Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Örtülü Savaşla Mücadele

 *Bu yazı 21/01/2023 tarihinde yayınlanmıştır.

 Mithat IŞIK /Savunma ve Güvenlik Koordinatör

 

Dünyadaki büyük hakimiyet rekabetleri ve sınırlarımıza yakın ülkelerde gelişen olaylar bilinçli ve planlı bir şekilde ülkemize sıçratılmaya çalışılıyor. Bu duruma kesinlikle müsaade etmemeliyiz. Savaşın her türlüsü ile sınırlarımız dışında mücadele etmeliyiz. Savaşı sınırlarımız içinde kabul etmek ülkemizin ve milletimizin büyük felaketlerle karşılaşmasına sebep olacaktır. Örtülü savaşla en etkili mücadele büyük Türk milletinin milli birlik ve bütünlük içinde birleşmesidir. Mozaik gibi kırılgan değil mermer gibi, kaya gibi sağlam olmalıyız. Mogil, sözü örtülü savaşın ülkemizde sloganlaştırmaya çalıştığı ve kısmen de başarılı olduğu bölücü ve tehlikeli bir propagandanın ürünüdür. Bu tehlikeli tuzağa düşmeyelim. Biz mozaik değil, mermer gibi, kaya gibiyiz demeliyiz.

Türk milleti tarihin hiçbir döneminde devletsiz kalmamıştır. Örtülü savaşta en etkili mücadele, milletin devletine sahip çıkmasıdır. Devlet ’de vatandaşını her türlü saldırıya karşı korumakla sorumlu olduğunu bilmelidir. Her türlü felaketin çaresi güçlü bir devlete sahip olmaktır. Örtülü savaşa karşı devleti devlet, milleti millet yapan değerlerde birleşmeliyiz. Ülkeyi yöneten siyasi otoritelerin amacı bu değerleri güçlendirmek olmalıdır.

Düşmanlarımızın sinsi yalan propagandalarına, yeryüzünde cennet vaat eden ideolojilerine kanmayalım. Yurdumuzun sadece tarihi düşmanlarımızın değil, ortak güvenlik sistemi içinde bulunduğumuz müttefiklerimizin, sözde dostlarımızın da örtülü savaşının hedefinde olduğunu bilmeliyiz. Bu duruma karşı dikkatli ve uyanık olmalıyız. Açık ve örtülü baskılarla emellerine ulaşamayacağını anlayan düşmanlarımız kiralık medya organları ve kanalları ile yoğun bir propaganda taarruzu yaparak karar vericileri etkilemeye çalışacaklar, halkı karamsarlığa ve itaatsizliğe zorlayacaklardır. Bu nedenle gerek görsel gerekse yazılı medyamız milli birlik ve beraberliğimizi hedef alan yayın ve söylemlere karşı uyanık ve duyarlı olmalıdır. Bir kısım sözde aydınlarımız, entellerimiz, idari kademlerde bulunan bazı yöneticilerimizin milli birlik ve beraberliğimizi hedef alan, bilinçli veya bilinçsiz eylem ve söylemlerin örtülü savaşa zemin hazırladığını bilmeliyiz. Bu gibiler ilgililerce uyarılmalı ve kınanmalıdır. Düşmanın propaganda virüsüne maruz kalanların muhakeme yeteneğinin bozulacağını bilmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün fertleri olarak, ülkemizi ve cumhuriyetimizi ebediyen payidar kılmak için her zorluğu yenmeye kararlı olduğumuzu açık bir şekilde ilan etmeliyiz. Tarihimizi çok iyi bilmeliyiz. Tarihini bilmeyen milletler devletsiz kalmaya mahkumdur. Herhangi bir vatandaşımızın milletimizin birliğinden koparılması ile vatanımızdan bir milim toprak koparma arasında özde bir fark olmadığının bilincinde olmalıyız. Her karış toprağı şehitlerimizin kanları ile sulanmış vatanımızın bir milini terk etmeyeceğimizi, böldürmeyeceğimizi kararlılıkla haykırmaktan korkmayalım unutmayalım ki korkaklar her gün ölür, kahramanlar bir kere ölür ama unutulmaz.

Vatanı için canını feda eden şehitlerimizi unutmayalım. İsimlerini yaşatalım, şehitlerimizi ziyaret edelim, mezarlarına sahip çıkalım. Tarih boyunca mecbur kalmadıkça harp etmemiştir ve amaçsız ölmemiştir. Örtülü savaşlar en etkili mücadelelerden birisi de örf ve adetlerimize, sahip çıkmaktır. Taktir etme, bağışlama küçüğe sevgi, büyüğe saygı töremizin gereğidir. Adaletinde, hürriyetinde teminatı budur. Haset, nefret, cehalet ve tahribat kölelerin ahlakıdır. Millet olarak bu ahlaktan uzak durmalıyız.

Tarih boyunca kölelik görmemiş yüce Türk Milleti hürlerin ahlakına sahiptir ve ehildir. Unutmayalım ki Türk’ün yaşadığı topraklarda kölelik olmamıştır, çocuklarımıza ve gençlerimize bu değerleri öğretelim. Öğretmenlerimizi bu değerlerimizi öğretme ehliyetine sahip olacak şekilde yetiştirmeliyiz. Yöneticilerimizi de bu değerlere sahip kişilerden seçmek elzemdir. Böylece Türk kültürünü, Türk değerleri üzerine birleşmiş bütünleşmiş olmanın emniyet ve saadetine erişelim. Varlıklarımıza sahip çıkarak, topraklarımız iki yüz milyonu besleyecek kaynaklara sahiptir. Asrın sonunda doğru dünya da insanlarını besleyecek ülkelerin sayısı hızla azalacaktır. Topraklarımıza sahip çıkalım tarım alanlarımızı, meralarımızı, derelerimizi, göllerimizi, ormanlarımızı koruyup köylümüze köylerimize sahip çıktığımız sürece insanlarımız açlık görmeyecektir. Emperyalizmin geçici kazançları için tabiatımızın, doğal güzelliklerimizin, zenginliklerimizin tahrip edilip yok edilmesine izin verilmemelidir. Bir gram altın için ormanlarımızın tahrip edilmesine çevrenin kullanılan kimyasallarla zehirlenmesine izin vermeyelim. Doğal güzelliklerimizin tahrip edilmesi de örtülü savaşın bir parçasıdır.

Sermaye haktır ancak mükellefiyetleri mevcuttur, emekte haktır onun da mükellefiyetleri vardır. Sermaye ve emek arasında barışık bir düzen kurmak siyasi otoritenin görevi ve sorumluluğudur. Barışık düzen örtülü savaşın bu alanlarda etkili olmasını engelleyecektir. Tarih boyunca Türklere emeği insanın asıl serveti olarak kabul ederken, sermayeyi de aziz bilmişlerdir. Kapitalist dünyanın maddeciliğine nefsimizi kaptırmayalım insanımızı aşağılatmayalım. Fabrikalardaki menfaat kavgalarını yozlaştırarak örtülü savaşın etkisi altında kaymasına zemin hazırlamasına müsaade edilmemelidir. Bu kavgaların düşmanlık haline gelmesine müsaade edilmemelidir. Siyasi otorite adil bir şekilde işçi ve iş verenin asgari müşterekle birleşmesini sağlamalıdır. Yabancı ajanların kanatacakları manipüleye açık alanlar bırakmayacak şekilde ülkemizin geleceğinde ilmin rehberliğinde birleşilmelidir. İlmin kullanma ehliyetini geliştirmeliyiz. Değerlerimizi koruyalım, ilim adamlarımıza sahip çıkarak üniversitelerimizi geliştirmeliyiz. Milletimizin ve tüm insanlığın muhtaç olduğu bilgileri araştırma bulma, muhafaza etme ve yayımlama çalışmalarında gerçek ilim adamlarına hürriyetin bütün ufuklarını açalım. Ülkemizde ki bütün kurumların uyum için çalışmalarını sağlayarak yüce milletimizin huzur, güven ve refah içerisinde yaşamasını sağlamalıyız. Değerlerimizi koruyalım ve sahip çıkarak, milletimizin birliğini, bağımsızlığını vatanın bütünlüğünü Cumhuriyetimizin onur ve saygınlığını korumak için ordumuzun ve tüm güvenlik güçlerimizin saflarında görevlerini yaparken canlarını veren şehitlerimizi, aynı görev yaparken uzuvlarını kaybeden malul ve muharip gazilerimizi unutmayarak Şehitlerimizi ziyaret edelim. Bayramlarda ve özel günlerde evimize Şehitlerimizin aziz kanından rengini alan Albayrağ’ımızı asalım. Unutmayalım ki örtülü savaş her değerimizi unutturmak için sinsi sinsi içimize sızmaktadır. Savaşın her türlüsü ile mücadele etmeliyiz. Mücadele eden ülkeler kazanacaktır. İki şey vardır kaybetmek ve kazanmak biz Türk milleti olanak kazanmaya mecburuz. Biz esirde olmayacağız göçebe de olmayacağız. Örtülü savaşa karşı ilgili bütün kurumlarımızda bilgili, bilinçli güçlü birimler kurmalıyız. Silahlı kuvvetlerimiz Tugay seviyesinde örtülü savaşla mücadele ve örtülü savaş icra edecek birliklerini oluşturmalı ve güçlendirmelidir. Örtülü savaşla etkili bir mücadele için Bilge Kağan’dan Atatürk’e kadar devleti devlet, milleti millet yapan değerlerde birleşelim.