Uzunca bir süredir HDP siyasetin kilit partisi olarak gündemi meşgul etti. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı oylarının toplamı tek başına iktidar olmayı mümkün hale getirmediği için %8-14 arasında anket oyu görünen HDP adeta kilit parti rolü oynamaya başladı. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul seçimleri başta olmak üzere belirleyici olduğunu belirten HDP, sadece yerel seçimler değil 24 Haziran 2018 milletvekili genel seçimlerinde de kendi etkilerini Millet İttifakı üzerinde hissettirdi.
İyi Partinin sık sık maruz kaldığı “İyi Partili vekiller burada iseler eğer bilecekler ki bu HDP sayesindedir” türünden ifadeler İyi Partililerin ödemek zorunda oldukları bir diyeti onlara hatırlatıyordu. Her ne kadar görünürde bir gerilim-kavga olsa da perde gerisinde iki parti arasında Anayasa konusunda görüşmelerin gerçekleştiği şeklinde aslında çok müspet gelişmelerin olduğu da gündeme geldi. Ancak özellikle İyi Parti’nin kitlesi ve bu durumu kullanmak isteyen partiler için kabul edilebilir bir durum gibi görünmüyordu, Anayasa eksenli bu tür görüşmeler. Selahattin Demirtaş’ın Meral Akşener ile kahvaltı yapma isteği de benzer bir tartışmayı yarattı.
İyi Parti’nin Türkiye’nin hatırı sayılır bir kesimi için bölücülük ve terörle ilişkilendirilen HDP ile olan ilişkisi adeta partinin ve genel başkanının başında sallanan Demokles’in Kılıcı gibi. Bu nedenle ne altılı masada ne de başka bir ortamda İyi Parti, HDP ile aynı resimde yer almak istemedi ve istemiyor. Ancak kader onu bu resmin içine girmek için zorluyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı olmak için yeterli rüzgarı yelkenine doldurduğunu düşünmüş olacak ki, 23 Eylül 2022 tarihinde sosyal medya adaylarına sert bir çıkış yaptı. Cumhurbaşkanı adayı olarak gündemi meşgul eden E. İmamoğlu ve M. Yavaş’ın muhatap alındığı bu çıkış hemen karşılık buldu ve her iki büyükşehir belediye başkanı da Kılıçdaroğlu’nun yanında yer aldıklarını açıkladılar. Artık CHP için de aday net.
Aslında hikaye bundan sonra başlıyor çünkü S. Demirtaş ve HDP’li eş başkanlar-vekiller İmamoğlu’na sıcak bakarken son zamanların anketlerde önde çıkan tartışmasız adayı, M. Yavaş’a karşı rezervlerini koydular. Ancak İyi Parti lideri Akşener, önce rabbi yessir yüzlü olarak tarif ettiği E. İmamoğlu’na mavi boncuk verirken İmamoğlu’nun icraatsızlıkları, tatil skandalları vb. sebeplerle kamuoyunun gözünden düşmesi nedeniyle, sessiz ama güçlü aday olarak Yavaş’ı tercih etmeye başladı. İyi Partililer adaylarının Kılıçdaroğlu olmayacağını “kazanabilme potansiyeli olan bir aday olmalı” şeklinde dile getirdiler. CHP’li sözcüler adaylarının Kılıçdaroğlu olduğunu söyledikçe İyi Partililer Yavaş’a daha fazla yaklaştılar. En sonunda Akşener’in aday olabileceği de partililer tarafından gündeme getirilmeye başlandı.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı altılı masada DP lideri dışında bir karşılık bulmuyor, bulması da mümkün değil. Ancak Masa dışında ortalama %10’luk oya sahip HDP’nin desteğini alıyor. Yani anket ortalamaları üzerinden gidersek CHP (%26-30) + HDP (8-14)’nin oy toplamı en fazla %44. Kılıçdaroğlu’nun bu şekilde seçilmesi mümkün değil. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına Ak Parti’den kopan partilerin ya da SP’nin oy vermesi mümkün değil çünkü bu bir belediye seçimi değil Cumhurbaşkanlığı seçimi. Hiç biri ideolojik ortaklığı olmayan bir partinin liderini Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi birçok konuda belirleyici bir güce sahip olan lideri iktidara getirmez, getiremez. Daha doğrusu liderler buna karar verse bile seçmenin böyle bir tercihte bulunması mümkün değil. DP’yi adı var kendi (oyu) yok bir parti olduğu için denkleme dahil etmeye bile gerek yok. Öyleyse burada kilit parti İyi Parti.
İyi Parti uzun bir dönem anketlerde %20’leri geçen bir parti olarak kendini gösterdi ancak son dönemlerde oyu %14’lerde seyrediyor. Evet parti kemikleşmiş bir seçmen kitlesine sahip ama aynı tabana oynayan partiler de az değil. Ayrıca Ümit Özdağ’lı Zafer Partisi tam da İyi Parti’nin tabanına oynayan özelliklere sahip. Kısa sürede %2’lik oya sahip olmaya başladı. Bazen bu %3.8 ya da 4’e çıkıyor. Bu oyların büyük bir kısmı da İyi Parti’den geliyor. Mansur yerine Kılıçdaroğlu’nun adaylığı İyi Parti’yi bir çıkmaza sokacak çünkü Zafer Partisi köşede bekliyor.
Ümit Özdağ’ın kendisine görev yüklediği Mansur Yavaş sosyal medyada iyice parlatılınca sahici bir Cumhurbaşkanı adayı olmaya başladı. Milliyetçiler, Muhafazakarlar, Sağ Kemalistler kısaca %65’lik sağ seçmenin güçlü adayı gibi görünmeye başladı. Artık Zafer Partisi’nin adayı olmaktan çıkıp tüm millete malolan bir aday olacaktı ama olmadı. Mansur Yavaş’ın adaylığının ön plana çıkmasında araştırma şirketlerinin verdikleri anket sonuçların ne kadar etkili olduğu açık çünkü birçok araştırma şirketi açık uçlu sorularda bile birinci sırayı Erdoğan’a rağmen M. Yavaş’ın aldığını ortaya çıkarıyordu. Eğer Mansur Yavaş Erdoğan’ın karşısında aday olursa ilk turda kazanan Yavaş olacaktı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı sonrasında “yine kaybettik, seninle değiliz” türünden çıkışların sebebi bu.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklayıp, iki güçlü adayın da kendisine destek vermesinden sonra en zor durumda kalan parti İyi Parti olacak. Ama bu onu daha da güçlü bir hale getirecek çünkü artık kilit parti HDP değil İyi Parti. Burada esas sorulması gereken soru da şu olacak İyi Parti tercihini hangi yönde kullanacak?