Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Tehdit Bitene Kadar Kalacağız

Bu yazı 17/01/2024 tarihinde yayınlanmıştır.

*Mithat IŞIK/SDE Savunma ve Güvenlik Koordinatörü

 

Türkiye uluslararası hukukun verdiği yetkiyi kullanarak Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’de operasyonlar icra ediyor. Suriye ve Irak, Türkiye ile olan sınırlarını koruyamıyor. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti sınırlarımızı, sınır bölgesinde yaşayan halkımızı güvenli bir mesafeden korumak için TBMM’de alınan kararlarla her iki ülkede operasyonlar yaparak terör örgütünün bu bölgelerde barınmasını sınırlarımızdan sızmasını önlüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’de operasyonlar icra etmek için TBMM’de alınan kararlar doğrudur ve gereklidir. Bölücü terör örgütünün elinde uzun menzilli havanlar, roketler, tanksavar silahları gece ve gündüz eylem yapma imkanı sağlayan modern teçhizat ve malzemeler var. Bu silah ve malzemeler başta ABD olmak üzere bir kısım AB ülkeleri tarafından veriliyor. ABD askerleri Suriye’de PKK/YPG teröristlerine açıktan eğitim veriyor, özel operasyonlar için tatbikatlar yaptırıyor. Suriye Demokratik Güçleri(SDG) adı altında gizlemeye çalıştığı PKK/YPG teröristlerini kendi vekalet gücü olarak kullanıyor. Terör örgütünün elinde doksanlı yıllarda olduğu gibi sadece kalaşnikof, roketatar, el bombası, mayın vs. yok. Modern bir orduda bulunan silahlar, teçhizatlar ve malzemeler var.

Türkiye’nin güvenliğini kendi sınırlarımızdan koruyamayız. Türkiye’nin güvenliği Kafkaslar-Irak-Suriye-Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Libya ve Afrika’dan başlıyor. Türkiye Irak’ta ve Suriye’de işgal amaçlı olarak bulunmuyor. Güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen terörist devletin kurulmasını önlemek için bulunuyor ve bu konuda da çok kararlıdır. Türkiye’nin başta ABD olmak üzere diğer emperyalist ülkeler gibi Irak ve Suriye’nin yeraltı ve yer üstündeki zenginliklerini ele geçirmek gibi bir amacı yoktur. Türkiye, Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasından yanadır ve bunu en yetkili ağızlardan ifade ediyor. Her iki devlette sınırlarını koruyamadıkları için sınırları biz koruyoruz. Irak ve Suriye ne zaman ki devlet olarak sınırlarını korur, karakollarını açar, bizim karakollarımız ile irtibata geçer, kendi hudutlarına sahip çıkıp halkını korur o zaman çekiliriz.

İki devlet arasındaki sınırlar komşu iki devlet tarafından korunur. Ne yazık ki Irak ve Suriye sınırlarını koruyamıyor. Bizim Irak’ın kuzeyinde Operasyon icra ettiğimiz bölge, 1980’den itibaren sahipsiz topraklardır. Bu bölgede yaşayan yaklaşık 1 milyon Irak vatandaşını biz koruyoruz. Türkiye’nin operasyonları sayesinde bu insanlar terör örgütüne vergi adı altında para ödemiyor, terör örgütü bu insanların çocuklarını zorla daha kaçırıp terörist yapamıyor. İnsanlar güvenli bir şekilde tarlalarını, bağ ve bahçelerini ekip biçiyor. Yollar güvenli, hastaneler ve okullar açık. Aynı durum Suriye’nin kuzeyi içinde mevcuttur. 2015 yılından itibaren Suriye’de de bir devlet otoritesi yoktur. Suriye ile olan 920 km sınırı da korumak için bölgede Fırat Kalkan’ı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekatlarını icra ettik. Böylece ülkemize daha fazla göçün gelmesini önledik.

Irak Bölgesel Kürt Yönetimin’den(IKBY) özellikle Türkiye ile olumlu iş birliği olan KDP‘nin Peşmerge güçleriyle Metina, Gara, Zap gibi bölgelerde TSK ile koordineli operasyonlar yapmaları ve bazı bölgeleri kontrol etmesi için zorlamalıyız. KDP’nin yapacağı operasyonlara İHA, SİHA, helikopterlerle, uçak ve topçu atışlarıyla destek vereceğimizi ifade etmeliyiz. IKBY 2003’ten itibaren bu tür operasyonlara ABD’nin etkisi nedeniyle pek sıcak bakmıyor. Süleymaniye bölgesini kontrol eden KYB lideri Bafel Talabani’yi terör örgütü ile ilişkisini kesmesi ve bölgesinde PKK terör örgütüyle mücadele etmesi için zorlamalıyız. PKK ile yapacağı mücadeleye her türlü ateş desteğini vereceğimizi söylemeliyiz. Buna rağmen terör örgütüyle iş birliğine devam ederse üzerindeki ekonomik, siyasi ve askeri baskıyı daha çok artırmalıyız. Irak’ta Irak Türkmen Cephesi (ITC)‘yi güçlendirmeliyiz. KDP, KYB’ nin Peşmerge güçlerine benzer güçlü bir Türkmen Silahlı gücü oluşturması için ITC’ye her türlü ekonomik, siyasi ve askeri desteği vermeliyiz. ABD, Irak’ın kuzeyinde yaptırdığı terör eylemleri ile bizi meşgul etmeye çalışıyor.

Bu bölgeyi İHA, SİHA, silahlı helikopterle destekli yeterli güçlerle kontrol etmeliyiz. Esas tehdit Suriye’dedir. Suriye’de PKK/YPG’nin etnik temizlik yapmasına izin vermemeliyiz. Barış Pınarı-Fırat Kalkan’ı-Zeytin Dal’ı Harekatları ile kontrol altına aldığımız bölgeler arasında kalan Kamışlı-Ayn el-Arab-Tel Rıfat- Membiç gibi bölgeleri kontrol altına alıp Dicle’den Fırat’a ve Akdeniz’e kadar ulaşan güvenli bölge bütünlüğünü sağlamalıyız. Suriye’de kendi toprağımız olan bölgeye Süleyman Şah Türbesi’ni taşımalıyız. Süleyman Şah Türbesi ile sınırımız arasında güvenli bir yol oluşturmalıyız. Bu yol boyunca oluşturacağımız yerleşim yerlerine Türkiye ile dostane ilişkileri olan aşiret ve grupları yerleştirmeliyiz. PKK/YPG’nin ABD’nin direktifi ile bölgede yapmak istediği etnik temizliği önlemek için bölgede etkili Arap ve Türkmen aşiretlerine güçlü bir destek vermeliyiz. Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması için bölge ülkeleriyle güçlü bir iş birliği yapmaya devam etmeliyiz.