5 Kasım ABD başkanlık seçimlerinde Demokratların adayı Kamala Harris karşısında ezici bir zafer kazanan Donald Trump’ın seçim konuşmalarında iki vaadi öne çıkmıştı. İlki, içeride Amerikan halkı aleyhine küreselcilerle iş tutan derin devleti tasfiye ederek haydut bürokratları ve kariyer politikacılarını kovmak, ikincisi ise dünyada cereyan eden savaşları sona erdirmekti.
Trump, konuşmalarında Kasım’da seçilmesi halinde Ukrayna-Rusya savaşını 24 saat içinde bitireceğini iddia ediyordu.
5 Kasım’da kıran kırana, başa baş bir seçim olacağı, seçimin partililer arasında ciddi çatışmalara yol açacağı beklentisi yüksekti. Ama, Trump net bir zafer kazandı ve seçim öncesi bir iç çatışma çıkacağı endişesi gerçekleşmedi.
Yeni başkan Donald Trump yaptığı zafer konuşmasında, “Biliyorsunuz, hiç savaşımız olmadı. Dört yıl boyunca, IŞİD’i yenmek dışında hiçbir savaşımız olmadı. IŞİD’i rekor hızda yendik ama hiç savaşımız olmadı. Savaş başlatacağımı söylediler. Ben savaş başlatmayacağım. Savaşları durduracağım. Bu, demokrasi ve özgürlük için de büyük bir zaferdir. Birlikte Amerika’nın şanlı kaderinin kilidini açacağız ve halkımız için en mükemmel geleceği inşa edeceğiz.” dedi.
Savaşları durdurmak; savaşlardan kazanan, savaşlar üzerinden güç devşiren ve devletleri savaş tehdidi ile çoğunlukla hizaya getiren Küreselciler için yolun sonu demekti.
Görünüşe göre, Küreselciler ve Derin Devlet, sandıkta başkanlığı kolayca Trump’a teslim etmişti. Seçim çalışmaları sırasında adaylığını engellemek için suikast bile düzenleyen derin devletçilerin kuzu kuzu Trump’ın kasap bıçağına boynunu uzatması şaşırtıcıydı. Ancak, küresel bir çetenin parçası olan Amerikan derin devletinin savaşmadan teslim olması da akla aykırıydı. Ne zaman ve nasıl hamle yapacağı bekleniyordu.
Görev süresi 20 Ocak’ta dolacak olan başkan Joe Biden’ın giderayak, 17 Kasım’da, Rusya topraklarına saldırması için Ukrayna’ya uzun menzilli ABD yapımı Ordu Taktik Füze Sistemlerini (ATACMS) kullanma izni vermesi, ABD’yi ve dünyayı 3.Dünya Savaşı’yla karşı karşıya bıraktı.
Demokrat Partili başkan Biden’ın savaşı kışkırtan ve çatışmaları nükleer savaş boyutuna taşıyan son hamlesi, savaşı bitirme vaadiyle seçilen yeni başkan Donald Trump’a yapılmış açık bir darbeydi.
Baba Trump henüz konuşmasa da oğul Donald Trump Jr. X hesabında Biden'ın kararını kınayan şu mesajı yazdı: "Askeri Endüstriyel Kompleks, babamın barış yaratma ve hayat kurtarma şansı olmadan 3. Dünya Savaşı'nı başlatmak istiyor gibi görünüyor. O Trilyonlarca doları kilitlemek zorundayız. Hayat lanet olsun!!! Gerizekalılar!"
Trump, Ukrayna’ya para desteğini keserek savaşı sonlandırmayı düşünüyordu
Üç yıldır devam eden savaşta Kiev, müttefiklerinden yaklaşık 120 milyar euro askeri yardım aldı. Rusya ile savaşı, kendi imkan ve kabiliyetleriyle devam ettirme gücü zaten bulunmuyordu. Yapılan yardımın yüzde 41'i ABD'den gelirken Almanya, Danimarka, Birleşik Krallık ve Hollanda yardım eden diğer ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldı. ABD, şu ana dek yaptığı 56 milyar dolar yardımla Ukrayna’nın savunmasına en fazla destek veren ülke oldu.
Amerikan halkına harcanması gereken paraların Ukrayna’ya savaşması için aktarılmasına karşı çıkan Donald Trump, Eylül ayında Pensilvanya'daki seçim mitingindeki konuşmasında, "Bence Zelenskiy tarihin en büyük pazarlamacısı. Ne zaman ülkeye gelse 60 milyar dolarla geri dönüyor, eğer seçimi kazanırsam Putin ve Zelenskiy'i arayacağım ve savaşı bitirmeleri için bir anlaşmaya varmalarını söyleyeceğim" demişti. Mart ayında Trump ile görüşen Macaristan Başbakanı Viktor Orban da, “Trump’ın Ukrayna-Rusya savaşına kuruş para vermeyeceğini, böylece de savaşın sona ereceğini” söylemişti.
Zelensky, savaş en kısa zamanda bitmeli demeye başlamıştı
Donald Trump başkan seçildikten sonra Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya ile savaşın 2025 yılında diplomatik yollarla sona ermesini umduğunu söylemiş ve "Bizim açımızdan, diplomatik yollarla bu savaşın önümüzdeki yıl sona ermesini sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum." demiş, Donald Trump’ın Ocak ayında Beyaz Saray'da göreve başladığında savaşın "daha çabuk biteceğinden" emin olduğunu açıklamıştı.
Hemen barış yapılması gerektiğini söylemeye başlayan Volodimir Zelenskiy, Biden’ın 17 Kasım’da Rusya içlerini vuracak füze verme kararından sonra birden şahin kesildi ve ertesi günü Ukrayna güçleri, Amerikan yapımı ATACMS füzeleriyle Bryansk'ın Karaçev kasabasındaki bir Rus askeri tesisini vurdu. Saldırı, savaşın 1000’inci gününe dek getirilmişti. Rus yetkililer, fırlatılan 6 füzeden beşini Rus hava savunma sistemleri tarafından düşürüldüğünü açıkladılar.
Zelensky’deki bu 180 derecelik değişiklik, savaşı devam ettirme ya da sona erdirme konusunda Ukrayna devlet başkanının, daha doğrusu Ukrayna’nın bir iradesi bulunmadığını gösterdi.
Biden yönetimi 20 Ocak’a kadar savaşı şiddetlendirme kararı aldı
Ukrayna aylardır ABD, İngiltere ve diğer Batılı müttefiklerinden Rusya’daki hedefleri vurabilmek için uzun menzilli füzeler üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını istiyordu. Ancak, ABD başkanı Biden, yaklaşık 50 mil menzile sahip Yüksek Hareketli Topçu Roket Sistemi'ni (HIMARS) sınır ötesinde Rus kuvvetlerine karşı kullanılması izni verdiği halde yaklaşık 190 mil menzile sahip ATACMS'leri kullanmalarına izin vermiyordu.
Ukrayna’ya ATACMS kullanma izni verilmesi öncesinde, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 13 Kasım’da Brüksel'e gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yaptığı açıklamada, Başkan Biden'ın iktidardaki son birkaç ayında Ukrayna'ya "mümkün olduğunca çok yardım" göndereceğini söyledi ve "Başkan Biden, Donald Trump'ın göreve başlayacağı 20 Ocak tarihine kadar elimizdeki her bir doların gönderilmesini taahhüt etti" dedi. NATO ülkelerinin çabalarını Ukrayna'nın 2025'te etkin bir şekilde savaşması ya da güçlü bir pozisyonda barış müzakereleri yürütmesi için "paraya, mühimmata ve seferber edilmiş kuvvetlere" sahip olmasını sağlamaya odaklamaları gerektiğini de sözlerine ekledi.
Yani Biden yönetimi, Donald Trump'ın göreve başlayacağı 20 Ocak tarihine kadar elindeki bütün imkanlarla Ukrayna-Rusya savaşını şiddetlendirme kararını vermiş, NATO’ya da bu politikasına uygun hareket etme talimatı göndermişti.
Biden yönetiminin daha önce vermediği uzun menzilli füzeleri 5 Kasım seçiminden sonra Ukrayna’ya vermesi, Blinken aracılığıyla “Donald Trump'ın göreve başlayacağı 20 Ocak tarihine kadar” elindeki bütün imkanlarla Ukrayna’ya yardım edeceğini NATO’ya bildirmesi ve onların da bu konuda seferber olmalarını istemesi, Donald Trump’a kurulmuş küresel bir kumpas olduğunu gösteriyor. ABD derin devleti, Ukrayna-Rusya savaşının şiddetini artırarak ve yayarak ABD’yi savaştan kaçamaz hale getirmeyi, yeni başkanı savaşı bitirme vaadinden geri adım attırarak “topal ördek” konumuna düşürmeyi hedefliyor.
Rusya’nın tepki olarak yeni nükleer doktrin açıklaması
Ukrayna’nın füze saldırısı öncesinde Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, ABD'nin füze izniyle ilgili olarak, "Eğer böyle bir karar alındıysa, bu, ABD'nin bu çatışmaya müdahil olması açısından yeni bir durum anlamına gelir” dedi ve bu gelişmeyle "Washington'ın ateşe benzin döktüğünü, Rus topraklarına böyle bir saldırının ABD ve uydularının Rusya'ya karşı çatışmalara doğrudan müdahalesi anlamına geleceğini" söyledi. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev de, NATO'ya ait uzun menzilli silahların kullanılması durumunda, Kiev ve NATO unsurlarına saldırma hakkına sahip olacaklarını belirterek, "Bu da 3. Dünya Savaşı olur." açıklamasını yaptı.
ATACMS saldırıların ardından 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkenin yeni nükleer doktrinini yürürlüğe sokan kararnameyi imzaladı. Rusya’nın askeri müttefiklerini de koruma altına alan yeni doktrine göre; Rusya, kitle imha silahlarına veya büyük konvansiyonel silah cephaneliklerine sahip düşman güçler ve askeri bloklar tarafından gerçekleştirilecek saldırıları önlemek için nükleer caydırıcılık kullanabilir. Rusya'ya karşı bir saldırı hazırlamaları ve başlatmaları için egemenlik alanlarını kullandıran ülkeler de bu politikaya tabii olacak. Nükleer silahları olmayan bir blok da dahil olmak üzere, bir bloğun tek bir üyesinin saldırısı, tüm kolektif unsurlar tarafından yapılmış bir saldırı olarak kabul edilecek. Aynı durum, resmi olarak askeri bir örgüte ait olmayan bir ulusun nükleer bir güç tarafından desteklendiği durumlarda da geçerli olacak.
Rusya lideri Vladimir Putin daha önce, Batılı ülkeleri böyle bir hamleye karşı uyarmış ve NATO'nun Ukrayna savaşına "doğrudan katılımı" anlamına geleceğini söylemişti.
Füze saldırıları üzerine açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Rusya'nın füzelerin Amerikalı askeri uzmanlar tarafından kullanıldığı anlayışıyla hareket edeceğini” söyledi ve “Bunu Batı'nın Rusya'ya karşı savaşının yenilenmiş bir yüzü olarak kabul edeceğiz ve buna göre tepki vereceğiz” dedi.
Ukrayna, 20 Kasım günü, Rus hedeflerine bu defa NATO üyesi İngiltere’nin 12 adet 250 kilometreden fazla menzilli Storm Shadow seyir füzelerini ateşleyerek Rusya’nın nükleer caydırıcılığına meydan okumaya devam etti.
Rus dış istihbarat şefi Sergei Naryshkin, NATO ülkelerine yönelik misilleme yapılacağını belirtti. Özellikle uzun menzilli Ukrayna füze saldırılarına destek veren ülkelerin hedef alınabileceğini söyledi.
Sonuç
Yeni bir dünya savaşının içindeyiz.
Küresel çete, asla barışa, savaşı sonlandırmaya razı olmuyor.
20 Ocak’ta yeni başkanın görevi devraldıktan sonra savaşı durduracağı ihtimali, Washington’a tünemiş bu çeteyi ürkütüyor. Bu yüzden, savaştan yorgun-bitkin düşmüş, barışa susamış Ukrayna halkını nükleer bir felaketle telef edecek yeni bir savaşa sürüklüyorlar. Rusya’yı, savaşı Ukrayna dışına taşımaya zorlayarak, nükleer silah kullanmaya icbar ederek, ABD’de başkan değişse bile ABD savaşmaya devam etsin istiyorlar.
Küresel Çete, Ortadoğu’yu da eş zamanlı ateşe veriyor. Binyamin Netanyahu yönetimindeki terör devleti İsrail, Filistin halkına soykırım yaparken, uluslararası hukuktan doğan hakları gasp edilirken aynı güçler İsrail’in soykırım işbirlikçiliğine arsızca devam ediyorlar.
Savaşın geldiği nokta, artık bütün dünyayı içine çekmiş durumda. Bu savaşta NATO, Küreselcilerin savaş gücü olarak hizmet ediyor. NATO’da kararların oy birliği ile alınıyor olması sebebiyle, Ukrayna savaşı NATO’yu dağıtabilir. Türkiye, Macaristan, Slovakya, Slovenya, NATO’nun bu savaşa dahil olmasına soğuk bakan üye ülkeler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna'nın ATACMS füzelerini Rusya'da kullanılmasına izin vermesine ilişkin, "Her şeyden önce bu kararı doğru bulmadığımız gibi tasvip de etmiyoruz. Ukrayna-Rusya savaşının, başından bu yana daha fazla silah, daha fazla kan, daha fazla gözyaşı ile değil, daha fazla barış çabası, daha fazla iyi niyet ve diplomasiyle sona erebileceğini düşünüyoruz." sözleriyle NATO’nun savaşa dahil olmasına Türkiye’nin karşı duracağını ilan etti.
Donald Trump’ın başkanlığı devraldığında ABD’yi bir dünya savaşı içinde bulması büyük bir ihtimal. Trump’ın Ukrayna savaşını bitireceğim, savaşları durduracağım vaadi için oy veren Amerikalı seçmenin iradesi Joe Biden yönetimi tarafından gasp edilmiştir.
Georgia Temsilcisi Marjorie Taylor Greene X hesabında, "Joe Biden, görevden ayrılırken, Ukrayna'ya ABD'nin uzun menzilli füzelerini Rusya'ya kullanma yetkisi vererek tehlikeli bir şekilde 3. Dünya Savaşı'nı başlatmaya çalışıyor. Amerikan halkı, 5 Kasım'da tam da bu Amerika son kararlarına karşı bir yetki verdi ve yabancı savaşları finanse etmek veya savaşmak İSTEMİYOR. Kendi sorunlarımızı çözmek istiyoruz. Yeter artık, buna son verilmeli." cümleleriyle oldu-bittiye isyanını dile getiriyor.
Yeni başkan Trump’ın, politikalarını ve vaadlerini boşa çıkarmaya, elini kolunu bağlamaya çalışan derin devlete ve operasyonlarına karşı 20 Ocak devir-teslim tarihine kadar seçmenlerini/taraftarlarını sokağa çağırmaktan başka çaresi yok görünüyor.