Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

IKBY Seçimleri ve Bölgenin Geleceği

Sinan TAVUKCU
14 Kasım 2024 12:27
A-
A+

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde 20 Ekim’de yapılan parlamento seçiminin sonuçları hem Türkiye’yi hem de diğer bölge aktörlerini yakından ilgilendiriyor.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY), her dört yılda bir yapılması gereken ve Haziran 2022’de yapılması planlanan milletvekili seçimleri iki yıllık ertelemeden sonra nihayet 20 Ekim’de gerçekleştirildi. Bu seçim, IKBY hükümetinin kurulmasından bu yana bölgede yapılan altıncı seçimdi.

Yapılan son seçim,  2,9 milyon kayıtlı seçmenin yaklaşık yüzde 72’sinin katılımı ile tamamlandı. Bu, 30 Eylül 2018’de yapılan bir önceki seçime göre (2018’de oran yüzde 59’du) yüzde 13 daha yüksek bir katılımdı. Seçim öncesinde KDP Genel Başkan Yardımcısı Mesrur ​​Barzani yaptığı konuşmada, seçimin sadece önümüzdeki dört yıllık yönetimi belirleyecek bir seçim olmadığını, aynı zamanda bölgenin geleceğini belirleyici olduğunu, birinin oy kullanmaması durumunda, onun yerine başkalarının karar vereceğini söyleyerek katılımı teşvik etmişti. Seçime katılma oranının önceki seçimlere kıyasla düşmesi ya da artması, halkın siyasi siteme güvenin işareti olarak kabul edilmektedir.

Açıklanan seçim sonuçlarına göre; dört seçim bölgesinde (Erbil, Süleymaniye, Halepçe ve Duhok) 13 parti ve 1191 adayın yarıştığı seçimde, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) 39, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) 23, Yeni Nesil Hareketi 15, Kürdistan İslami Birlik Partisi (Yekgirtu) 7, Kürdistan Adalet Toplumu Partisi (Komel) 3, Halwest (Duruş) Hareketi 4, Halk Cephesi 2, Goran 1 ve Kürdistan İttifakı Grubu 1 sandalye ile 100 sandalyeli Meclis’te temsiliyet kazanan partiler oldular. IKBY meclisinde ayrıca 2 Türkmen, 2 Hristiyan ve 1 Ermeni olmak üzere toplam 5 de kontenjan bulunuyor.

Seçim sonuçlarının kesin ilanından sonra,  en çok oyu alan birinci partinin 90 gün içerisinde, 100 sandalyeli parlamentoda 50+1 salt çoğunluğu sağlayarak hükümeti kurması gerekiyor.

Bu seçimin sonuçlarını ve önemini değerlendirmek bakımından önce 2017 IKBY bağımsızlık referandumu ve sonrasındaki yaşanan hadiseleri hatırlamakta fayda var.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin ortaya çıkması

Körfez Savaşı sonrası Kuzey Irak’ta ABD öncülüğünde oluşturulan uçuşa yasak bölge ile Iraklı Kürtler 1991’de “de facto özerklik” elde ettiler. 2005 yılında kabul edilen yeni Irak Anayasası ile Dohuk, Erbil, Halepçe, Süleymaniye ve Erbil’i kapsayan alanda federal bölge statüsüne sahip oldular. Federal bölgenin Anayasa’da adı Kürdistan Bölgesi olarak tanımlandı ve bu bölgede hükümetler Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) adı altında kuruldu. Kerkük, ‘tartışmalı bölge’ olarak kabul edildi ve statüsünün 2007’ye kadar yapılacak referandumla belirlenmesi kararlaştırıldı. IKBY, kendi parlamentosuna, kendi polis ve askeri gücüne, gümrük kapılarını kontrol etme yetkisine sahip oldu.

IKBY altında Erbil merkezli Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Süleymaniye merkezli Celal Talabani’nin liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki iki-başlı bir yönetim ortaya çıktı. Aralarındaki rekabet dolayısıyla, KDP ve KYB emirleri altındaki Peşmerge güçlerini ortak bir orduya dönüştüremediler.

Aralarında yapılan antlaşma ile, 2005’ten itibaren Kürdistan bölgesi başkanlık görevini Mesud Barzani üstlenirken, Celal Talabani de 2006-2014 yılları arasında Kürtlere tahsis edilen Irak Cumhurbaşkanlığı görevini yürüttü.

2009 yılından itibaren KDP Türkiye ile ilişkilerini artırıcı bir politika izledi. KYB ise, ilişkilerini İran ile yoğunlaştırmaya yöneldi.

2014’te IŞİD’in Irak’ın üçüncü büyük kenti Musul’u ele geçirmesi sırasında Irak Ordusunun hiçbir varlık gösteremeyerek dağılması ile Peşmerge öne çıktı. ABD önceliğinde IŞİD’e karşı kurulan uluslararası koalisyon ile birlikte hareket eden Peşmerge, Temmuz 2017’de Musul’dan IŞİD’in çıkarılmasında etkili oldu. Uluslararası koalisyon Suriye’de de, Kürtlerinin oluşturduğu YPG ile IŞİD’in başkent ilan ettiği Rakka’yı Ekim 2017’de geri aldı ve mağlubiyete uğrattı.

Irak ve Suriye Kürtleri IŞİD’e karşı savaşta verdikleri mücadele ile batı kamuoyunda ciddi bir sempati kazandı.

Bağımsızlık referandumu ve KDP-KYB arasında çıkan kriz

Batılı devletler ve kamuoyunun desteğini arkasında hisseden ve zamanlamanın uygun olduğunu değerlendiren IKBY başbakanı Mesud Barzani bunu bağımsız bir devlet kurmak için fırsata dönüştürmek üzere 7 Haziran'da, muhalefetin boykot ettiği Meclis oturumunda, 25 Eylül 2017’de sandığa gitmek üzere referandum kararı aldırdı. Merkezi Irak hükümeti hem anayasaya aykırı olduğu hem de herhangi bir uluslararası meşruiyeti olmadığı gerekçesiyle referandum yapılmasını reddetti.

Ancak, Barzani beklediği uluslararası desteği bulamadı. ABD zamanlamanın yanlış olduğunu açıkladı ve ertelenmesini istedi. Rusya ve Avrupa Birliği, Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulacağı, İŞİD ile mücadeleye zarar vereceği gerekçesiyle referanduma karşı çıktılar. Sınırdaş ülkeler Türkiye, İran ve Suriye de referanduma şiddetle karşı çıktılar ve tanımayacaklarını açıkladılar. Referanduma açık destek veren tek ülke,  İsrail oldu.

25 Eylül'de gerçekleşen referandumda oy kullanma hakkı olanların yüzde 72’si (3 milyon 305 bin kişi) sandık başına gitti. Referandum, yüzde 92,73 “Evet” oyuyla sonuçlandı.

Türkiye ve İran diyaloga girerek, sınır kapılarının kapatılması, petrol ihracatının durdurulması, hava sahasının kapatılması ve nakdi ve askerî yardımların kesilmesi kararı aldılar.

Referandumun yapıldığı gün Irak Meclisi, Peşmerge'nin Kerkük dahil elinde tuttuğu tartışmalı bölgelerden çekilmesi, ordu güçlerinin bölgeye sevk edilmesi, tüm sınır ve havalimanlarının Bağdat'a teslim edilmesi kararını aldı. Meclisin kararını uygulamak için 16 Ekim gecesi Irak ordusu, federal polis ve Haşdi Şabi'den meydana gelen ortak güçler Kerkük'e askeri operasyon başlattı. Ortak güçler, tam 48 saat içerisinde Kerkük vilayetinin tamamında "çatışmasız" bir şekilde kontrolü sağladı. Peşmerge, Haziran 2014 sınırlarına çekildi. KDP, referandum sonrası kentin Irak güçlerinin kontrolüne geçmesi konusunda rolü olduğu gerekçesiyle KYB’yi ihanetle suçladı, iki parti silahlı çatışmanın eşiğine geldi. Peşmergenin Kerkük’ten çekilmesi ile önemli petrol sahalarının kontrolü de kaybedilmiş oldu.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, karşı karşıya kaldığı kaos karşısında, Irak merkezi hükümetine bağımsızlık referandumunun sonuçlarını 'dondurmaya' hazır olduğunu iletti ve diyaloğu başlatma teklifinde bulundu. Artan iç ve dış baskılar karşısında Mesut Barzani, Kasım 2017’de IKBY Başkanlığı görevini bırakmak zorunda kaldı. Bağımsızlık referandumu, Mesut Barzani’nin siyasi kariyerinin sonunu getirdi.

Bağımsızlık referandumu sonrası KDP ve KYB tam hasım haline geldiler. KYB, İran güdümündeki Bağdat hükümeti, İran’ın vekil gücü Haşdi Şabi ve İran ile bağlarını güçlendirirken, KDP Türkiye ile olan bağlarını kuvvetlendirmeye yöneldi.

30 Eylül 2018’de yapılan parlamento seçimlerinde, KDP 45, KYB 21, Goran 12, Yeni Nesil Hareketi 8, İslami Toplum Partisi (Komel) 7, İslamcı İslaha Doğru ittifakı 5 milletvekili çıkardı. 29 parti ve koalisyonun 111 sandalyeli meclis için yarıştığı seçime katılım oranı yüzde 57 olarak gerçekleşti. Seçimden 10 ay sonra kurulabilen koalisyon hükümetinde de KDP, KYB, Goran, Türkmen ve Hristiyanlar yer alırken muhalefeti tercih eden Yeni Nesil, Yekgirtu ve Komel hükümete katılmadı.

KYB komplosu ile Kerkük’te vali seçimi

Irak’ta 10 yılın ardından 18 Aralık 2023’te vilayet meclisi seçimleri yapıldı. 2005’ten bu yana 18 yıldır yerel seçimlerin yapılmadığı, tartışmalı statülü Kerkük’te 16 üyenin belirlenmesi için yapılan vilayet meclisi seçiminde Kürtler 7, Araplar 6, Türkmenler 2, Hristiyanlar ise 1 üye kazandı. Kürt temsilcilerin 5’i KYB, 2’si KDP kontenjanındandı. 10 Ağustos 2024’te Bağdat’ta bir otelde toplanan 5 KYB’li, 3 Şii Arap ve 1 Hristiyan üyenin oyuyla KYB’li Rebwar Taha vali olarak seçildi. Türkmen temsilcilerinin, 3 Arap üyenin ve KDP'nin haberdar edilmediği bir toplantıda yapılan seçimin meşru olmadığı itirazlarına rağmen Irak Cumhurbaşkanı, Taha’yı Kerkük Valisi olarak atayan kararnameyi onayladı. Ankara, seçimin oldu-bittiye getirilmesinin kabul edilmeyeceğini açıkladı.

Türkiye, Kerkük’te  adil ve huzurlu bir geleceği teminen Kürt, Arap, ve Türkmenler arasında “dönüşümlü valilik” sistemini destekliyordu. Bafel Talabani’nin Iraklı Arap Şiilerle ittifak yaparak ve arkadan dolanarak Kerkük valiliğini elde etmesi, bölgede Türkiye-İran güç mücadelesinde İran’ın kazanımı olarak sunuldu.

PKK destekçisi KYB lideri Bafel Talabani

IKBY içinde gücünü artırmak isteyen Celal Talabani’nin büyük oğlu Bafel Talabani, sadece İran ve İran’a bağlı Şii eksenle işbirliği yapmıyor, ABD’nin bölge projelerinin taşeronluğunu da yapıyor. Bafel, babasının sağlığında önce Fransız Lejyonunda, ardından İngiliz Özel Kuvvetlerinde askeri eğitim aldıktan sonra 2004’te Süleymaniye’ye döndü ve KYB’nin istihbarat birimi Zenyari’nin başına geçti, KYB’ye bağlı Terörle Mücadele Grubu’nu kurdu ve yönetti. 

Bu iki birim eliyle Irak ve Suriye’deki PKK/YPG’yi destekledi, terör örgütüne eğitim verdi. Temmuz 2021’den itibaren KYB’de tek başına liderliği ele aldıktan sonra, ABD’nin desteği ile Süleymaniye vilayeti ile Suriye’deki PKK/YPG kadroları arasında bir terör koridoru oluşturma çabasına girdi. Elindeki helikopterlerle Irak-Suriye arasında teröristlerin taşınmasını sağladı.

Türkiye, terör örgütü PKK’nın Süleymaniye’de varlığını sürdürdüğü ve havaalanına sızarak uçuş güvenliğini tehlikeye atabileceği gerekçesiyle Nisan 2023’te Süleymaniye uçuşlarını askıya aldı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 18 Mart’ta CNN’e verdiği röportajda; “Süleymaniye’deki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) liderliği ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri, samimiyeti bizim için bir problem olmanın ötesinde artık ulusal bir güvenlik tehdidi olmuştur” dedi.

Dengeleri değiştiren Türkiye-Irak-KDP işbirliği

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Ağustos 2023'te Bağdat'a gerçekleştirdiği resmi ziyaretle Türkiye-Irak ilişkileri yeni bir boyut kazandı, Irak merkezi yönetiminin hızla Türkiye ile yakınlaştığı bir süreç başladı. Aslında güçlü diyalog kurma iradesi, Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi'nin Mayıs 2019'da Türkiye'yi ziyaretinde ortaya çıkmış, iki ülke arasındaki askeri ve güvenlik işbirliğinin ahdi temelinin güçlendirilmesi hususunda anlayış birliği oluşmuştu. Ancak, Irak'taki iç karışıklıklar ve koronavirüs salgını gibi olumsuzluklar nedeniyle işbirliği istenilen düzeye çıkamamıştı.

2021’de yapılan seçimlerin ardından kurulan başbakan Muhammed Şiya es-Sudani hükümeti de Türkiye ile ilişkileri geliştirmeye oldukça istekli oldu, Sudani, Şubat 2023’te Türkiye'yi ziyaret etti. Ertesi yıl 22 Nisan 2024’te, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak'ı ziyareti sırasında imzalanan Stratejik Çerçeve Anlaşması ve kurulan daimi mekanizmalarla Irak ile işbirliği kurumsal ve sürdürülebilir bir çerçeveye oturtuldu. Türkiye, Irak, Katar ve BAE arasında imzalanan “Kalkınma Yolu Projesi Hakkında Ortak İşbirliği Mutabakat Zaptı” ile iki ülkenin ekonomik birlikteliği perçinlendi.

Yeni dönemin sonucu olarak, PKK 23 Temmuz’da Irak'ta "yasaklı örgüt" ilan edildi, Irak Federal Yüksek Mahkemesi PKK ile ilintili olduğu gerekçesiyle 3 partinin faaliyetlerini durdurdu. 15 Ağustos 2024'te, Bağdat'ta Ortak Güvenlik Koordinasyon Merkezi kurulmasını da kapsayan, “Askeri, Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı" imzalandı. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler yaptığı açıklamada, Türkiye ile Irak arasında terörle mücadele konusunda atılan son adımların "bir dönüm noktası" olduğunu ifade etti.

Bu süreç, Türkiye, Erbil ve Bağdat’ı birbirine yaklaştırdı. Türkiye-Irak-KDP arasındaki işbirliği mutabakatı Irak’ta Türkiye’nin ve KDP’nin elini güçlendirerek bölgedeki dengeleri değiştirdi.

20 Ekim seçimine giden süreç

20 Ekim 2024’te yapılan seçim öncesinde, 15 Temmuz’da Erbil'de, seçim mitinginde konuşan KDP Başkanı Mesut Barzani seçimden sonra Kürdistan'da kargaşa görmek istemediğini söyleyerek “Tek Bölge, tek Parlamento, tek Hükümet ve tek Peşmerge gücü olacak. Mafya ve terör ittifakına son verilmeli” demiş ve seçimlerden sonra tüm taraflara kardeşlik elini uzatacaklarını ilan etmişti.

Seçime 4 gün kala 16 Ekim günü IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’nin Ankara’yı ziyareti dikkat çekti. Barzani, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile görüştü. Görüşmelerde IKBY ve Irak’ın Türkiye ile ilişkilerinin geliştirilmesi, ekonomik, güvenlik ve bölgedeki gelişmelerin ele alındığını ifade eden Barzani, Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olduklarını ve bunu devam ettirmek istediklerini söyledi. Zamanlama itibariyle, seçmene KDP’nin arkasında güçlü Türkiye desteğinin olduğu mesajını verdiği anlaşılıyor.

Nasıl bir hükümet kurulabilir?

Seçim sonuçlarına göre KYB, Süleymaniye dışında diğer seçim bölgelerinde oy düşüşü yaşamıştır. KDP, bölgenin bütününde gücünü artırırken KYB’nin ilk defa genel bir düşüşe geçmesi kendileri tarafından sorgulanmalıdır.

Seçim tablosundan, ilk iki parti KDP ve KYB’nin bir araya gelerek daha önce olduğu gibi koalisyon hükümeti oluşturmaları en makul seçenek olarak öne çıkıyor. Mesut Barzani’nin seçimlerden sonra tüm taraflara kardeşlik elini uzatacaklarını söylerken, çekişmeli oldukları KYB’yi kastettiği seziliyor.

Bağdat’ın Türkiye ile ilişkilerini stratejik düzeye taşıması, PKK’yı lağvetme yada yok etme kararlılığına Bağdat ve Erbil’in de destek vermesi, ABD’nin bir yıl içerisinde Irak’ı terk edeceğine dair taahhüdü, Hamas-İsrail savaşının bölgeye sıçrayacağı endişesiyle İran ve vekil güçlerinin kendi dertlerine düşmesi, Türkiye’nin de ortağı bulunduğu Kalkınma Yolu Projesi’nin Irak halkına getireceği refah, hep birlikte değerlendirildiğinde, KYB için en akılcı seçeneğin KDP ile koalisyonda yer alması ve Türkiye karşıtlığından vazgeçmesi gözüküyor. Maceraya devam etmek, hem Befal Talabani hem de partisi için iyi bir gelecek vaad etmiyor.

Seçimden sonra 8 Kasım’da KDP’nin, HDP'nin Erbil'deki yöneticilerini kentten zorla çıkardığına,  asayiş güçlerinin kendilerine "Artık Erbil'e adım atamazsınız, Süleymaniye’ye gidin" dediğine ilişkin haberler PKK’ya karşı tavizsiz ortak duruşun devam edeceğini gösteriyor.

KYB’nin ilişkileri normalleştirmesi Türkiye’nin temennisidir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 18 Mart’ta CNN Türk’e verdiği mülakatta,Bizim arzumuz Süleymaniye’deki arkadaşlarımızın yol yakınken hatalarından geri dönmesi, Türkiye’yle dostluklarını tarihte olduğu gibi bugün de yine perçinlemeleri ve ortak geleceğe beraber hareket etmemiz. Yani Erbil, Süleymaniye, Bağdat, Kerkük, Musul, burada biz hep beraber geleceği kuracağız. Terör örgütüne, PKK’ya veya DEAŞ’a burada yer yok, bunları bizim artık sistem dışına atmamız lazım. Bunlar kullanım ömrü tamamlanmış örgütler” sözleriyle Türkiye’nin beklentilerini anlatmıştı. Seçimden sonra sürecin bu yönde gelişmesi beklenebilir.

Sonuç

20 Ekim seçim sonuçları, Türkiye-Irak-IKBY ilişkilerinin gelişmesinin Iraklı Kürt seçmene ve dolayısıyla siyasetine yansıdığı bir ayna olmuştur. Bölgede değişen dengeler ve kurulan ittifaklar seçim sandığında karşılık bulmuştur.

Seçim sonucu, 10 Ağustos’ta, KYB’li Rebwar Taha’yı Kerkük’e vali seçtiren kumpasa verilen büyük bir cevaptır aynı zamanda. KDP, seçimin tartışmasız galibi olmuş, güç devşirmek için ABD-İran politikalarına hizmet eden, PKK yandaşı Bafel Talabani ve ortakları yenilgiye uğramıştır. Seçmen, Ankara-Bağdat-Erbil eksenine güven duymuş ve bu ittifakı onaylamıştır. Seçime, bir önceki seçime nispetle 13 puan daha fazla katılım sağlanması, bu ittifakın bölgeye huzur ve refah getireceğine güven duyulduğunun işaretidir.

Bu aynı zamanda teröre son verme iradesidir. Türkiye’de Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de başlattığı, terör örgütünü lağvetme, sivil Kürt siyasetine el uzatma, yaklaşan büyük bir savaşa karşı iç bünyeyi tahkim etme girişiminin IKBY’de de karşılık bulmasıdır. Nitekim, Neçirvan Barzani 30 Ekim’de yaptığı açıklamada “Ankara’daki (TUSAŞ) terörist saldırı mevcut sürecin baltalanması amacıyla yapıldı. Türkiye’deki barış sürecini baltalamak isteyenlere izin verilmemelidir. Türkiye’deki barış sürecinin sonuca ulaşmasından büyük mutluluk duyarız. Çözüm sadece Türkiye için değil tüm bölgeye katkı sağlar” demişti.

Hamas-İsrail savaşı, bölgedeki bütün Müslüman halkları tehlikenin büyüklüğü karşısında kendisine getirmiştir. İsrail başbakanı Binyamin Netabyahu’nun 27 Eylül’de BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Orta Doğu’da erişemeyeceğimiz bir yer yok" sözleriyle bütün Ortadoğu devletlerini tehdit etmesi ve kürsüde gösterdiği haritada Irak’ı hedef “Lanetli” ülke kategorisinde sunması, Irak devlet yöneticilerini ve halkını dehşete düşürmüş, ülke içinde birlik sağlama, ortak tehdide maruz kaldıkları komşu ülkelerle hızlı bir dayanışma içine girme gerekliliğini hissettirmiştir. İsrail’in işgal sürecini başlattığı “vaadedilmiş topraklar” içinde Irak Kürdistan bölgesi de yer almaktadır ve yaktığı ateş oraya da ulaşacaktır. 16 Ekim’de IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’nin, 1 Kasım’da Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin Ankara’ya ziyaretleri söz konusu tehdide karşı işbirliği kapsamdadır.

İşgalci İsrail’in ve onun soykırım işbirlikçisi ABD’nin, sömürgeci batılı birkaç ülke dışında, itibarı kalmamıştır. Herkes, döktüğü mazlum kanının bedelini mutlaka ödeyecektir. Dolayısıyla, ABD’ye sırtını dayayan, ABD’nin çıkarları için kurup yönettiği PKK’ya destek veren Bafel Talabani siyasetinin geleceği de olmayacaktır.

Diğer taraftan; Filistin davasının her fırsatta öncülüğünü yaptığını dile getiren İran’ın Gazze savaşındaki kaçamak tutumu, direniş eksenini ortada bırakarak kendi postunu kurtarma derdine düşmesi, sessiz kalarak Batı dünyasından kendisine istisna tanıyacağı beklentisi, Irak’taki vekil güçleri ve diğer işbirlikçilerini ciddi şekilde güven zaafiyetine uğratmıştır. Bundan sonra İran; Irak, Lübnan, Suriye, Yemen gibi nüfuz alanlarında eski itibarını ve oyun gücünü bulamayacaktır.

Bölgede statüko ve güç dengesi hızla Batı aleyhine değişmektedir. IKBY seçim sonuçları, Irak’ta da yeni bir dönemin habercisidir.