Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Ormanlarımızda Verimlilik ve Üretim Artışı ve Milli Gelirimize Olası Katkıları

 

 Bu yazı 18.09.2024 tarihinde yayınlanmıştır.

*Mehmet YALBURDAK

 

Ormanların  Ekosistem ve İklime Etkileri

FAO verilerine göre yaklaşık 51 milyar hektar olan Dünya yüzölçümünün; %71’i denizlerden, 13 milyar hektarı kara alanlarından,  443 milyon hektarı iç sulardan, 4,05 milyar hektarı ormanlardan oluşmaktadır. Dünya’da ormanlar, çoğunlukla  kuzey yarı kürede  ve ekvator çevresinde tropikal bölgelerde bulunur. Kıta olarak en fazla orman Avrupa ve Amerika kıtalarındadır.

1992 yılından 2021 yılına kadar ormanlar yüzde olarak; Çin’de 38,  Rusya’da 0,78, ABD’de 2,35, Hindistan’da 12, Türkiye’de 13, İspanya’da 28, İran’da 18, Avrupa Birliği’nde 13, yüksek gelir grubu ülkelerde 3 artmıştır. Azalış olan ülkeler ve azalış yüzdeleri ise şöyledir; Brezilya 15, Kongo Demokratik Cumhuriyeti 16, Endonezya 21, Peru 5, Meksika 6,5, Bolivya 11,6, Venezuela 10,3, Tanzanya 20, Zimbabve 7, orta gelir grubu ülkeler 4,7, düşük gelir grubu ülkeler 15, sahra altı Afrika ülkeleri 14, Dünya’da ise 3,8 azalma olmuştur.

Uzmanların ortak kanaatine göre Dünya’da dengeli ve sürdürülebilir bir ekosistem olabilmesi için ormanların kara parçalarına oranı en az %33 olmalıdır.  Kısaca ormanların genişliği  her ülkede en az kara parçalarının üçte biri kadar olmalıdır. Tablodaki ülkelerin orman genişliklerinin kara parçalarına oranı %39’dur. Ülkemizde bu oran %29’dur. Ancak,  gerekli orman varlığı  daha sonra verilerle izah edildiği gibi %33 verimli orman  varlığı olmalıdır.

Tablodaki verilerde de görüleceği üzere genellikle gelişmiş ülkelerde orman genişliği zaruri olarak kabul edilebilir %33’ sınırının çok üstündedir. Diğer taraftan gelişmiş olsun olmasın nüfusu az, toprak varlığı geniş olan ülkelerde de iklim müsaitse orman varlığı gerekli sınırın üstündedir.

Daha önce su kullanımı ile ilgili yazımda da bahsedildiği üzere Küresel iklim değişikliği ile birlikte, Türkiye gibi su sıkıntısı çekilen ülkelerde; sulama sistemleri; yüksek teknoloji ve dijital sulama teknolojilerine dönüştürülerek, su fazlası olan havzalardan yetersiz olan havzalara su transferi ve yeterli su depolama üniteleri yapılarak, suların ekonomik kullanılması şarttır. Aksi takdirde küresel ısınmanın da etkisiyle yakın gelecekte su ve dolayısıyla gıda ile ilgili çok hayati problemlerle karşılaşılacaktır. Dünya’da ormanların yıldan yıla azalması, küresel ısınmanın oluşturacağı  risklerle birlikte düşünüldüğünde iklim krizine sebep olan Dünya’yı kirletici her türlü sebebin ortadan kaldırılması gerektiği daha belirgin hale gelmiş acil bir ihtiyaçtır.

Ülkelere Göre Ormanların Kara Parçalarına Oranı  ve 1992-2021 Arasında Artış Veya Azalış Oranları

Yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere; dünya ormanlarının yarısından fazlasına sahip olan, orman bakımından en zengin ülkeler; Rusya, Brezilya, Kanada, ABD, Çin gibi ülkelerdir. Ormanların çok azı insan emeği ile ağaçlandırılarak oluşturulan ormanlardır. Diğer taraftan, kıtalar bazında Avrupa kıtası hariç orman alanları yıldan yıla azalmaktadır.

Ülkemizde ise; toplam 78,5 milyon hektar olan yüzölçümümüzün yaklaşık olarak, 77 milyonu kara alanlarımızdan, 1,6 milyonu iç sulardan, 20,9 milyonu ekilen alanlardan, 14,7 milyonu meralardan,  3 milyonu yerleşim yerleri, yollar, fabrika ve işyerlerinden, 15,8 milyonu nadas ve diğer atıl arazilerden, 22,5 milyon hektarı da ormanlardan oluşmaktadır.

Ancak orman demek resmi kayıtlarda orman olarak kaydedilen alan demek değildir. Ormanlar değerlendirilirken  içlerindeki açık alanlar, orman sayılamayacak ağaç türleri ve toplam birim alan başına orman emvali verimlilik ölçütleriyle değerlendirilmelidir.

Diğer taraftan; ormanlar sadece ağaçlık ve gölgelik alanlar olmayıp; içlerindeki ve çevrelerindeki böcek, kuş ve diğer hayvanlar ile bitki türlerini, iklimi, yağışları, erozyonları, orman alanlarındaki ve çevresindeki toprak içindeki mikro organizma zenginliğini ve toprak verimliliğini, orman köylerindeki ve hatta ülkedeki tüm sosyal ve ekonomik hayatı, doğrudan etkilemektedirler.  Ormanlar; ürünleriyle ve sanayisiyle birlikte düşünüldüğünde ülke sanayileri ve dış ödemeler dengesinde de olumlu ya da olumsuz doğrudan etkilidirler. Oluşturdukları ekosistemle arıcılık ve bal üretiminde çok büyük katkıları vardır.

Dünya’mızın zararlı organizmalarla biyolojik mücadelesinde ormanlara çok ihtiyacı vardır. Şehir ormanları anlamında ormanlar, toplumun dinlenme, eğlenme ve spor ihtiyaçlarını karşılamak, turizmi geliştirmek, toplumun ruh ve beden sağlığını geliştirmek içinde çok gerekli alanlardır.

Erozyon kontrolü, toprak rehabilitasyonu, ekolojiye katkısı, bal üretimine uygun  bitkilerin yetiştirilmesi maksadıyla müdahale yapılmadan bile doğal konaklama alanları oluşturulması, ormanlık alanlarda arıcıların konaklamasına imkan sağlayacak tedbirler alınması çok önemlidir.

Erozyonun başlıca nedeni, meralar ve ormanlar gibi toprağı koruyan bitki örtüsünün yok olmasıdır. Arazi eğimi, toprak yapısı, yıllık yağış miktarı, iklim faktörleri, bitki örtüsü, toprak ve bitkiye yapılan çeşitli müdahaleler erozyonun şiddetini belirleyen öğelerdir.

Diğer taraftan bahsedildiği üzere,  ormanlar; yağışları tutarak ani sel felaketlerini engellemesi yanında, erozyon kontrolünü sağlamasıyla, yağışların tutularak suların  kısa sürelerde akıp gitmesine mani olarak, normal akış sürelerinden daha uzun sürelerde suların tutulmasını ve yağışlardan daha uzun sürelerde faydalanmayı  sağlayarak ekosisteme sayılamayacak kadar faydalı doğal zenginliklerdir.

Ormanların fonksiyonlarını ve alanlarını belirlemek, sürdürülebilir orman yönetimi açısından önem arz etmektedir. Ülkemizde, 2000’li yılların başlarında, fonksiyonel planlama mantığı ile çalışmalara hız verilmiştir. Bu çerçevede ekosistem yaklaşımını, katılımcılığı ve fonksiyonel planlamayı esas alan “Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman Amenajman Yönetmeliği” 2008 yılında yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmeliğe göre; devlet ormanlarının işletme amaçları, ulusal ormancılık programı çerçevesinde, ormanların ekonomik, ekolojik ve sosyokültürel fonksiyonları dikkate alınarak, katılımcılık ve ekosistem tabanlı fonksiyonel planlama yaklaşımı hedef alınarak, Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman amenajman planları hazırlanmakta ve uygulanmaktadır.

Ormanların korunup geliştirilmesi, ekosisteme faydasının artırılması uluslararası işbirliğini gerektirmektedir. Bu maksatla; Uluslararası sınır Ötesi Hava Kirliliği Sözleşmesi ile hava kirliliğinin etkilerinin izlenmesi ve değerlendirilmesi için atmosferik kirliliğe karşı ormanların korunması ve geliştirilmesi hususunda kararlar alınmaktadır.

Orman Varlığımızın Bölgelere Göre Dağılımı

Ormanlarımız; sırasıyla; Batı Karadeniz, Batı Akdeniz, Marmara ve Ege   bölgelerinde yoğunlaşmış olup, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun  Batı kısmı orman bakımından fakirdir. Toplam orman alanlarımızın; %24,4’ü Karadeniz, %19,6’sı Akdeniz, %15,9’u Ege, %13,8’i İç Anadolu, %12,8’i Marmara, %8,3’ü Doğu Anadolu, %5,8’i Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ndedir.

Günümüzde ormanlarımızın yaklaşık %58’i (13,3 milyon hektar)  normal kapalı, %42’si (%9,7 milyon hektar) boşluklu kapalı ormanlardan oluşurken, normal kapalı ormanlarımızın ağaç serveti %95,6 ( 1,6 milyar m3), boşluklu kapalıların ağaç serveti %4,1 (69 milyon m3)dir. Kısaca, toplam orman genişliğimizin %58’ini kaplayan normal kapalı ormanlardan toplam ağaç servetinin %95,9’unu verirken, %42’sini kaplayan orman alanımız ise ağaç servetinin %4,1’ini sağlamaktadır. Bu durum orman alanlarımızın %42’sinin çok acil olarak ıslah edilip verimliliği artırılması gerektiğini göstermektedir. Bu hususu, birim alan başına alınan orman emvali  bahsinde bazı ülkelerle verimlilik karşılaştırması yapılarak daha anlaşılır hale getirilecektir.

Ormanlarımızın %48’i ibreli, %32’si yapraklı ve %20’si ibreli ve yapraklı karışık ormanlardır.

Diğer taraftan FAO’ya göre dünya ormanlarının %92,4’ü doğal, %7,6’sı dikilmiş ormanlar iken Türkiye ormanlarının ise %96,8’si doğal %3,2’si dikilmiş ormanlardır…

Dünya ve Türkiye’de Orman Varlığının Yeterliliği ve Dış Ticarete Yansıması

FAO, TÜİK VE OGM 2022 yılı verilerinden faydalanarak yaptığım hesaplarla hazırladığım aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere; m3 cinsinden ölçülen  yakıt, endüstriyel odun ve keresteler, kaplama levha, kontraplak, yonga, osb, sunta, mdf/hdf ve diğer levhalar,  odun talaşları ve her tür kereste atık ve talaşları, kaplama kütükleri, kağıt hamuru yapımında kullanılan ürünler, ambalaj sanayiinde kullanılan her çeşit kağıt ve karton gibi ürünler kısaca toplam olarak orman ürünlerinden dünya’da 5,4 milyar m3 ve  ek olarak 1,5 milyar ton üretim, 495 milyar dolar ithalat ve 464 milyar dolar ihracat yapılmaktadır. Kısaca, dünya orman ürünleri  dış ticaretinde 30 milyar dolar açık vermektedir.

TÜİK VE OGM 2022 yılı verilerine göre ülkemizde ise; %94’ü Çam türleri, Göknar, Meşe, Kayın, olmak üzere 34 milyon m3 dikili kabuklu gövde, 25,5 milyon m3 endüstriyel odun ve 6,1 milyon sterde diğer orman ürünleri üretimi yapılmaktadır.

Toplam olarak ülkemizde; 10, 6 milyar dolar ithalat, 4,1 milyar dolar ise ihracat yapılmakta olup, ülkemiz orman ürünlerinde toplam 6,5 milyar dolar dış ticaret açığı vermektedir. Türkiye işlenmemiş orman ürünlerinde az miktarda dış ticaret fazlası verirken, işlenmiş ürünlerde açık vermektedir. Bunun anlamı; ülkemizde orman ürünleri sanayii yeteri kadar gelişmemiştir. Dış ticaret açığımızın ana kalemleri kağıt hamurları, kağıt, karton ve diğer ambalaj malzemeleri kalemlerindedir. Orman ürünlerimizi daha çok işlenmemiş, katma değer oluşturmadan ihraç ederken, katma değeri yükseltilmiş işlenmiş orman ürünleri ithalatı yapılmaktadır. Örnek vermek gerekirse mobilya ihracatımızın kg fiyatı 3,25 USD iken ithalat kg fiyatımız 5,87 USD olup ithalat birim fiyatımız ihracat birim fiyatımızın neredeyse iki katıdır. İşlenmiş orman ürünleri ihracat ve ithalat kalemlerimizin neredeyse tamamında  buna benzer fiyat farklılıkları görülmektedir.

En avantajlı orman ürünleri sanayiinden olan mobilya sanayiinde ülkemiz üretim maliyetleri Fransa, ABD ve İtalya gibi ülkelerin birim maliyetlerinden çok daha uygun olmasına rağmen markalaşamadığımız için çok daha ucuz ihraç etmemize rağmen potansiyelimizin çok altında ihracat yapabilmekteyiz.

İşgücü ağırlıklı üretim yapılan mobilya sanayiinde standart ve markalaşma başarıldığı takdirde potansiyelimize uygun ihracat başarılabilecektir.

Kağıt, karton, kırtasiye ve selüloz sanayiinde yapılan üretim ihtiyacımızı karşılayamamakta olup; 1,6 milyar kg ithalat yapılırken 4,1 milyar kg ithalat yapılmaktadır. Bu ürün grubunda da ülkemiz 1,2 milyar dolar dış ticaret açığı vermektedir.  

Kağıt sanayimiz özelleştirilirken; daha yüksek teknoloji ile katma değeri daha yüksek ürünlerin üretimini yapacak firmalara satış yapılsaydı ülkemiz orman ürünlerinde dış ticaret açığı vermeyebilirdi.

Odun veya diğer lifli selülozik maddelerin hamurları, geri kazanılmış kağıt veya karton dış ticareti kaleminde ise 2,3 milyon kg ve 169 milyon USD ihracat, 3 milyon kg ve 1,8 milyar USD ithalat yapılmakta olup bu kalemde de 1, 6 milyar dolardan fazla dış ticaret açığı verilmektedir.

Ağaç ve ahşap eşya, odun kömürü ithalat ve ihracatı grubunda ise; ihracat;  2,7 milyar kg ve 1,8 milyar USD, ithalat; 1,3 milyar kg 785 milyon USD ithalat yapılmakta olup bu grupta yaklaşık 1 milyar dolar dış ticaret fazlası verilmektedir.

Son 20 yıldır endüstriyel odun üretimimiz neredeyse üç kat artmasına rağmen nüfus artışı ve ekonomik gelişme nedeniyle orman ürünleri ihtiyacı karşılanamamaktadır. Günümüzde; endüstriyel ve yakacak toplam odun üretimi  ihtiyacımızı karşılayamamakta olup yaklaşık tüketimimizin %10’undan fazlası ithalatla karşılanmaktadır. Bu açık işlenmiş mamul malda daha da fazladır.

Orman ürünleri dış ticaret toplamının; Türkiye %44’ü, Afrika kıtası %45’i Asya %16’sı ve Dünya %3’ü kadar açık verirken, Amerika kıtası %14’ü, Avrupa %8’i fazla vermektedir.

Veriler bize; orman ürünleri sanayilerini kurup katma değeri yüksek üretim yapan gelişmiş ülkelerin dış ticaret fazlası, diğerlerinin ise açık verdiğini göstermektedir.

Ülkelerin Orman Genişliği ve Verimliliklerine Göre Sahip Oldukları Orman Zenginliği

Orman Genel Müdürlüğü, FAO ve Dünya Bankası verilerinden faydalanarak hazırladığım aşağıdaki tabloya göre;

Yukarda izah edildiği üzere mevcut orman genişliğimiz kara toprak varlığımızın %29’u 22,4 milyon hektar ve halihazırda hektar başına 76 m3 verimlilikle toplam 1,74 milyar m3 orman emvali varlığımızla, orman ürünleri sanayimizin gelişmemişliği ile birlikte değerlendirildiğinde yukarda izah edildiği üzere orman ürünleri ihtiyacımızı karşılayamamaktayız.

Orman genişliğimiz uzmanların mutabakat sağladığı gibi kara varlığımızın %33’üne yani 25,4 milyon hektara yükseltilir verimlilikte 76 m3/ha’dan dünya ortalama verimliliği olan 130 m3/hektara yükseltilebilirse orman emvalimiz 3,3 milyar m3’e yani halihazırdaki emvalimizin yaklaşık iki katına yükselecektir. Ormanlarımızda verimlilik aşağıdaki tablodaki ülkeler ortalaması olan 209 m3/hektara yükseltilirse  toplam orman emvalimiz 5,3 milyar m3’e yani halihazırdakinin 3 katından fazlaya yükselecektir.

Türkiye Orman Emvali ve Yıllık Hasılata Göre Amenajman Süresi

Amenajman yönetmeliğine göre ormanlarımızın ağaç türlerine göre 10 ile 40 yıl arasında (madde 65) bakım, aralama ve gençleştirme kesimlerinin yapılması gerekmektedir. Kısaca, kesin hesap olmamakla birlikte ortalama 10+40 = 50 yıl /2 = her 25 yılda bir ağaçlarımızın yenilenmesi gerekmektedir. Ülkemizde OGM tarafından yıllık 25,5 milyon m3 tomruk, telefon direği, maden direği, sanayi odunu, kağıtlık odun, lif yonga odunu ve sırık satışı yapılmaktadır. Bu satış seyrinin devam etmesi halinde 1,74 milyar m3 olan orman servetimiz 25 yıl yerine 68 yılda yenilenebilecektir. Normal amenajman süresi olan 25 yılda bir yenilenme ve buna paralel satış yapılabilseydi aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere yıllık hasılatlar çok artacaktı.

Orman Genel Müdürlüğü Yıllık Satışları ve Verimlilik Artışıyla Ulaşılabilecek Yıllık Hasılat

Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM)  verilerine göre ülkemizde 1,74 milyar m3 orman zenginliğimiz (emvalimiz)  vardır. Yine OGM verilerine göre 2022 yılında 24,5 milyon m3 hasat elde edilmiştir. Aynı kesim hızıyla orman servetimizin ortalama gençleştirme süreleri her 68 yılda bir yapılabilecektir. Ortalama 25 yılda bir bütün ormanlarımızın gençleştirilmesi gerekirken yaklaşık 2,7 katı sürede gençleştirilmesi çok büyük bir israftır. Aşağıdaki tabloya göre yıllık kesim hasılatı halihazırda ve 2,6 milyar dolarken gençleştirme süresinin 25 yıl olması halinde OGM’nin yıllık hasılatı 6,9 milyar dolara yükselecektir. Ormanlarımızda verimlilik dünya verimliliği ve bizim ormanlarımızn verimliğinin ortalaması olan 103 m3/hektara yükseltilebilirse yıllık hasılatımız 9,4 milyar dolar, verimliliğimiz tablodaki ülkeler ortalaması ile bizim verimliliğimizin ortalaması olan 143 m3 olursa hasılatımız 5 kattan fazla artarak 13,2 milyar dolarak yükselecektir.

Bahsedilen verim artışı ve yenilenme süresi hesapları kuvvetle muhtemelen hayal ürünü olarak değerlendirilecektir. Ancak, gerekirse mevzuat değişiklikleri yapılarak eğitimden artan zamanlardaki askerlerimiz ve lise son sınıf ve üniversite öğrencilerimiz kısa süreli eğitimlerden geçirilip seferberlik ruhuyla ormanlarımızda çalıştırılırsa hesaplarımızın hayalden çıkıp gerçeğe dönüşeceği görülecektir.

Orman Genel Müdürlüğü Satış Fiyatları ile Ülke Oram Hasılatımız

MB efektif satış 30 Haziran 2022 1 USD=16,7165 tl

Bir başka hesapla amenajman süresi 25 yıla indirilebilir ve FAO verilerine göre halihazırda 76 m3/hektar olan orman verimliliğimiz dünya ortalaması olan 130 m3/hektara yükseltilirse OGM yıllık hasılatı 11,8 milyar dolar, verimlilik yukardaki tablodaki ülkeler ortalaması olan 209 m3/ hektara yükseltilebilirse ormanlardan elde edilen birincil ürünlerden hasılamız 19 milyar dolara yükselecektir.

Diğer taraftan; orman ürünleri sanayii geliştirilir katma değeri yükseltilirse ormanlarımızdan elde edilecek toplam hasılat birincil ürün hasılatının en az üç katına yükselerek 60 milyar doları bulabilecektir.