Tevfik ERDEM
Tüm Yazıları1994 Seçimleriyle İstanbul ve Ankara Belediyelerini alan Ak Partinin selefi Refah Partisi ile birlikte başlayan merkeze doğru yürüyüş ve merkeze yerleşme süreci 31 Mart 2019 seçimleriyle birlikte akamete uğradı. Ak Parti bu seçimde Ankara ve İstanbul gibi sembolik öneme sahip iki büyükşehir yanında birçok büyükşehri kaybetti. Her ne kadar ilçe belediyelerin çoğunu alsa da büyükşehir belediye başkanlıklarını kaybetmesi Ak Partiye seçmenin verdiği güçlü bir mesajdı. Ak Parti bu seçim mağlubiyetini gösterilen adaylarla ve ekonomik krizle açıklayabilir ancak onun zihnini meşgul etmesi gereken bir başka önemli sorun, neden hatırı sayılır büyükşehirleri kaybettiği ve genelde büyükşehirlerde görünürlüğünün azalmasına dair bir izahın kendini beklemesidir. Ankara ve İstanbul ile tüm Türkiye’ye açılan Ak Parti geleneği komplo teorilerine göre geri çekilişini de buralardan yaşayacaktır. Ancak bu teoriler adı üstünde bir komplo teorisi olmanın ötesinde bir anlama sahip değil şimdilik. Çünkü Ak Parti hâlâ demokratik bir seçimde üstünlüğünü sağlayabilecek oy oranına sahip. Ak Partinin problemi merkezdeki (sadece coğrafi ya da siyasi değil aynı zamanda kültürel) konumunu tahkim konusunda bir problem yaşıyor sanki. Bu sebeple merkezi temsilen iki il üzerinde önemle durulmayı hak ediyor.
Ankara’da seçimlerin arkasındaki itici güçler
Mehmet Özhaseki’nin Mansur Yavaş’a göre Ankaralı olmaması bir yana Özhaseki’nin performansı anlaşılan o ki Ankaralıları cezbetmedi. Ankara’nın büyükşehirde kaybetmesine rağmen il genel meclisinde oyların çoğunluğu elde etmesi belediye meclisinin oluşumunun özelliğinden kaynaklanır. Çünkü İl genel meclisi üyelerinin seçimi için her ilçe bir seçim çevresi olarak görüldüğünden dolayı ilçe seçimlerini kazanan partilerin ağırlığına göre bir meclis oluşur. İlçe belediyelerin çoğunu (25 ilçeden 19’unu) Ak Parti kazandığı için il genel meclisinde etkili bir güç olacağı açık. CHP’nin sadece üç ilçeyi almasına rağmen büyükşehir belediyesini kazanmasının arkasında, aldığı ilçelerin nüfus sayısı ve aldığı oy oranı çok etkili ayrıca CHP adayının sağ-milliyetçi kökene sahip bir aday olması ve seçim boyunca bu kimliğinden taviz vermeksizin bir politika yürütmesi de belli oranda oyun kendisine yönelmesine sebep olmuş gibi. Üçüncü bir sebep, oy oranı az da olsa, HDP seçmeninin bu seçimde Ak Parti karşıtlığı üzerine oturan oy verme davranışını göstermesidir. Buna gerekçe olarak HDP’nin tutuklu eski başkanı Demirtaş’ın HDP seçmenini özellikle İstanbul’da ama genel olarak tüm Türkiye’de harekete geçiren talebi etkili olmuş gibidir. Aşağıdaki tablo incelendiğinde bu durum ortaya çıkacaktır.
Ankara için 3 farklı seçim sonucu tablosu
Yukarıdaki tabloya bakıldığında, son seçimde Cumhur ittifakı toplamda 30 Mart 2014 seçimlerindeki oy sayısının bile altında kalmış görünüyor. Ayrıca 24 Haziran 2018 tarihindeki genel seçim oy sayısından 361.301 daha az oy almış görünüyor. Dokuz aylık bu süre içinde bu kadar oy kaybına sebep olan gelişmeler neler olabilir? Örneğin, ekonomik kriz, adaylar, seçim sürecinde izlenen politikalar vb. Ancak Partilerin kendi dışlarındaki bir başka etken olarak diğer partilerin izledikleri politikalar ve rakip parti seçmenlerinin oy tercihleri seçim sürecini etkilemiş gibi. Ankara için Cumhur İttifakının oylarının azalması CHP’nin uygun bir aday bulması yani adayın sağ seçmenin de oyunu alabilecek bir aday olmasının yanı sıra oy farkının açılmasına sebep olan, küçük partilerin de bu adaya yönelmesi ile açıklanabilir. BBP seçmeni her ne kadar Cumhur ittifakı ile uyumlu bir eğilim izlese de Millet ittifakı adayının milliyetçi kimliği oylarının ona yönelmesine sebep olmuş olabilir. 2014 seçimlerindeki yaklaşık 40 bin oyun nereye gittiğini tesbit etmek zor görünüyor. Ancak Ankara’da HDP’nin %6.40’lık oyunun en azından çok büyük bir kısmının CHP’ye gittiği kesin bu da yaklaşık 200 bin oy demek. Keçiören’de T. Altınok’a oy vermesine rağmen büyükşehirde Özhaseki yerine Yavaş’a giden 30 bin civarındaki oy da söz konusu açığın nereden ortaya çıktığına işaret etmektedir. Öyleyse CHP Ankara’da iyi bir aday göstererek seçimi kazanmış görünmektedir.
Hâlâ Oy Sayımındayken İstanbul
2018 Seçimlerinde katılım %88.1 iken 2019 seçimlerinde %84.6’dır. İstanbul için bu oranın biraz daha düşük olduğu görülüyor: %83.88. Seçime katılımı teşvik edilen küskünlerin Ak Partili olduğu hem kaybedilen oylardan hem de katılım düşüklüğünden kaynaklanıyor denilebilir. Ancak görünen o ki bu seçimlerde Batıdaki diğer büyükşehirlerde olduğu gibi İstanbul’da da aday göstermeyen HDP’nin oylarının -ki 1 milyon civarında oyu var- CHP adayı İmamoğlu’na gittiği görülmektedir. Ancak bu durum Ak Partinin dokuz aylık bir süre zarfında bu kadar oy kaybetmesini açıklamıyor. Ne oldu da Ak Parti bu kadar oy kaybetti? Aday ile ilgili bir sorunu dile getirmek pek mümkün gibi görünmüyor. Ak Parti (Cumhur İttifakı) adayı Binali Yıldırım oldukça ılımlı bir dil ve sempatik tavırlarıyla seçim sürecini yürüttü lakin adaylığının geç açıklanması, TBMM Başkanlığı görevini bırakma konusundaki isteksizliği seçim sürecindeki performansına da yansıdı. Çok gayretli çok istekli bir propaganda süreci yürütmediği medyada sık sık dile getirildi. Binalı Yıldırım’ın kaybetmesinin arkasında bu isteksizlik etkili olurken aynı zamanda parti teşkilatı tarafından yapılan “İmamoğlu’nu hafife almak” özeleştirisi de etkili oldu onun kaybetmesine. Gerçekten de İmamoğlu, sessiz bir seçim süreci yürüttü, kimseyi incitmemeye, kimseyle kavga etmemeye gayret etti, ılımlı ve saldırgan olmayan üslubu halkta karşılık bulmuş olacak ki kendisinden parti teşkilatının bile beklemediği bir oy oranına ulaştı.
Ak Partinin seçim mağlubiyetinin bir sebebi olarak seçmenlerin muhtar seçmek için memleketlerine gitmeleri etkili olmuş olabilir ancak bu durum her seçim dönemi tekrar edip süreklilik kazandığı için neden 2014’de Ak Parti kaybetmedi sorusunu cevaplamıyor, haliyle bugünkü durumu da tek başına açıklamıyor gibi.
Ak Partinin her il için yapacağı seçim sonucu analizleri gerçek sebepleri daha iyi ortaya koyacak çünkü bundan sonraki süreçte Ak Parti özellikle kaybettiği büyük şehirleri tekrar ele geçirmenin telaşı ve gayreti içinde olup ona göre strateji geliştirecek iken CHP ve genel olarak Cumhur İttifakı ise buralarda tutunmanın mücadelesini verecek. Siyaset bahar mevsiminde Afrika sıcaklarını yaşamak üzere.
Güncel Yazıları
“Onlara Ait Her Şeyi Tümüyle Yok Et… Hepsini Öldür” Tevrat: Yasanın Tekrarı (Tesniye)..
30 Ekim 2023
Almanların Nazi/Faşizm Sevdasının Faturasını Müslümanlar Ödemek Zorunda Mı?
27 Ekim 2023
“Emperyalizmin En Ölümcül Silahı: Demokrasi Yalanı”
20 Ekim 2023
Mutlak Kötülük ve Zorba Devlet
14 Ekim 2023
Öğrenilmiş Acziyet, “Aksa Tufanı” ve Şu Bizim Ezik Aydınımsılar
09 Ekim 2023
12 Eylül ve NATO (ya da ABD)
12 Eylül 2023
Bale ve Opera ile AK Parti’yi Terbiye Etmek
24 Ağustos 2023
Muhalefet Dağınık, Yerel Seçimler Çantada Keklik (mi?)
22 Ağustos 2023
Ekrem Nereye Koşuyor?
18 Ağustos 2023
CHP İçindeki Kaostan İyi Parti’nin Kendi Sahasında Top Çevirmesine
14 Ağustos 2023
Suç ve Ceza İlişkisizliği : Esenyurt Saldırısı ve Diğerleri
01 Ağustos 2023
Zihni Batının İşgalinde Olanların Arap Düşmanlığı
26 Temmuz 2023
Bir İşgal Operasyonu: 15 Temmuz Başarısız Darbe Girişimi
14 Temmuz 2023
Konser İptallerini Karşı Devrim Olarak Okumak
12 Temmuz 2023
CHP Kabuk Değiştirebilecek mi?
05 Temmuz 2023