Sinan TAVUKCU
Tüm YazılarıDışişleri Bakanı Hakan Fidan, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin davetine icabetle 3-5 Haziran tarihlerinde Çin'e resmi bir ziyaret gerçekleştirdi.
Çin Devlet Başkan Yardımcısı Han Zheng ve ÇKP Merkez Komitesi Siyasi ve Hukuki İşler Komisyonu Başkanı Chen Wenqing tarafından kabul edilen Fidan, Çinli mevkidaşı Wang Yi ile de bir araya geldi.
Resmi görüşmelerde; Ukrayna, Gazze ve Kızıldeniz'deki gelişmelerin etkilediği küresel tedarik hatlarının güvenliği, Kuşak ve Yol Girişimi ile Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor Girişimi'nin uyumlaştırılması konularının yanı sıra iki ülke arasında enerji, sivil havacılık, turizm işbirliği konuları ele alındı.
Bakan Fidan Pekin’deki temaslarının ardından 4-5 Haziran'da Urumçi ve Kaşgar şehirlerini ziyaret etti. Fidan'ın Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ni ziyareti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde Nisan 2012'de bölgeye yaptığı ziyaretten sonra Türkiye’den gerçekleştirilen en üst düzey ziyaret oldu.
Hakan Fidan’ın Pekin'deki bir düşünce kuruluşu olan "Çin ve Globalleşme Merkezi" (CCG) tarafından düzenlenen bir diyalog toplantısında yaptığı "Değişen Dünya Düzeninde Türkiye-Çin İlişkileri" konulu konuşma [i] ile Çin Dışişleri Bakanı ile birlikte düzenledikleri basın toplantısında her iki bakanın açıklamaları [ii], [iii] ziyaretin çerçevesini ve önemini ortaya koydu.
Yazımızda, bu resmi ziyaret sırasında ele alınan konular ve iki devletin mutabakatları başlıklar itibariyle ele alınacaktır.
Çin ve Türkiye iki kadim medeniyetin temsilcisi vurgusu
Her iki bakanın ortak toplantısında vurgulanan en önemli husus Çin ve Türkiye’nin iki kadim medeniyetin temsilcisi olduğu vurgusuydu.
Basın toplantısında konuşan Çin Dışişleri Bakanı Wang, Çin ile Türkiye'yi kadim medeniyetlerin temsilcisi ülkeler olarak nitelendirerek “Bin yıllık İpek Yolu iki medeniyeti sıkı sıkıya birbirine bağlamış, dostane ilişkileri ve iletişimi güçlendirmiştir” diye konuştu.
İki ülkenin ulusal stratejilerinin uyumlu hale getirilmesi konusunda aynı görüşte olduğunu ve karşılıklı faydaya dayalı işbirliğini derinleştirmek istediğine işaret ederek, “İki ülke kadim İpek Yolu’nun iki ucunda bulunuyor. Çin ve Türkiye, Kuşak ve Yol Girişimi’nin doğal ortaklarıdır.” ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan da, Çin ve Türkiye'nin Asya'nın iki kadim medeniyeti olduğunu ifade ederek Çin ve Türk milletinin, Asya'nın zenginliği ve itici motoru olduğunu, iki medeniyetin kurumsal işbirliği çerçevesinde refahı, barışı, istikrarı ilerletme konusundaki azimlerinin fevkalade önemli olduğunu belirtti.
Kaşgar ve Urumçi: İki kadim Türk İslam şehri
Basın toplantısında konuşan Türk Dışişleri Bakanı Fidan, Kaşgar ve Urumçi'nin Çin'in kültürel zenginliğine katkıda bulunan iki kadim Türk İslam şehri olduğunu hatırlatarak "Bu şehirler Çin'le Türk dünyası arasında ve Çin'le İslam dünyası arasında aynı zamanda bir köprü rolü de oynamakta. Tarihi dostluğumuzun ve komşuluğumuzun sembolleridir. Toplumların ve halkların birlikteliği güçlü devletlerin en büyük zenginliğidir. Bu coğrafyaların tarihi ve kültürel zenginliğine tanıklık etmekten büyük memnuniyet duyacağımı ifade etmek istiyorum." açıklamasını yaptı.
Türk Dışişleri Bakanı’nın Uygur bölgesine yapacağı ziyaret Türk kamuoyunda merakla bekleniyordu. Bakanın konuşmasındaki “Kaşgar ve Urumçi iki kadim Türk İslam şehri” vurgusu ile Uygurların dini ve etnik kimliklerinin korunması konusunda Türk Devleti’nin hassasiyetini Çin tarafına iletirken "Türkiye'nin, Çin'in toprak bütünlüğüne, siyasal egemenliğine desteği tamdır. Çin'e yönelik silahlı terör hareketlerine karşı desteğimiz tamdır. İçeride iç karışıklık çıkarmaya çalışan olayları da burada desteklemediğimizi ifade etmek istiyorum." sözleriyle Bakan Fidan, Çin Dışişleri Bakanı’nın "karşılıklı hassasiyetlere saygı göstermenin" ve "dış güçlerin iki ülkenin içişlerine müdahalesine karşı çıkmanın" önemine ilişkin hassasiyetine de cevap vermiş oldu.
İki ülke dış politikası
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in ortak anlayışları ve vizyonları doğrultusunda ikili ilişkilerin ilerlemeye devam ettiğini belirten Hakan Fidan, "Gerçekten iki siyasi liderin ortaya koyduğu büyük vizyon, Çin ile Türkiye arasındaki modern zamanlardaki ilişkinin kurumsallaşarak ve derinleşerek ilerlemesinde önemli bir temel teşkil etmekte. Amacımız karşılıklı saygı ve karşılıklı yarar temelinde halklarımızın refahını artıracak adımları atmaktır." dedi.
Uluslararası ilişkilerin pek çok alanında Türkiye ile Çin'in örtüşen görüşe sahip olduğunu belirten Fidan, her iki ülkenin de uluslararası sistemde daha adil bir anlayışın hakim olmasını savunduğunu kaydetti.
Fidan, "Türkiye ile Çin arasında sürdürülecek iyi ilişkiler, bölgesel ve küresel barışın, refah ve istikrarın sağlanmasına da katkı sağlayacaktır. Asya Pasifik'teki gelişmeleri ve jeopolitik yansımalarını da yakından takip ediyoruz. Asya Pasifik'teki sınamaların etkin çok taraflılık, yapıcı diyalog çabaları ve ortak önceliklere dayanan işbirliğini gerektirdiğini düşünüyoruz."
“Özellikle Çin'i karıştırmaya yönelik, Çin'in ekonomik gelişmesini durdurmaya yönelik uluslararası girişimleri doğru bulmadığımızı buradan ifade etmek istiyoruz. Çin'in ortaya koyduğu ekonomik rekabet edebilirlik yeterliliğinin başka şekilde uluslararası kamuoyuna yansıtılması, buradan farklı bir küresel mücadele üretilme çabası, gerçekten dünya barışı, istikrarı ve kalkınması için son derece alarm zilleri çalan bir olaydır." diye konuştu ve "Türkiye'nin, Çin'in toprak bütünlüğüne, siyasal egemenliğine desteği tamdır" sözleriyle Tayvan konusunda Türkiye’nin politikasını vurguladı.
Çin Dışişleri Bakanı Wang konuşmasında, son yıllarda iki ülke liderlerinin ortak iradesi doğrultusunda ikili ilişkilerin sağlıklı şekilde geliştiğini, her alanda işbirliğinin derinleştiğini söyleyerek ülkenin stratejik iletişimi güçlendirme ve uluslararası adaletin korunmasında hemfikir olduğuna işaret etti ve “Çin ve Türkiye, gelişmekte olan iki dev ülke ve yükselen piyasa ekonomilerinin temsilcisi. Birçok konuda çıkarlarımız örtüşüyor. İki ülke Şanghay İşbirliği Örgütü ve diğer çok taraflı çerçevelerde işbirliğini güçlendirmeli, her türlü hegemonya ve güç siyasetine karşı çıkmalı, uluslararası sanayi ve tedarik zincirlerinin istikrarını korumalı ve küresel yönetişimi daha adil ve makul bir yöne yönlendirmelidir.” açıklamasını yaptı.
Fidan ile görüşmesinde ikili ilişkilerin yanı sıra iki tarafı da ilgilendiren uluslararası ve bölgesel konularda kapsamlı görüş alışverişinde bulunduklarını kaydeden Wang, çok sayıda alanda mutabakata vardıklarını aktardı. Wang, görüşmede tarafların birbirlerinin temel çıkarlarına ve hassasiyetlerine saygı gösterme, karşılıklı siyasi güveni pekiştirme, karşı tarafın egemenliğini ve kalkınma çıkarlarını korumasını destekleme konusunda hemfikir olduklarını ifade ederek, “Yabancı güçlerin demokrasi ve insan hakları gibi bahaneler adı altında iki ülkenin iç işlerine karışmasına karşı çıkmalıyız.” dedi.
Türk Devletler Teşkilatı Çin ilişkileri
Türkiye'nin, Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerinin dış politikanın temel yönlerinden birini teşkil ettiğini söyleyen Bakan Fidan, Çin’in "Özellikle Türk Devletleri Teşkilatına mensup olan ülkeler, başta Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan olmak üzere ve bu ülkelerle geliştirdiği son yıllardaki ticarete dayalı, yatırıma dayalı ilişkileri fevkalade önemli buluyoruz ve destekliyoruz. Ve aynı şekilde Türkiye ve Azerbaycan'la da ilişkilerinin artarak devam etmesini bekliyoruz." diye konuştu.
Çin’in İslam Dünyası ile yükselen ilişkileri
Hakan Fidan, Çin'in İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi ülkelerle de son yıllarda daha sistemli bir işbirliği geliştirme çabasında olduğunu ifade etti. Çin'in Suudi Arabistan ve İran arasında yapmış olduğu arabuluculuk çalışmalarının da not etmeye değer tarihi bir olay olduğunu söyleyen Fidan, "Gerçekten iki kardeş ülke arasındaki devam eden kronik sorunların Çin'in araya girmesiyle bir çözüme kavuşma yoluna girmesi ve bölgesel istikrarın devreye girmesi fevkalade önemli. Bölgemizde yaptığı bu yapıcı katkıdan dolayı da ben Çinli meslektaşıma teşekkür ediyorum. Buradaki çalışmaların da devamını diliyorum." diye konuştu.
İsrail’in Filistin’e saldırıları
Basın toplantısında konuşan Bakan Fidan, Çin'in Filistin konusundaki duyarlılığının son derece memnuniyet verici olduğunu vurgulayarak Çin'in Filistinlerle dayanışma içinde olmasını ve iki devletli çözümü güçlü bir şekilde desteklemesini takdirle karşıladıklarını ifade etti ve “Gazze'de ateşkes, Gazzelilere insani yardımların kesintisiz ve güvenli şekilde ulaştırılması ve iki devletli çözüm için önümüzdeki süreçte de Çin ile çalışmaya devam edeceğiz." dedi.
Fidan, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Filistin'de çözüm için geniş kapsamlı, yetkin ve etkili bir uluslararası barış konferansı için çağrıda bulunmasının son derece önemli olduğuna dikkati çekti.
Çin Dışişleri Bakanı Wang da, İsrail’in saldırıları altındaki Gazze’de ateşkesin sağlanması ve Orta Doğu’da barış ve istikrarın korunması konusunda Türkiye ile aynı görüşü paylaştıklarını ifade ederek, "Çin ve Türkiye aralarındaki eşgüdümü güçlendirerek Filistin sorununun bir an evvel adil ve kalıcı çözüme kavuşturulması çabalarına ivme kazandırmalıdır." dedi.
Gazze’nin şu anda en sıcak gündem olduğuna dikkati çeken Wang, “Gazze’de bir an önce ateşkes sağlanmalı ve insani durum iyileştirilmelidir. Tüm esirler serbest bırakılmalıdır. İki devletli çözüm, Filistin sorunundan çıkışın en temel yoludur. Çin ve Türkiye Filistin’in BM’ye üyeliğini ve iç uzlaşısını destekliyor.” ifadelerini kullandı.
Ukrayna-Rusya Savaşı
Basın toplantısında, çatışmaların barışçıl çözümü için diplomatik kanalların kullanıldığı başka bir bölgenin de kuzeyde yer aldığını belirten Fidan, Rusya-Ukrayna Savaşı'na işaret etti. Fidan, "Rusya-Ukrayna Savaşı'nın, ateşkes, kalıcı ve adil bir barış anlaşması yoluyla sona erdirilmesi dış politika önceliklerimiz arasında." dedi ve “Türkiye ve Çin'in Ukrayna'da barışın tesisi konusunda ortak anlayışa sahip olduğunu görmekten memnuniyet duyuyoruz. Bu konuda da istişarelerimizi ve çalışmalarımızı sürdüreceğiz." açıklamasını yaptı.
Türkiye-Çin ekonomik ilişkileri
CCG diyalog toplantısında konuşan Fidan, Çin'in, Türkiye'nin Asya'daki en büyük, dünyadaki en büyük 3. ticari ortağı olduğunu hatırlatarak ikili ticaret hacminin 2023'te rekor kırarak 48 milyar doları aştığını ancak ikili ticaret dengesinin Çin'in lehine olduğunu belirtip "İkili ticaretimizi dengelemek için yeni alanları keşfederek ticari ilişkilerimizin sürdürülebilirliğinden emin olmalıyız." dedi.
Çin'in doğrudan yatırımlarının ekonomik ilişkilerde kilit rol oynadığına işaret eden Fidan, Türkiye'nin yabancı şirketlere yatırım dostu ortam sağladığını söyledi. İki ülke arasındaki ticaret açığının kapatılmasına yönelik somut tekliflerde bulunulduğunu kaydederek, söz konusu somut tekliflerin tarım ürünleri ithalatındaki yelpazenin genişletilmesi, turizm konusundaki çalışmaların artırılması, daha fazla Çinli turistin Türkiye'ye gelmesi, Kuşak Yol Girişimi ve bağlantısallıkla ilişkili olan konulardaki altyapı yatırımlarının ve daha önce başlatılan projelerin Türkiye'de nihayete erdirilmesiyle ilgili olduğunu belirtti.
G20 ülkeleri olan Türkiye ve Çin'in, "küresel tedarik zincirlerinin" korunmasında önemli rollerinin bulunduğuna dikkat çeken Bakan Fidan, dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin'in, küresel ekonominin büyümesinde ve tedarik zincirinde önemli rol oynamaya devam ettiğini, Türkiye'nin de güçlü üretim kapasitesi, genç ve dinamik nüfusu, gelişmiş altyapısı, siyasi istikrarı ve lojistik imkanları ile öne çıkan bir ülke olduğunu vurguladı.
Fidan, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Gümrük Birliği'ne dikkati çekerek, "Türkiye'nin jeostratejik konumuyla beraber geniş ticari bağlarımız, Avrupa'dan Orta Doğu'ya, Kuzey Afrika'ya ve Orta Asya'ya uzanan, yaklaşık 1,5 milyar nüfusa ve 28 trilyon dolar değerindeki pazara ücretsiz ve kolay erişim sağlıyor. Bunların hepsi 4 saatlik uçuş mesafesinde olduğunu ancak ekonomik potansiyeli ortaya çıkarma konusunda geride kaldıklarını” ifade etti.
Çin Dışişleri Bakanı Wang, iki ülkenin gelişmekte olan ülkeler ve yükselen piyasa ekonomileri olarak kendi meşru haklarını koruma, gelişme ve kalkınma yolunda ilerleme ve uluslararası adaletin sağlanması konusunda geniş ortak çıkarlara sahip olduğunu ifade ederek “Çin ile Türkiye arasında çok boyutlu, derin ve yüksek düzeyli ikili ilişkilerin oluşturulması iki ülkenin ve iki ülkenin halklarının yararınadır. Çin, Türkiye ile birlikte ikili ilişkileri üst seviyeye taşımaya hazırdır.” açıklamasında bulundu.
İki ülke arasında, turizm, enerji, nükleer enerji, kıymetli madenlerin değerlendirmesi, yüksek teknolojili ürünlerde yatırım, lojistik sektöründe işbirliğinin artırılması ticaret dengesizliğini gidermede öne çıkan alanlar oldu.
Doğu-Batı Orta Koridor Girişimi
Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ne (BRI) paralel olarak Türkiye'den başlayıp Kafkasya, Hazar Denizi ve Orta Asya devletlerini geçerek Çin'e ulaşacak Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor Girişimi'nin Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi ile uyumlu hale getirilmesinin önemine dikkati çeken Hakan Fidan, projenin, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın devam ettiği ve Gazze'deki savaşın Kızıldeniz'i etkilediği ve jeopolitik risklerin arttığı bu dönemde daha da önemli hale geldiğini vurguladı.
Fidan, Orta Koridor ile Kuşak ve Yol Girişimi'nin, Kalkınma Yolu Projesi gibi diğer bağlantısallık projeleri ile arasında sinerji oluşturulmasının önemine dikkati çekerek, bunun müreffeh bölgesel entegrasyon için Avrasya'nın ekonomik güç merkezlerini bağlayabileceğini dile getirdi.
Fidan, bağlantısallık konusunun da gündeme getirildiğine işaret ederek, "Özellikle Çin'in Yol Kuşak Projesi'ni ortaya koyduğu andan itibaren gerçekten büyük bir çaba ve emek var. Bölgede bir mobilizasyon var. Bu konunun deniz ayağı var, kara ayağı var. Burada belli ilerlemeler sağlandı. Türkiye burada nasıl tamamlayıcı rol oynayabilir? Her iki tarafın da menfaatine uygun olabilecek şekilde ve aynı zamanda Orta Koridor'un Yol Kuşak Projesi ile nasıl eklemlenmesi, entegre edilmesi meselesini gündeme getirdik." ifadesini kullandı.
"Kalkınma Yolu Projesi" gibi Basra Körfezi'nden Irak ve Türkiye'yi de içine alarak Avrupa'ya doğru giden rotaların, büyüyen ve daha kompleks hale gelen bağlantısallık ağına nasıl dahil olacağı konusunun da gündeme getirildiğini belirten Fidan, "Bunlar gerçekten bölgesel kalkınmaya, ilişkileri kurumsal ilerletmeye ve büyük projelere dayalı vizyonların eseri. İki ülke arasındaki ilişkilerin niteliği de bizce bu şekilde olmalı. Biz bu türden çalışmalara ve müzakerelere Çin makamlarıyla devam edeceğiz.
Çin Dışişleri Bakanı Wang da basın toplantısında, iki ülkenin ulusal stratejilerin uyumlu hale getirilmesi konusunda aynı görüşte olduğunu ve karşılıklı faydaya dayalı işbirliğini derinleştirmek istediğine işaret ederek, “İki ülke kadim İpek Yolu’nun iki ucunda bulunuyor. Çin ve Türkiye, Kuşak ve Yol Girişimi’nin doğal ortaklarıdır.” açıklamasını yaptı.
Türkiye’nin Çin ile Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında ilk hükümetler arası işbirliği anlaşmasını imzalayan ülke olduğunu hatırlatan Vang, “İki ülke ekonomileri birbirini tamamlıyor ve büyük işbirliği potansiyeli barındırıyor. Dünya ekonomisinin zorluklardan geçtiği bir dönemde ikili ticaret buna rağmen gelişti ve verimli sonuçlar elde edildi. Çin tarafı Türk tarafıyla, Kuşak ve Yol Girişimi ile Orta Koridor Girişimi’nin uyumlu hale getirilmesi için birlikte çalışmaya, her türlü hükümetler arası işbirliği mekanizmasından yararlanarak ekonomi, ticaret, altyapı, ileri teknoloji ve dijital ekonomi gibi alanlarda işbirliğini derinleştirmeye ve daha üst düzeyli karşılıklı yarar ve ortak kazanç sağlamaya hazırdır.” sözleriyle Türk tarafının talebine olumlu cevap verdi.
Türkiye’nin BRICS’e üye olma talebi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ortak basın toplantısında, AB ile Gümrük Birliği anlaşması bulunan Türkiye'nin BRICS gibi farklı platformlarda çeşitli ortaklarla yeni işbirliği fırsatlarını aramaya devam ettiğini belirterek gelecek hafta Rusya'da düzenlenmesi planlanan BRICS toplantısına katılacağını duyurdu. “Elbette BRICS üyesi olmak istiyoruz. Bu yıl işlerin nasıl gideceğini göreceğiz” diyen bakan, Asya'nın yanı sıra Afrika'da da işbirliği ve çok taraflılığı desteklediklerini sözlerine ekledi.
Bakan’ın BRICS açıklaması, AB ile onlarca yıldır sürdürülen sonuçsuz ortaklık görüşmelerinden bıkan Türkiye’nin yönünü Asya’ya çeviren yeni istikamet tercihini ifade ediyordu.
Dünya medeni bir rekabete alışmak zorunda
Hakan Fidan’ın ortak basın toplantısında dünyanın medeni bir rekabete alışmak zorunda olduğunu söyleyen sözleri Batı hegemonyasına ciddi bir itiraz olarak dikkat çekti.
"Egemen güçlerin önceki yüzyılda kurmuş oldukları pazarların daha adil, rekabet edilebilir pazar şartlarında yeniden el değiştiriyor olması kabul edilmesi gereken bir sonuçtur. Buradan savaşa varan, daha farklı yıkımlara varan neticelerin üretilmemesi gerekiyor. Dünyamızdaki refah, herkese yetecek kadar vardır. Medeni bir biçimde, adil bir biçimde, uluslararası kurallara uygun, eşit ve herkese uygulanan kuralları içine alan bir ekonomik rekabet sistemi ile ekonomik kalkınma modellerine ve pazarları aramaya devam etmemiz gerekiyor. Buradaki başarısızlık başka şekilde izale etmeye çalışılırsa, buradaki adil rekabetin yerine biz küresel mücadeleyi, kutuplaşmayı hatta savaş tehdidini ortaya koyarsak, burası gerçekten küresel bir faciaya bizi götürür. Onun için Çin'in ekonomik kalkınmasının adil biçimde oluyor oluşunu desteklememiz gerekiyor. Bu türden küresel bir istikrarsızlık ortaya koyan çabalara destek vermediğimizi ifade etmek istiyorum."
Sonuç
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 3-5 Haziran tarihlerinde Çin'e gerçekleştirdiği resmi ziyaret hem yurt içi hem de yurtdışı kamuoyu tarafından dikkatle izlendi.
Her iki tarafın da, bu görüşmenin “iki kadim medeniyet temsilcileri” arasında olduğunu vurgulamaları dikkatlerden kaçmadı. Her iki taraf birbirlerini ulus devlet kimliklerini aşan ve tarihi derinliklerine vurgu yapan kimlikleriyle kabul ediyordu. Bu aslında, Batı düzeninin dayattığı ulus devletler çağına bir itiraz ve medeniyetler aidiyetiyle şekillenecek yeni dönemin kavramsal ifadesi gibi de okunabilir.
Türk kamuoyu için ziyaretin en önemli kısmı Uygur Türk şehirlerine yapılan ziyaretti. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, ziyaret edeceği Kaşgar ve Urumçi'nin Çin'in kültürel zenginliğine katkıda bulunan iki kadim Türk İslam şehri olduğunu hatırlatarak "Bu şehirler Çin'le Türk dünyası arasında ve Çin'le İslam dünyası arasında aynı zamanda bir köprü rolü de oynamakta. Tarihi dostluğumuzun ve komşuluğumuzun sembolleridir. Toplumların ve halkların birlikteliği güçlü devletlerin en büyük zenginliğidir” sözleri, bu şehirlerin Türk-İslam medeniyetin bir parçası olduğunun iki tarafça kabulü anlamındaydı. Türkiye'nin, Çin'in toprak bütünlüğüne, siyasal egemenliğine ve silahlı terör hareketlerine karşı Çin’e destek vereceği açıklaması korku ve endişelerini gidermeyi amaçlıyordu.
Öte yandan hegemon güçlere karşı mücadelede, Filistin ve Ukrayna’da devam eden savaşta iki ülkenin müşterek politikalar takip etme açıklamaları dünya barışına hizmet edecektir.
Çin Dışişleri Bakanı’nın “İki ülke kadim İpek Yolu’nun iki ucunda bulunuyor. Çin ve Türkiye, Kuşak ve Yol Girişimi’nin doğal ortaklarıdır.” açıklaması, Türkiye’nin Orta Koridor ve Kalkınma Yolu Projelerini Kuşak ve Yol Girişimi ile bağlantılandırılması stratejisinin hayata geçirilmesi anlamında çok önemli, müspet bir cevaptır.
Yine, Bakan Fidan tarafından BRICS üyesi olma isteğinin dile getirilmesi, küresel ilişkilerde çok taraflılığı seçen Türkiye’nin bu politikada kararlılığını göstermesi bakımından dikkate alınmalıdır.
Türkiye ve Çin arasındaki ekonomik işbirliğinin ticaret dengesizliğini azaltacak şekilde geliştirilmesi üzerinde çalışma ve formüller üretme çabalarının olumlu sonuçları görülecektir.
Türkiye'nin Çin ile iki kadim medeniyetin temsilcileri olarak kurduğu ilişki, BRICS'e katılma niyetini açıklaması ABD, AB ve NATO'yu çileden çıkartan gelişmelerdir.
Buna ilaveten, Hakan Fidan ziyaretinden bir kaç gün önce Mayıs ayı sonunda Pekin'de gerçekleştirilen Çin-Arap Ülkeleri İşbirliği Forumu 10. Bakanlar Konferansı da Batı dünyasına tehlike çanları çaldıran önemli bir zirveydi.
Bahreyn Kralı Hamad bin İsa el-Halife, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'ın da katıldığı toplantı, Arap-Transatlantik ilişkilerinde bir kopuşun işaretlerini veriyordu.
Konferansta Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in yaptığı konuşmada "Filistin'deki savaş ilanihaye devam edemez. Adalet sonsuza dek yok edilemez. İki devletli çözüm taahhüdü bilerek kenara atılamaz." sözleri zirveye damgasını vurmuştu. İsrail'in Filistin halkına uyguladığı soykırımı engellemek bir yana askeri, siyasi destek veren ABD, İngiltere, Almanya, Fransa başta olmak üzere Batılı devletlerin büyük bir kısmının işbirlikçi tutumuna karşı Çin'in politikası Arap dünyasının hızla Batıdan Çin'e doğru yönelmesine, yeni bir eksenin kapısının aralanmasına yol açmıştı.
Aksa Tufanı sömürgeci bakış açısıyla yürütülen Arap-Batı ülkeleri ilişkilerini de önüne katıp süpürüyordu.
Netice itibariyle, gerek Arap dünyası gerekse Türkiye ve Türk Devletler Teşkilatı'nın Çin'le kurduğu ilişkilerin küresel düzeni etkileyecek sonuçları olacağı çok açıktır.
Dipnot
[i] Dışişleri Bakanı Fidan, Çin'de "Değişen Dünya Düzeninde Türkiye-Çin İlişkileri"ni anlattı
[ii] Bakan Fidan: Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiler, bölgesel ve küresel barışın sağlanmasına katkı sağlayacaktır
[iii] Çin Dışişleri Bakanı Vang: Çin ve Türkiye işbirliğini güçlendirmeli, her türlü hegemonya ve güç siyasetine karşı çıkmalı
Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.
Güncel Yazıları
Suriye’de Düşmekte Olan Diktatörlük ve Çökmekte Olan Şiaizm
06 Aralık 2024, Cum
Ukrayna Savaşının Körüklenmesi Trump’a Yönelik Küreselci Darbedir
21 Kasım 2024, Per
IKBY Seçimleri ve Bölgenin Geleceği
14 Kasım 2024, Per
Gazze Savaşı ABD Donanmasını da Vurdu -ABD Donanması “Yorgun”, Mürettebat “Tükenmişli..
12 Kasım 2024, Sal
Japonya’yı Erken Genel Seçim Sonrası Siyasi Kaos mu Bekliyor?
06 Kasım 2024, Çar
Netanyahu’nun “Nimet ve Lanet” Kavramları Üzerinden Ortadoğu’yu Dizayn Projesi..
11 Ekim 2024, Cum
ABD ve İngiltere Dış İstihbarat Başkanlarının Ortak Makalesine Yansıyan Ruh Hali: Yal..
10 Eylül 2024, Sal
İslam Dünyası’nda Yeni Bir Savunma Güvenlik Ekseni Doğuyor
03 Eylül 2024, Sal
Bangladeş Halk Ayaklanması Hint Kıtası’nda Dengeleri Değiştirecektir
06 Ağustos 2024, Sal
Soykırım İşbirlikçisi ABD Kongresi'nde Netanyahu’nun Boş Konuşması
25 Temmuz 2024, Per
İran Cumhurbaşkanlığı Seçimi İkinci Turunda Halkın Yönetime Olan Sürprizi
19 Temmuz 2024, Cum
NATO Bildirisi: Aslında Çok Kutupluluğa Meydan Okuma
13 Temmuz 2024, Cmt
Fransa’da Sol İktidar Avro Bölgesi'nin İstikrarını Bozar mı?
10 Temmuz 2024, Çar
Bolivya’da Bir Kez Daha Savuşturulan ABD Darbesi
27 Haziran 2024, Per
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin Ziyareti
05 Haziran 2024, Çar