İbrahim Kalın: Ekonomi politikaları aynen devam edecek
AA
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Mali disipline dayalı ekonomi politikaları aynen devam edecek. Seçim ekonomisi söz konusu değil." dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
24 Haziran'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 27 Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi ile ilgili sürecin ilerlediğini belirten Kalın, bu çerçevede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 6 Mayıs'ta İstanbul İl Kongresi'nde manifestoyu açıklamasıyla sürecin yeni bir aşamaya girdiğini ifade etti.
Kalın, manifestonun aslında çok geniş kapsamlı, Türkiye'nin bugüne kadar geldiği noktayı ve bundan sonraki hedeflerini de içerdiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın direktifleriyle hazırlanan manifestonun üç ayağının bulunduğunu vurgulayan Kalın, "Birinci ayağını 'vizyon' oluşturuyordu. 'Büyük ve güçlü Türkiye' vizyonu orada çok etkili şekilde ortaya kondu." dedi.
Kalın, manifestonun ikinci ayağına değinerek, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımız, manifestosunda bir sistem tanımı yaptı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, nasıl bir yapıya Türkiye'yi kavuşturacağına dair detaylı izahatları oldu. Burada da üç ana başlığın öne çıktığını ifade edebilirim. Birincisi 'güçlü yasama', yani Meclisin tamamen artık yasa yapmaya ve hükümeti denetlemeye odaklanması. İkincisi 'etkin yönetim.' Böylece bu yeni sistemle çift başlılık, bürokratik oligarşi, kararların sürüncemede bırakılması gibi ihtimaller tamamen ortadan kaldırılacak ve etkin bir şekilde alınan kararlar uygulanacak.
Üçüncü olarak da 'tam bağımsız ve tarafsız yargı.' Zaten bir demokratik sistemin üç ayağını oluşturan yasama, yürütme ve yargıyla ilgili bu sistem de sağlam bir şekilde 24 Haziran'da oylanacak, ondan sonra da hayata geçirilerek, Türkiye'nin bu büyük ve güçlü ülke olma vizyonuna hizmet edecek hale gelecek."
Manifestonun üçüncü ayağının ise "duygu" boyutu olduğunu belirten Kalın, çünkü hiçbir sistemin sadece kağıt üstünde yazılarak, hayata geçirilemeyeceğini, bunu hayata geçirecek insanların, toplumun ve toplumun paydaşlarının bu fikri, vizyonu ve ideali sahiplenmesinin son derece önemli olduğunu anlattı.
Kalın, bu çerçevede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da duygu boyutunu güçlü bir şekilde ortaya koyduğunu, bunu da "erdem, irade ve cesaret" kavramlarıyla ifade ettiğini söyledi.
"30 kadar büyük il ve şehirde miting, toplantı planlanıyor"
Bu vesileyle kampanya sürecinin aslında başladığını belirten Kalın, "Her ne kadar adayların resmiyet kazanmasına henüz birkaç gün daha varsa da bugün itibarıyla muhalefetin adayları da ortaya çıktı. Dolayısıyla biz 24 Haziran'a kadar demokratik kurallar çerçevesinde, karşılıklı saygı ilkeleri esas alınarak coşkulu, saygılı bir seçim kampanyasının yapılmasını arzu ediyoruz." diye konuştu.
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da kampanya programının bu çerçevede hazırlandığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Önümüzdeki günlerde programın detayları netleştikçe bunları sizinle paylaşacağız. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımızın il ziyaretleri elbette olacak, mitingler olacak. Gerçi kendisi yaklaşık üç, üç buçuk aydır sahada, 50 küsur ilimize ziyaretlerde bulunarak, kongreleri gerçekleştirdi. Zaten zeminin bir anlamda hazır olduğunu ifade edebiliriz.
Fakat 30 kadar büyük il ve şehirde miting, toplantı yapılması planlanıyor. Bunun dışında Adalet ve Kalkınma Partisi olarak da programlar yapılacak. Yerelde, ilçelerde, illerde, bölgelerde kapsamlı seçim çalışmaları da yapılacak. Bu vesileyle bu seçim kampanyasının, bu demokratik olgunluk içerisinde yapılması temennimizi de ifade etmek istiyorum. 24 Haziran günü milletimiz kendisine sunulan alternatifler içerisinden en doğrusunu mutlaka seçecektir."
"Ekonomi koordinasyon toplantısı yapılacak"
Ekonomiyle ilgili birkaç konuya değinmek istediğini belirten Kalın, "Bildiğiniz gibi biraz sonra burada Külliye'de Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında da bir ekonomi koordinasyon toplantısı yapılacak." dedi.
Kalın, ithalat ihracat dengesinin, istihdam ve sanayi yatırımlarının, yabancı sermaye ve diğer alanlarla ilgili konuların etraflı bir şekilde ele alınacağını bildirdi.
Türk ekonomisinin 2017'de çok güçlü bir performans sergilediğini vurgulayan Kalın, şu ifadeleri kullandı:
"2018'in ilk çeyreğine ilişkin verilerin de bu performansın aynı güçle devam edeceğini teyit etmektedir. Örneğin istihdam noktasında da şu anda ulaştığımız bir yıllık süre zarfında da ulaşılan istihdam sayısı 1 milyon 357 bine varmış durumda. Bu da özellikle çevremizdeki diğer ekonomilerle kıyasladığınızda çok ciddi bir başarı olarak not edilmelidir.
Nisan ayında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde burada Cumhurbaşkanlığının verdiği himaye çerçevesinde hayata geçirilen 23 büyük proje, gerek istihdam gerekse yatırım noktasında, ekonomimize yeni bir ivme kazandıracaktır."
Kalın, turizm konusuna da değinerek, "Geçtiğimiz yıldan beri devam eden çok pozitif bir ivme var, bunun 2018'de de devam edeceğini bekliyoruz, öngörüyoruz. Bu yıl itibarıyla da Cumhurbaşkanımızın tahmini ve koyduğu hedef olarak da toplam Türkiye'ye gelen turist sayısının 40 milyona ulaşması bekleniyor. Bu tabii turizm sektörüyle beraber birçok başka sektörün de bundan istifade etmesi ve yeni bir canlılık kazanması anlamına geliyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Seçim ekonomisi söz konusu değil"
Dövizle ilgili konunun da birkaç haftadır gündemlerinde olduğunun altını çizen Kalın, şunları kaydetti:
"Bunun özellikle küresel dalgalanmalarla ve hareketlerle ilgili olduğunu da tekrar ifade etmekte fayda var. Dün Amerikan Başkanı Donald Trump'ın tek taraflı olarak İran nükleer anlaşmasından çekilmesi de tabii piyasalara bu manada bir etki yaptı. Dolar ve petrol fiyatı da yükseldi. Bu sistem içerisinde birbirini etkileyen birçok dinamik var. Fakat bu noktada kısa ve net bir mesaj vermek gerekirse, hükümetimiz ve Cumhurbaşkanımızın başkanlığında uzun yıllardır sürdürdüğü mali disipline dayalı ekonomi politikaları aynen devam edecek. Yani bir seçim ekonomisi vesaire söz konusu değil.
Zaten büyük yatırımlar TANAP, Üçüncü Havalimanı, Çanakkale Köprüsü, Kanal İstanbul gibi büyük proje seçim kampanyasından ve sürecinden bağımsız olarak hızla ve tam kapasiteyle devam etmektedir. Bugünkü toplantıda da tabii bu konular, faiz meselesi, enflasyon, cari açık, istihdam ve diğer konular da etraflı bir şekilde ele alınacak. Bu manada 2018 Türk ekonomisi açısından da asla bir kayıp yıl değildir."
Kalın, aslında seçimlerin erkene alınmasının böyle bir faydası olduğunu vurgulayarak, "Öbür türlü 2018 seçim tahminleri, hazırlıkları vesaire ile geçecekti. Erkene alınmasının piyasalara böyle bir olumlu katkısı da oldu. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum." dedi.
Terörle mücadele konusuna da değinen Kalın, özellikle son yıllarda çok etkin bir mücadele verdiklerini söyledi.
"İdlib'e sıkışmış 2,5 milyondan fazla insan için önemli"
Terör örgütlerine karşı mücadelenin kararlılıkla devam ettiğini, bundan sonra da devam edeceğini belirten Kalın, "Bu çerçevede başlattığımız Zeytin Dalı Harekatı, Afrin bölgesinde güven ve istikrarı büyük ölçüde tamamlamış durumda. Şu anda oradan ülkemize yönelik tehditler tamamen bertaraf edilmiş durumda, fakat biz her zaman olduğu gibi teyakkuz halindeyiz. Güvenlik birimlerimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, polis teşkilatımız, Milli İstihbarat Teşkilatımız, jandarmamız, korucularımız ülkemizin iç ve dış güvenliği için çalışmalarını yoğun bir şekilde devam ettirmektedir." diye konuştu.
Kalın, İdlib bölgesinde potansiyel bir risk alanı olarak TSK'nın 12 gözlem noktası inşa ettiğini bildirerek, "Bugün itibarıyla 10'uncusu da kurulmuş durumda. Bu özellikle İdlib'e sıkışmış olan 2,5 milyondan fazla insanın güvenliği açısından da önem arz ediyor. Bizim sınır güvenliğimiz açısından da ehemmiyet arz ediyor. Bu konuda da çalışmalar yoğun bir şekilde ilgili birimlerimiz tarafından devam ettiriliyor. Bundan sonra terörle mücadele en etkin bir şekilde devam ettirilecek." dedi.
Türk dünyası ile ilişkiler
Türkiye'nin dış politikadaki hareketliliğinin aynı şekilde devam ettiğini belirten Kalın, son 3 hafta içerisinde yoğun bir diplomasi trafiği olduğunu aktardı.
Azerbaycan seçimlerinden sonra İlham Aliyev'in ilk yurt dışı ziyaretini 24-25 Nisan'da Türkiye'ye yaptığını hatırlatan Kalın, bunun iki ülkenin kadim kardeşliğinin, dostluğunun, tarihi, kültürel ve dini bağlarının, siyasi müttefikliğinin en güzel göstergesi olduğunu belirtti.
Kalın, 29 Nisan-4 Mayıs'ta Özbekistan ve Güney Kore ziyareti yapıldığını hatırlatarak, bu ziyaretin Özbekistan ayağının önem arz ettiğini vurguladı.
Türk dünyasıyla ilişkilerin he düzeyde güçlendirmesi noktasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tam bir iradesi olduğuna işaret eden Kalın, bunun Özbekistan'daki yeni yönetimle hayata geçiriliyor olmasından memnuniyet duyulduğunu bildirdi.
Özbekistan ile her alanda 25 anlaşma imzalandığını anımsatan Kalın, Türk iş adamları daha rahat bir ortamda çalışabileceklerini, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in Taşkent'te yapılan İş Forumu'nda açıkça ifade ettiğini anlattı.
"Diplomatik girişimler devam edecek"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Güney Kore ziyaretinin de Kuzey-Güney Kore yakınlaşmasının hemen ardından gerçekleşmesinin anlamlı olduğunu, Güney Kore makamlarının bu ziyaretten duydukları memnuniyeti ifade ettiklerini aktaran Kalın, "Kuzey-Güney yakınlaşmasını Türkiye tam olarak desteklemektedir. Kore Yarımadası'nda nükleer silahsızlanma programını da tam olarak desteklediğimizi ifade etmek isterim. Bu konuda Cumhurbaşkanımız, Güney Kore Cumhurbaşkanı'yla yaptığı görüşmede de 'Bize düşen bir şey olursa, herhangi bir katkı söz konusu olursa buna hazır olduğumuzu' ifade ettiler. Cumhurbaşkanımızın da Güney-Kuzey yakınlaşmasıyla ilgili diplomatik girişimleri bundan sonra da devam edecek." diye konuştu.
"Somut neticelerini hep birlikte göreceğiz"
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'in Türkiye ziyaretine atıfta bulunan Kalın, "Bu da bizim 360 derece dış politika perspektifimizin güzel örneklerinden birisi. Bir tarafta Azerbaycan bize geliyor, biz Özbekistan'a Güney Kore'ye gidiyoruz. Sırbistan geliyor. Yakınlarda biliyorsunuz, bu hafta sonu İngiltere ziyareti olacak. Ardından ayın 20'sinde Bosna Hersek ziyareti olacak. Dolayısıyla 'Türkiye tek boyutlu, tek kutuplu dış politika izliyor. Şu eksenden, bu eksenden uzaklaşıyor' gibi eleştirilerin bir gerçekliği olmadığını da teyit etmesi açısından önemli." ifadesini kullandı.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic'in ziyaretinin ikili ilişkilerin gelişmesi, Balkanlarda güven ve istikrarın tesisi anlamında önemli bir dönüm noktası olduğunu anlatan İbrahim Kalın, "Belgrad-Saray Bosna karayolunun ki bunu Sayın Cumhurbaşkanımız 'Balkanlar Barış Yolu' olarak ifade ettiler, hayata geçirilmesi noktasında da çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Bunun da önümüzdeki yıllarda somut neticelerini hep birlikte göreceğiz." diye konuştu.
"ABD'nin güvenirliğini de sarsmaktadır"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, ABD'nin İran'la nükleer anlaşmasından çekilme kararına ilişkin, pozisyonlarının bu anlaşmanın devam etmesinden yana olduğunu vurgulayarak, "ABD'nin tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesi endişe vericidir. Bu, bölgede yeni istikrarsızlıklara, gerilimlere ve çatışmalara yol açma riskini taşımaktadır. Uzun müzakereler sonunda, diplomatik girişimler neticesinde varılmış bir anlaşmanın tek taraflı iptal edilmesi, elbette ABD'nin güvenirliğini de sarsmaktadır." değerlendirmesini yaptı.
Diğer ülkelerle beraber bu anlaşmanın devam etmesi tarafında olduklarını bildiren Kalın, çeşitli Avrupa ülkelerinin bu konudaki ortak açıklamalarını hatırlattı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Biz bölgede hiçbir ülkenin nükleer silaha sahip olmasını istemiyoruz. Bölgemizin tamamen, sahibi kim olursa olsun, nükleer silahlardan arındırılması bizim öncelikli hedefimizdir. Buna bölgede nükleer silah sahibi olduğu bilinen ülke ya da ülkelerde dahildir. Dolayısıyla bu konuyla ilgili bizim de temaslarımız, girişimlerimiz devam edecek. Konuyu yakından takip edeceğiz." yorumunu yaptı.
"Kitabımızla uğraşmak yerine aşırı sağın yükselişini önlemeye çaba sarf etsinler"
Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer'ın açıkladığı "2017 Suç İstatistik Raporu"na atıfta bulunan Kalın, 2017 yılında İslam karşıtı nefret suçlarının sayısındaki ciddi artışa işaret etti.
Geçen yıl Almanya'da bin 75 İslam karşıtı nefret suçu işlendiğini belirten Kalın, "Bu, raporlara giren, kayıtlara giren, resmi olarak veri halinde elimize gelen saldırılar. Muhtemelen bunların dışında daha başka saldırılar da var. İslam karşıtı saldırılara paralel olarak aynı şekilde antisemitik saldırıların da nefret suçlarının da artış gösterdiğini görüyoruz." dedi.
Aynı rapora göre, Almanya'da bin 507 antisemitik suç işlendiğine işaret eden Kalın şunları kaydetti:
"Bütün bunları topladığınızda bizim mesajımız çok açık ve net; antisemitizmin kaynağı ne İslam'dır ne Müslümanlardır, Avrupa'da yükselişe geçen aşırı sağ hareketlerdir, ırkçı söylemlerdir, nefret söylemlerdir. Bazı Avrupalılar, kutsal kitabımıza ilişkin kendilerince birtakım çağrılarda, taleplerde ya da tasarruflarda bulunmak yerine, öncelikle Avrupa'da yükselişe geçen bu aşırı sağın nereye gideceğine dair birtakım tedbirler almalıdırlar. Bizim kitabımızla uğraşmak yerine, aşırı sağın yükselişini önlemek için çaba sarf etmelidirler. Çünkü antisemitizm gibi ırkçı nefret söylemlerinin, İslam karşıtı ırkçı nefret söylemlerinin kökeni ne Müslümanlardır ne de kutsal dinimizin kitabıdır. Bu Avrupa'da yaşanan aşırı sağcı, ırkçı nefret söylemleridir. Bunun kayda geçirilmesinin önem arz ettiğini ifade etmek etmek istiyorum."
"Manipülasyonlar geçmişte netice vermedi, vermeyecek"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bir gün milletimiz tamam derse o zaman kenara çekiliriz." sözlerinin ardından sosyal medyada "tamam" mesajlarıyla başlatılan kampanyanın hatırlatılması üzerine Kalın, şu görüşlerini paylaştı:
"Sosyal medya etkin bir iletişim aracı, buna bigane kalmak mümkün değil. Fakat sosyal medyayı kullanarak birtakım manipülasyonlara girişmek de netice vermeyecek beyhude çabalardır. Biz geçmişte, daha önceki seçimlerde, başka olaylarda, Gezi olaylarında bu tür şeyleri çok yaşadık, tecrübe ettik. Bunun nihai kararını verecek olan milletimizdir. Sandığa gittiği zaman vereceği karar, asıl belirleyici olacaktır."
Bunun "Sosyal medyaya ilgisiz kalalım, kullanmayalım" anlamına gelmeyeceğini bildiren Kalın, "Birtakım sahte hesaplar üzerinden manipülasyonlar yapılmasının geçmişte bir netice vermediğini, bundan sonra da vermeyeceğini ifade etmek isterim." diye konuştu.
Gerçeklerle uğraşılması çağrısında bulunan Kalın, şunları söyledi:
"Zaten hayatımızda çok fazla sanal şey var. Gerçekler her şeyi ortaya çıkaracak. 24 Haziran'da milletimizin önüne sandık konulduğunda, milletimizin kararının ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Biz tabii ki bu kararın devam olacağını öngörüyoruz, düşünüyoruz, inanıyoruz. Bu konuda güvenimiz tam. En ufak bir tereddüdümüz yok. 'Şu kadar tweet atılmış, bu kadar TT olmuş' bunlar çok bağlayıcı şeyler değil. Aslolan milletimizin aklıyla, vicdanıyla vereceği karardır. Biz de bütün gayretimizi, çabamızı buna teksif etmiş durumdayız."
"Bu tür kavgaların kazananı olmaz"
Bir basın mensubunun, "Amerika'nın nükleer anlaşmadan çekilmesi konusunda Cumhurbaşkanının, Trump ile ya da İran Cumhurbaşkanıyla görüşmesi söz konusu mu?" sorusu üzerine Kalın, bugün ya da yarın bir görüşme trafiğinin planlanmadığını ama olma ihtimalinin bulunduğunu belirtti. Bu konunun küresel siyaseti ve bölge dinamiklerini ilgilendiren bir konu olduğunu dile getiren Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası bir televizyon kanalına gerekli açıklamayı yaptığını söyledi.
"Bu tür kavgaların kazananı olmaz." temel mesajını verdiklerini ifade eden Kalın, her şeyin bu kadar iç içe geçtiği, karşılıklı bağımlılık ilişkilerinin güçlendiği, küresel bir dünyada atılan adımların sonuçlarının hesaplanması gerektiğini vurguladı.
Kalın, "Ben sadece kendi ekonomimi, stratejik ya da siyasi önceliklerimi düşüneyim, başkalarına bunun nasıl yansıyacağını, etki yapacağını dikkate almayayım." denilemeyeceğini, bu dünyanın öyle bir dünya olmadığını, bundan olumsuz etkilenilebileceğini söyledi.
İbrahim Kalın, "Bu karardan Amerika Birleşik Devletleri vazgeçer, vazgeçmez artık bu onların kararı. Ama biz özelikle yeni getirilen yaptırımları yakından takip edeceğiz. Çünkü bu sadece Amerika Birleşik Devletleri'ni değil Türkiye'yi, Türk firmalarını, Avrupa firmalarını da etkiliyor. Bunların yanı sıra İran halkının da bu yaptırımlardan olumsuz yönde etkilenmesini arzu etmeyiz. Bu yönde bize düşen herhangi bir sorumluluk söz konusu olduğunda da bunu yerine getirmekten çekinmeyiz." diye konuştu.
Bölgede yeterince gerilim bulunduğunu, bunlara yenilerini eklemenin devlet aklıyla bağdaştırılır bir tarafının olmadığını dile getiren Kalın, Türkiye'nin bu gerilimleri minimize edecek bir çabanın içerisinde olacağını kaydetti.
"Kabul edilebilir bir tarafı yok"
"Yunanistan'ın iltica bürosu FETÖ'nün darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan eski askerlerden birinin daha iltica talebini kabul etti. Değerlendirmeniz ne olur?" sorusuna Kalın, "Sekiz darbeci askerden yani teröristten ikisinin iltica talebinin kabul edilmesi vahim bir durum." yanıtını verdi.
Yunan makamlarıyla bu konunun defalarca konuşulduğunu vurgulayan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendilerinin birtakım gayretlerinin olduğunu biliyoruz. Fakat bunların yeterli olmadığını ve bu terörist darbeci askerlerin ellerini kollarını sallayarak, yanı başımızdaki bir ülkede hem de bir AB ülkesinde dolaşmalarına izin verildiği gerçeği de önümüzde duruyor. Bizim buna tepkisiz kalmamız mümkün değil. Bir tarafta 'hukukun üstünlüğü, darbelere karşı demokrasi' diyeceksiniz, seçimle iş başına gelmiş bir hükümeti devirmeye çalışmanın onun Cumhurbaşkanını öldürmeye çalışmanın anayasal bir suç olduğunu söyleyeceksiniz. Ama öbür tarafta da bunlarla ilgili şu veya bu gerekçeyle bir adım atmayacaksınız. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok."
Kalın, Türkiye Cumhuriyeti'nin iki helikopterini çalarak, Yunanistan'a giden bu sekiz askerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve ailesini öldürme kastıyla Marmaris'te bulunduğunu hatırlattı.
Bunlarla ilgili onlarca dava dosyası ve iddianame gönderildiğini söyleyen Kalın, "Bütün bu çabalarımıza rağmen, bırakınız bunların iadesini, bunların serbest bırakılması ya da iltica taleplerinin kabul edilmesi hukuk adına skandaldır, siyasi açıdan da ikili ilişkilerimizi olumsuz etkileyecek bir gelişmedir. Bunu zaten kendileri de biliyorlardı. Gözaltı ya da tutuklama süresinin 18 ayın sonunda sona ereceğini biliyorlardı. Bununla ilgili bütün çağrılarımızı yaptık yine hukuk sistemi içerisinde ikili anlaşmalar çerçevesinde çağrımızı yaptık." dedi.
Bazı Avrupa ülkelerinin 15 Temmuz günü yaşanan hadisenin vahametini kavrayamadığını dile getiren Kalın, Yunan tarafından somut adımlar beklendiğini söyledi. Kalın, Avrupa'ya ve Amerika'ya kaçan diğer FETÖ'cü teröristlerle ilgili de bu çağrının tekrar edildiğini, onlarla ilgili de her türlü hukuki yolun devreye sokulacağını kaydetti. Kalın, "Onların yaklaşımı, pozisyonu ne olursa olsun, Türkiye FETÖ terör örgütüyle dünyanın her yerinde kararlı şekilde mücadeleye devam edecektir." dedi.
"Cumhurbaşkanının Bahçeli ile birlikte ortak mitingi söz konusu mu?" sorusuna karşılık Kalın, "Böyle bir ihtimal var. Çok kesinleşmiş tarihi, yeri, şekli netleştirilmiş bir kampanya programı henüz oluşmadı şu günlerde oluşuyor. Böyle bir ihtimal de var. MHP ile bir ortak miting de yapılabilir. Cumhur İttifakı'nın bir mitingi olarak, dolayısıyla BBP de buna katılabilir, Cumhur İttifakı'nın gücünü, birlik ve beraberlik ruhunu, duygusunu yansıtacak önemli bir miting olacaktır." yanıtını verdi.
Cumhur İttifakı'nın kamuoyu tarafından sahiplenildiğini ifade eden Kalın, bunu bir miting ve ortak programlarla taçlandırmanın güzel olacağını belirtti.
"Bu karar bölgede istikrarsızlığı körükleyecek"
ABD Başkanı Donald Trump'ın ülkesinin İran'la nükleer anlaşmadan ayrılacağı açıklaması ve bu kapsamda İran ile ticaret yapan ülkelere yönelik önlemlerin söz konusu olabileceğine ilişkin bir başka soru üzerine Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İran, bizim önemli bir komşumuzdur, önemli bir ticaret ortağımızdır, çok önemli enerji anlaşmalarımız, ithalat, ihracat anlaşmalarımız, sınır ticaretimiz var. Bir çok alanda yürüttüğümüz çok önemli siyasi, ekonomik ilişkiler var. Daha önce de İran'a yönelik bu tür yaptırımlar uygulandı. Bundan İran halkı, bölge ülkeleri zarar gördü. Biz, bu tür çatışmacı yaklaşımlardan ziyade daha angaje edici, kucaklayıcı yaklaşımın isabetli olacağı kanaatindeyiz. İran ile ilişkilerimizi bu çerçevede yürüttük. Bu İran ile her konuda anlaştığımız manasına gelmiyor. Suriye konusunda, Irak konusunda anlaştığımız anlaşamadığımız yerler var. Ama terörle mücadeledir, ticarettir, sınır güvenliğidir, bu tür konularda da yürüttüğümüz ortak projeler var. Dolayısıyla yeni yaptırım rejiminin detaylarını bir görmemiz lazım. Ne kapsamda yapacaklar, hangi ülkeleri ya da ticari şirketleri buna dahil edecekler, hangi ticaret kalemleri bunun içinde olacak. 2015 öncesi rejimin aynısı mı uygulanacak o revize mi edilecek. Bunların somut çıktılarını bir görelim. Ama prensip olarak bu kararın bölgede istikrarsızlığı körükleyeceği yeni çatışmalara yol açacağına dair bizim ciddi endişelerimiz var."
"İnce'nin randevu talebi bize ulaştı"
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan talep ettiği randevu tarihinin belli olup olmadığına ilişkin soruya Kalın, "Sayın Muharrem İnce'nin randevu talebi bize ulaştı. Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade ettiler; uygun bir zamanda AK Parti Genel Merkezi'nde kendisini kabul edecek. Program üzerinde çalışılıyor. Bu önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu olacaktır." karşılığını verdi.
Erdoğan'ın siyasi nezakete son derece ehemmiyet veren bir lider olduğunu vurgulayan Kalın, "Bu nezaket çerçevesinde elbette Sayın İnce'yi kabul edecektir, görüşecektir." ifadesini kullandı.
Seçim tarihi ilan edildiği günden itibaren bu seçim kampanyasının yapıcı söylemlerle inşa edilmesi gerektiğinin hep altını çizdiklerini dile getiren Kalın, nitekim 6 Mayıs'ta İstanbul'daki manifesto toplantısında da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu mesajlarını açık ve net bir şekilde verdiğini söyledi.
Kalın, bunun dışındaki yollara tevessül etmek; manipülatif, seviyesiz, düzeysiz yaklaşımlar ve saldırıların kendilerinin kabul edebileceği bir şey olmadığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyaset tarzına da aykırı olduğunu vurguladı.
Muharrem İnce'yi kabulün de bu çerçevede yapılacağını dile getiren Kalın, "Randevu verilmesinde herhangi bir sıkıntı yok. Gün ve saat olarak özel kalemler bunu çalışıyorlar. Önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu görüşme de gerçekleşebilir." dedi.
"Ağırlığımız içerideki kampanyaya olacak"
Avrupa'daki ülkelerde netleşen bir seçmen buluşmasının olup olmadığı sorusu üzerine de Kalın, Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin bu yıl ki olağan kongresinin 20 Mayıs'ta Saraybosna'da yapılacağını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da davet üzerine bu olağan kongreye katılacağını belirtti.
"Büyük buluşma"nın orada gerçekleşeceğini dile getiren Kalın, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız hem Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin kurultayına, mensuplarına bem Avrupa'daki vatandaşlarımıza mesajlarını verecek. Bizim içerideki kampanya programımızın süresi az olduğu için şu anda planlanan başka bir Avrupa seyahati yok. Bu hafta sonu bir İngiltere programı olacak. Cumhurbaşkanımız da o seyahat çerçevesinde Tatlı Dil Forumu'nun kapanış yemeğine katılacak. Ardından İngiltere Başbakanı May ve İngiliz Kraliçesi ile görüşmeleri olacak. Bu arada iş çevreleriyle, basın mensuplarıyla da Londra'da temasları olacak. Biz buradaki kampanyayı başlattığımızda 30'a yakın ili ziyaretten bahsediyoruz. Dolayısıyla ağırlığımız bu içerideki kampanyaya olacak."
"Resmi makamların yaptığı açıklamaları esas almakta fayda var"
"Ekonomi Koordinasyon Toplantısı'ndan, özellikle son günlerde dövizdeki aşırı artışı da dikkate aldığımızda bu artışı durdurmak için bir ekonomik tedbir paketi buradan çıkabilir mi?" sorusuna ise Kalın, Başbakan Binali Yıldırım'ın geçen hafta emekliler, imar barışı ve diğer konularla ilgili bir ekonomik paket açıkladığını anımsattı. Kalın, Ekonomi Koordinasyon Toplantısı'nda alınacak kararları bir paket gibi isimlendirmenin doğru olmayacağını, hükümetin bu konuda çok kapsamlı bir çalışma yaptığını söyledi.
Kalın, şunları kaydetti:
"Bu tür toplantılar aslında devlet yönetiminin normal seyri içerisinde dönem dönem yapılır, tedbirler alınır, politikalar belirlenir ve hayata geçirilir. Buradan bir olağanüstülük ya da bir panik hali çıkartmak doğru olmaz. Dolayısıyla piyasada dolanan spekülatif haberler yerine, bu dolarla ilgili olur, borsalarla, uluslararası sermayeyle ilgili ya da başka konularla ilgili olabilir, onun yerine resmi makamların yaptığı açıklamaları esas almakta fayda var. Döviz meselesi olsun, diğer konular olsun bu toplantıda etraflı bir şekilde ele alınacak."
"Ruslarla görüşmeye devam ediyoruz"
Tel Rıfat'a bir operasyon yapılıp yapılmayacağı konusundaki soruya cevap verirken de Kalın, Tel Rıfat'ın Afrin'in güneydoğusunda bulunduğunu, burada da PYD/YPG varlığının neredeyse sıfırlandığını ifade etti.
Tel Rıfat'tan PYD/YPG teröründen kaçarak Azez'e gitmek durumunda kalan on binlerce insanın bulunduğunu hatırlatan Kalın, "Bu konuyu biz Ruslarla görüşmeye devam ediyoruz. Tel Rıfat'ta herhangi bir terör tehdidi, riski söz konusu olması halinde Türkiye oraya da müdahale etmekten asla kaçınmaz. Afrin'de, Cerablus bölgesinde yaptığımız gibi. Bu konudaki kararlılığımız son derece net ve dünyanın malumu." dedi.
"ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması bizim için yine yok hükmündedir"
İbrahim Kalın, ABD'nin, Tel Aviv'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararını Türkiye'nin tanımadığını belirtti.
Kalın, 14 Mayıs'ın İsrail'e göre kuruluş, Filistin'e göre ise büyük felaketin başlangıcı olduğunu anımsatarak, "ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması bizim için yine yok hükmündedir. Biz Filistin yönetimiyle yakın ilişkilerimizi devam ettireceğiz. Özellikle Kudüs ve çevresindeki tarihi, dini eserlerin ve bölgenin tarihi, dini kimliğinin korunması noktasındaki çalışmalarımızı da yoğun bir şekilde devam ettireceğiz." ifadesini kullandı.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dönem Başkanı sıfatıyla da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çalışmalarını sürdürdüğünü dile getiren Kalın, geçen yıl İstanbul'da yapılan İİT Zirvesi'nde bir karar alındığını, Kudüs ve civarındaki vatandaşların, tarihi eserlerin, okul, hastane gibi yapıların korunmasıyla ilgili bir fon da oluşturulduğunu anımsattı.
Filistinli mültecilere yardım kampanyası
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Mülteciler Komiseri Pierre Krahenbühl’ü kabul ettiğini de aktaran Kalın, şunları söyledi:
"Orada da ABD'nin Kudüs kararı çerçevesinde Filistinli mültecilere verdiği fonu kesmesiyle ortaya çıkan durumu telafi etmek için bir çalışma başlatıldı. Ramazan boyunca bütün İslam ülkelerinde Filistinli mülteciler için büyük bir yardım kampanyası yapılacak. Endonezya'dan Malezya'ya, Pakistan'dan Bangladeş'e, Türkiye'den Fas'a, Mısır'dan Cezayir'e kadar bütün İslam ülkelerinde kapsamlı bir yardım kampanyası başlatılacak. Bu da yine Cumhurbaşkanımızın, İİT Dönem Başkanı sıfatıyla hem katılacağı hem de destekleyeceği bir kampanya olacak. Kendisi İslam ülkelerinin liderlerine ve gözlemci ülkelerine bir mektup gönderecek ve bu kampanyaya katılmaları çağrısında bulunacak. Dolayısıyla BM ile birlikte biz Filistinli mültecilere sahip çıkmak için bu geniş kapsamlı kampanyayı da ramazan ayı içerisinde başlatacağız. Bunun koordinasyonunu da Başbakan Yardımcımız Sayın Recep Akdağ yürütecek. STK'lerimiz, AFAD, Kızılay, Diyanet, özel sektör hep birlikte bu kampanyaya katılarak Filistinli mültecilerin ihtiyaç duyduğu maddi imkanların sağlanması için gerekli çalışmayı da yapacağız."
Filistin halkının yalnız olmadığını vurgulayan Kalın, "Hangi ülke ne kararı alırsa alsın, İsrail istediği işgal politikalarını istediği şekilde devam ettirirse ettirsin, Filistin halkı yalnız değildir. Kudüs yalnız değildir. Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir ve bu pozisyonumuzda en ufak bir değişiklik söz konusu olmayacaktır." açıklamasında bulundu.