Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Sahra Altında Terörizmin Yükselişi ve Türkiye'nin Varlığı

Sahra altı Afrika'da coğrafi olarak Sahra Çölü'nün güneyinde kalan bölgeyi, siyasi olarak aynı bölgedeki Sudan hariç diğer ülkelerin tamamını ifade eder. Bölge siyasi nüfus nedeniyle Kara Afrika olarak da adlandırılıyor.

Afrika coğrafyasında etkili olan terör örgütleri Eş-Şebap ve Boko Haram’dır. Kuzey Afrika ve Sahra altında IŞİD ve El Kaide gibi terör örgütlerine katılımlar da azımsanmayacak kadar çoktur. IŞİD ve El Kaide 2014-2015 yıllarında Sahra altı Afrika’da güçlerini giderek artıran terör örgütleridir. Bölgede faaliyet gösteren terör örgütleri birbirleri ile hem çatışma hem de rekabet halindedirler. Sahra altı Afrika 2020-2030 arasında %5 ortalama büyüme hızı beklentisi olan bölgedir. Geçtiğimiz on yılda büyüme hızında dünyanın önde gelen ülkelerini barındırması itibari ile küresel güçlerin ilgi odağı haline gelmiştir. Bölge geleceğe yönelik önemli bir potansiyele sahiptir. Bölgeye IŞİD ve El Kaide'nin artan ilgisi dikkat çekici sonuçlar doğurmakta ve gelecekte de bu durumunu sürdürecek bir görünüm sergilemektedir. Bölge Ruanda'dan Sudan’a, Orta Afrika'dan Gine ve Liberya’ya kadar çatışmalar, soykırımlar, zorunlu göçler ve sistemsel sorunlar nedeniyle dünyanın ilgi odağı haline gelmiştir. 1998 yılında Kenya ve Tanzanya'da ABD elçiliklerinin El Kaide tarafından bombalanması ile El Kaide'nin ABD’ye yönelik eylemlerini gerçekleştirdiği ilk coğrafya olarak bilinmektedir.

Eş-Şebap ve Boko Haram

Kuzey Afrika ve Sahra altından IŞİD ve El Kaide gibi terör örgütlerine katılanlar vardır. Ancak Eş-Şebap ve Boko Haram, Afrika coğrafyasında en etkili olan terör örgütleridir. 2013 sonrasında Doğu Afrika ve Somali'de etkili olan Eş-Şebap, El Kaide ile yakın ilişkidedir. Boko Haram ise IŞİD ile yakın ilişki içerisindedir. Bu yapılan insan havuzunun tıpkı diğer birçok coğrafyada olduğu gibi geçişgenlik gösterdiği unutulmamalıdır. 2012'de Eş-Şebap, El Kaide'ye bağlılığını bildiren bir video yayınladı. Bu videonun yayınlanmasından sonra 2014'te örgütün lideri Abdi Godan, ABD'nin drone saldırısı ile öldürüldü. Ancak örgüt liderinin öldürülmesi Eş-Şebab terör örgütüne fazla bir darbe vurmadı. Sahra altında IŞİD'in etkinliğini artırdı. Nitekim 2018'de yüzlerle ifade edilen Somalili IŞİD saflarına katıldı. Özellikle 2018'den sonra örgütler arasında çatışmalar arttı. 2019 yılında Mogadişu'da düzenlenen ve 80'den fazla insanın öldüğü saldırıyı Eş-Şebap üstlendi. Aynı örgütün Ocak 2020'de Kenya'da gerçekleştirdiği saldırıda üç ABD askeri hayatını kaybetti. Bu iki saldırı Eş-Şebap terör örgütünün etkinliğini artırdığının 2 örneğidir.

Boko Haram terör örgütü ise Nijerya orijinli bir örgüttür. Eylem alanı ise Nijer, Nijerya, Kamerun ve Çad coğrafyasıdır. Örgütün IŞİD ile yakın bağları vardır. Kendisini İslam Devleti'nin Batı Afrika vilayeti olarak lanse etmektedir. Boko Haram terör örgütü, 2015 yılında IŞİD’e bağlılığını açıklamış bu tarihten itibaren örgüt uluslararası koalisyonun hedefi olmuştur. Örgütün ilk lideri Muhammed Yusuf'un 2019'da öldürülmesinden sonra yerine geçen Ebubekir Şekau liderliğinde örgüt daha agresif bir tutum benimsemiş; askeri kışlaları, karakolları, Birleşmiş Milletler temsilcilik binalarını hedef almıştır. IŞİD'e bağlılığını açıkladıktan sonra örgütün etkinliği ve görünürlülüğü daha da artmıştır.

2016-2017 yıllarında Barack Obama yönetimi, 300 ABD askerini Kamerun’a göndermiş ve Nijerya'daki varlığını güçlendirmiştir. Eylemlerinin çoğunu Somali ve kısmen Kenya'da gerçekleştiren Eş-Şebap’ın varlığı Sahra altının kilit aktörlerinden olan Somali ve bu aktörle ilişkili uluslararası aktörlerin bölge politikaları üzerinde etkili olmaktadır. Örgütün bölgedeki ABD askerlerini hedef alma yönündeki söylemlerinin öne çıkması, küresel rekabetin bölgedeki yansımalarına önemli etki yapma potansiyeli oluşturmuştur. Bölge IŞİD’in Irak ve Suriye'de verdiği büyük kayıplardan sonra yerleşmeye çalıştığı bir alan haline gelmiştir. El Kaide'nin bölgedeki varlığı uluslararası aktörlerin bölgedeki varlıklarını artırmaları için önemlidir. Özellikle de Libya krizinde görünür hale gelen Fransa-ABD gerilimi bölgedeki denklemin önemli boyutudur. Fransa etkisini hem Burkina Faso, Çad, Nijer, Moritanya ve Mali’den oluşan G5 gibi bölgesel hamleler üzerinden hem de AB unsurlarını kendi Afrika varlığını derinleştirmek için kullanmak çabasındadır. ABD ise önemli potansiyeller barındıran ve hızla Çin'in en önemli yayılma potalarından birine dönüşmüş Afrika'da ve Rusya'nın özellikle de bir Orta Afrika Cumhuriyeti'nde artan etkinliği nedeni ile (AFRİCOM) Afrika Komutanlığı'nın ağırlığını artırmayı ve de ayrıca bölgede Fransa'yı aşan bir güce ulaşmayı hedeflemektedir.

ABD'nin Joe Biden döneminde hem küresel terörizm söylemi hem de liberal müdahaleci argümanlarla Afrika'ya dönüşü oldukça güçlüdür. Türkiye ise bölgede iddialı orta ölçekli bir güç olarak öne çıkmaktadır. Türkiye bölgede hem sert hem de yumuşak gücünü dengeli bir şekilde yansıtmaktadır. Bölge ülkelerine insani yardım, güvenlik ve askeri eğitimler vermenin yanı sıra bölgede savunma sanayi satışları ile öne çıkmaktadır. Türkiye bölgede tarihsel, kültürel ve sosyolojik bağlarının gücü ile de öne çıkmaktadır. Türkiye'nin yardım ve destek politikalarının yanında siyasi figürlerin bölgedeki istisnai rolünün altını da çizmek gerekir. Türkiye, Libya örneğinde olduğu gibi Sahra altında da gücünü küresel ve nükleer aktörlerle kolayca rekabet edecek hale taşıma imkanı kazanmıştır.

Somali'deki Eş-Şebap terör örgütünün ülkedeki Türk mühendislerini hedef alan açıklamaları ve Türk varlığına yönelik saldırıları tesadüf değildir. Türkiye'nin bölgeye istikrar katabilecek hamleleri bölgede istikrarsızlıktan faydalanan aktörleri rahatsız etmektedir. Bu nedenle Türkiye'nin bölgedeki varlığını engellemeyi, Türkiye'yi çevrelemeyi hedef olarak seçmişlerdir.

Bölgeye yabancı olan İsrail'in etki ve ilgi sahasını genişletmesi için Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan'ın hamleleri mevcuttur. Aynı ülkeler Libya krizinde de Fransa ile birlikte Türkiye'ye karşı cephe oluşturmuşlardır. Türkiye'nin bölgede etki ve ilgi sahasının genişlemesinden rahatsız olan ülkelerden birisi de Fransa'dır.

Somali, Türkiye için önemli bir ülkedir. Somali polis teşkilatının ve silahlı kuvvetlerinin eğitim ve teşkilatlanmasında Türkiye'nin önemli katkıları olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri Somali'de açtığı eğitim merkezlerinde ve Türkiye'de Somali ordusunu eğitmektedir. Eğitim seviyesi yükselen Somali ordusunun terörle mücadelede sağladığı başarılar bölgede etkin olan Eş-Şebap terör örgütünü ve onu kullanan küresel güçleri rahatsız etmiştir. Bu nedenle 2013'ten bu yana Türklerin de hayatını kaybetmesine neden olan terör saldırıları olmuştur. Bu saldırılardan bazıları;

2013- Türk Kızılayı konvoyuna yapılan saldırı

2013- Türk büyükelçilik binasına yapılan saldırı

2020- Maarif Vakfı aracına yapılan saldırı

2020- Bölgede faaliyet gösteren firmalarımızın şantiyelerine yapılan saldırılar

Türkiye'nin Somali'ye yaptığı yardımlar 1 milyar doları aşmıştır. Bu da Türkiye için Somali'nin önemini göstermektedir. Sahra altında Türkiye'nin etki ve ilgi sahasının artmasına paralel olarak terör saldırılarının da artması düşündürücüdür. Somali ordusunun ve polisinin üçte biri Türkiye tarafından eğitilmiştir.

Küresel güçlerin bölgeye yerleşmek için terör örgütlerini örtülü olarak destekleyeceklerini değerlendiriyorum. Sahra altında Eş-Şebap, Boko Haram ve El Kaide bağlantılı terör saldırıları 2021 yılı itibariyle artacaktır. Afrika'nın geleceğinin hem bölgesel hem de küresel düzlem şekillenmesinde terör örgütlerinin işlevsel rolünün etkili olacağı ve sahadaki kimi aktörler tarafından gerek bahane gerekse real olarak kullanılabileceğini öngörmek gerçekçi olacaktır.