Haydut Devlet İsrail BM’den Atılmalıdır
Dün The Guardian’da yayımlanan bir yazıda, haydut devlet İsrail’in BM’den Atılması gerektiğini yazan bir makale dikkat çekti.
Mehdi Hasan’ın kaleme aldığı yazıda; Geçtiğimiz yıl boyunca birden fazla ülkeye ve işgal altındaki bölgelere (Gazze Şeridi, Batı Şeria, Lübnan, Suriye, Yemen ve İran) saldırı düzenleyen İsrail’in, bunların yanı sıra BM'ye de etkili bir şekilde savaş ilan ettiğine tanık olunduğu belirtilerek, BM'ye akredite başka insan hakları ihlalcileri de (Suriye, Rusya ve Kuzey Kore gibi) bulunmakla birlikte bunların hiçbirinin BM çalışanlarını topluca öldürmediği, hiçbirinin bir BM üssünü işgal etmek için tank göndermediği, hiçbirinin iki düzineden fazla BM Güvenlik Konseyi kararına uymayı reddetmediği, dünyada herhangi bir ülkenin BM genel sekreterini "istenmeyen kişi" ilan etmeye cesaret etmediğine dikkat çekilerek İsrail'in hala BM üyesi kalmasına nasıl izin verildiği, neden amansızca ve utanmazca saldırdığı, baltaladığı bir örgütten atılmadığı sorgulandı.
Birleşmiş Milletler’in üye devletlerinden birisini ihraç etmek için mekanizması bulunuyor. BM sözleşmesinin 6. Maddesine göre “Bu Antlaşmanın içerdiği İlkeleri ısrarla ihlal eden bir Birleşmiş Milletler Üyesi, Güvenlik Konseyinin tavsiyesi üzerine Genel Kurul tarafından Örgütten ihraç edilebilir.”
Ancak, bu maddeye göre hiçbir üye devlet henüz BM'den ihraç edilmedi. Üstelik, 1970'lerin başından beri İsrail'i eleştiren 50'den fazla BM Güvenlik Konseyi kararını veto eden Amerika Birleşik Devletleri, böyle bir "Güvenlik Konseyi tavsiyesinin" yapılmasına asla izin vermez.
Durum böyle olmakla birlikte, BM’nin tarihinde güvenlik konseyinin vetolarına karşı geçici çözümler üretilmiş. BM üyeleri iki kez belirli bir üye delegasyonunun artık örgütün masasına oturmaya uygun olmadığına karar vererek doğaçlama çözümler üretmişti.
Bunlardan birisi, 1971'de Küresel Güney'deki sosyalist ve bağlantısız ulusların BM genel kurulunda Çin Halk Cumhuriyeti(ÇHÇ)'nin “Çin'in Birleşmiş Milletler nezdindeki tek meşru temsilcisi” olarak tanınması yönünde oy kullanmasıyla, BM'nin kurucu üyesi Çin Cumhuriyeti(Tayvan)'nin yerine ÇHÇ’nin oturtulmasıydı. Kararı veren Güvenlik Konseyi değil, Genel Kurul’du.
Diğeri, BM Genel Kurulu yine BM tüzüğüne değil, kendi "usul kurallarına" dayanarak Güney Afrika delegasyonunun itimatnamesini tanımayı reddetme yönünde oy kullanmış ve 1994'e kadar “Güney Afrika'nın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılımını yasaklamıştı.
Peki, şu anda BM üyesi bir üye devletin BM'nin otoritesine, personeline, genel merkezine saldırmasından daha "önemli" olan ne olabilir? Cumartesi günü 40 ülke, İsrail'in Lübnan'daki BM barış güçlerine yönelik pervasız ve devam eden saldırısını kınayan ortak bir bildiri yayınladı, ancak bu söylem ucuz bir tepki. BM üyesi devletlerin harekete geçmesi gerekiyor.
1948’de Birleşmiş Milletler kararıyla kurulan İsrail bugün Birleşmiş Milletleri ve özellikle de Genel Kurulu ilgisiz, güçsüz ve antisemitik önyargılarla dolu olduğunu iddia ederek aşağılıyor.
Makalede, ilk adım olarak İsrail'i BM'den çıkarmak ya da en azından Genel Kurul katılımını askıya almak, hem İsrail halkına hem de dünyanın geri kalanına güçlü bir mesaj gönderecektir deniliyor.
Böylece, Birleşmiş Milletler'in otoritesinin hâlâ önemli olduğu, BM personeli ve barışı koruma görevlilerinin hayatlarının da önemli olduğu, tek bir haydut ulusun BM'ye savaş ilan edemeyeceği ve bundan sıyrılmaya devam edemeyeceği gösterilmiş olacaktır.