bu durum, insan varlığının sınırlarını zorlayan organize kötülük ve örgütlü vahşetin doğal bir sonucudur. Nazi soykırımında kötülüğü büyük bir görev bilinciyle yapan Alman subayların durumunu ‘kötülüğün sıradanlığı’ diye nitelemişti Hannah Arendt. Oysa Filistin’de halkın mülkünü çalanların, dini kavram ve mitlerle bu hırsızlık ve işgali organize edenlerin kendisi bizzat kötülük, saf kötülüktür. Ortada Nazilerin sözde ‘görev bilinci’ de yok aslında. Yukarıdan aşağıya failler, planlayarak ve taammüden çocukları ve kadınları hedef almışlardır. Filistin halkının mallarını, topraklarını ve geleceğini çalmaya yönelik bu insanlık dışı planı büyük bir coşku ve inançla icra etmişlerdir.

Gazze soykırım sürecinde iki tip insana dair oldukça düzenli, ardışık ve çok sayıda örnek çıkmıştır ortaya; iyilikte, erdemde sıçrama, yükseliş sergileyenler ve kötülükte, vahşette aklı zorlayan dip seviyelere düşenler. İsrail’de mahkumlara açlıktan, yaygın işkenceye, çocuklara yönelik planlı katliamdan, dozer ve kepçelerle canlı canlı insanları toprağa gömmeye, cesetleri parçalamaya, kitlesel açlık ve sürgüne kadar kötülüğün onlarca çeşidine dair medyada yüzlerce haber ve görüntü yer almıştır.

Diğer yandan bu organize kötülüğün yanı başında insanlığın yüzünü ağartan, her birimizi insanlık adına onurlandıran, karanlığın içinde umut olarak ışıyan harika insanlar yükselmiştir. Belirgin biçimde iyilik ve erdemde yüksek sıçramalar yaşanmıştır. Oldukça epik, oldukça sarsıcı nitelikteki bu sıçramalardan biri, yürek burkan hikâyesiyle Dr. Du’aa Issam Ali Shamout’tur. Bir doktor, bir anne, bir eş ve elbette insanlığın göğünü aydınlatan ışıl ışıl bir İnsan.

Dr. Du’aa 6 Temmuz 1995'te Gazze’de dünyaya geldi. Orta halli bir ailede kardeşleri ve akrabalarının sevgi dolu dünyasında büyüyen Du’aa ilk ve orta eğitimini Gazze’de tamamladı. Okulunun parlak öğrencilerinden olan Du’aa, küçük yaştan itibaren doktorluk mesleğine meraklı bir öğrenci olarak bilindi. Bu hedef için sıkı çalışan Du’aa, 2014’te Mısır’ın başkenti Kahire'de bulunan Al-Qasr Al-Ainy Üniversitesini kazanarak hedefine bir adım daha yaklaştı. Nihayet 2019’da Tıp ve Cerrahi alanında iyi bir derece ile Al-Qasr Al-Ainy Üniversitesinden mezun oldu.

Dr. Du'aa son derece başarılı bir hekimdi. Mezuniyetinden hemen sonra, bir yıl boyunca hizmet edeceği Birleşmiş Milletler Yardım ve Çalışma Ajansı'nda (UNRWA) pratisyen hekim olarak çalışmaya başladı. Dr. Du’aa, mesleki başarılarının yanı sıra Gazze toplumunda yardımseverliğiyle temayüz etmiş bir kişilikti. Yerinden edilmiş on binlerce ailenin sığındığı kamplarda zor koşullarda yaşama tutunmaya çalışan Gazzeli yoksullara sadece sağlık alanında değil, hemen her alanda destek olmak için çırpınıp durdu. Onu bazen bir yardım organizasyonun ekibinde beyaz önlüğüyle koştururken, bazen bir hastanın koluna girmiş taşırken, bazen derin bir kederle başını dayayacak bir omuz arayan acılı anneleri teskin ederken görebilirdiniz. Sık sık yoksul ve savunmasız aileleri ziyaret eder, çocuklara eğlenceli ve eğitici programlar geliştirir, etrafındaki öğrencilere derslerinde destek olurdu. Nezaketi ve cömertliğiyle sayısız insanın hayatına dokundu Dr. Du’aa.

2022 yılında, artık kendisi de genç bir anne olduğu dönemde kendini çok daha yakın ve ait hissettiği çocuklara hizmet etmek için Gazze Al-Rantisi Hastanesi'nde çocuk doktoru olarak çalışmaya başladı. Gazze gibi bir çatışma bölgesinde çalışmanın zorluklarına rağmen çocuk hastalarına mümkün olan en iyi bakımı sağlamak için bütün şartları zorladı.

O sadece bir doktor değil, sevgi dolu bir eş, şefkatli bir anne ve etrafına ışık saçan, sorumluluk duyguları yüksek, zorlu kariyeri ile evdeki sorumluluklarını dengeleyebilen bir kadındı. Şifa Hastanesi'nde Acil Tıp Uzmanı ve Gazze İslam Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan kocası Dr. Ahmed Şatat, onu güçlü bir inanca ve ahlaki bütünlüğe sahip, etrafındakileri iyilik yapmaya ve başkalarına yardım etmeye teşvik eden biri olarak anlatıyor. Zamanını ve sorumluluklarını zarafet ve özveriyle yönetme becerisi, onu tanıyan herkes için bir ilham kaynağıydı.

Dr. Du’aa sadece kendini adamış bir hekim değil, aynı zamanda hayat boyu öğrenen biriydi. Yoğun mesaisi ve sosyal çalışmalarının içinde kendini hem mesleki hem de kültürel alanda geliştirmek için çabaladı. Tıbbi ve kültürel alanda birçok bilimsel araştırmaya katkıda bulundu, özellikle pediatri alanında çok sayıda eğitim aldı. Dr. Du’aa, yaşamın telaşı içinde kendini geliştirmeye tutkuyla bağlı kaldı.

Ve yazık ki bu sevgi dolu eş, küçük Zeina’nın şefkatli annesi, garip gurebanın bu yılmaz destekçisi doktor, 24 Ekim 2023'te Han Yunus’ta evinde dinlenirken, İsrail işgal güçlerinin bir hava saldırısında hedef alınarak katledildi. Bu saldırıda Dr. Du'aa’nın yanı sıra küçük kızı Zeina, annesi Leyla, kardeşi Mahmud, kız kardeşi Aya, teyzeleri, amcaları ve onların çocuklarının da aralarında olduğu 11 sivil vahşice katledildiler. Allah şehadetlerini kabul buyursun, hepsine merhamet etsin, mekanlarını cennet, makamlarını âli eylesin.

Kısacık yaşamı, azmin, şefkatin, ailesine, mesleğine ve toplumuna bağlılığın kanıtıydı. Dr. Du’aa'nın hayatı, hizmet, fedakarlık ve sevginin olağanüstü bir örneğiydi. Ani ölümü, çok sevdiği kızı Zeina'nın ve diğer aile üyelerinin kaybı, onu tanıyan herkesin kalbinde acı bir boşluk bıraktı. Ancak değiştirdiği sayısız hayat, yardım ettiği çocuklar ve insana gösterdiği sevgi, onun mirası olarak yaşayamaya devam edecektir.  

Şehadetinden önce, 18 Ekim 2023 günü paylaştığı son mesajı, kendisi gibi şehit olan sosyal aktivist Hiba Abu Nada’dan alıntıladığı şu çarpıcı sözler oldu:

"Ölürsek, hoşnut ve kararlı olduğumuzu bilin. Dünyaya hakikat ehli olduğumuzu söyleyin."

Bu fazlasıyla ağır sözleri yazan kişi şehit oldu, paylaşan kişi şehit oldu. Dahası bu mesajı gören veya onunla etkileşime giren kaç kişinin daha şehit olduğu bilinmiyor. İşte bu basitçe soykırımdır.

Dr. Du’aa Shamout, eşi Dr. Ahmed Şatat ve Kızları Zeina

Kocası Dr. Ahmed Şatat, bu yıkıcı kaybın ardından, ölümden sonra da devam eden sevgi ve bağlılığa işaret eden şu dokunaklı sözleri paylaştı:

"Sevdiklerimiz şehit olduğunda, onlardan gerçek anlamda ayrılmış olmuyoruz.

Gerçek şu ki:

Tekrar buluşacağımız gün gelinceye kadar,

Allah onları gözetir,

Onları doyurur, susuzluklarını giderir,

Ve onları bu dünyanın zorluklarından kurtarır,

Bir ayrılık döneminden sonra o buluşma günü geldiğinde,

Suya hasret yanık yüreğin sevinci gibi olacak kavuşmak.

Ayrılık ne kadar uzunsa, kavuşma sevinci o kadar büyük olur.

Bu yüzden sabırlı ol ey yüreğim.

Allah'ım, bu mübarek günde, eşim Du’aa'yı ve kızım Zeina'yı bağışla, onlara merhamet et, mükafatlarını artır, derecelerini yükselt ve onları cemalinle mükafatlandır. Sevgili Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) elinden, bir daha asla susamayacakları kevseri nasip eyle. Bana şefaatlerini ver ve beni en yüce cennette, onlarla yeniden buluştur. Amin."

Dr. Du’aa Shamout'un hatırasını, onun kendini adadığı değerlerle onurlandıralım: zorluklara karşı dayanıklılık ve dünyayı daha iyi bir yer yapmak için durmaksızın çalışmak arzusu. Allah onu ve ailesini Cennet'teki en yüksek makamlarda ağırlasın.

İntern Dr. Mohammad Al-Hajjar ve Gazeteci-Yazar Mustafa Ekici’ye katkılarından dolayı teşekkür ederim.

 

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA