Mehmet Görmez: "İslam bir coğrafyaya hapsedilecek bir din değildir"
'Anadolu Buluşmaları 13’ün 06 Ağustos’taki ikinci günü programı Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Akabinde “İslam Dünyası Serencamı” başlıklı açılış seminerini gerçekleştirmek üzere kürsüye Prof. Dr. Mehmet Görmez geldi.
İşte Görmez’in konuşmasından satırbaşları:
-İslam ümmetinin dertleriyle dertlendiğiniz için her birinize teşekkür ediyorum.
-İslam dünyası kavramı bu yüzyılın başında başkalarının bizi bir coğrafyaya mahkum etmek için kullandığı bir kavramdır. İslam, bir coğrafyaya hapsedilecek bir din değildir.
-Bütün alem İslam’ındır, bütün dünya İslam’ındır.
-İslam’ın küçük bir coğrafyaya hapsetmek ve sadece oraya İslam dünyası demek mümkün değildir.
-Yaratılışın vücut bulduğu dünya ”İslam Dünyası” dediğimiz yerdir.
-Bir toprak parçası İslam’la şereflendikten sonra kıyamete kadar orası İslam dünyasıdır.
-İslam dünyası derken nereyi kastediyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatına 57 ülke üye, sadece bunları mı İslam dünyası kabul edeceğiz. Peki diğer Müslümanları nereye koyacağız?
-Dört kavram var; İslam ülkeleri, İslam devletleri, İslam coğrafyası, İslam dünyası… Bunların hepsi sorunlu kavramlardır. Bizim için en uygun kavram; İslam ümmeti kavramıdır.
-Ümm, anne demektir. Ümmet olmak aynı annenin çocukları olmak demektir.
-Ümmet olmak İslam kardeşliğini üstün tutmaktır.
-Merkez ümmet olmak demek olaylı seyreden demek değildir.
-Vasat ümmet, dünyanın mihveri, yani kainatın merkezi, yani insanlığın etrafında dolaştığı, örnek olduğu, adaleti ayakta tutan demektir.
-Hayırlı ümmet, evinizde oturup başkasına iyiliği emretmek demek değildir.
-Hayırlı ümmet, kendi nefsini unutup başkasına emir yağdıran demek değildir. Hayırlı ümmet, iyiliği egemen kılmak demektir.
-Kur’an’ın bizim için seçtiği kavram İslam ümmetidir.
-Rusya sınırları içerisinde resmi rakamlara göre otuz milyon Müslüman bulunmaktadır.
-İslam’ın her bölgeye gidişi başlı başına bir İslam’ın mucizesidir. Çin’de bin üç yıl önce yapılmış cami vardır.
-Endonezya bugün iki yüz atmış milyonluk nüfusuyla en büyük devlettir.
-Endonezya ve Malezya, Yemen üzerinden giden tacirler sayesinde Müslüman olmuştur. Buralara İslam’ı sadık tacirler götürmüştür. Tüccarlar buralara önce helal ve ahlakı götürdü sonra iman ve İslam’ı götürdüler. Çocuklarımız bunları götürmeli.
-İslam dünyaya nasıl yayıldı? İslam dünyası ile ilgili bilgiler daima eğitim müfredatı içerisinde olmalı ki evlatlarımız İslam ümmetinin farkında olsunlar.
-Hz. Peygamber, Hz. Bilal’i seçmekle Afrika’ya mesaj vermiş oldu.
-Bugün İslam dünyası denilen bölgede yaşayanlar, Müslüman kimliklerini ayağa kaldırmak için büyük bir mücadele içerisindeler.
-İslam dünyası denilen bu bölgelere yeni bir felsefe, yeni bir ideoloji taşımaya gerek yok. Zaten kaç yüz yıl önce oralarda bunlar vardı. Dolayısıyla Müslümanlar onlara kendi medeniyetlerini yeniden sağlamaya yardımcı olmalıdır.
-Afrika, Ashab-ı Kiram’ın ilk hicret ettiği dünyadır. Necaşi’nin dünyasıdır.
-Afrika’da en büyük sorun resmi sömürülerden sonra ayağa kalkabilmektir. Bu coğrafyanın çocukları sömürgeleştirildi. Buralar mahrum bırakıldı. Bu sömürülerin karşısında duran tek devlet o zaman Osmanlı oldu. Dolayısıyla bu çabaları da unutmamak lazım.
-Afrika’ya Mushaf’ın ulaşmadığı yerler var. Bu konuda onlara yardımcı olmalıyız.
-Hint alt kıtasından alacağımız büyük dersler var. Orada, dini istikrarın sağlanmasının önemi üzerinde çalışmamız gerekiyor. Hindistan Müslümanlarından öğreneceğimiz çok şey var, onlara götüreceğimiz çok şey var. Ancak üzülerek söyleyeyim ki; orada çok büyük bir parçalanmışlık var.
-Çin’in bazı bölgelerine ziyaretler gerçekleştirdik. O dünyayı keşfettiğimde orada Müslümanların İslam dünyasıyla kopukluğunu gördüm. Çin’in içerisinde yüz milyonu aşkın Müslüman var ve kimliklerine sıkı sıkıya bağlılar.
-Onlarla ilişkide bulunmamız gerekiyor. Çin Müslümanlarıyla ilişki kurmanın yolu Pekin’den geçiyor.
-Abdülhamid Han, Çin Müslümanlarının eğitim görmeleri için orada bir üniversite kurmuş. Çin Müslümanlarıyla ilgili kaç doktora tezimiz, kaç kitabımız var.
-Latin Amerika’da 7 milyon Müslüman var.
-Abdulaziz Efendi, 1860’lı yıllarda Brezilya’da büyük bir kitlenin Müslüman olduğundan haberdar oluyor. Abdulaziz Efendi orada 6 sene kalıyor. Bu şahsın bir hatıratı var. Bunu mutlaka okuyun derim.
-Bizi birleştiren Lailahe illallah Muhammedün Resulullah’tır. Gerisi teferruattır. Bizi birleştiren tevhittir, adalettir.
-Bugün bir tarafta Kur’ancılar çıktı, bir tarafta sünnetçiler çıktı. Kur’an ve sünnet üzerinden bölündük ve parçalandık. Kelami tartışmalar üzerinden tartıştık ve parçalandık. Tasavvufi hareketler üzerinden bölündük ve parçalandık. Siyasi tartışmalar üzerinden bölünüp parçalandık.
-Sağlıklı konuşmak için büyük resme bakmak gerekir.
-İslam dünyasındaki en büyük tehlike cemaat kavramının İslam ümmeti kavramının önüne geçmesidir.
-Bizim bugün asıllara, ilkelere, sabitelere dönmemiz gerekiyor.
-İslam ümmetini tehdit eden tefrikayı dikkate almak lazım.
-Bugün İslam ümmetinin İslam ufku daralıyor. Kur’an ve sünnet üzerinden yeniden bir kardeşlik sözleşmesi yapmamı gerekiyor.
-Umut olmak yetmiyor, umudun karşılığını vermek gerekiyor. Umudu yeşertmek yetmiyor, umudu ulu çınarlara taşımak gerekiyor.
-Yardım paketleri taşımak yetmiyor, ilim ve hikmet paketleri taşımak gerekiyor.
-Afrika’ya gitmek istiyorsanız kendi takkenizi, kendi cübbenizi, kendi hastalıklarınızı taşımayın. Oraya ilim, hikmet ve ahlak taşıyınız.