Cumhurbaşkanı Erdoğan Uyardı: “İsrail Ateşle Oynuyor, Siyasi ve Askeri Patlamalar Olacak”

Tüm dünyada askeri ve siyasi patlamalar olabileceği uyarısında bulunan Erdoğan, "İsrail ateşle oynuyor" dedi.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen, Geleneksel Büyükelçiler İftarı'na katıldı.

Gücü elinde bulunduranın zayıfı tahakküm altına almasının ciddi sorunları da beraberinde getirdiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, zayıfın, mağdurun, mazlumun, güçsüzün hakkını arayabileceği kapıların teker teker kapandığını belirtti.

“Yaşanan gelişmelerin önüne geçilmemesi hâlinde varılacak yer askerî veya siyasi patlamalar”

Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı daha adaletsiz, daha acımasız bir uluslararası gerçekliğin inşa edildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, artan yabancı düşmanlığının, terörizmin, faşist partilerin ve hemen her krizin süratle çatışmaya evrilmesinin bu yeni gerçeklikten bağımsız okunamayacağını vurguladı.

Yaşanan gelişmelerin önüne geçilmemesi hâlinde varılacak yerin askerî veya siyasi patlamalar olacağı uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Bunun işaretleri şimdiden görülmeye başlanmıştır. Dolayısıyla sorunları zamana bırakarak, sorunlara gözlerimizi kapatarak gelen tehlikeye kayıtsız kalarak hiçbir yere varamayız. 'Dünya 5'ten büyüktür' şiarıyla verdiğimiz mücadele, bırakın sorun çözmeyi kendisi sorun üreten işte bu küresel sistemin yerine daha kuşatıcı bir yapının inşası içindir. Şunu bugün bir kez daha açık ve net ifade etmek isterim. Küresel karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti çoktan gelmiştir. En basitinden dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslümanların artık karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmesi gerekiyor."

"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması ihtiyaçtan öte artık bir zorunluluktur." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak 5 daimi üyenin adaleti esas alan bir güç paylaşımına gitmek yerine güç temerküzüyle sorunları bastırmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Şurası unutulmasın ki bu değişim dalgasına direnildikçe sorunlarımızın hem sayısı hem de ölçeği büyümeye devam edecektir. Tabii bizim bütün bu gerçekleri açık yüreklilikle dillendirmemizin kimi dostlarımızı memnun etmediği bilincindeyiz. Ama biz 'dost acı söyler' prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz. Eleştiriye uğrasak dahi hakkı, hakikati ve tüm insanlık için en doğru olanı söylemekten geri durmadık. Bundan sonra da geri durmayacağız."

“500 yılı aşan köklü diplomasi tecrübelerinin rehberliğinde, krizleri çözmenin, insani dram, zulüm ve mağduriyetleri sona erdirmenin peşindeyiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, krizlerle çevrili bir coğrafyada enerji güvenliğinden terörle mücadeleye, gıda güvenliğinden kalkınmaya, kritik roller üstlendiklerini belirtti.

500 yılı aşan köklü diplomasi tecrübelerinin rehberliğinde, krizleri çözmenin, insani dram, zulüm ve mağduriyetleri sona erdirmenin peşinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu süreçte ilkemiz şudur; mazluma da zalime de kimlik sorulmaz. Biz kriz bölgelerine bakarken etnik aidiyetleri, inançları, renkleri, kökenleri değil, yalnızca el uzatılması gereken insanlar görürüz. Gazze'de nasıl insanlığın vicdanı olmaya gayret ediyorsak, Ukrayna'daki sivil kayıpların önüne de aynı hissiyatla geçmenin mücadelesini veriyoruz. Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi sürdürürken, muhtemel bir çözümün ne Rusya'sız ne Ukrayna'sız olabileceğine inanıyoruz. İlk günden bu yana ateşe körükle gitmeden krize çözüm üretmeyi amaçladık. İstanbul süreci, Karadeniz Tahıl Girişimi, esir takası gibi inisiyatiflerle savaş şartlarına rağmen müzakere ve uzlaşının mümkün olabileceğini gösterdik. Savaşan taraflardan herhangi birini dışlayan formüllerin sonuçsuz kalacağını her vesileyle dile getirdik. Gelinen noktada bu yaklaşımların ne kadar gerçekçi ve isabetli olduğuna hep birlikte şahit oluyoruz. Kalıcı barış ancak adil ve onurlu bir barışla mümkündür. Bunun yolu da iki tarafın temsil edildiği bir müzakere sürecinden geçiyor. Bölgemizin kana, çatışmaya ve gözyaşına doyduğunu artık herkesin, tüm tarafların görmesini ümit ediyoruz. Tek bir masumun dahi ölmemesi için müzakerelere ev sahipliği dâhil her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum."

"Mescid-i Aksa'yı hedef alan kışkırtmalarıyla İsrailli yetkililer ateşle oynamaktadır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin halkının, ramazan ayını acı ve hüzünle Gazze'de kaybettikleri 61 binden fazla canının üzüntüsüyle karşıladığını belirterek, geçici ateşkesle yeşeren umutların, İsrail'in hukuk tanımaz ve şımarık tavırlarıyla tekrar solmaya başladığını gördüklerini dile getirdi.

Netanyahu hükûmetinin, kırılgan olan ateşkes anlaşmasını istismar etmek için her yola başvurduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrailli bakanların Batı Şeria'yı ilhak çağrıları yetmezmiş gibi bir de Mescid-i Aksa'yı hedef alan kışkırtmalarıyla İsrailli yetkililer ateşle oynamaktadır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın kırmızıçizgimiz olduğunu bugün bir kere daha muhataplarına önemle hatırlatmak istiyorum. Gazzeli kardeşlerimizi, doğdukları, büyüdükleri ve uğruna hayatlarını feda ettikleri topraklarından söküp atmaya kimsenin gücü yetmeyecektir." diye konuştu.

Gazzelilerin, öz yurtlarında barış ve huzur içinde yaşamaları için ellerindeki tüm imkânları seferber ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gazze'ye insani yardımda bulunan ülkelerin başında geliyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 100 bin ton yardımı, dost ülkelerin de desteğiyle Gazze'ye ulaştırdık. Uluslararası Adalet Divanı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi dâhil ilgili uluslararası mekanizmaların işletilmesi için gayret gösterdik. Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan davaya müdahil olma başvurusunda bulunduk. Yürüttüğümüz diplomatik temasların katkısıyla dokuz ülke daha egemen Filistin'i tanıdı. Önümüzdeki dönemde bu sayının daha da artacağına inanıyorum. Burada şu önemli hususu tekraren vurgulamak arzusundayım. İsrail, bölgede istikrarsızlık üreterek kendi güvenliğini sağlayamaz. 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devleti kurulmadan, İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır. Filistin halkını destekleyeceğimiz gibi Kudüs'ün özellikle Harem-i Şerif'in tarihî statüsüne riayet edilmesinin de takipçisi olacağız."

"Suriye'deki etnik ve dinî aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de, 8 Aralık 2024'te Esed rejiminin devrilmesiyle yeni bir dönemin başladığına dikkati çekti.

Toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini sağlamış, farklı kimliklerin yan yana yaşadığı, tüm komşuları için güven ve istikrar kaynağı olan Suriye'nin inşasının, en büyük temennileri olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yönetimin, böyle bir Suriye'nin vücut bulması için gösterdiği gayreti takdirle karşıladıklarını ve kendilerine gereken her türlü desteği sağladıklarını vurguladı.

Ülkede 13 yılı aşan çatışmaların Suriye'ye maliyetinin, 1 milyon can kaybı ve 500 milyar dolara yaklaşan devasa bir fatura olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyadaki hiçbir ülkenin böyle ağır bir yükün altından tek başına kalkmasının mümkün olmadığını ifade etti.

Suriye halkının, ülkelerini yeniden ayağa kaldırma çabalarına herkesin güçlü destek olması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:

"Suriye'deki etnik ve dinî aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir. Bölgemizin bir asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden dizayn edilmesine, parçalanmasına, ayrıştırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Pusuda bekleyenlere, ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz. 'Terörsüz Türkiye' hedefiyle yürüttüğümüz çalışmaların amaçlarından biri de işte bu kirli ve kanlı planlara engel olmaktır. Kimlerin ne yapmaya çalıştığının gayet farkındayız. Kulaklara fısıldanan senaryoları da çok iyi biliyoruz. Unutulmasın ki emperyalist senaryolara figüranlık yapanların akıbeti, eninde sonunda buruşturulup bir kenara atılmaktır. Yakın tarihimiz bunun sayısız örnekleriyle doludur. Tarihin tekerrür etmesi istenmiyorsa izlenmesi gereken yol bellidir. Türkiye olarak güvenliğimize yönelik her türlü tehdidi kaynağında etkisiz hâle getirme kudretine hamdolsun ziyadesiyle sahibiz. Bu kapasitemizi hiç tereddüt etmeden pek çok kez gösterdik. Ne ülkemizin ne bölgemizin geleceğinde teröre yer olmadığını herkesin anlamasını, kabullenmesini, sonu hüsranla bitecek ham hayaller peşinde koşmak yerine planlarını buna göre yapmasını tavsiye ediyoruz."

"Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Kafkasya'da refah ve istikrar için çabalarını yoğunlaştırdıklarını, Ermenistan ile normalleşme sürecini ilerlettiklerini ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barışı tesis edecek bir anlaşmayı beklediklerini hatırlattı.

Doğu Akdeniz ve Ege'deki istikrar ortamının korunmasını arzu ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Komşumuz Yunanistan ile münasebetlerimizde karşılıklı adımlarla tesis ettiğimiz olumlu atmosferin muhafazasından yanayız. Balkanlar'daki istikrarın korunması için elimizden gelen katkıyı sunuyoruz. Ata yurdumuz Orta Asya'daki kardeş cumhuriyetlerle her alanda yakın ilişkilerimiz sürüyor. Türk Devletleri Teşkilatı ile iş birliğimiz daha da derinleşmiştir. Bunu ilerletmekte kararlıyız." ifadesini kullandı.

Asya, Latin Amerika ve Afrika'daki politikalarının somut sonuçlarını aldıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Avrupa'nın ayrılmaz bir parçası olarak Avrupa Birliği'ne üyelik sürecimizi stratejik önceliğimiz olarak görüyoruz. Son dönemde yaşanan gelişmeler, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye'nin hak ettiği şekilde yer almadığı bir Avrupa'nın küresel bir aktör olarak varlığını sürdürmesi giderek imkânsız hâle geliyor. Açık söylemek gerekirse; Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez. Avrupalı dostlarımızın da bu hakikatle artık yüzleşmesini, vizyoner bir bakış açısıyla tam üyelik sürecimizi ilerletmesini bekliyoruz. Burada bir endişemizi de sizlerle paylaşmak istiyorum; İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılık, milyonlarca Müslümanın yaşadığı Batılı ülkeleri zehirli bir sarmaşık misali sarmaktadır. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yönelik menfur saldırıların, fikir özgürlüğü bahanesiyle meşrulaştırılması asla kabul edilemez. Milyarlarca insanın mukaddesatını hedef alan çirkin, provokatif ve alçak eylemlerin mutlaka önüne geçilmelidir.

Bu yıl devralacağımız İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi dönem başkanlığımızla, İslam düşmanlığıyla mücadelemizi aktif şekilde sürdüreceğiz. Bu vesileyle bugün burada temsil edilen birçok ülkenin terörle mücadelemize verdikleri desteği memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Sizlerden önümüzdeki dönemde daha fazla dayanışma, daha samimi destek beklediğimizin altını bir kere daha çiziyorum. Antalya Diplomasi Forumu'nun 11-13 Nisan tarihleri arasında düzenleyeceğimiz dördüncü toplantısını takip etmenizi sizlere özellikle tavsiye ediyorum."

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA