Toplumuna Hizmete Adanmış Bir Tıp Öğrencisi- Abdurrahman El-Najjar
İsrail’in 7 Ekim 2024 tarihinden beri devam ettirdiği soykırım, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş distopik görüntüler eşliğinde devam ediyor. İnsan havsalasını zorlayan bu benzersiz soykırımın tarihteki diğer soykırımlardan belki de en büyük farkı, Filistin toplumunun sadece fiziki varlığını değil, toplumun üzerinde geliştiği, yüzyıllara yaslanan tarihini, sosyokültürel köklerini, coğrafyaya sinmiş manevi ve soyut/somut bütün varoluşsal işaretlerini de yok etmesidir. Bu anlamda toplumsal hafızanın ve kültürel aktarımın temel kurumlarının hemen tamamına yönelmiş planlı bir yok etme girişimi ile karşı karşıyayız. Bütün anıtsal yapılar, tarihi değeri olan bütün arkeolojik alanlar, camiler, kiliseler, eğitim kurumları, sanatsal değeri olan mimari eserler, bir bütün olarak Gazze’de Müslüman ve Filistin varlığına işaret eden hemen her değer planlı saldırılarla yok edilmektedir.
Bu coğrafi ve maddi varlıklarının yanı sıra, Filistin halkının tarihteki varlığının devamlılığını sağlayacak olan bütün entelektüel, aydın, sanatçıların da planlı saldırılarla hedef alındığı gözlenmektedir. O kadarki saldırılar, Filistin halkının adeta mağara devrine mahkûm edilerek, okur yazar, üretken, entelektüel bütün insani varlığı yok edilmektedir. Yaygın biçimde uygulanan aç bırakma ve sürekli bir yerden bir yere sürülmelerle Filistin halkı en primitif şekilde yaşamaya tutunmaya ve insanlıktan çıkarılmaya çalışılmaktadır.
Bütün bu gayri insani ve yıkıcı saldırılarla, resmi sayıları 50.000’e yaklaşan, ancak soykırım saldırılarının dolaylı etkileri ve henüz cenazelerine ulaşılamamış olanlarla birlikte uzmanlara göre 200.000’e ulaşan katledilmiş insanlar, yayınlanan rapor ve haberlerde isimsiz, anlamsız, ruhsuz istatistik tablolarında birer rakam olarak zikredilmektedir. Aslında bu insanların istatistik tablolarında ruhsuz ve manasız rakamlar olarak kayda geçirilmesi bile, söz konusu soykırımın bir başka tezahürü olarak okunabilir. Bu köşede söz konusu bu yok sayılmaya, isimsiz ve ruhsuz rakamlara indirgenmeye karşı küçük bir çaba olarak, özellikle Gazze sağlık sektöründe hedef alınan tıp hocaları, sağlık profesyonelleri ve tıp öğrencilerinin yaşam öykülerini kayıt altına almaya çabalıyorum.
Uluslararası Sağlık Çalışanları İzleme Merkezi’nin (Healthcare Workers Watch-HWW) 7 Ekim'den bu yana Gazze'de toplam 587 sağlık çalışanının öldürüldüğünü raporlamaktadır. HWW raporuna göre Gazze’de öldürülen 587 sağlık çalışanlarının üçte birinin kadın olduğu doğrulanmıştır. Aşağıdaki grafikte öldürülen 587 sağlık çalışanının mesleklerinin dökümü gösterilmektedir. Yine 20 Eylül 2024 itibarıyla Filistin'de 300 sağlık çalışanının İsrail işgal güçlerince hukuka aykırı olarak gözaltına alındığı ve akıbetlerinin bilinmediği raporda kaydedilmiştir. Gazze’nin bu fedakâr sağlık çalışanları, çoğunun aileleri, dostları, kayıt ve raporlarıyla birlikte yok edilerek adeta hiç var olmamışlar gibi unutulmaya terk edilmektedirler. Çok sınırlı kaynaklarla, sosyal medyada varsa bıraktıkları izlerle, ulaşabildiğimiz arkadaş ve akrabalarından derlenen kısıtlı bilgilerle de olsa, bu doktorların öykülerinin gelecek nesillere aktarılması gerektiğine inanıyoruz.
İsrail’in Öldürdüğü Sağlık Çalışanlarının Dallarına Göre Sınıflanmış Sayısal Grafiği[1]
Bu yazıda sizleri Abdurrahman Bassam Al-Najjar ile tanıştırmak istiyorum. Yaşamının ilk yılları hakkında yazık ki kayda değer bilgilere erişmek mümkün olmadı Bassam’ın. Ancak Gazze’deki El Ezher Üniversitesi (Al- Azhar University of Gaza-AUG) Tıp fakültesi 3. Sınıf öğrencisi olan Bassam şehit edildiğinde henüz 21 yaşında bir gençti.
2023 Aralık ayının başlarında, memleketi Bani Suhaila da dahil olmak üzere Han Yunus'un doğu mahallelerine yapılan bir Siyonist baskını sırasında Abdurrahman, İsrail tarafından taciz edilmiş, evlerini terk etmeleri istenmiş, ardından zorla göz altına alınmış, bu baskılara karşı muazzam bir cesaret ve dayanıklılık göstermişti. Üç gün boyunca esir tutulmuş, ağır işkence ve sorgulara maruz kalmıştı. Bu büyük tehlikeye ve baskıya rağmen, ailesi ve kendisi evlerini terk etmeyi reddettiler. Serbest bırakıldıktan sonra, o zamanlar nispeten çatışma ve saldırıların az olduğu Refah'a sürgüne gönderildi.
Hapisten çıktıktan sonra hemen toplumuna hizmet etmeye geri döndü. Aralık 2023'ün sonundan Temmuz 2024'e kadar Al-Fukhari Mahallesi’ndeki Avrupa Hastanesi'nin Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü’nde, İsrail işgal güçleri hastaneyi zorla boşaltana kadar gönüllü olarak çalıştı. Genç yaşına rağmen, Abdurrahman hastane ekibine çok iyi uyum sağladı. En genç gönüllüydü, tutkusu, enerjisi ve sıkı çalışmaya olan sevgisi, ona akranlarının saygısını da kazandırdı. Çevresindekiler onun yaşının çok üstünde bir olgunluğa sahip olduğunu sık sık dile getiriyorlardı. Abdurrahman'ın şefkati ve özverisi, hastalarıyla olan ilişkisinde açıkça görülüyordu. Birçok hasta özellikle ona görünmek istiyordu. Karşılaştığı her hastayla ilgilenmeyi kendine görev edindi ve hiç kimseden ilgisini esirgemedi. Bir günde neredeyse otuz hastayla ilgilenir, yorulmadan birinden diğerine geçer ve tedavilerine yardımcı olurdu. Gönüllü olarak geçirdiği kısa sürede, yaklaşık bin hastaya tedavi ve bakım sağladı, 250'den fazla ameliyata katıldı.
Abdurrahman'ın en güçlü yanlarından biri zaman yönetimi ve stres altında çalışma becerisiydi. Gönüllülük dönemi boyunca yanında çalışan meslektaşı olan bir arkadaşı, hastalara hizmet aşkıyla sayısız gün ve gece geçirdiklerini anlattı. Hastanenin dışındaki tehlikeli koşullar, ihtiyaç sahiplerine yardım etme kararlılıklarını daha da güçlendirdi. Bütün bu hengâme içinde Abdurrahman’ı sıklıkla ders çalışırken, notlarını gözden geçirirken veya kitap okurken gördüğünü söyleyen arkadaşı; ‘kitaplar, gittiği her yerde onun sürekli yoldaşıydı’ diye aktarıyor. Abdurrahman ayrıca bir Kur’an hafızıydı.
Gönüllü çalışması sırasında Abdurrahman, hastanenin gündelik rutinleri dışında, hastaneye gelen tıbbi ekipleri karşılamakla da görevlendirildi. İyi derecede İngilizce bilen Abdurrahman Access Sertifikası sahibi olarak hem meslektaşları hem de hastaneye gelen yabancı heyetler üzerinde iyi bir etki yaratmıştır. Çalışkanlığı, mesleki becerileri ve birikimi, genç yaşına rağmen onu bir tıbbi ekibe seçilmesine yol açtı. Diğer birçok öğrenci gibi Abdurrahman da eğitimine yurt dışında devam etmeyi arzuluyordu, başvuru süreci devam eden yurtdışı üniversitelerinden kabul almanın eşiğindeydi. Ancak İsrail işgali, hep olduğu gibi, Abdurrahman’ın da hayallerinin gerçekleşmesine engel oldu.
İşgal saldırılarının artmasıyla, ailesiyle birlikte Han Yunus’un doğusunda Bani Suhaila kasabasında yaşadıkları evlerini terk etmek zorunda kaldı ve Han Yunus’da bir akrabalarının yanına sığındı. 29 Ağustos gecesi ailesi ve akrabalarıyla birlikte akşam yemeği yedikten sonra, muhtemelen kalabalıktan kalacak yer sıkıntısından, hemen yan binadaki teyzesinin evine uyumaya gitti. 30 Ağustos 2024 sabahı, İsrail saldırısı sonucu, iki kuzeniyle birlikte öldürüldü.
Abdurrahman, Gazze’nin diğer bütün şehitleri gibi, istatistik tablolarında yer alan sıradan bir sayı değildir. Sorumluluk duyguları gelişkin, çalışkan ve mesleğine tutkuyla bağlı bir doktor adayıydı. Bir cuma günü şehitler kervanına katılan Abdurrahman Bassam’ın hikayesi, gencecik yaşına rağmen başardıkları ve Allah’ın büyük lütfuna mazhar olarak şehadet makamına erişmesi, yeni nesiller için örnek olmalıdır. Her biri göğümüzü aydınlatan bu parlak şehit ruhlarının adları, hatıraları her zaman hürmet ve minnetle anılacaktır.
Abdurrahman Bassam Al-Najjar'ın şehadeti, sadece ailesi için değil, tüm Filistin halkı için büyük bir kayıptır. Onun hikayesi, özgürlük ve adalet mücadelesinde akıl almaz zorluklara katlanmaya devam eden Filistin halkının dayanıklılığının ve fedakarlığının bir kanıtıdır. Allah ona rahmet, ailesine ve sevenlerine metanet ihsan eylesin.
İntern Dr. Mohammad Al Hajjar, Alaa Abu Halima, ve Gazeteci-Yazar Mustafa Ekici’ye katkılarından dolayı teşekkür ederim.
[1] Healthcare Workers Watch. The Killing, Detention and Torture of Healthcare Workers in Gaza. 2024. Erişim adresi: https://healthcareworkerswatch.org/wp-content/uploads/2024/10/HWW-report-_The-killing-detention-and-torture-of-HCWs-in-Gaza_October-72024_Final.pdf. Erişim tarihi: Aralık 2024.
Prof. Dr. Orhan Alimoğlu
İstanbul Medeniyet Üniversitesi