14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerine doğru giderken bir yandan Cumhur ve Millet ittifaklarının karşısında Emek ve Özgürlük ile Ata İttifakı gibi yeni ittifaklar ortaya çıkarken diğer yandan da küçük partiler büyük partilerle görüşüp, bir ittifaka girip girmeme konusunda kamuoyunda bir merak uyandırmaktalar. Ancak bu küçük partiler son anda kendileriyle ilgili anket sonuçlarına ya da sosyal medyada gördükleri ilgiden hareketle seçime kendi cumhurbaşkanı adaylarıyla ve kendi milletvekili isim listeleriyle gireceklerini açıklıyorlar.
Bu açıklamanın iki anlamı var: İlki cumhurbaşkanı adayları için en az 100 bin imza toplayacaklarına inanıyorlar, ikinci olarak, %7’lik seçim barajını aşacaklarına inanıyorlar. 2018 seçimlerinde seçmen sayısının 56 milyon olduğu ve 2023 döneminde seçmen sayısının 60 milyon olacağı tahmin edilirse, küçük partilerin barajı aşmaları için en az 4.200.000 oy almaları gerekir. Küçük partilerin bu oyu almaları mümkün mü?
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olabilmek için 100.000 imza toplayan Doğu Perinçek’in sandıktan çıkan oyu 98.955. Anlamı? Aday olması için oy veren en az 1050 kişi sandıkta ona oy vermemiş.
2018 seçimlerinde CHP’nin adayı olarak Ecevit sonrası CHP’yi en yüksek oya kavuşturan Muharrem İnce, Memleket Partisi adayı olarak cumhurbaşkanlığı seçimine katılıyor. İnce, oy oranlarının şu anda %20 civarında olduğunu ve ikinci turda %60 ile cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağını söylüyor.
Milletvekili genel seçimlerinde anket tahminleri İnce’nin partisi için en fazla % 5, cumhurbaşkanlığı için ise %3 küsur gösteriyor. Sosyal medyada 7.030.479 takipçisi olan Vekil İnce, tüm takipçilerinin kendine oy vereceğini düşünüyor olmalı ki bu kadar cesur bir şekilde CHP’nin hiçbir teklifini kabul etmiyor. Eğer barajı aşar ve meclise girerse Genç Parti’nin yapamadığını yapan bir parti olarak siyaset sahnesindeki yerini alacak.
Ata İttifakı’nın daha doğrusu bu ittifakta adı bilinen tek parti olan Zafer Partisi’nin adayı Sinan Oğan, daha adaylığı açıklanırken ismi bilinmeyen bir partinin ittifaktan ayrılmasına neden oldu. Oğan, seküler milliyetçi ve sağ Kemalistlerden oy alabilir. Bunların kahir ekseriyeti de Suriyeli ve Afganlılar gibi yabancıların ülkeden gönderilmesini isteyenler. Bunun dışında partinin oy alabileceği geniş bir cephe yok. Anketlerde Zafer Partisi’nin oy oranı %4-5’lere kadar çıktı ama şu anda %1.5 ile %8’ler arasında görünüyor.
Küçük partileri çıldırtan da bu anket sonuçları zaten aynı hafta bir ankette %1.5 çıkan parti diğer ankette %8.5 çıkıyor. Farkın böyle basitçe 7 puan olduğunu düşünmeyin bu farkın anlamı 4.200.000 seçmenin oyu demek. Haliyle bu seçimlerden sonra karpuz satması gereken çok anket şirketi olacak. Ama önceki seçimlerde söz verdiği halde bunu yapmayanlar olduğu için operasyonel anketler daima olacak.
Yeniden Refah Partisi (YRP) genel başkanı Fatih Erbakan Cumhur İttifakı ile görüşme yaptı ancak sonradan o da kendi başına seçime gireceğini ve adayın Erbakan olduğunu açıkladı. Daha doğrusu Fatih Bey kendi adaylığını açıkladı. 100.000 imza neyse de 4.200.000 oy nereden gelecek doğrusu anlamak zor. M. İnce, 7 milyon takipçiyi 7 milyon seçmen olarak görebilir. Takipçilerin yarısı oy verse yine de İnce’nin partisinin barajı aşma imkânı var ama YRP’nin oy oranı anketlerde ortalama %2, Cumhurbaşkanlığı seçimi için alacağı tahmin edilen oy oranı %1-1.5.
Milli Görüş geleneği tarih boyunca hep %10’luk seçim barajına takıldığı için çoğu zaman seçim ittifakı kurmuş bir parti. Bu nedenle çok geniş bir seçmen ağına sahip olmadığı belli. Kaldı ki hareket Saadet Partisi ile ikiye de bölünmüş bir durumda ayrıca F. Erbakan’ın twitterdaki takipçi sayısı da 410.885. Tüm takipçileri oy verse de parti barajı aşamıyor. Cumhurbaşkanlığında hiç şansı yok.
Öyleyse bu küçük partiler niye bu kadar iddialı (ya da hırslı mı demek lazım, gerçi siyasetin özünde hırs var, siyasetçiyi hareket ettiren de bu hırs).
Küçük partiler iddialı ve hırslı çünkü seçim başa baş gidiyor gibi ve her oy çok değerli. %1’lik bir oya sahip parti bile çok değerli bazen bu birleşme bir sinerji de oluşturabilir.
Küçük partiler iddialı çünkü büyük partilerin kendilerine muhtaç olduklarının farkındalar bu nedenle de ellerini yükseltiyorlar.
Küçük partileri bu kadar iddialı hale getiren, tabiri caizse şımartan CHP’nin altılı masada küçük partilere verdiği İnce’nin tabiriyle “Rüşvet”. Küçük partiler sayesinde Kılıçdaroğlu kendini cumhurbaşkanı adayı yaptırarak büyük ortağının (İYİP) başını yedi. İyi Parti adeta etkisiz eleman haline getirildi. Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına doğru giden yolu masanın en güçsüz partisi DP açtı. Zaten bu partinin ne meclise girme, ne seçimi kazanabilme ihtimali vardı. Ama şimdi çantada keklik 4 tane vekillik var. Diğer minik partiler için de durum bundan farklı değil. Aldıkları milletvekili rüşvetiyle Kılıçdaroğlu’nun adaylığını alkışladılar. Erdoğan’a kaybettirme motivasyonu da bonus.
Rüşvet birine hak etmediği, alın teri dökmediği halde bir ödül (para, iktidar, not vb.) vermektir. Bu ödül gerçekte çalışanların ve ödülü hak edenlerin hakkıdır. CHP’nin küçük partilere verdiği ve ittifaklara mensup olmayan partileri de yoldan çıkartan bu rüşvet nihayetinde CHP’nin elinde patlayabilir. Ne zaman mı? Milletvekili listeleri hazırlandığı zaman.