Soğuk Ekonomi Savaşı
Bu yazı 11/11/2022 tarihinde yayınlanmıştır.
*Prof.Dr. Abuzer PINAR/ Ekonomi ve Finans Koordinatörü
Rusya-Ukrayna geriliminde ABD yol çizdi, AB o yoldan ilerledi. Ukrayna’ya silah yardımı, Rusya’ya ambargo derken gerilim tırmandı ve iş Rusya’nın doğalgaz akışını durdurmasına kadar geldi. Ayrıca doğalgaz boru hatlarına “sabotaj” ve hatların bir kısmının kaybına kadar çok şey gündem oldu. Nihayet bir AB ülkesi ambargodan çekildiğini açıkladı. Havaların soğumaya başlaması ile doğalgaz talebinin ve fiyatların aşırı artması sonrasında Hollanda, Rusya'ya yönelik ekonomik yaptırımları geri çekme kararı aldı.
Bu arada ABD’den de düşük dozda diplomasi, müzakere sinyalleri geliyordu aslında. Ukrayna’ya hem Beyaz Saray hem de Pentagon kaynaklı müzakere fırsatlarından yararlanma çağrısı yapıldı. Hatta ABD’nin en önemli gazetelerinden Wall Street Journal, ABD ile Rusya arasında üst düzey görüşmelerin yapıldığı bile duyuruldu.
Almanya Eski Şansölyesi Merkel, hem görevde iken hem de sonrasında Rusya ile müzakere kapılarının açık tutulması yönündeki mesajlarını mütemadiyen tekrarladı. Zira diğer AB ülkelerinden de Hollanda benzeri adımlar gelirse AB liderliği ciddi sıkıntıya girecek. O halde “düşmeseydim inecektim” yaklaşımı ile henüz çatlak bütün bir bloku yıkıp geçmeden bir hal yolu bulma eğilimi güçleniyor gibi görünüyor.
Savaş mı ekonomi mi?
Bu sorunun benzeri Covid19 küresel salgını başladığında “sağlık mı ekonomi mi?” biçiminde sorulmuştu. O zamanlar bu sorunun yanlış olduğunu söylemeye çalıştık. Ancak dönemin duygusal ortamında bu tür sorular kabul görüyordu. Halbuki biz ısrarla evde oturmanın maliyetsiz bir şey olmadığını söyledik. Eve kapanmalar ile beraber evlere başta gıda olmak üzere mal ve hizmet servisi yapıldı. “Ekonomi salgına tercih edilemez” diyenler aradıkları anda kapısında gıda, temizlik malzemesi ve hatta lükse bile girebilecek malların bitmesini de istediler. Bu malların tedariki ve evlere ulaştırılması birilerinin çalışmasını gerektiriyordu. Kısmen çalışmaya izin verilmesi de tam bunun içindi.
Gıda ve enerji meselesi, ekonominin şartları ne olursa olsun, önemini koruyor. Bizde de açıklanan enflasyon rakamlarına bakılırsa yüksek fiyat hareketlerini besleyen hala gıda ve enerji fiyatlarıdır. Nitekim Rusya-Ukrayna krizinde tarafların tartışmasız kabul ettikleri konu tahıl tedariki oldu ve Türkiye’nin bu meselenin hallinde ciddi katkısı oldu. Enerji konusu da önemli ama bir silaha da dönüşebiliyor işte.
Rusya-Ukrayna geriliminde de bir kesim silah, asker, silahların fonksiyonları, askerlerin savaş deneyimi üzerinden tahmin yaptı. Elbette savaşta bunların hiç biri göz ardı edilemez. Lakin Rusya-AB özelindeki enerji bağımlılığı belki de en güçlü silahtı. Havalar soğudukça enerji problemi daha da ciddi bir hal almaya başladı. Başta AB vatandaşlarının günlük hayatı üzerindeki etkisi ve devamında ekonominin çarklarının dönmesi enerji tedarikine bağlı. ABD-AB bloku baskı yaptıkça Rusya da bu kozu kullanmaya başladı.
Hollanda’nın ambargodan çekilmesi, Almanya’nın müzakereleri sürekli gündemde tutması veya ABD’nin kapı arkasında da olsa müzakereyi öne çıkarması garipsenecek bir durum değil. Hatta bu işin başındaki ABD’nin tavrı kapı arkası bile sayılmaz. Asıl garipsenecek tavır, cepheden gelen ufak bir haber ile “biz demedik mi” tavırlarına giren “katı inançlı” bakış açısıdır. Hele de ekonomi cephesinden gelen bu tür bir yaklaşım oldukça problemlidir.
Sıcak savaş devam ederken soğuk ama oldukça yüksek düzeyden bir ekonomi savaşı devam ediyor. Fed’in faiz artırımı ve ABD’nin çevresindeki ekonomilerin benzer eğilimleri ekonomiyi soğuturken, faiz silahının gücünün sınırlı olduğuna dair açıklamalar peş peşe gelmeye başladı. Sadece Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) değil, Uluslararası Para Fonu (IMF) bile farklı sesler çıkarmaya başladı. Gerçi IMF’nin mesajları çok çelişkili. Hem söylüyor hem söylemiyor. Bir gün aykırı bir açıklama yapınca hemen ardından pozisyonunu koruduğuna dair bir açıklama geliyor. Bu da normaldir. Kişiler kadar kurumların da başına gelebilecek en tehlikeli şey inançlarının sarsılmasıdır.
ABD’de enflasyonun bir ölçüde gevşediğine dair sinyaller gelince bir rahatlama oldu ama bu iş burada bitmez. Rusya zaten faiz konusunda mevcut eğilimi izlemedi ve daha farklı bir adımla devam etti. Enerji tedarikini kesti. Bundan kaynaklı doğalgaz fiyat artışlarını kaç baz puanlık bir faiz artışı engelleyebilir acaba? Bunu fark etmiş olacak ki AB ve ABD farklı arayışlara girdi.
Çin-Tayvan meselesinde de hala sular durulmuş değil. Çin de Tayvan’ı ilhak etmeye kalkarsa durum ne olur? Bu meselede de sadece “varsayılan” silah ve askeri güç karşılaştırması yerine yeni dönemin “soğuk ekonomi savaşı”nı dikkate almakta yarar var.
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya