Tevfik ERDEM
Tüm YazılarıKemal Kılıçdaroğlu’nun 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetmesinin üzerinden yaptığı en geniş açıklama özel bir TV kanalında gazetecilerle yaptığı görüşme oldu. CHP lideri hayli sert ve rahatsız edici sorulara kendi evinde (CHP binasında yapılan çekimlerde) maruz kaldı.
Sorulara verilen cevaplardan anlaşıyor ki ana muhalefet partisinin ve Millet İttifakı’nın seçim sürecindeki lideri (KK) bu yarışı kaybetmediğini düşünüyor. Seçim kaybedildiyse de suçun kendisinde olmadığını düşünüyor. İki suçlu var ona göre:
-Aldıkları 500 TL’lik yardımlara göre oy veren köylüler
-TRT 1 Televizyonu (çünkü bu köylüler TRT 1’den başka kanal seyretmiyorlar. TRT1’ de malum iktidarın kanalı KK’na göre.)
Demokrat Dede’m bu analizin tamamen bilimsel olduğunu göstermek için analizin sosyolojik olduğunu söyleyip durdu. Sosyoloji her türlü sorunu çözecek bilimsel anahtar!
İnsan kendinde eksik olanı mı söylermiş
CHP, Ak Partiyi sürekli tek adamlıkla suçladı ama kendisi tek adam’ın (Kemal Kılçdaroğlu=KK) gölgesi altında kaldı. Bu kadar seçim yenilgisine rağmen partinin birçok organında değişiklik oldu ama lideri (KK) değişmedi. Bundan sonra KK’nun ve CHP’nin karşı tarafı tek adam ya da diktatörlükle suçlamasının hiçbir gerekçesi hatta kendileri için bile olmayacak.
CHP’lilerin sürekli dillerine doladığı bir tekerleme var; “kim en çok neyden söz ederse kendisinde eksik olan odur. AKP sürekli ahlaktan bahsediyor, öyleyse kendine eksik olan da odur.” Bu tekerlemeyi şimdi şöyle söylesek, “CHP, Ak Parti için sürekli tek adam diktatörlüğünden söz ediyor, demek ki CHP’de tek adam diktatörlüğü var.”
Şimdi bu tek adam diktatörlüğü CHP içinde nasıl da yumuşak yumuşak işliyor. KK’nun konuşmalarında bunu görmek o kadar kolay ki. Üstelik bu tek adam liderliği diktatörlüğü bile aşmış.
Demokrat Dede’den Mehdiliğe mi?
Adnan Oktar’ın malum mehdilik iddiasını eski ve orta kuşak hatırlar. TV programında kendisine şu soruyu sorduruyor: “Siz Mehdi misiniz?” cevabı çok açık, ama devamı daha da ilginç.
“Hayır, ama biliyorsunuz Mehdi de zaten kendisinin Mehdi olduğunu söylemeyecek!”
Sonra başlıyor beklenen kurtarıcının özelliklerini sıralamaya zaten bütün özellikler kendisini tarif ediyor.
Tv programında KK’nun tarzı da çok farklı değil aslında.
Parti liderliğinden istifa etmesi yönündeki çağrılara görünen o ki 2024 Yerel seçimlerine kadar KK, kulağını tıkayacak. Konuyu yazarkasanın ya da printer çıktısının (!) çıkarttığı ses türü gerekçelerle geçiştirecek.
Defalarca kendisine yöneltilen “kurultayda siz aday olacak mısınız?” sorusuna,
“Ona da geleceğim başkanlık bizim için önemli değil. Kurumsal kimlik bizde üçüncü sırada gelir. Bizim için kural budur. Biz nerede hata yaptık asıl önemli olan bu” cevabını veriyor.
Yani kimin bakan olduğu değil neden kaybedildiği asıl mesele. Kaybedilme gerekçesi de TRT1 ve 500 TL alan ve bu parayı harcayacak yer bulamayan köylülere yıkıldıktan sonra seçim döneminin tüm sorunları sona ermiş oluyor.
Gazeteciler gerçekten çok zorladı KK’nu.
Konu dolaşıp geliyor parti başkanlığı meselesine.
“Tekrar soruyorum kurultayda aday mısınız?”
“Aday olup olmamanın hiçbir önemi yok yani gidip ben adayım demem, aday gösterirlerse… bakın bu kadar önemli bir meseleyi konuşuyoruz işi yine getirdik kişiye. Bakın benim için önce ülke gelir.”
“Siz Mehdi misiniz?” sorusu ile siz başkan olacak mısınız? Sorusuna verilen cevap aynı mantığa sahip.
“Ben Mehdi değilim ama biliyorsunuz Mehdi de zaten kendisinin Mehdi olduğunu söylemeyecek!”
Ben parti başkanlığı için aday olmam, ben adayım demem ama benden başka aday olabilecek birini de göremiyorum. Muharrem İnce mi gelsin aday olsun! Ayrıca parti başkanının benden başkasının seçilmesini sağlayacak bir delege sistemi mi var allaseen.
Bir de CHP liderinin kafasında parti başkanlığı meselesi çözülmüş zaten gazetecilerin anlamadığı şey de bu. Gazeteciler gerçek sorunların ne olduğunun farkında değiller ve tartışmayı sürekli tali meselelere (parti başkanın kim olacağına) getiriyorlar KK’na göre.
KK, kimsenin kendisini çalışmadığı için suçlayamayacağını söylerken bunu dile getiriyor.
“Ben çalıştım hatta Erdoğan’a ilk turda büyük bir travma yaşattım! Yani onun ilk turda kazanmasını engelledim”, derken bunu inanarak ve kendine güvenerek söylüyor.
Böyle bir inanç kurtuluşun yine kendinde içkin olduğuna dair bir inancı paylaştığını gösteriyor Demokrat Dede’nin.
Rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in Mehdi için söylediği “Mehdi bizim tembelliğimizin adıdır” aforizması aklıma geldi.
Kılıçdaroğlu çık aklımdan bu CHP’nin sorunu diyorum içimden ama diğer yandan da demokrasinin kalitesi muhalefetin kalitesiyle de ilgili diye aklımdan geçiyor.
CHP bu tek adam, neo-ebedi şef kültüründen ne zaman kurtulacak?
Güncel Yazıları
“Onlara Ait Her Şeyi Tümüyle Yok Et… Hepsini Öldür” Tevrat: Yasanın Tekrarı (Tesniye)..
30 Ekim 2023
Almanların Nazi/Faşizm Sevdasının Faturasını Müslümanlar Ödemek Zorunda Mı?
27 Ekim 2023
“Emperyalizmin En Ölümcül Silahı: Demokrasi Yalanı”
20 Ekim 2023
Mutlak Kötülük ve Zorba Devlet
14 Ekim 2023
Öğrenilmiş Acziyet, “Aksa Tufanı” ve Şu Bizim Ezik Aydınımsılar
09 Ekim 2023
12 Eylül ve NATO (ya da ABD)
12 Eylül 2023
Bale ve Opera ile AK Parti’yi Terbiye Etmek
24 Ağustos 2023
Muhalefet Dağınık, Yerel Seçimler Çantada Keklik (mi?)
22 Ağustos 2023
Ekrem Nereye Koşuyor?
18 Ağustos 2023
CHP İçindeki Kaostan İyi Parti’nin Kendi Sahasında Top Çevirmesine
14 Ağustos 2023
Suç ve Ceza İlişkisizliği : Esenyurt Saldırısı ve Diğerleri
01 Ağustos 2023
Zihni Batının İşgalinde Olanların Arap Düşmanlığı
26 Temmuz 2023
Bir İşgal Operasyonu: 15 Temmuz Başarısız Darbe Girişimi
14 Temmuz 2023
Konser İptallerini Karşı Devrim Olarak Okumak
12 Temmuz 2023
CHP Kabuk Değiştirebilecek mi?
05 Temmuz 2023