Orhan ALİMOĞLU

Orhan ALİMOĞLU

Tüm Yazıları

Yaraları Saran Cerrah Dr. Medhat Mahmoud Saidum

28 Mart 2025
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

İnsanlık mefhumu değerle ilgilidir. Belki bu her soyutlama, her kavram için söylenebilir ancak insanlık gibi kocaman ve iddialı bir kavram, geçmişte, şimdi ya da gelecekte yaşasın her insana değen kapsamıyla gerçekten de insanın bireysel varlığını aşarak bir tür devasa ‘hayali topluluk’ olarak öncelikle değerle bağlantılıdır. Bu anlamıyla insanı sınırlayan, ötekilikler üzerinden ayrıştıran, soyut ve somut birçok sınırın içine kapatan milliyetçilikten farklı olarak İnsanlık kavramı adeta ferah feza bir alan açıyor insanın önüne. Geçmişten geleceğe akan tek bir aile olarak insanlık, ötekisi olmayan, muhayyileyi olabildiğince genişleten, her türlü ötekiliği dışlayan yekpare bir barış, bir selam yurdu kavramıdır adeta.

İnsanlık deyince akla adalet geliyor mesela, diğerkamlık geliyor, çocukları korumak geliyor insanlık deyince, vicdan geliyor peşi sıra, akıl geliyor, bilim geliyor, din geliyor, tanrı geliyor. Bu yüzden insanlık kavramı, içinde kıyıcı savaşların, barbarlıkların, ahlaksızlıkların bolca görüleceği geçmişten günümüze, geleceğe tarih boyunca bu değerlerin korunması, geliştirilmesi ve aktarılması çabasını ifade etmektedir. Evet tarih, insan varlığını mümkün kılan bu değerlerin korunması çabasından, ironik şekilde savaşından ibarettir.

Bütün dünyanın gözleri önünde, her birimizin tanıklığında Gazze’de sürmekte olana soykırım, doğrudan insan varlığına, insan varlığını mümkün kılan değerlere saldıran tarihte benzeri olmayan bir saldırı. İnsanlık kavramı işte tam da bu durumlar için kıymetli. İsrail’in soykırım saldırıları esasen insanlığı hedef almaktadır. İnsanlığı yani çocukları, yani masumiyeti, kadınları, gençleri, yaşlıları, yani merhameti, vicdanı, aklı, duyguyu, inancı, tanrıyı, bir öte düşüncesini, bir yarın umudunu hedef almaktadır.

Bu manada Gazze’de çocuklar katledilerek, kadınlar doğranarak insanlığı savunuyorlar. Bütün insanlığı utanç içinde bırakan bu barbar saldırganlar özellikle çocukları, kadınları hedef alıyor. Böylece insanlığın üzerinde yükseldiği masumiyetin, vicdanın, ahlakın, aşkın, gelecek umudunun kökünü kurutmak istiyorlar. Bir adım daha öteye götürerek, eğitimi, sağlığı, şehri yok ederek insanlığın binlerce yıllık emekle var ettiği medeni yaşamı yok etmek istiyorlar. Ekini, nesli ifsat etme üzerine kurulu bu şeytani saldırıların temel hedefi insan varlığının kendisidir.

Dr. Medhat Mahmoud Saidum

İşte bu barbar saldırılara karşı insanlık nöbeti tutan belki de en öndeki sırada sağlık ve eğitim çalışanları gelmektedir. Bu yazı, insanlığın göğünü ışıtan o parlak ruhlardan birine, Dr. Medhat Mahmoud Saidum’a dair.

Dr. Medhat Mahmoud Saidum, 11 Aralık 1975’te Gazze’de doğdu, Gazze’nin mülteci sokaklarında kendi gibi mülteci çocuklarla koşturdu, oyunlar oynadı, kavgalar etti, hayaller kurdu ve 1993 yılında Al-Karmel Lisesi’nden mezun oldu. Hayali doktor olmaktı. Bunu başardı da. Lise eğitiminden hemen sonra tıp eğitimi için Kazakistan’a gitti. Başarılı bir tıp eğitiminden sonra yine Kazakistan’da Plastik Cerrahi ve yanık cerrahisi alanında uzmanlık eğitimini tamamlayarak halkına ve insanlığa hizmet için Gazze’ye döndü. 

Gazze’de ilk olarak Şifa Hastanesi’nde çalışmaya başladı ve burada önemli bir eksiliği gidermek için bir yanık tedavi merkezinin kurulmasına öncülük etti. Kısa süre sonra da aynı merkezin başkanı olarak atandı. Gazze’de İsrail işgal rejiminin neredeyse rutin hale getirdiği barbarca saldırılarında en sık meydana gelen yaralanma türlerinden biri yanıklardı. Dr. Saidum, 25 yıl boyunca ardı arkası kesilmeyen bu saldırılarda çok fazla yürek burkan vakaya şahitlik etti. Ama O, 25 yıl boyunca büyük bir tutkuyla insanlığın nöbetini tutmaya, insana hizmet etmeye, şifa olmaya devam etmekten asla vaz geçmedi.

Dr. Saidum iyi bir yanık uzmanı olmanın yanı sıra, gayretli bir bilim adamı ve hocaydı. Yoğun mesaisi içinde birikimini öğrencilerine aktarmak, bilim ve teknolojideki yenilikleri takip etmek, buna katkı sağlamak için mutlaka zaman oluşturan fedakâr bir doktordu. Gazze’deki çalışmalarının yanı sıra, dünyanın farklı yerlerindeki bilim topluluklarıyla, öğrencilerle online eğitimler, konferanslar düzenler, araştırmalara öncülük eder, akademik yayınlar yapardı.

Dr. Medhat Mahmoud Saidum, başarılı bir doktor olmasının yanı sıra, sevgi dolu bir eş, şefkatli bir baba ve ailesine destek olan bir kardeş ve dosttu. Dört çocuğu vardı: 16 yaşındaki Mahmoud, 15 yaşındaki ikizleri Menna ve Maram ve en küçük kızı 10 yaşındaki Malak. Eşiyle birlikte var ettiği huzurlu yuvada çocukları sevgi ve şefkatle büyüyorlardı.

Dr. Saidum farklı tıp ve sağlık sektörünün başka alanlarda da hobiler edinmiş biriydi. Özellikle elektronik cihazlara meraklıydı. Kız kardeşi Abeer’in anlattığına göre, sadece hastalarının cilt rekonstrüksiyonuna adanmış yetenekli bir yanık cerrahı değildi; aynı zamanda çeşitli eşyaları ve elektronik cihazların tamirinde de mahir bir ustaydı.

14 Ekim 2023’te sabaha karşı, Şifa Hastanesi’nde yedi gün süren kesintisiz nöbetin ve yorucu çalışmanın ardından biraz dinlenmek için Gazze şehir merkezindeki Tal El-Hava Mahallesinde bulunan evine dönmüştü. Daha içeri girer girmez evi İsrail hava saldırılarının hedefi oldu. Bu saldırı sonucunda Dr. Saidum, annesi, kız kardeşi ve kız kardeşinin çocukları, erkek kardeşleri, onların eşleri ve çocukları şehit oldu. Dr. Saidum şehit olduğunda 48 yaşındaydı. Saldırıdan eşi ve çocukları yaralı kurtuldu.

Dr. Saidum'un trajik şahadeti, sadece ailesi ve meslektaşları için değil, en karanlık zamanlarda bile tıbbın iyileştirici gücüne, medeniyete ve insanlığa inanan herkes için büyük bir kayıptır. Hayatı kısa sürmüş olsa da direncinin, merhametinin ve fedakâr hizmetinin mirası bizlere ve gelecek nesillere ilham vermeye devam edecektir. Allah rahmet eylesin.

 

İntern Dr. Kateryna Saleh ve Gazeteci-Yazar Mustafa Ekici’ye katkılarından dolayı teşekkür ederim.

 

 

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA