Sinan TAVUKCU
Tüm Yazıları1 Ocak’ta LNG’ye yapılan zamları protesto etmek için başlayıp hükümet değişikliğine, KGAÖ’nün askeri müdaheleye çağrılmasına kadar kısa sürede yaşanan çatışmaları Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev “Trajik Ocak Olayları” olarak isimlendirdi.
Kanlı olayların yaşandığı bu süreçte, cumhurbaşkanının kaosu yönetme biçimi, olayların arka planına ilişkin açıklamaları ve çözüm teklifleri bu yazının konusunu teşkil edecektir.
Kısaca olayların gelişimi
Hükümetin 1 Ocak’ta LNG’ye yaptığı %100 oranındaki zammı protesto etmek için 2 Ocak’ta petrol üretim şehri Aktau’da halk sokaklara çıktı. Protestolar Almatı, başkent Nursultan, Karaganda, Çimkent, Kökteşav, Beynau şehirlerine de yayılarak şiddetlendi. 4 Ocak’ta güvenlik güçleri ile protestocular arasında çatışmalar meydana geldi.
Cumhurbaşkanı Tokayev, olayların büyümesinden hükümeti sorumlu tutarak 5 Ocak’ta Başbakan Askar Mamin’i, Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Karim Masimov’u görevden aldı. Başbakan Yardımcısı Alihan Smayilov’u başbakan olarak görevlendirdi. LNG fiyatlarında indirime gidildi. Cumhurbaşkanı güvenlik güçlerinin barışçıl gösteriler düzenleyen eylemcilere ateş açılmayacağını söyledi.
Fakat protesto gösteriler dinmedi. Aynı gün ülkenin tamamında OHAL ilan edildi. Protestolar durmak yerine dozunu artırarak şiddet eylemlerine dönüştü. Yağma, kamu mallarının tahribi, Almatı'daki uluslararası havalimanının ele geçirilmesine kadar işler büyüdü. Çatışmalarda güvenlik görevlileri ve protestoculardan çok kişi hayatını kaybetti, yaralandı.
Tokayev, Nursultan Nazarbeyev’e ait olan Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanlığı’nı kendisi üstlendi.[1] Televizyona çıkarak bütün ülkeye yaptığı konuşmada, "Devlet Başkanı ve bugünden itibaren Güvenlik Konseyi Başkanı olarak, azami düzeyde sert olmayı planlıyorum” açıklaması ile söylemlerini sertleştirdi. Protestoların sorumlularının “dışarda özel eğitim almış uluslararası terörist çeteler” olduğunu ve “Kazakistan’a yönelik bu saldırının bir işgal girişimi olarak görülmesi gerektiğini” söyledi. 5 Ocak’ta Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nü (KGAÖ) Kazakistan’a müdahale gücü göndermeye davet etti. Rus birlikler 6 Ocak günü Kazakistan’a vardı.
KGAÖ Anlaşmasının 4. Maddesine göre örgüt sadece bir üye ülkenin topraklarının veya egemenliğinin dış güçler tarafından tehdit altına alınması halinde o ülkeye asker sevk edebilmekteydi. Dolayısıyla iç çatışma ya da kaos KGAO müdahale kapsamına girmiyordu. Olayların, “uluslararası terörist çetelerin işi” ve “Kazakistan’a yönelik bir işgal girişimi” olarak tanımlanması KGAO müdahalesini meşrulaştırıyordu.
Neticede; Rusya, Belarus, Ermenistan, Tacikistan ve Kırgızistan askerlerinden oluşan 2.050 kişilik KGAÖ birlikleri Kazakistan’a geldi. Kazak yetkililerin “anti-terör” operasyonu olarak adlandırdığı faaliyetlere iştirak etmeyerek, sadece stratejik önem arz eden tesislerin korunmasında görev aldı.
Tokayev, 7 Ocak'ta ülkenin tüm bölgelerinde anayasal düzenin yeniden sağlandığını açıkladı. 10 Ocak günü ülke çapında yas ilan edildi.
Cumhurbaşkanı 11 Ocak’ta KGAÖ barış güçlerinin misyonunun tamamlandığını, 2 gün içinde aşamalı olarak ülkeden çıkmaya başlayacağını ve çekilme sürecinin en fazla 10 gün olacağını duyurdu.
Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’e göre olayların gelişimi
Cumhurbaşkanı Cömert Tokayev 11 Ocak'ta parlamentoya yeni bir Kabine sundu. İçişleri, Savunma, Maliye, Eğitim ve Bilim, Tarım, Çalışma ve Sosyal Koruma Bakanları gibi kilit bakanlar yerinde kaldı. Ulusal Ekonomi, Enerji, Adalet, Sağlık, Sanayi ve Altyapı Geliştirme bakanları değiştirildi.
Cumhurbaşkanı, parlamentoda milletvekillerine hitaben yaptığı konuşmada[2], yaşanan kanlı olayların bir kronolojisini anlattıktan sonra, kapsamlı bir değerlendirme yaptı, konuşmasında önemli tespit ve çözüm teliflerinde bulundu.
“Trajik Ocak günlerinin olaylarının özü budur” vurgusuyla, Ocak başında başlayan olayların aşamalarını ve Kollektif Güvenlik İşbirliği Örgütü’nü davet etme sebeplerini kronolojik sıraladı. Öncelikle protesto olaylarını üç aşamalı olarak gördüğünü söyledi.
İlk turda, başta Zhanaozen olmak üzere birçok bölgede mitingler düzenlenmiş, otogaz fiyatlarındaki artış nedeniyle halkın hoşnutsuzluğu bir araç olarak kullanılmıştı. İkinci aşamada, gösterilere haydutlar ve çapulcular katılmış, üçüncü aşamada yabancı savaşçılar da dahil olmak üzere silahlı teröristlerin katılımıyla "sıcak" bir aşama izlemişti.
Protesto ve eylemlerin arakasındakileri “Profesyoneller” olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı, devlete karşı “komplo” düzenleyen bu saldırının organizatörlerinin ortaya çıkacak bir bahane bulmaları gerekiyordu, amaçları devlet kurumlarını düzensizliğe sevk etmek, anayasal düzenin altını oymak ve nihayetinde “iktidarı ele geçirmekti açıklamasında bulundu. Kazakistan'a yönelik saldırı planı bir dizi farklı yönü içeriyordu: askeri, siyasi, ideolojik, dezenformasyon ve diğerleri.
Tokayev konuşmasında; Ülkemize karşı bir terör savaşı başlatıldı, direnme fikrini bile bastırmak için nüfus arasında korku ekti, profesyonel olarak geliştirilmiş senaryolara göre toplumumuzun bütünlüğü sistemli bir şekilde parçalandı, bütün bunlar komplocu bir şekilde gerçekleştirildi sözleriyle komplo olarak nitelediği EYLEMLERİN uygulanma aşamasına işaret etti.
Cumhurbaşkanı güvenlik birimlerine öfkeliydi. “Ulusal Güvenlik Komitesi, yetkili bir organ olarak, bu yıkıcı çalışma hakkında net bir değerlendirme yapamadı ve yapmak istemedi. Ulusal güvenliğe yönelik kritik bir tehdidi görmedi.” dedi.
Tokayev (KGAÖ)’ye asker göndermesi için başvurmasını özetle; “Ülkemize karşı uluslararası terörizm adına silahlı bir saldırı olduğu için, Kazakistan’ın yasal hakkı olarak talep ettik. Böyle bir karar vermeseydik teröristlere karşı Almatı üzerindeki kontrolü tamamen kaybedebilirdik. Almatı'yı kaybedersek, başkenti ve ardından tüm ülkeyi kaybederdik. Başkentte bir barışı koruma birliğinin ortaya çıkmasıyla, buradan ek özel kuvvet birimlerini Almatı'ya transfer edebildik ve şehri kurtardık. Hep birlikte, tek bir ulus olarak Almatı'yı ve diğer bölgesel merkezleri savunduk.” sözleriyle açıkladı.
Savunma ve güvenlik birimlerinde radikal değişikliğe işaretler
Tokayev, bu komplonun daha önce tespit edilememesinin suçunun Ulusal Güvenlik Komitesi ve Kazakistan'ın iç istihbarat teşkilatı KNB'de olduğunu söyledi. İçişleri Bakanlığı özel kuvvetlerinin terör saldırılarını püskürtme konusundaki cesaretine vurgu yapan Cumhurbaşkanı, Savunma Bakanlığı ve Devlet Güvenlik Servisi askerlerinin bir kısmını görevlerine sadakat göstermemekle suçladı.
Hatta, KNB’nin sorumluluğunun ihmalden daha öte olduğunu söyleyerek “Bazı şehirlerde KNB şefleri yeterli sayıda silaha sahip olmalarına rağmen müdahalede bulunmadan ofis binalarını terk ederek arkalarında silah ve gizli belgeler bıraktı” dedi.
“Son derece önemli bir nokta olarak” vurgusuyla, devletin neden militanların uyuyan hücrelerinin varlığını ve faaliyetlerini tespitte uyuduğunu, terör yandaşlarını tespit etmek ve etkisiz hale getirmek için neden gizli bir çalışma yapılmadığını, ülke topraklarında neden bu kadar çok yasadışı silah ve özel teçhizat olduğunu sorguladı.
Ulusal güvenliğin sağlanmasına yönelik tüm sistemin radikal bir şekilde yeniden düzenlenmesinin stratejik bir görev olduğunu söyleyen Tokayev, silahlı kuvvetlerin, kolluk kuvvetlerinin, ulusal güvenlik teşkilatının ve dış istihbaratın çalışmalarının yeniden yapılandırılması, kurumlar arası uyumun sağlanması gerektiğini ifade etti ve “Ulusal Muhafızları nicelik ve nitelik olarak güçlendirmeliyiz” sözleriyle Kazakistan savunma ve güvenlik birimlerinin yönetiminde ve teşkilatlanmasında radikal değişikliklerin olacağının sinyalini verdi.
Tüm bölgelerde istikrarın sağlandığını söyleyen Cumhurbaşkanı, KGAÖ’nün görevini başarıyla tamamladığını, barışı koruma birliğinin aşamalı olarak geri çekilmesini 10 gün içerisinde tamamlayacağını açıkladı.
Cumhurbaşkanın olaylara ilişkin tespitleri ve çözüm teklifleri
Cumhurbaşkanı konuşmasında, “Geçmiş olaylar toplumumuzda var olan akut sorunları ortaya çıkardı. Şehirlerimize, akrabalarımıza ve dostlarımıza yönelik saldırılar, devletimizin temel değerleri olan barış ve istikrarın ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi.” sözleriyle toplumsal sorunların yıllar içerisinde kangren haline geldiğine işaret etti.
Devlet kurumlarının sosyal problemleri maskelemeyi sevdiğini söyleyen Tokayev, birçok insanın işsizlik ve sosyal güvensizlik içinde yalnız kaldığını söyleyerek “sosyal ve emek politikalarının niteliksel olarak yenilenmesine ihtiyaç olduğu” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı, Kazakistan halkı ve devleti arasındaki ilişkiye dair önemli tespitlerde bulundu. Gerçekleşen trajik olayların büyük ölçüde ciddi sosyo-ekonomik sorunlardan ve bazı devlet organlarının etkisiz veya daha doğrusu başarısızlığından kaynaklandığının kabul edilmesi gerektiğini, akut hale gelen eşitsizlik sorununun yıldan yıla daha da kötüleştiğini söyledi. Güç yapılarının temsilcileri ile halk arasındaki farklılaşmaya dikkat çekti.
Konuşmasında; devlet ve toplum arasındaki ilişkiyi dönüştürmeye, sosyal sözleşme için yeni bir formata ihtiyaç olduğunu, Kazakistan siyasi modernleşmesi sürecinin sürdürüleceğini, sosyal adaletin en önemli konu olmaya devam ettiğini, devletin sağlık, eğitim, sosyal destek alanındaki gerçek sorunların çözümü ile ilgileneceğini ifade etti.
“Yeni bir Kazakistan” vurgusu
Cumhurbaşkanı Tokayev konuşmasında; halkın birliğinin, egemen kalkınmanın ve Kazakistan'ın bağımsızlığı fikirlerine samimi inancın toplumun sağlamlaşması ve ülkenin ilerlemesi için güçlü bir temel olduğuna inandığını söyledi.
“Birlikte yeni bir Kazakistan inşa edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı devletin temel işlevlerinin;
-Tam ve kaliteli bir şekilde yerine getirilmesi,
-Kanun ve düzenin gözetilmesi,
-Mülkiyet haklarının korunması,
-Vatandaşların güvenliğini garanti altına alınması,
-Sosyal faydalar ve kaliteli kamu hizmetleri sağlanması,
olan yeni bir yapıya dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Sivil toplum ve uzmanlarla geniş ve yapıcı bir diyalog temelinde hazırlanacak YENİ BİR SİYASİ REFORM PAKETİ sunacağını açıkladı.
Ekonomik düzenlemeler ihtiyacı
Cumhurbaşkanı parlamento konuşmasında; devlet destek ve teşviklerinin etkinliği ve mevcudiyeti hakkında pek çok adaletsizliğin bulunduğunu, mevcut sistemin esas olarak büyük yapılara hizmet vermeye odaklandığını, oligopolü güçlendirmeye hizmet ettiğini, büyük işletmeler lehine rekabeti boğduğunu, bazı iş adamlarının yada şirketlerin dokunulmazlık statüsüne sahip olduğunu, bankacılık sisteminin bazı soyadları taşıyan imtiyazlı seçkinlere hizmet ettiğine dikkat çekerek bir sistem eleştirisi yaptı. Devlet destek ve teşviklerinin şeffaf olduğu, küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişimine hizmet edecek mekanizmalar kurulması gerektiğini söyledi.
Kazakistan bölgelerinin düzensiz geliştiğine, bölgelerarası dengesizliğin, orantısızlığın toplumsal rahatsızlık ve göçmen duyguların büyümesine sebep olduğuna, son olayların batı ve güney bölgelerinde istihdamla ilgili akut bir sorun olduğunu gösterdiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı sistemik sanayileşme, KOBİ'lere yardım ve bu alanlarda hizmet sektörünün geliştirilmesinin bölgesel değil, ulusal bir öncelik olması gerektiğini ifade etti. Kamu yönetimi sisteminde kapsamlı bir reform ihtiyacına, işe alımda liyakat esasına uyulmasına işaret etti.
Hükümet üyelerinin, bölge yöneticilerinin ve milletvekillerinin maaşlarının yeterli olduğunu, artırılmaması için beş yıllık bir moratoryum ilan etmenin mümkün olduğunu düşündüğünü söyledi. Bunlar dar gelirli kesimlerin hoşuna gidecek vurgulardı.
“Ulusal Fon” oluşturulması
Cumhurbaşkanı konuşmasında, ekonomi büyüdükçe nüfusun tüm gruplarının gelirlerinin artması gerektiği halde ülkede oluşturulan sosyo-ekonomik sistemin milli gelirin dağılımında etkisiz kaldığını, mali ve oligarşik grupların ekonomik büyümenin temel yararlanıcıları haline geldiğini, yerleşik oligopollerin serbest piyasanın gelişimini ciddi şekilde sınırladığını ve ülkenin rekabet gücünü azalttığını söyledi.
“Kazakistan halkına saygı göstermenin ve onlara sistematik ve düzenli bir şekilde yardım etmenin zamanının geldiğine inanıyorum” diyen cumhurbaşkanı bunu gerçekleştirmek üzere bir ULUSAL FON kurulacağını açıkladı.
Bu Fonun işleyiş biçimi şöyle olacak;
-İdare veya Hükümet altında çalışmayacak,
-Topluma hesap verebilir olacak,
-Tüm bilgilerin kamuoyuna açık olacağı şeffaf bir yapıya sahip olacak
-Fon için yetkili bir denetleme kurulu oluşturulacak, dürüst ve sorumlu bir lider atanacak.
Cumhurbaşkanı “bu Fonun toplumu pekiştirmek için başka bir araç olabileceğinden ve vatandaşlarda sosyal adalet duygusunu güçlendireceğinden emin olduğunu” söyledi.
Bu fon halkın sağlık hizmetleri, eğitim ve refah girişimleri için harcanacak.
Fonu dikkat çekici kılan, büyük devlet şirketlerinden ve varlıklı iş adamlarından gelen bağışlarla oluşturulmasının öngörülmesiydi. Tokayev, "Ayrıca büyük servete sahip olan ama gölgede kalan insanların da katkıda bulunmalarını bekliyorum" sözleriyle gri alanda faaliyet gösteren iş adamlarından da Fona para aktaracaklarını söylemiş oldu.
Bu fonun finansmanı yöntemiyle; bir yandan yoksul halk kesimlerinin taleplerinin karşılanacağı, zenginden alıp fakire dağıtarak adil ve mazlumun yanında bir devlet algısı oluşturulacağı, ayrıca önceki dönemde zenginleşen sınıfın/oligarkların servetlerini bu fona aktarmaya zorlanarak tasfiye edilecekleri anlaşılıyor. Bundan cumhurbaşkanının savunma ve güvenlik örgütünün yanı sıra iş dünyasını da yeniden yapılandırmak istediği ortaya çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Tokayev, yeni kabineye özel sektörle birlikte çalışması ve önümüzdeki iki ay içinde bu konularda çalışma ve bir plan yapılması talimatını verdi.
Kazakistan olayları Türkiye’den nasıl anlaşıldı?
Kazakistan, soydaş ve inanç, kültür itibariyle kardeş bir ülke olmasına rağmen gerek coğrafyanın yakın olmayışı gerekse Sovyet işgalinden sonra farklı bloklarda olmamız sebebiyle Sovyetler dağılana kadar uzak kaldığımız bir coğrafya oldu.
Orda olup bitenden merak ve kaygı duyan Türk kamuoyu, bir yandan bir kısmının dezenformasyon olduğu anlaşılan haber kaynaklarından hadiseleri takip etmeye diğer yandan kendi yaşadığı tecrübelerden hareketle anlamlandırmaya çalıştı. Olayları 2013’te yaşadığımız “Gezi Olayları” ya da benzerliklerine bakarak “15 Temmuz 2016” darbe ve işgal girişimi üzerinden anlamaya çalıştı. Tabii ki yaşanmakta olan sıcak gelişmeler, yeni bilgilerin ortaya çıkması ve zamanın geçmesiyle daha soğukkanlı olarak değerlendirilecektir.
Kardeş Kazakistan halkının huzur ve istikrara kavuşması bütün Türkiye’nin beklentisi ve duasıdır. Türk kamuoyunda, 2021 yılında ilan edilen Türk Devlet Teşkilatı’nın üyelerini tehdit ve tehlikelerden koruyacak ortak güvenlik mekanizmaları oluşturması gerektiği talebi yükselmiştir.
Türk kamuoyunun bu talebi ile birlikte, Türk Devletler Teşkilatı’nın da bu yönde en hızlı bir şekilde hareket ederek bu açığı acilen kapatacağını umut ediyoruz. Aksi takdirde, yeniden şekillendirilmeye çalışılan dünya düzeninde, Ortaasya’da mevcut Türk Devletleri korkunç oyunlar ve sinsi planlarla karşı karşıya kalarak devletler ile halkların arasının açıldığı, güçsüz, dışa bağımlı birer ülke olmaktan kendilerini kurtaramazlar.
[1] Kazakistan 1991’den Mart 2019’a kadar Nursultan Nazarbayev tarafından yönetildi. 10 Haziran 2019’da oyların yüzde 70,76'sını alarak cumhurbaşkanı seçilen Kasım Cömert Tokayev 12 Haziran 2019’da resmi olarak devlet başkanlığı görevine başladı.
Tokayev, 9 Ekim 2019'da imzalanan ve Nazarbayev'e kendisi tarafından yapılan önemli atamalar üzerinde veto yetkisi veren bir kararnameyi imzaladı. Yeni kararname ile, cumhurbaşkanının kabine bakanlarını (savunma, içişleri ve dışişleri hariç), bölge valilerini ve belediye başkanlarını ve ayrıca kendi güvenlik başkanı da dahil olmak üzere çeşitli güvenlik güçlerinin başkanlarını atamadan önce Nazarbayev'e danışma mecburiyeti getirildi. Nazarbayev, 2010 yılında aldığı “Ulusun Lideri” sıfatıyla, iç, dış ve güvenlik politikalarını oluşturma ve müdahale etme hakkını elinde tuttu, ülkenin tüm güvenlik organlarını denetleyen organ olan Güvenlik Konseyi'nin de ömür boyu başkanı oldu.
16 Mayıs ve 10 Haziran 2020'de Cumhurbaşkanı Tokayev, olağanüstü hal veya savaş sırasında kendi yetkilerini genişleten anayasa değişikliklerini imzaladı.
[2]https://akorda.kz/ru/vystuplenie-glavy-gosudarstva-kk-tokaeva-na-zasedanii-mazhilisa-parlamenta-respubliki-kazahstan-1104414
Güncel Yazıları
Trump’ın İşgal Tehdidi Altındaki NATO Üyeleri Çaresiz
10 Ocak 2025
İran Devlet Aklı Buharlaştı mı Yoksa Çaresiz mi?
06 Ocak 2025
Suriye’de Düşmekte Olan Diktatörlük ve Çökmekte Olan Şiaizm
06 Aralık 2024
Ukrayna Savaşının Körüklenmesi Trump’a Yönelik Küreselci Darbedir
21 Kasım 2024
IKBY Seçimleri ve Bölgenin Geleceği
14 Kasım 2024
Gazze Savaşı ABD Donanmasını da Vurdu -ABD Donanması “Yorgun”, Mürettebat “Tükenmişli..
12 Kasım 2024
Japonya’yı Erken Genel Seçim Sonrası Siyasi Kaos mu Bekliyor?
06 Kasım 2024
Netanyahu’nun “Nimet ve Lanet” Kavramları Üzerinden Ortadoğu’yu Dizayn Projesi..
11 Ekim 2024
ABD ve İngiltere Dış İstihbarat Başkanlarının Ortak Makalesine Yansıyan Ruh Hali: Yal..
10 Eylül 2024
İslam Dünyası’nda Yeni Bir Savunma Güvenlik Ekseni Doğuyor
03 Eylül 2024
Bangladeş Halk Ayaklanması Hint Kıtası’nda Dengeleri Değiştirecektir
06 Ağustos 2024
Soykırım İşbirlikçisi ABD Kongresi'nde Netanyahu’nun Boş Konuşması
25 Temmuz 2024
İran Cumhurbaşkanlığı Seçimi İkinci Turunda Halkın Yönetime Olan Sürprizi
19 Temmuz 2024
NATO Bildirisi: Aslında Çok Kutupluluğa Meydan Okuma
13 Temmuz 2024
Fransa’da Sol İktidar Avro Bölgesi'nin İstikrarını Bozar mı?
10 Temmuz 2024