Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

İstikametini Arayan Coğrafya Orta Asya: Sovyet Rejiminden Türk-İslam Medeniyetine İmkanlar-Prangalar

Sayed Sulaiman NABİL
23 Ocak 2023 15:32
A-
A+

Sovyetler Birliği’nin yıkılışıyla beraber bağımsızlığını kazanan Orta Asya Türk cumhuriyetleri, 2000’li yıllardan itibaren kadim köklerine yeniden dönüş gayretlerine Türk-İslam medeniyetini yeniden canlandırma çalışmalarına hız verdiler. Bu kapsamda bir taraftan şehir merkezlerinde İslam medeniyetinin birer sembolü olan devasa büyüklükte camiler inşa etmeye başladılar. Son yıllarda ise müşterek Türk kültür ve değerleri etrafında hareket etmeyi amaçlayan Türk Devletleri İşbirliği Teşkilatı çalışmalarını daha aktif hâle getirdiler. Bu çalışmalarda merkezî rolü ise Türkiye üstleniyor. Ancak Sovyetler ’den miras olarak devralınan bazı anlaşmazlıklar, Orta Asya ülkelerinin geleceğini Türk-İslam medeniyeti eksenli oluşturma çabalarına zaman zaman pranga vurarak büyük zorluklar yaşamasına sebebiyet veriyor.

Örneğin bu çabaların birer göstergesi olarak geçtiğimiz yılın son ayları içerisinde Kazakistan’da Büyük Nur Sultan Cami ibadete açıldı. Türk-İslam medeniyetinden pek çok iz barındıran cami Orta Asya’nın en büyük camisi olmanın yanı sıra dünyanın da en büyük on camisi arasında yer alıyor. Caminin önümüzdeki süreçte ülkenin en önemli sembollerinden biri hâline gelmesi bekleniyor. Eski Cumhurbaşkanı Nazarbayev de açılış töreninde yaptığı konuşmada caminin Türk-İslam dünyası için sembolik önemine vurgu yaptı. Büyük Nur Sultan Cami, önceki yıllarda Türkiye’nin desteğiyle açılan ve Türk-İslam medeniyetine yeniden dönüşünü sembolize eden Kırgızistan İmam Serahsî Cami (2018), Özbekistan Minor Cami (2014), Türkmenistan Türkmenbaşı Ruhi Cami (2004) serisinin âdeta bir devamı niteliğinde.

Orta Asya Türk Devletleri, İslam medeniyetine yeniden dönüşü belirli bir çerçeveye oturmak, uluslararası konularda Türk-İslam medeniyeti eksenli bir ortak hareket etme kabiliyeti geliştirmek amacıyla da 2009’da Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi adıyla kurulan yapının ismini geçen sene Türk Devletleri İşbirliği Teşkilatı olarak değiştirip yoluna daha güçlü bir şekilde devam etme gayreti içinde.

2022 yılı kasım ayında Taşkent’te yapılan toplantıda siyasetten ekonomiye, güvenlikten kültüre kadar pek çok alanda alınan kararların odak noktasını Türk-İslam medeniyet değerleri üzerinden bölgesel ve küresel istikrarın korunmasına katkı vermek oluşturdu. Açıklanan bildiride Türk halklarıyla ortak tarih, dil, kültür, gelenek ve değerlerden yararlanarak ticari-siyasi ilişkileri derinleştirmek, uluslararası sürdürülebilir barış ve istikrarın sağlanması, insanlığın sürdürülebilir kalkınmasının desteklenmesine vurgu yapıldı.

***

Atılan bu adımlar, Türk-İslam kültürünün canlanmasına büyük katkılar sunarken Sovyetler ‘den kalma sınır anlaşmazlıkları başta olmak üzere devralınan miras ise bu çabaları sekteye uğratan birer pranga vazifesi görmekte.

Bağımsızlıktan sonra aradan geçen otuz yılı aşkın sürede sınır anlaşmazlığı bulunan 5 ülkeden sadece ikisi arasındaki anlaşmazlığı giderebilmiş, diğerleri ise bu konuda henüz başarılı olamamıştır. Kazakistan-Türkmenistan, var olan sınır sorunlarını büyük oranda çözmüşler ancak Tacikistan-Kırgızistan-Özbekistan arasındaki sınır sorunu ise hâlâ problem teşkil etmekte ve zaman zaman krizlere neden olmakta.

Bu üç ülkeden Tacikistan-Kırgızistan arasındaki anlaşmazlık ise geçtiğimiz aylarda yeniden çatışmaya dönüşmüş durumda. İki ülke arasında 1992 yılında yapılan görüşmelerde 971 kilometrelik sınırın sadece 500 kilometresi üzerine antlaşmaya varılabilmişti. Tacikistan Varukh’u kendi sınırlarında barındırdığını gösteren 1924-1927 tarihli Sovyet haritalarını esas alırken Kırgızistan ise 1958-1959 ve 1989 tarihli haritaların esas alınması üzerinden ısrar ediyor. Moskova’nın ise her iki tarafa da belge desteği sağlayacağı yönünde söz verdiği, gelen bilgiler arasında.

Türk-İslam medeniyeti müşterekleri üzerinden bir ortak hareket etme tarzı belirlemeye çalışan Orta Asya ülkeleri, attıkları adımlarla bu konuda belirli bir mesafe kat etse de Sovyetler ‘den devraldıkları anlaşmazlıklara kalıcı barışçıl çözümler üretmedikleri müddetçe Moskova’nın prangalarından kolay kolay kurtulmaları mümkün gözükmüyor.