Yazrın görüşleri şöyle:
Son raporlara göre Türkiye artık S-400 hava savunma sistemlerini sadece 12 saat içinde muharebe modunda konuşlandırmaya hazır. Bu, ABD-Türkiye ilişkilerinde önemli bir değişimin ardından geldi; Washington artık Türkiye'nin yıllar önce Rusya'dan edindiği dört S-400 bataryasının operasyonel hazırlığına itiraz etmiyor.
S-400 konusu iki ülke arasında uzun süredir anlaşmazlık konusu olmuştu. ABD, daha önce Ankara'nın Rus yapımı sistemi satın alması nedeniyle Türkiye'yi F-35 programından çıkarmıştı.
Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, "ABD'nin artık Türkiye'nin S-400'ü kullanmasına itirazı yok" dedi. "S-400 hava savunma sistemi Türkiye'de 12 saat içinde muharebe modunda konuşlandırılabilir" diye ekledi.
Türkiye'ye yönelik bu yumuşama tonu sadece ABD ile sınırlı değil. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, yakın zamanda Türk KAAN savaş uçağının arkasındaki Türk havacılık ve savunma şirketi TUSAŞ'ı ziyaret etti ve Türk Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından ağırlandı.
Aynı zamanlarda, eski ABD Albayı Rich Outzen, "Türk savunma sanayisi NATO ve Avrupa'nın Rusya'ya karşı caydırıcılığını yeniden inşa etmesine yardımcı olmak için çok şey yapabilir" dedi. Ekonomist Timothy Ash , "Avrupa, Türkiye karşıtı önyargılarını bir kenara bırakmalı" diyerek bu duyguyu tekrarladı.
Bu gelişmeler, Türkiye'nin Almanya'dan 40 adet Eurofighter Typhoon uçağı satın alma onayını almasının hemen ardından geldi. Bu karar, Türk Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler tarafından TV100'de yayınlanan bir televizyon röportajında doğrulandı.
Türkiye'nin Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini satın alması, ülkenin ulusal güvenlik stratejisinin görünümünü önemli ölçüde değiştirdi.
Türkiye açısından S-400, sadece hava savunma kabiliyetlerini güçlendirecek kritik bir varlık olarak değil, aynı zamanda NATO'nun savunma altyapısına, özellikle ABD yapımı Patriot füze savunma sistemlerine olan bağımlılığı azaltmanın bir yolu olarak da görülüyor.
S-400 sisteminin, Türkiye'nin uçaklar, füzeler ve insansız hava araçları da dahil olmak üzere çeşitli hava tehditlerine karşı savunma yeteneğini artırmada önemli bir rol oynaması bekleniyor. Patriot sistemine göre seçilmesindeki temel faktörlerden biri, teknolojik üstünlüğü ve daha uzun menzillerde daha geniş bir tehdit yelpazesini hedefleme yeteneğiydi.
S-400'ün 400 kilometreye kadar mesafedeki hedeflere müdahale etme yeteneği, birden fazla çatışma bölgesine komşu olan Türkiye'nin coğrafi konumunda kritik bir avantaj olarak görülüyor. Önceki Savunma Bakanı Hulusi Akar da dahil olmak üzere Türk askeri yetkilileri, Türkiye'nin zaman zaman Türkiye ile jeopolitik gerginliklerden etkilenen NATO'nun karar alma sürecinden bağımsız olarak hava sahasını korumasına izin verecek bir sistem edinmenin önemini defalarca vurguladılar.
Türkiye'nin edindiği dört S-400 bataryası stratejik öneme sahip ve katmanlı bir hava savunma sistemi oluşturmak için ülkenin çeşitli bölgelerine konuşlandırılacak. Türk savunma uzmanlarına göre, S-400 muhtemelen bölgesel rakiplerle devam eden çatışmalar ve gerginlikler nedeniyle hava saldırıları, insansız hava araçları ve füzelerden kaynaklanan tehdidin yüksek olduğu Suriye ile güneydoğu sınırına konuşlandırılacak.
Ankara, S-400'leri ülkenin en savunmasız ve stratejik açıdan en önemli bölgelerine konuşlandırarak, Türk hava egemenliğine meydan okumaya kalkışabilecek devlet ve devlet dışı aktörlere karşı caydırıcılık kapasitesini artırmayı amaçlıyor.
Ayrıca, sistemin gelişmiş radar yeteneklerinin, özellikle uzun mesafelerdeki tehditleri izleme ve tanımlamada Türkiye'nin istihbarat toplama yeteneklerini önemli ölçüde artıracağına dikkat çekiliyor.
S-400 edinme kararı, Türkiye'nin bölgesel savunma ve güvenlik konusundaki daha geniş hırslarını da yansıtıyor. Türkiye, hava savunma yeteneklerini güçlendirerek, Orta Doğu'da hava sahasını savunabilen ve bölgesel güç dinamiklerini etkileyebilen önemli bir oyuncu olarak kendini göstermeyi amaçlıyor.
Bu hamle NATO içinde karışık tepkiler aldı, bazı müttefikler Türkiye'nin Rusya ile uyumu ve ittifak içinde birlikte çalışabilirlik sorunları olasılığı konusunda endişelerini dile getirdi. Ancak Türkiye, S-400 satın almasının NATO'dan uzaklaşmak anlamına gelmediğini, aksine giderek daha değişken bir bölgede savunma ihtiyaçlarını güvence altına alma girişimi olduğunu savundu.
S-400'ün Türkiye'nin daha geniş savunma stratejisindeki rolü, askeri varlıklarını modernize etme ve çeşitlendirme yönündeki daha büyük bir çabanın parçasıdır. Türkiye, insansız hava araçlarının [İHA'lar] ve Türk yapımı KAAN gibi savaş uçaklarının yerli üretimi de dahil olmak üzere kendi savunma teknolojilerini geliştirmeye büyük yatırımlar yapmıştır.
Bu modernizasyonun bir parçası olarak S-400, çok katmanlı bir savunma ağı oluşturmak için Türk yapımı HISAR ve mevcut NATO hava savunma sistemleri gibi diğer sistemlerle birlikte çalışacak. Bu yaklaşım, Türkiye'nin bölgesel düşmanlardan veya NATO içinden gelen çok çeşitli hava tehditlerini ele alabilecek sağlam ve esnek bir savunma duruşuna sahip olmasını sağlar.
Operasyonel konuşlandırma açısından, Türk ordusunun S-400'ü hem NATO hem de yerli sistemleri içeren mevcut hava savunma ağına entegre etmesi bekleniyor. Ancak S-400, NATO sistemlerinin bulunmadığı alanlarda, özellikle füze ve drone saldırıları tehdidinin daha belirgin olduğu doğu ve güneydoğu Türkiye'de muhtemelen otonom olarak çalışacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin S-400 ile eğitim amaçlı ortak tatbikatlar gerçekleştirdiği, sistemin tam operasyonel hale gelmesiyle birlikte diğer savunma platformlarıyla entegrasyonun devam etmesi bekleniyor.
Patriot sistemi yerine S-400'ü tercih etme kararı, NATO ve ABD'ye bağımlılıktan kurtulma arzusunu yansıtırken, aynı zamanda giderek belirsizleşen jeopolitik ortamda Türkiye'nin savunma ihtiyaçlarının karşılanmasını garanti altına alıyor.
Sistemin Türkiye'nin askeri altyapısına tam olarak entegre olmasıyla birlikte, hem ulusal güvenlik hem de bölgesel savunma dinamiklerinin şekillendirilmesindeki rolü de gelişmeye devam edecektir.