Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Rusya’dan Kambiyo Kontrolü

Bu yazı 09.03.2022 tarihinde yayınlanmıştır.

*Prof. Dr. Abuzer PINAR-Ekonomi ve Finans Koordinatörü

 

Rusya, bugüne kadar gündeme gelen ekonomik yaptırımların belki de en ağır ve kapsamlı olanı ile karşı karşıya. Rezervlerinin dondurulması, petrol alımının durdurulması, bankaların önemli bir kısmının uluslararası ödeme sisteminden çıkarılması, visa ve mastercard gibi yaygın kredi kartı zincirinden çıkarılması. Ayrıca otomotiv devleri ve uluslararası markaların Rusya’daki faaliyetlerini durdurması gibi adımlar da geldi. Öyle ki tarafsız bilinen ve bu yüzden de her ülkeden ve her kesimden finans çeken İsviçre bile yaptırımlara taraf oldu.

Bu kadar ağır yaptırımlar Rusya’nın finans dengesini fena halde bozdu. Ruble yüksek boyutlarda değer kaybedince Rusya Merkez Bankası önce faizleri iki katına çıkardı. İhracatçıların döviz kazançlarını satma zorunluluğu getirdi. Başka bazı karşı adımlar atsa da yaptırımlar cephesi çok geniş. Nihayet kambiyo kontrolüne karar verdi.  Döviz mevduatından para çekme limitleri 10 bin dolar ile sınırlandırıldı ve bankaların döviz mevduatı bulunmayanlara döviz satışları 6 ay süre ile (9 Mart-9 Eylül 2022 tarihleri arasında) askıya alındı. Döviz cinsi mevduat sahipleri 10 bin doları aşan taleplerini ruble olarak çekebilecek.

Mesele yaptırımlar nedeniyle Rusya’ya para girişinin sınırlanması. Buna karşılık Rusya’nın para çıkışını sınırlayarak bunu dengelemeye çalışması. Savaş hali olması gerekmez. Değişik nedenlerle finans çıkışı ile karşı karşıya olan ülkelerde kambiyo kontrolü hep gündeme gelir. Döviz kurlarındaki aşırı artış nedeniyle ülkemizde de yakın zamanda tartışılmış ve hükümet sert bir dil ile reddetmişti. Peki nedir bu kambiyo kontrolü ve sonuçları ne olur?

En basit haliyle bir ülkenin serbest döviz kuru rejiminden vazgeçerek kuru devlet kontrolüne almasıdır. Yüksek miktarda dış açık veren ülkelerde bu açık borçlanma ile finanse edilir. Özellikle sıcak para dediğimiz portföy girişleri ile ülke bir süre idare eder. Ancak hep kırılgan olur. Ayrıca bazen siyasal baskılar ile muhatap olur ve bu sıcak para bir baskı aracı olarak kullanılabilir. Çünkü bu tür sermaye girişi ekonomiyi rahatlatırken ani ve yüklü çıkışı ekonomiyi krize sürükler. Nihayet bizdeki 2001 krizi bu şekilde ortaya çıkmıştı.

Kambiyo kontrolündeki amaç milli paranın değerinin korunmasıdır. Bunun araçları ve etkileri çok çeşitli olabilir. Öncelikle yabancı para ve döviz kuru tamamen devlet tarafından kontrol edilmektedir. Dolayısıyla piyasadaki işlemler tamamen kontrol altındadır ve hatta aksi davranışlara cezai müeyyide bile uygulanabilir.

Tahmin edilebileceği gibi dışa açık bir ekonomide kambiyo kontrolüne götüren süreç de kontrolün kendisi de ciddi sıkıntılıdır. Bu bir kısır döngüdür. Ülkenin döviz gideri döviz gelirinden fazla olduğu için kur patlar ve devlet kontrol getirir. Ancak kontrolün gelmesi sermaye hareketliliğini olumsuz etkilediğinden durum daha da kötüleşir. Çünkü sermaye kolayca çıkamayacağı yere gitmez. Artık o ülkedeki kazanç düzeyinin ne olduğu da çok önemli değildir. O kazancı realize edip çıkaramadıktan sonra.

Hal bu ise ülkeler neden kambiyo kontrolüne başvurur? Tabi ki çaresizlikten. Bu son noktadır. Rusya da bu anlamda çaresizlikten dolayı bu yola başvurmuştur. Bu yaptırımlar karşısında fazla da yapacak bir şeyi kalmamıştı. Aksi halde Rusya vatandaşları dahil ülke içerisindeki tasarruf sahipleri paralarını başka ülkelere kaçıracaktı. Yapan yaptı aslında ama devlet kalanı kontrol etmeye çalışıyor. Rusya örneği farklı elbette. Nihayetinde adına ne denilirse denilsin, bir savaş hali var.   

Kambiyo kontrolü savaş hali değil ekonomik zorluklarla karşı karşıya olan ülkelerde de gündeme gelmiştir. Ancak Çin gibi kendi ülke şartlarında daha yumuşak uygulayan örnekler de vardır. Bizdeki kur korumalı mevduat tasarruf sahiplerini zorlayıcı değil özendirici bir uygulamadır.

İşin özü ekonominin güçlü olmasıdır. Güçlü ekonomilerin parası da güçlü olur. Diğer yandan mevcut uluslararası ödeme sisteminde asimetrik güç dağılımını da gözardı etmemek gerekir. Şu haliyle ABD ve AB gibi rezerv paraya sahip ülkeler dışındaki dışa açık ülkeler hep kırılgan olacaktır. Zira uluslararası iktisadi faaliyetlerinde kendi paralarını kullanamıyorlar. Diğer konu ülkelerin kendi şartlarına uygun politika tasarımı yapma zorunluluğudur. Eğer bir ülke ürettiğinden fazlasını tüketiyorsa bir gün mutlaka bu zorluğa düşecektir.

Dolayısıyla döviz gideri yatırım amaçlı ise, yani ekonominin üretim kapasitesini arttırıyorsa sorun yok. Ancak tüketim amaçlı ise o döviz bir gün mutlaka geri ödeneceğinden sorun çıkacaktır. Bu rasyonaliteye uygun bir döviz kuru idaresi ülkeye faydalı bile olabilir. Ancak can havliyle ve çaresizlikten yapılan kontroller değil. Rusya’nın işi zor.