Bahçeli: Kürt'ü Türk'ten Ayırmak Dünyayı Güneş Sisteminden Ayırmak Kadar İmkansız ve Deli Saçmasıdır
Bahçeli yaptığı konuşmada, sistemini konsolide etmeye çalışan kırılgan bir devletin, zorlu sınamalardan, zorlayıcı sınavlardan kazasız belasız çıkmasının hiç kolay olmayacağını söyledi.
Türkiye'nin sistem sorununu demokratik reform ve restorasyon hamleleriyle çözdüğünü, siyasi istikrarın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile taçlandığını belirten Bahçeli, böylesi bir kazanımın Türkiye'nin elini güçlendirmekle kalmadığını, bölgesel ve küresel arenada manevra kabiliyetini, moral üstünlüğünü takviye ettiğini dile getirdi.
Devlet Bahçeli, dünyanın bugünkü halinin nükleer savaş riskine işaret etmesinin, küresel cepheleşmenin silah dışındaki uzlaşma arayışlarını gölgelemesinin, bir yanda uluslararası sistemin çöküş alarmı, diğer yanda da kurumsal ve kurallara dayalı sorun çözme istek ve iradesinin tükenişinin habercisi olduğunu ifade etti.
Durumun ciddi ve kritik olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye'mizin, hayatın olağan akışı içinde karşılaşma olasılığı giderek artan olağan dışı gelişmelere karşı bütün senaryoları değerlendirerek baraj kurması ve enine boyuna hazırlık yapması sadece bir güvenlik önlemi değil, bunun da ötesinde bir varoluş meselesidir. Uzun menzilli balistik ve orta menzilli hipersonik füzelerin ateşlendiği, nükleer başlıklı füzelerin fırlatma rampalarında bekletildiği, ortak aklın ve barış havasının cinnetle bezendiği bir karanlık jeopolitik görüş açımıza perde çekmiştir. Ne tarafa dönsek kanlı boğuşma sahneleri gözümüze çarpmaktadır. Hangi yöne baksak insani felaketler birbirini kovalamaktadır. İşin özünde İkinci Dünya Savaşı'nı takiben tesis edilen kurallara dayalı uluslararası sistem ilansız ve ilamsız iflas bayrağını çekmiş durumdadır."
Askeri ve siyasi basınçtaki yükselişin patlama eşiğine kadar dayandığını belirten Bahçeli, vaziyetin oldukça vahim olduğuna işaret etti. Bahçeli, küresel sistemin mimarisinin her yanından hasar aldığını anlattı.
İngiltere merkezli bir kuruluşun hazırladığı "Çatışma Yoğunluğu Endeksi" raporuna değinen Bahçeli, rapora göre küresel düzeyde çatışma alanlarının 2021'den bu yana yüzde 65 arttığını aktardı.
"Dünyanın tamamı korku tünelinde"
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın küresel bir mahiyet kazanmasıyla ilgili tahrik ve gerilim atmosferinin günbegün mesafe aldığına işaret eden Bahçeli, Kuzey Kore'nin bölgeye asker sevkiyatı yaptığını, Batı'nın uzun menzilli füzelerle Rusya'nın vurulmasına verdiği onayın, Rusya'nın buna misilleme yapmasının kabus senaryolarını aktife ettiğini vurguladı.
Bahçeli, "Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin'in imzaladığı güncellenmiş nükleer caydırıcılık doktrininin, devri saltanatının bitmesine sayılı günleri kalan Biden'ın Ukrayna'ya verilen füzelere kullanım iznini onaylamasından sonra açıklandığı ortadadır. Yalnızca Kafkaslar değil dünyanın tamamı korku tünelindedir." diye konuştu.
Ukrayna'nın Batı yapımı silahlarla Rusya'yı vurması üzerine Putin'in "savaşın küresel boyut" kazandığına dair söyleminin, üçüncü dünya savaşı ihtimalini gün ışığına taşıdığına dikkati çeken Bahçeli, savaşın kazananının olmayacağını belirtti.
Yaşanan iki dünya savaşının en ağır sonuçlarıyla yüzleşenin Türkiye ve Türk milleti olduğunu anlatan Bahçeli, "Her şart ve gelişme karşısında; barışı savunmak, barışçıl çabalara destek olmak, mutabakat ve müzakere arayışlarının yanında durmak hem insanlık görevi, hem insanlık onuru, hem de siyasi ve stratejik önceliğimiz olmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştüğünü, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'yi kabul ettiğini hatırlatan Bahçeli, bölgesel gerilimin düşürülmesi maksadıyla dile getirdiği samimi çağrıların Türkiye'nin ahlaki ve insani duruşunu teyit etmenin yanında, barışsever bir millet olduğunu da tekrar belgelediğini kaydetti.
"Türkiye'nin iki ateş arasında kalması ya da taraf olmaya zorlanması bugünden kestirilmesi mümkün olmayan anormal külfetlere ve trajik neticelere yol açabilecektir" uyarısında bulunan Bahçeli, Türkiye'nin pozisyonunun kalıcı ateşkes ve barışın teminine yönelik olduğunun altını çizdi. Bahçeli, "Onun bunun dolduruşuna gelerek bir maceraya atılmak milli birliğimizi ve güvenliğimizi riske atacaktır." görüşünü paylaştı.
Devlet Bahçeli, barış ümitlerini canlı tutmak, barış çabalarına katkı sunmak varken savaş diline müracaat etmenin, fason kahramanlıklar taslamanın, ne devlet aklıyla ne de tarih şuuruyla bağdaşmayacağını söyledi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Trump'ın koltuğa oturmasını beklemeden klinik vaka Biden'ın ellerini silah ve füze butonlarının etrafında gezdirmesi, dünyayı yeni bir savaşa sürükleme gayesi, maruz ve makul görülebilecek bir alçaklık değildir. Biden'ın akli melekeleri mefluçtur. Aldığı veya alacağı her karar sakat ve mahsurludur. 20 Ocak 2025 tarihinde yapılacak başkanlık devir teslim töreni beklenmeden insanlığı ve dünyayı ateşe atmak için fırsat kollayan Biden'ın, görevinden derhal azledilmesi dünya barışına muazzam bir hizmet olarak tarihe geçecektir.
Gördüğümüz yalın gerçek şudur: Türkiye'nin çevresi silahlarla, füzelerle, şiddet versiyonlarıyla, yeni nesil savaşlarla kuşatılmaktadır. Biliniz ki hesaplaşmanın adresi bellidir. Biliniz ki herkesin gözü üstümüzdedir. Alacağımız karar ve varacağımız sonuçlar küresel dengeyle beraber, bölgesel akışı değiştirebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti dünyanın kemer taşıdır. Bu taş yerinden oynar veya oynatılırsa gök kubbe herkesin başına yıkılacaktır."
Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonunu gerçeğe dönüştürmek amacıyla yaptıkları mücadelenin menziline ulaşması için emekse istenen emek vereceklerini, zamansa istenen zaman harcayacaklarını belirten Bahçeli, "Özellikle ifade etmeyi zaruri görüyorum ki cansa ihtiyaç olan canımızı da seve seve bu uğurda feda edeceğiz." dedi.
Mücavir coğrafyalar cayır cayır yanarken milli varlığa ve iç barışa ateş saçmayı hedefleyen müstevlileri ve bunların "sızma uşaklarını" milli birlik ve kardeşliğin gücüyle yerle bir edeceklerini ifade eden Bahçeli, günün, Türk milletinin topyekun ayağa kalkma, kenetlenme, tek yürek olma günü olduğunu vurguladı.
"Bu açık yükümlülükten statü taraftarı hiçbir ülke kaçamaz"
Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant'a yönelik tutuklama emrini anımsatan Bahçeli, insanlık suçu işleyen katilleri yakalamak için hukukun devrede olduğunu dile getirdi. Bahçeli, "Caniyahu köşeye sıkışmıştır ve sonu görünmüştür. İsrail halkı sokaklara dökülmüş, vicdan ve sağduyunun refakatinde Caniyahu protesto edilmiştir. AB Yüksek Temsilcisi'nin, birlik üyesi ülkelere Uluslararası Ceza Mahkemesi tutuklama kararının uygulanmasıyla ilgili hatırlatmada bulunması çarpıcı bir gelişmedir." diye konuştu.
İsrail yönetiminde soykırım suçuna karışanların, dökülen her masum kanın damla damla hesabını vereceğini ve bugünlerin uzak olmadığını vurgulayan Bahçeli, Roma Statüsü'nün ilgili maddeleri doğrultusunda, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin aldığı tutuklama kararının taraf ülkelerce uygulanmasının hukuki bir yükümlülük olduğunu aktardı.
Devlet Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu açık yükümlülükten statü taraftarı hiçbir ülke kaçamaz, muafiyet bahşedecek herhangi bir imtiyaza da sahip olamaz. Roma Statüsü'nün 89. maddesi gereğince, Caniyahu ile eski savunma bakanının Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf olan herhangi bir ülkeye gitmesi halinde ellerine kelepçe vurulup Lahey'deki mahkemeye çıkartılması bir hukuk ve insanlık namusudur. Aralarında Fransa, İspanya, Belçika, Cezayir, Kanada, Güney Afrika, İtalya, Hollanda ve İrlanda'nın yer aldığı ülkeler, Caniyahu'nun ülkelerine gelmesi halinde tutuklayacaklarını açıklamışlardır.
Çember daralmış, vakit yaklaşmış, akıbet netleşmiştir. Soykırım suçlularından hesap sorulması artık sabır ve zaman meselesi halini almıştır. İnsanlığa karşı suç işleyen katillerin, 50 bine yakın masumun kanı alınlarına kazınan şerefsiz canilerin ibretlik sonlarını göreceğimiz günlere inşallah az kalmıştır. Caniyahu ve eski savunma bakanı azılı suçludur, bu soykırımcıların arkasında duran ülkeler de işlenmiş suçlara taammüden ortaktır."
"Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin devletleri yargılamadığı, kişi sorumluluğunu esas aldığı ve sadece gerçek kişilere hesap sorduğu dikkate alındığında, adaletin tecellisiyle Caniyahu ve soykırımcı yandaşlarının ömür boyunca demir parmaklıklar ardında cezasını çekmesi kaçınılmaz bir hak ifası olacaktır" diyen Bahçeli, haksızlık telafi edilmeden sıkılı yumrukların açılmayacağını, akan kanın durmayacağını, huzursuzluğun tesirini kaybetmeyeceğini belirtti.
14 Kasım 2023 tarihinde TBMM Grup Toplantısı'nda İsrail-Filistin ihtilafına dair altı maddelik çözüm teklifini paylaştığını anımsatan Bahçeli, bugün de aynı görüşte olduklarını ifade etti.
Konuşmasında, "Bölgemizde her taşın altı nifakla tuzaklanmışken, küresel siyaset denklemi yeni baştan kuruluyorken, belirsiz ve bilinmez bir dünyanın kapıları gürültüyle açılıyorken, içimize kıvrılmamız, kabuğumuza kısılmamız, sessizce kımıldamamız idare-i maslahattan öte bir anlam taşımaz" ifadesini kullanan Bahçeli, sözü dinlenen, nazı geçen, ne diyeceği merak uyandıran, ne yapacağı takip edilen bir Türkiye'nin, paradigma değişiminin tesiriyle yol haritası yeni baştan çizilen dünyada muhkem bir mevki olması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin tarihinin omuzlarına basıp, coğrafyasının avantaj veya dezavantajlarını fikri ve politik sezgiyle yorumlamanın, ileriyi, çok daha ileriyi görmeyi kolaylaştıracağına dikkati çeken Bahçeli, "Bugünün mihmandarlığına değil, geleceğin müşahitliğine ve mimarisine talip olmalıyız. Bu yüzden Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini gerçekleştirmeliyiz. Maksatları, muğlak ve muallakta asılı kalanların bizi anlamasını elbette beklemiyoruz. Bunların idrak damarları tıkalı, iradeleri tımarhaneliktir." değerlendirmesinde bulundu.
İnsanların aralarındaki konuşmaların ne kadar akli ve ahlaki safiyet ve süreklilik kazanırsa, kendilerine uzak gördükleri noktalara ulaşmalarının o kadar mümkün hale geleceğini ifade eden Bahçeli, konuşarak uçurumların iki yakasının kapatılacağını, anlaşarak önyargıların ve peşin hükümlerin akıntısının kesileceğini söyledi.
Bahçeli, insanı, yine insanda tanıyıp bularak, dahası saygı ve sevgi kümesinde buluşarak yanlış anlamaların, yalan anlatıların direncinin kırılacağını belirterek, sahte davranışların çölünde zorlukla çiçek veren kaktüs arayışında olmadıklarını kaydetti.
Bahçeli, "Hafıza mihrabımızı ve hayat mizanımızı zincire vuran, çok yönlü düşünme kabiliyetimizi sekteye uğratan, yakınlaşıp birbirimizin gözünün içine baka baka diyalog kurmamızı sakatlayan ilkel dürtülerden, siyasi ve ideolojik hüllelerden ne kadar uzaklaşmamız gerekiyorsa o kadar uzağa gitmeliyiz. İnsanlarımız arasına sanal duvarlar örenleri, milli birlik ve dayanışma ruhumuza baldıran zehri serpenleri yeni yüzyılın bereket ikliminde ya hayatımızdan çekip çıkarmalıyız ya da onların eylem ve söylemlerinden peydahlanacak makus ve menhus akıbetten sızlanmayı bırakmalıyız." ifadelerini kullandı.
Bahçeli, Türkiye'nin yeni bir fetret devri yaşamasına müsaade edemeyeceklerini, göz göre göre buna seyirci kalamayacaklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Siyaseti fareli köyün kavalcısına benzer şekilde yapanların tuzak ve tezgahlarına aldanıp da geleceğimizi tesadüflere havale edemeyiz. Türkiye'nin ve Türk milletinin tarihi mücadelesini onurluca sürdürmek mecburiyetindeyiz. Milletimizin arasına ayrımcılık tohumu ekmeyi demokratik hak olarak tarif ve tevil eden ucube insanlık defolarıyla ortak bir geleceğin istikametinde yürümek pek tabii imkan ve ihtimal dışıdır.
Kürt kardeşlerimizi sömüren, çocuklarını zorla dağa götüren, kanlarını emen, duygularını ajite eden ne kadar bölücü ve terörist varsa hepsi birden kaybetmeye, bunun da bedelini misliyle ödemeye mahkumdur. Terörsüz bir Türkiye, huzurlu, müreffeh ve güvenli bir Türkiye demektir. Türk milletinin asil ve asli mensubu olmak duruyorken, emperyalizmin kanlı menüsünde yer almaya tamam demek insan onurunun hiçe sayılmasıdır. Hiçbir Kürt kardeşim böylesi korkunç bir vebale ortak olmamış ve olmayacaktır. Kürt'ü Türk'ten ayırmak dünyayı güneş sisteminden ayırmak kadar imkansız ve deli saçmasıdır. Anımız bir, acımız bir, ahlakımız bir, aminimiz bir, geleceğimiz de birdir. O halde el ele verip, gönüllerimizi birbiriyle yoğurarak terörü ve bölücülüğü gündemimizden tamamıyla çıkarmalıyız."
"Kandil'de ve Türkiye düşmanlarının mahzeninde DEM'lenip Türkiye'yi devirmek isteyenlerin bir karar eşiğinde olduğunun" altını çizen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bölücü terörün mü DEM'isiniz? Yoksa kader ortaklığının ve bin yıllık kardeşliğin DEM'i mi olacaksınız? Terörizmi lanetleyecek misiniz? Yoksa sırtınızı yaslamaya devam mı edeceksiniz?
Milliyetçi Hareket Partisi her sözünün arkasındadır. 22 Ekim 2024 tarihli Grup Toplantımızdan itibaren ne demişsek aynen yanındayız. İmralı'yla DEM Grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz. İnandığımız yolda hiçbir baskıya aldırış etmeyiz. Onun bunun tezvirat ve tefrikalarıyla Türkiye'nin hayrına olacak görüş ve düşüncelerimizden kesinlikle vazgeçmeyiz. Televizyon ekranlarına yuvalanan özel görevli MHP düşmanlarını, ne dedikleri, neyi teklif ettikleri, nasıl bir yöntem ve reçete sundukları belli olmayan cahil ve küstah yorumcu müsveddelerini, bilhassa Halk TV başta olmak üzere MHP'ye saldırı ortamı açan, taltif ve teşvik eden medya organlarını ve medya patronlarını tek tek not aldığımızı, yeri ve zamanı gelince de burunlarından fitil fitil getireceğimizi, kalabalıkta yapılan itibar suikastlarının tenhada özrünün kabul edilmeyeceğini muhataplarına duyurmak istiyorum. Akılsız, ahlaksız ve asılsız konuşanların, sahibinin sesini aktaranların, bu sinsi tertibe çanak tutanların, sponsor olanların, maaş bağlayanların alınlarını karışlar, kirli yakalarına da yapışırız."
"Türk-Kürt kardeşliğini kemikleştirip Türkiye Yüzyılını gerçeğe dönüştürmek için sabırla mücadele ediyorken, etnik bölücülüğün ve terör örgütünün hain emellerine kucak açan ve destek olan namertleri Türk milleti affetmeyecektir." değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, şunları söyledi:
"Terör çıkmaz sokaktır. Terör insanlığın ortak düşmanıdır. Terörle hiçbir yere varılamaz. Kürt kardeşlerimizin terörle, terör örgütüyle ne ilgisi ne de ilişiği söz konusudur. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devletidir. Türk milleti hepimizin şanı, şerefi, mensubiyet cevheridir. Yeterince çile çekildi. Yeterince acı yaşandı. Silah seçenek değil kucaklayıcı siyaset hedefimizdir. Yoksulluk kader değil zenginlik hedefimizdir. İşsizlik talih değil istihdam hedefimizdir. Yıkmak değil yatırım ve üretim hedefimizdir. Karamsarlıkları paylaşmak yerine umutlarımızın şafağında buluşalım. Asgari ücretle çalışanlarımızdan emeklilerimize, memurlarımızdan çiftçilerimize, esnaflarımızdan işçilerimize, iş adamlarımızdan dar ve orta gelirli insanlarımıza varıncaya kadar ekmeğini büyüten, büyüdükçe güçlenen, tasasız bir hayatın temelini kuran süper güç Türkiye'ye ulaşalım. Dışımız yanarken, dünya savaşı tartışılırken, içimizi barış ve kardeşlik seferberliğiyle pekiştirip kalemizi güçlendirmemiz herkesin milli ve manevi vecibesidir. Aynı zamanda ortak yararımızadır."
Bahçeli, Irak'ın Duhok kentinde düzenlenen 5. Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu'nda Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı konuşmanın kendilerini son derece rahatsız ettiğinin altını çizdi.
Davutoğlu'nun "Türkiye'de Türkler ile Kürtler ve diğer topluluklar arasında tam eşitlik sağlanacak ve Türkiye ile Kürdistan arasında mükemmel bir ilişki kurulacaktır." ifadelerini "talihsiz" olarak nitelendiren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Sayın Davutoğlu, Başbakanlık görevini üstlenmiş bir akademisyen olarak bu iddia ve ifadelerinin hiçbir ahlaki ve nesnel karşılığı olmadığı gibi, baştan ayağa sakat ve sorunludur. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki öncelik eşitliğe verilmiştir. Çünkü İkinci Meşrutiyet'in özgürlüğü esas alan sistemsel bütünlüğü tutmamış, bundan ders çıkaran Cumhuriyet dönemi eşitlik ilkesini hukuk devletinin ana kolonu yapmıştır. Bugüne kadar milletimizin hiçbir ferdi eşitsizliğe maruz kalmamıştır. Türk demokrasisi fırsat eşitliğini her zaman korumuş ve öne almıştır.
Ayrıca 'Kürdistan' diye bir yer de yoktur, bu ağız sipariş almış bir ağızdır ve son derece sakıncalıdır."
Bahçeli, pişmiş aşa su katmak için kapı önünde bekleyen kifayetsiz muhterislere itibar etmeksizin yollarında kararlı adımlarla yürüyeceklerini vurguladı.
Muhalefetteki akort bozukluğunun, çatlak seslerin, uyumsuz ve uygunsuz değerlendirmelerin ne yazık ki çoğaldığına işaret eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"CHP Genel Başkanı'nın DEM Partili ortaklarıyla katıldığı Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı 13. Olağan Genel Kurulu'nda mezhep ayrımcılığını kışkırtması, Alevi-Sünni kutuplaşmasına hizmet etmesi aymazlıktır, art niyetliliktir, nimet bilmezliktir. Üstelik utanmadan sıkılmadan, yüzü kızarmadan, şuur kepeklerini indirmiş halde rejimi değiştirmekten bahsetmiştir. Özgür Bey, rejimi, yani Cumhuriyet'i değiştirmeyi nasıl başaracaksın? Darbeyle mi yol alacaksın? İsyan mı çıkaracaksın? Dış güçlerden yardım mı dileneceksin? Söyle bize, Türkiye Cumhuriyeti'nin 101 yıllık rejimini nasıl ve hangi yürekle tasfiye edeceksin? CHP'nin DEM'lenmesi başını döndürmüş, siyasi iradesini hurdaya çıkarmıştır. 22 yıllık bir iktidarı sürekli eleştirip, bu 22 yıl içinde niye iktidar olamadığını analiz edemeyen, millet iradesini kazanamayan, üç-beş belediye başkanının hukuken haklı gerekçelerle görevlerinden geçici olarak uzaklaştırılmasını yanlış yorumlayan, mahalli yönetimlerle merkezi yönetimi birbirine karıştıran CHP iflah olmaz derecede çarpık ve hastalıklıdır."
Bahçeli, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda İçişleri Bakanı'nın önüne geçip anti demokratik ve faşizan müdahalelerle girişini engellemeye kalkışanın çakar almaz CHP'nin güdümlü milletvekilleri olduğunu belirtti.
Bahçeli, şunları kaydetti:
"Kılıç çekip korsan yemin eden bazı teğmenler üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasi tartışmaların içine çekmeye yeltenen, aziz Atatürk'ü sloganda hatırlayıp eser ve emanetlerini çiğneyen bugünkü CHP'dir. Alenen disiplinsizlik yapan teğmenleri savundukları kadar terörle mücadeleyi savunmayan, tezkerelere hayır diyen bugünkü garabet CHP'dir. Camiyi bilmeyen, cemevini bilmeyen, Alevi ile Sünni arasında hendek ve husumet kazısını yapmak için çırpınan, etnik ve mezhep provokasyonu cinayetine teşne olan bugünkü işbirlikçi CHP'dir.
Kıbrıs'ta Rum görüşlerine binaen federasyon tezini savunup mavi vatana masal diyen köksüzlerin ve kimliksizlerin çatı örgütü bugünkü gayri milli CHP'dir. Terör örgütü yandaşlarını partiye doldurup, Esenyurt ve Ovacık'ta görüldüğü üzere, sonra da görevdeki bazı belediye başkanlarının geçici olarak görevden uzaklaştırılmasını halkın cezalandırılması olarak açıklayan DEM'lenerek ayağa düşmüş bugünkü CHP'dir. Hep dedim, yine diyorum, bu CHP'den bir halt olmaz, bu CHP'yle ulaşılacak parlak bir gelecekten bahsetmek de akıl ve vicdan ölçüleriyle bağdaşmaz, bağdaşamaz. Mahkemeye giderler, kendilerini müdafaa yerine iftiralara bel bağlayıp kameralar eşliğinde şov yaparlar. İstanbul sular altında kalmışken Belediye Başkanı tam da malum bir mahkeme günü soluğu Almanya'da alır. Saraçhane rövanşının Ankara'da icrası amacıyla Almanya'ya kaçan ve Türkiye'yi yabancılara şikayet edenlerin Aziz Atatürk'ün mirasına sadakat gösterdiğini söylemek için şahide gerek yoktur, çünkü her şey ortadadır, siyaset işportacılarının maskesi düşmüş, israf ve ihanet deşifre olmuştur."
Bahçeli, MHP ve Cumhur İttifakı'nın 85 milyon Türk vatandaşını aynı ve eşit gören bir kardeşlik bilincine, "bu bayrak benim, bu vatan benim, bu millete mensubiyetten şeref duyarım" diyen her vatan evladına değer veren bir birikime, yoksula umut, yolsuzluğa duvar, yozlaşmaya çengel, yıkıma engel olan anıtlaşmış bir beraberlik hissiyatına sonuna kadar sahip olduğunun altını çizdi.
Bahçeli, kim olursa olsun, temel ilke ve ülküleriyle çelişmeyen, ahlaki, vicdani ve insani vasıflarını kaybetmemiş her insanı kazanmaktan, birlikte başarmaktan başka bir emellerinin olmadığını vurguladı.
Yunus Emre'nin "Kavgaya değil gönüller yapmaya, gönüller almaya, gönüller kazanmaya geldik, bir daha da gitmeyi hiç düşünmediK" dizelerini hatırlatan Bahçeli, "Yeni yüzyılda bir Türk mucizesine, dev gibi doğrulan Türk asrına hep birlikte imza atacağız. Biz hazırız, ayağımıza pranga vurmak isteyenleri ezip geçeceğiz. Bölücü, yıkıcı, taklitçi, teslimiyetçi ve neoliberal tehditleri aşa aşa yolumuzda ilerleyeceğiz. Mutlaka başaracağız, mutlaka yapacağız. Cumhuriyetimizi, kuruluş felsefesine hakim olan bağımsız, güçlü ve demokrasi ile gelecek hedefleriyle buluşturmak MHP'nin ve Cumhur İttifakı'nın sorumluluğudur ve bihakkın sorumluluktan da kaçmayacağız." dedi.
Bahçeli, Kerkük'teki nüfus sayımına değinerek, "Nüfus sayımı öncesi PKK kamplarından Kerkük'e yığınak yapıldığına dönük iddia ve ifadeler eğer doğruysa bunun sonuçları şüphesiz ağır olacak, sayımın gayri meşruluğu tescillenecektir. Kerkük'ün demografik yapısını kurcalayıp, bu Türkmen kentiyle beraber Irak anayasasında tartışmalı bölgelerin oldubittiye getirilmesi Türk milletinin kabul etmeyeceği istila girişimidir. Kerkük Türk'tür, Irak Türkmenlerinin de sonsuza kadar yurdudur. Hiç kimse yanlış hesap yapmasın, soydaşlarımız, Irak Türkmenleri asla yalnız değildir." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan DEM Parti'li Ahmet Türk ile görüşeceği haberlerine ilişkin, "Görüşme talebi bize intikal etmedi ama görüşme arzusu taşırlarsa her zaman görüşebiliriz." dedi.
"Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ahmet Türk ile görüşeceği" haberlerinin sorulması üzerine Bahçeli, Türk'ün önemli bir şahsiyet olduğunu söyledi.
Bahçeli, "Ağalık vasfına sahip bir insan. Görüşme talebi bize intikal etmedi ama görüşme arzusu taşırlarsa her zaman görüşebiliriz. Bazı toplantılar oluyor. Ağalığın bazı önemli vasıfları vardır. Ağaların kapısı açık olur, aşı da bol olur. Onun için birileri ziyaret ettiğinde 42 davar kesmesinin sebebi de sofranın bol olmasından dolayıdır." ifadelerini kullandı.