Tevfik ERDEM
Tüm Yazıları27 Mayıs’tan 12 Eylül’e oradan 28 Şubat Muhtırası’na ve 15 Temmuz Fetöcü darbe girişimine kadar Türkiye’de gerçekleşen tüm darbe ve muhtıraların bir köşesinde NATO yani ABD bulunur. Bu darbelerde söz konusu aktörlerin gücü-etkisi elbette ki hep aynı dozda olmamıştır ancak onların izni ve onayı olmaksızın da darbecilerin darbe girişiminde bulunmaları çok da mümkün değildir. Ancak hiçbir girişimde etkileri 15 Temmuz başarısız darbe girişimindeki kadar güçlü değildir.
15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi diğerlerinden farklı olarak sadece başlangıçta kanlı bir girişim olarak kalmamış eğer gerçekleşseydi çok daha fazla kanın döküleceği bir darbe girişimi olarak tarihteki yerini almıştır.
Her darbe ya da muhtıra girişimi kendi belirtilerini ortaya koyar. 15 Temmuz’a doğru giden sürecin temel belirtileri ise, 7 Şubat 2012 tarihinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye çağırma operasyonuyla başlar. Nihai hedefin dönemin Başbakanı Erdoğan’ı iktidardan indirmek ve uluslararası mahkemelerde yargılamak olan bu süreç 27 Mayıs 2013 tarihinde başlayan Ak Parti hükümetini devirmeyi hedefleyen Gezi Parkı kalkışması ile farklı bir kulvarda devam eder. 17-25 Aralık 2013 tarihinde çeşitli yolsuzluklar gerekçe gösterilerek ama esas olarak hükümeti alaşağı etmeyi hedefleyen operasyonlar 1-19 0cak 2014 tarihlerinde MİT tırlarına yönelik operasyonlarla devam etmiştir. MİT gözetimindeki tırlar Adana ve Hatay’da durdurulmuş ve FETÖ’cü savcının yürüttüğü operasyon kısa süre içinde uluslararası medya organlarına servis edilmiştir. MİT tırlarının durdurulmasıyla eş zamanlı şekilde Türkiye’nin terör örgütlerine destek olduğu yönünde kara propaganda çalışmaları başlatılarak Türkiye terör örgütlerinin destekçisi olarak gösterilip, Batılı medya ve istihbarat servislerine bilgi sunulmuştur. Hükümetin aldığı oldukça kararlı adımların sonrasında kamu kurumlarından tasfiye edilmeye başlayan örgüt (bu dönemde paralel yapı), son olarak NATO’cu subaylarla iş birliği içinde 15 Temmuz gecesi başarısız bir darbe girişiminde bulunmuştur.
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi Türkiye tarihinde ilk kez halk, ordu içinde darbecilerle savaşan askerler ve emniyet güçlerinin direnişi sonrasında bastırılmıştır. Darbecilere yönelik bu bastırma ve onlara yönelik izlenen politika Türkiye’de darbe yapmaya yeltenenlerin bir daha böyle bir eyleme cesaret etmelerini engelleyecek kadar güçlü ve etkili olmuştur.
Darbe süresince Türkiye’nin daha fazla demokratikleşmesini isteyenler ve bu yönde her türlü baskıyı yapmaya yeltenen Batılı güçlerin 15 Temmuz gecesi Türkiye’de demokrasi mücadelesine yönelik hiç bir teşvik edici ya da darbecileri engelleyici girişimleri, açıklamaları olmamıştır. Hatta MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 11 Temmuz 2023 tarihli grup konuşmasında yaptığı açıklamada olduğu gibi 15 Temmuz gecesi “NATO heyecanlı bir futbol müsabakasını seyreder gibi ihaneti seyretmiş, hatta zemin hazırlamıştır…15 Temmuz gecesi tepemizde uçuşan NATO uçak ve helikopterlerini, bunları kullanan alçak ve ahlaksızları unutmadık. Türkiye’yi içeriden çökertmek, milli bağları çözmek, devlet ve millet varlığını çürütmek için NATO oyunlarını ve küresel emperyalizmin komplolarını asla hatırımızdan çıkarmadık. 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan vahşet ve ihanetin henüz NATO namına kuşkulu ve tartışmalı pek çok noktası olduğunu da biliyor ve gerilen sinirlerimizle yumruğumuzu sıkıyoruz…”
Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz ile ilgili bu açıklamaları o gece NATO’nun (yani ABD’nin) rolünün ne kadar ön planda olduğunu açıkça ilan etmektedir. Bahçeli bu nedenle dünyanın AB ve NATO’dan ibaret olmadığının altını çizmektedir. “Gerekirse NATO üyesi bir kısım ülkeyle yüzleşmek, hesaplaşmak, sayfaları ıstırapla damgalanmış kara kaplı defterleri açmak kaçınılmaz bir mecburiyet olarak gündeme gelebilecektir” derken bu ülkelerin 15 Temmuz darbe girişimindeki rolleri ve Türkiye üzerindeki emelleri açıkça duyurulmaktadır.
15 Temmuz’u bir işgal ve istila girişimi olarak okuyan Dr. Devlet Bahçeli, “15 Temmuz 2016’da işgal ve istila hevesleri hainlerin ve haşhaşilerin kursağında bırakılmıştır” diyerek darbeye karşı başarıyla verilen direniş mücadelesinin altını çizmiştir. Bu direniş ve başarı ile birlikte Bahçeli’ye göre Türkiye’de vatan, devlet ve mukaddesat kurtarılmıştır.
15 Temmuz 2016’da ve içinden geçtiğimiz dönemde terörle mücadele esnasında kara toprağa düşen aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle, hürmetle yâd eden Bahçeli’nin altını çizdiği bir başka husus da vatan ve millet sevdalılarını bir araya getiren ve onların Cumhur İttifakı çatısı altında toplanmasına neden olan olayın 15 Temmuz istila girişimi olduğunun altını çizmesidir. Bahçeli’ye göre Cumhur İttifakı bu nedenle millet evlatlarının karanlık 15 Temmuz gecesinin ateşle çevrilmiş meydanlarında kurduğu bir ittifaktır. Bu ittifak her türlü kişisel veya parti menfaatini bir kenara bırakarak ülke menfaatini ön plana çıkaran bir politika takip etmektedir.
Güncel Yazıları
“Onlara Ait Her Şeyi Tümüyle Yok Et… Hepsini Öldür” Tevrat: Yasanın Tekrarı (Tesniye)..
30 Ekim 2023
Almanların Nazi/Faşizm Sevdasının Faturasını Müslümanlar Ödemek Zorunda Mı?
27 Ekim 2023
“Emperyalizmin En Ölümcül Silahı: Demokrasi Yalanı”
20 Ekim 2023
Mutlak Kötülük ve Zorba Devlet
14 Ekim 2023
Öğrenilmiş Acziyet, “Aksa Tufanı” ve Şu Bizim Ezik Aydınımsılar
09 Ekim 2023
12 Eylül ve NATO (ya da ABD)
12 Eylül 2023
Bale ve Opera ile AK Parti’yi Terbiye Etmek
24 Ağustos 2023
Muhalefet Dağınık, Yerel Seçimler Çantada Keklik (mi?)
22 Ağustos 2023
Ekrem Nereye Koşuyor?
18 Ağustos 2023
CHP İçindeki Kaostan İyi Parti’nin Kendi Sahasında Top Çevirmesine
14 Ağustos 2023
Suç ve Ceza İlişkisizliği : Esenyurt Saldırısı ve Diğerleri
01 Ağustos 2023
Zihni Batının İşgalinde Olanların Arap Düşmanlığı
26 Temmuz 2023
Bir İşgal Operasyonu: 15 Temmuz Başarısız Darbe Girişimi
14 Temmuz 2023
Konser İptallerini Karşı Devrim Olarak Okumak
12 Temmuz 2023
CHP Kabuk Değiştirebilecek mi?
05 Temmuz 2023