AA
Suç örgütlerine karşı da tavizsiz bir mücadele yürütüldüğünü dile getiren Erdoğan, "Geçmişte siyaseti ve toplum hayatını yönetecek, yönlendirecek derecede etki sahibi olan suç örgütlerini 19 yıl boyunca ellerindeki tüm imkanları alarak birer birer çökerttik." diye konuştu.
Erdoğan, hakkı gasbedilerek mağdur olan, canı ve malı tehdit altında bulunan vatandaşların tek başvuru merciinin güvenlik güçleri ve yargı kurumları olmasını sağladıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bir dönem ülkenin dört bir yanında türemiş, kerameti kendinden menkul, cafcaflı lakaplarla anılan sözde babaların racon kestiği Türkiye'yi, hukuktan başka yöntemlerin geçerli olmadığı bir seviyeye getirdik. Özellikle uyuşturucu suçlarıyla mücadele ederken, kimsenin gözünün yaşına bakmadık. Dünyada, uyuşturucu suçlarına en ağır cezaların verildiği ülkelerin başında geliyoruz. Bugün ülkemizdeki cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak bulunan 283 bin kişinin 88 bini uyuşturucu ve bağlantılı suçlar sebebiyle oradadır. Sadece son 3,5 yılda 530 binin üzerinde operasyon yapılarak 750 bine yakın uyuşturucu suçu şüphelisi gözaltına alınmış, bunlardan 85 bini tutuklanmıştır. Bu operasyonlarda piyasa değeri 63 milyar lirayı geçen uyuşturucu malzeme ele geçirilmiştir.
Yürüttüğümüz kararlı mücadele sayesinde uyuşturucuya bağlı ölümler üçte bir oranında azalmıştır. Organize suç örgütlerine karşı son beş yılda 1700'e yakın operasyon yapılmış, 21 binin üzerinde kişi gözaltına alınmış, 8 bine yakın kişi tutuklanmıştır. Nisan 2020'de yürürlüğe giren ikinci yargı paketinde organize suç örgütü kuranlara verilen cezayı 4 yıldan 8 yıla, örgüt üyelerine verilen cezayı da 2 yıldan 4 yıla çıkardık."
Kaçakçılık operasyonlarında da tarihi rekorlar kırıldığını ifade eden Erdoğan, yine 3,5 yılda 42 milyon paketten fazla kaçak sigara, 27 milyon litreden fazla kaçak akaryakıt ele geçirildiğini söyledi.
Erdoğan, asayiş olaylarındaki belirgin azalmanın da Türkiye'deki huzur ve güven ortamının ne derece kökleştiğinin en somut işareti olduğuna değindi.
Suç sayıları azalırken, suçların aydınlatılma oranlarının da giderek yükseldiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu başarılar, AK Parti'nin 19 yıllık hükümetleri boyunca kesintisiz şekilde sürmüş, son dönemde daha da artmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
"Hedef İçişleri Bakanımız değil"
Erdoğan, ülkede mikserler olduğunu ifade ederek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu hedef alan saldırıların gerisinde, Türkiye'de sağlanan huzur ve güven ikliminden duyulan bir rahatsızlık bulunduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Terör örgütleri gibi suç örgütleriyle mücadelesinde de İçişleri Bakanımızın yanında olduk, yanındayız ve yanında olacağız. Hedefin İçişleri Bakanımız değil büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası gayretleri olduğunu anlamak için kullanılan araçlara ve onları kullananların siluetlerine bakmak yeterlidir.
Ülkemizde yıllarca bakanlık, başbakanlık ve Meclis Başkanlığı yapmış, partimizin genel başkanlığını yürütmüş Binali Yıldırım arkadaşımızın da oğlu üzerinden hedefe alınması, asıl niyeti gösteren bir başka işarettir. Şimdiye kadar nasıl şahsımız, partimiz ve çalışma arkadaşlarımız üzerinden ülkemize yönelik hiçbir saldırıya eyvallah etmediysek, bu tezgahı da Allah'ın izniyle bozacağız, hiç endişeniz olmasın. Buradan sesleniyorum; Bay Kemal, Bayan Meral size buradan ekmek çıkmaz, boşuna uğraşmayın."
"Ülkemize getirip, yargıya teslim edene kadar peşlerini bırakmayacağız"
Suç çetelerinin mensuplarını, dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar takip ettiklerini vurgulayan Erdoğan, tıpkı FETÖ'cüler, PKK'lılar gibi, bu suçluları da Türkiye'ye getirip yargıya teslim edene kadar peşlerini bırakmayacaklarını bildirdi.
Erdoğan, suç örgütü mensuplarının yalanlarına ve iftiralarına karşı gereken cevapların muhatapları tarafından zaten verildiğini belirterek, "Bununla kalınmamış, tarafların başvuruları üzerine Ankara ve İstanbul Anadolu Yakası Başsavcılıkları da gereken tahkikatlara başlamıştır. Geçmişten bugüne hiçbir iddia, hiçbir itham ortada bırakılmayacak, her şey yargı tarafından araştırılıp, tüm yalanlar, iftiralar ortaya dökülecektir. Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğundan hiç kimsenin şüphesi olmasın." ifadesini kullandı.
Erdoğan, "İbn-i Haldun, 'Geçmiş, geleceğe suyun suya benzediğinden daha çok benzer.' diyor. Bugün kılıktan kılığa girerek ülkemizi ve milletimizi kara bir tablonun içine yerleştirmek isteyenler, aslında dünün tekrarından başka bir şey yapmıyor." diye konuştu.
Suç örgütleri mensuplarını kullanarak, yalanları ve iftiralarıyla kamuoyunu esir almaya, yönlendirmeye, devleti ve siyaseti dizayn etmeye heveslenenlere, aradıkları fırsatı bugüne kadar vermediklerini, bugün de vermeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eski Türkiye'nin hastalığı olan siyaseti ve toplumu, suç çeteleri, terör örgütleri, medya mecraları, çeşitli isimler altındaki uluslararası kuruluşlar eliyle düzenleme gayretlerinin yeniden hız kazandığını görüyoruz. Bu yöntemi FETÖ de, güvenlik birimleri ve yargı içindeki mensupları vasıtasıyla elde ettiği malzemeleri dilediği gibi şekillendirmek suretiyle, uzunca bir süre sinsice ve pervasızca malum kullanmıştır. Biz, Gezi olaylarından beri ülkemizin kesintisiz olarak maruz kaldığı saldırılarda kullanılan araçları birer birer devre dışı bıraktıkça, yenileriyle karşımıza çıkılıyorlar.
Hatırlarsanız, Gezi olaylarını 'çevre hassasiyetine dayalı masum eylemler' gibi göstermeye çalışanlara, bunun toplumsal kaos çıkarma denemesi olduğunu söylediğimizde, şiddetli itirazlarla karşılaşmıştık. Yine 17-25 Aralık kumpaslarının doğrudan demokratik hukuk devletini, milli iradeyi hedef aldığını söylediğimizde de birileri ısrarla konuyu adli ve siyasi zeminde tutmaya çalışmıştı. Aylar boyunca Meclis'teki grup toplantılarını FETÖ'nün kasetlerine tahsis edenler, 15 Temmuz'u da 'tiyatro' olarak nitelemek suretiyle, kendilerine verilen senaryoya sadık kalma konusundaki ısrarlarını ortaya koymuşlardı. Ülkemize yönelik en büyük ihanet teşebbüslerinden biri olan MİT tırları hadisesinde, Türkiye'yi terör örgütlerine destek veren bir devlet gibi gösterme kampanyasına iştiyakla katılanların dertleri hiçbir zaman hukuk değildi. Meclis'te hükümet kuracak çoğunluğun oluşturulamadığı Haziran 2015 seçimlerinin sonuçları, ülkemizin PKK ve FETÖ'yle mücadelesini ortadan kaldırma, eski Türkiye'yi hortlatma vesilesine özellikle dönüştürmeye kalkmışlardı. Nice sinsi kumpasla, tuzakla, girişimle yapamadıklarını 15 Temmuz'da doğrudan silaha sarılarak başarmaya kalktıklarında ise karşılarında milletimizi buldular."
Çukur eylemleriyle elde edemedikleri neticeye Suriye sınırlarIarı boyunca terör koridoru kurarak ulaşma hayallerini, gerçekleştirdikleri harekatlarla başlarına yıktıklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'yi ısrarla ve binbir dalavereyle DEAŞ parantezine alma girişimlerini de yine yürüttükleri sınır ötesi harekatlarla yerle bir ettiklerini vurguladı.
Ekonomiye yönelik, kendi dinamikleri ve gerçekleriyle ilgili olmayan pek çok gizli-açık saldırının da aynı oyunun bir parçası olduğunun şüphe götürmez bir hakikat olduğunu belirten Erdoğan, "Ülkemiz, tarihinin her döneminde uluslararası operasyonlara maruz kalmıştı, bugün de aynı durumun devam ettiğini anlamak için öyle çok derin analizlere ihtiyaç yoktur." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu defa da ülkemizi, suç örgütleri üzerinden hem içeride hem uluslararası alanda kıskaca almak ve bundan siyasi sonuçlar üretmek peşindeler. Türkiye'de sosyal kaos denemeleriyle, terör örgütleriyle, darbe girişimleriyle, ekonomik tuzaklarla başarılamayan değişimin, siyasete müdahaleyle yapılacağını söyleyenler olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Ortada makul, mantıklı, sahici hiçbir sebep olmadığı halde, seçimin 2023'te yapılacağını defalarca tekrarlamış olmamıza rağmen, erken seçim teranesi tutturanların, sufleyi nereden aldıkları açıktır. Boşuna uğraşmayın. Seçim Haziran 2023'tür. Tabii, dışarıdan ve içeriden kendilerine verilen gazı fazla kaçırıp 'seçimle veya seçimsiz iktidar' sözü edenleri de unutmamak gerekiyor."
Polonya'nın Türkiye'den SİHA alımı
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'nın Türkiye'yi ziyaret ettiğini, heyetiyle verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin tarihin derinliklerine kadar inen ilişkilerinin bulunduğu Polonya ile yakın dönemde de önemli iş birliği olduğunu söyledi.
Özellikle savunma sanayisinde, bu iş birliğinin oldukça verimli sonuçlarının ortaya çıktığının görüldüğüne işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin yurt dışına sipariş verdiği uçakların, 1934'te Hatay meselesindeki gelişmeler bahanesiyle teslim edilmemesi üzerine yardıma Polonya'nın yetiştiğini anımsattı.
Polonya'dan alınan uçakların yanında, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye'ye gelen 37 Polonyalı mühendisin yardımıyla, Türkiye'deki fabrikalarda imal edilmek üzere çeşitli uçak tasarımlarının da yapıldığını anlatan Erdoğan, Sovyetler Birliği'nin işgalinin ardından ülkelerini terk etmek zorunda kalan Polonyalı mühendislerin ortak uçak üretimi için yaptıkları başvurunun, dönemin Milli Savunma Bakanlığının olumsuz görüşü üzerine reddedildiğini ifade etti.
Erdoğan, buna rağmen Türkiye'de kurulan Türk Hava Kurumu uçak fabrikası ile İstanbul Teknik Üniversitesi uçak mühendisliği bölümünün, Polonyalıların katkılarıyla hayata geçtiğini belirterek, "Kendi uçaklarımızı yapma yolunda, Polonyalı dostlarımızın da gayretleriyle geldiğimiz aşamanın önü ise 1949'da, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı tarafından, 'Amerika'dan bedavaya alınacak uçaklar.' bahanesiyle tamamen kesilmiştir." şeklinde konuştu.
Erdoğan, bu şekilde kapatılan Türk Hava Kurumu fabrikasının, uçak yerine çocuk karyolası, masa, dikiş kutusu gibi malzemeler üreten bir atölyeye dönüştürüldüğünü kaydetti.
"Amacımız insansız savaş uçağına ilk kavuşan ülkelerden biri olmak"
Devrim otomobili başta olmak üzere pek çok projenin akıbetinin aynı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kendi imkanlarıyla uçak üreten Nuri Demirağ'ın bunları talep eden ülkelere satma teşebbüsü de 'Yakarız ama yine de sattırmayız.' denilerek engellenmiştir. Türkiye, işte bu ihanetlerden yaklaşık 70 yıl sonra, Polonya ile insansız hava araçları satışı konusunda anlaşma imzalamıştır. Tek fark, bu defa satıcının bizim, alıcının Polonya tarafı olmasıdır. Tabii bir başka güzel tarafı daha var: Bu anlaşma, Türkiye'nin NATO ve Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye yaptığı ilk yüksek teknolojiye sahip insansız hava aracı satışı olması bakımından da çok önemlidir. Halihazırda Türkiye ile birlikte dört farklı ülkede, 180 adet Bayraktar insansız hava aracımız faaliyet göstermektedir.
Milli Teknoloji Hamlesi vizyonunun bir ürünü olan insansız hava araçlarımızın sahada gösterdiği başarılar, adeta savaş stratejilerinin yeni baştan yazılmasını gerektirecek sonuçlara yol açmıştır. Mevcut insansız hava araçlarımızın bir üst versiyonu olan Akıncı da devreye girdiğinde, bu tablo çok daha sarsıcı şekilde değişecektir. Amacımız, tamamen yapay zeka bilgisayarları ile kontrol edilen insansız savaş uçağına ilk kavuşan ülkelerden biri olmaktır. Böylece dünyanın halen peşinde koştuğu beşinci nesil savaş uçaklarının da ötesinde bir seviyeye ulaşacağız. Bu doğrultuda geliştirmeye başladığımız insansız savaş uçağımızı, inşallah 2023 yılında semalarımızda uçurmayı planlıyoruz."
"Tek muhatabımız milletimizdir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayinde elde edilen başarıları uzun uzun anlatmaya saatlerin yetmeyeceğini belirterek, partililere, Türk savunma sanayisinin tarihi gelişimini anlatan videoyu izlettirdi.
Gündemlerinde tasarlamak, geliştirmek, üretmek, ihraç etmek, istihdam oluşturmak, Türkiye'yi büyütmek, güçlendirmek ve hedeflerine bir an önce ulaştırmak olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Görüldüğü gibi burada sadece araç, gereç değil artık mühimmatımızı da tamamıyla kendimiz üretir hale geldik. Yani kim ne verir, ne yapar böyle bir derdimiz yok. Geçmişte özellikle de 1974 Kıbrıs Barış Harekatı bunun en güzel örneğidir. Bu istikamette attığımız her adımın önünün, akıl ve izan dışı iftiralarla, yalanlarla, provokatif ve sansasyonel operasyonlarla kesilmeye çalışılması, doğru yönde ilerlediğimizin işaretidir. Her zaman söylediğimiz gibi ölçümüz tek ve nettir: Bizim tek muhatabımız milletimizdir. Bakacağımız tek yer milletimizin kalbidir. Allah'ın emrinden başka emir, milletimizin iradesinden başka irade tanımayız."
"Türkiye, bu oyunu da bozacak"
AK Parti üzerinden Türkiye'ye operasyon çekmeye çalışanları, milletin gayet iyi gördüğünü, tanıdığını ve defterine yazdığını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu yolculukta AK Parti, Cumhur İttifakı ile birlikte inşallah ülkemizin geleceğini nakış nakış işleyecektir. Dün başaramayacaksınız demiştik, bugün de başaramayacaksınız diyoruz. Dün ülkemize diz çöktüremeyeceksiniz demiştik, bugün de ülkemize diz çöktüremeyeceksiniz diyoruz. Dün milletimizi esir alamayacaksınız demiştik, bugün de milletimizi esir alamayacaksınız diyoruz. Dün ezanımızı susturamayacaksınız, bayrağımızı indiremeyeceksiniz demiştik, bugün de aynısını söylüyoruz. Milletimiz, günü-saati geldiğinde, tıpkı vesayet güçleri gibi, tıpkı PKK gibi, tıpkı FETÖ gibi, tıpkı DEAŞ gibi, tıpkı ekonomik tetikçiler gibi, bugünkü operasyon aygıtlarına da hak ettiği dersi verecektir. Yeter ki biz kalbimizle, zihnimizle, hayatımızla, hayallerimizle milletimizden ayrı düşmeyelim. Biz doğru olalım, eğri zaten belasını bulur. Biz istikametimizi bozmayalım, yolunu şaşıranlar zaten yardan aşağı uçar. Biz itikadımıza ve ihlasımıza sahip çıkalım, fitneciler kendi kendilerini zaten imha eder. Biz eser ve hizmet siyasetimizden milim sapmayalım, yalan ve iftira siyasetinden medet umanlar zaten hüsrana uğrar. İşgalcilere de darbecilere de eyvallah etmeyen Türkiye, bu oyunu da bozacaktır."
Recep Tayyip Erdoğan, yarın Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda tüm il başkanlarıyla birlikte şehit Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının hatırasını yad edecek, istiklale ve istikbale sahip çıkma iradelerini bir kez daha milletle paylaşacaklarını açıklayarak, "Cuma günü Taksim Camisi'nin açılışı vesilesiyle ezanlarımızın susmayacağı, İstanbul Fethinin 568'inci yıl dönümü olan cumartesi günü de Çamlıca Kulesi'nin açılışı vesilesiyle bayrağımızın inmeyeceği gerçeğini tüm dünyaya bir kez daha ilan haykıracağız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısının ardından Asya Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Asuman Erdoğan'ı ziyaret etti. Erdoğan'a, ziyarette TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile bakan ve milletvekilleri eşlik etti.
Diğer İçerikler