Türkiye Huzur ve Güvenliğin Esed ve Destekçileri ise Savaşın Peşinde
Türkiye, Suriye’de 9 yıldır devam eden iç savaşın sona erdirilmesi için 2016’da Rusya ve İran’la başlattığı Astana sürecinin yoğun ihlallere rağmen devam etmesi için çaba gösterdi.
30 Aralık 2016’da yürürlüğe giren ateşkesi, Esed rejimi ve İran’ın komuta ettiği terörist gruplar yoğun şekilde ihlal etti.
Kazakistan'ın başkenti Nur Sultan'da 23-24 Ocak 2017’de Türkiye ve Rusya öncülüğünde ateşkesin uygulanması kararlaştırıldı. Ancak rejim ve destekçileri saldırılarını sürdürdü. Ankara, sürekli olarak Moskova ve Tahran yönetimlerini uyardı.
Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ili ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 gerginliği azaltma bölgesi oluşturuldu.
Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilan edilerek durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden İdlib hariç kalanları, Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi. Saldırılardan kaçan yüz binlerce sivil, kuzeyde Türkiye sınırına yakın kesimlere göç etti.
Soçi mutabakatıyla gelen huzuru bozdular
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Tahran'da 7 Eylül 2018'de düzenlenen üçlü zirvedeki önerisi üzerine, Erdoğan ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin, 17 Eylül'de Soçi'de İdlib'de ateşkesi korumak için bir dizi ek önlem üzerinde anlaştı.
Mutabakat gereği, cephe hatları boyunca silahsızlanma bölgesi kurulmuş,10 Ekim 2018'de muhalifler, söz konusu bölgeden ağır silahlarını çekmişti.
Soçi mutabakatının ardından, İdlib'de bir süreliğine rejim ve Rusya'nın hava saldırıları sona erdi. Daha önce evlerini terk eden yaklaşık 80 bin sivil bölgeye geri döndü.
Ancak kısa süre sonra rejim ve İran destekli yabancı terörist gruplar, hiçbir silahlı grubun varlık göstermediği sivil yerleşimlerde saldırılarına yeniden başladı.
Suriye anayasasının yeniden yazımı için komite çalışmalarına geçilmesi çabaları da Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin engeline takıldı.
İdlib’in nüfusunu boşaltıp Türkiye sınırına göç ettiriyorlar
Esed rejiminin İdlib’de kendine muhalif olarak gördüğü ve on yıllardır sindirmeye çalıştığı nüfus, Rusya ve İran’ın askeri desteğiyle yerinden çıkartılıyor.
Diğer bölgelerden de aldığı iç göç neticesinde nüfusu 4 milyona yaklaşan İdlib’in halkı yavaş yavaş kuzeye doğru göç ettiriliyor. Ara vermeden devam eden yoğun Rus hava bombardımanları ve rejim ordusu ile İran komutasındaki terörist grupların saldırılarından kaçmak isteyenler yerlerini bırakarak Türkiye sınırına yöneliyor.
Soçi mutabakatının ardından geçen yaklaşık 1,5 yılda Türkiye sınırı yakınlarına 1 milyon 637 bin sivil göç etti. Bombardımanlarda, 1800'den fazla sivil can verdi.
2016'daki Astana anlaşmalarında ilan edilen ateşkesin tarihi dikkate alındığında ise Suriye'deki gerginliği azaltma bölgelerinde yerlerinden edilenlerin sayısının iki milyonu aştığı tahmin ediliyor.
Türkiye, göçün durması için güvenlik hattı oluşturuyor
İdlib Gerginiliği Azaltma Bölgesi’ndeki halkın yerinde kalması, karadan ilerleyen rejim güçlerinin durmasına bağlı. Türkiye bu nedenle, M4 ve M5 karayolunun birleştiği hat boyunca içine Serakib ilçesini de alacak şekilde askeri hat oluşturuyor. Rejim güçlerinin söz konusu hattın üzerine çıkamaması, önlerinden kaçmakta olan nüfusun yerinde kalmasını sağlayacak.
Özellikle hafta sonunda Türk Silahlı Kuvvetleri bölgeye zırhlı araçlardan oluşan yoğun askeri sevkiyatlar yaptı.
Rejim güçleri bu sevkiyatlar sırasında oluşturulan bir askeri noktayı hedef alarak 6 askerin şehit düşmesine neden oldu.
Türkiye’nin varlığı, ülkenin toprak bütünlüğüne hizmet etti
Suriye’yi parçalayan terör örgütleri DEAŞ ve YPG/PKK’nın işgal ettiği toprakların kurtarılmasında Türkiye askeri güç kullanmaktan kaçınmadı.
Türkiye, ABD desteğiyle büyüyerek ülke topraklarının üçte birini ele geçiren YPG/PKK’ya 2016’dan bu yana Fırat Kalkanı Harekatı, Zeytin Dalı Harekatı ve Barış Pınarı Harekatı’yla darbe vurdu. Bölücü örgütün yediği darbeler, ülke topraklarında bütünlüğünün yeniden kazanılması açısından önemliydi. Rusya da Türkiye’nin askeri harekatlarını önemli ölçüde destekledi.
İran, terörist gruplarla saldırıyor
ABD’yle nükleer anlaşma krizi yaşayan ve Washington yönetiminin artan baskısına maruz kalan İran, Türkiye’nin uluslararası arenada kendisine verdiği desteğe rağmen Suriye’de yıkıcı bir siyaset izliyor.
Suriye iç savaşında geleneksel müttefikini kaybetmemek için 2011’den bu yana Esed’e koşulsuz askeri ve siyasi destek veren İran, İdlib’de binlerce terörist savaştırıyor.
İran içerisinden, Afganistan ve Pakistan’dan çok sayıda milis güç getiren İran, bunları sivillere karşı da acımasızca eylemlere girişen terörist gruplar olarak örgütledi.
Halihazırda İdlib’de İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun komutasında binlerce terörist unsur bulunuyor.
Türk askeri unsurlarının bulunduğu noktalara, zaman zaman İran güçleri rejim ordusuyla saldırıyor ya da bu bölgeleri taciz ediyor.
Türkiye ile Astana anlaşmalarında rejimi kontrol edecek garantör ülke statüsünde olmasına karşın Rusya, rejim saldırılarına aktif destek veriyor.
İdlib ve diğer bölgelerde rejim ordusu ve İranlı grupların ilerleme kaydetmesi ancak Rusya'nın hava desteği sayesinde mümkün oluyor.
"Ülke güvenliği için operasyonlara devam" mesajı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna'nın başkenti Kiev’e hareketinden önce yaptığı açıklamada, 6 askerin şehit olduğu saldırıyı düzenleyen Esed rejimine cevabın misliyle verildiğini ve verilmeye devam ettiğini vurgulamıştı. Erdoğan, "Ülkemizin, milletimizin ve İdlibli kardeşlerimizin güvenliğini temin için yürüttüğümüz operasyonlarımızı sürdürmekte kararlıyız. Bu tarz alçak saldırılarla Türkiye'nin kararlılığını sınayanlar büyük bir hata yaptıklarını anlayacaklardır." demişti.