Yayına hazırlayanlar: Zeynep Defne YAVUZ - Burak SIRAKAYA
*Muin Naim-Filistin
Filistin ve bölgeyi düşünürsek onlarca bilinmeyen var. Ancak analiz edebilirsiniz. Aksa Tufanı 7 Ekim 2023’te başladı ama ne kadar süreceğini bilmiyoruz. İsrail’in iddiası gibi 6-8 ay hatta 1 yıl kadar sürebilecek bir çatışma ortamı var. Çünkü Aksa Tufanı’nın bitimi ve bitiş şekli de bu hem Filistin meselesini hem de bölgedeki denklemleri farklı bir şekilde etkileyecek. 3 tane senaryomuz var.
Birincisi, savaşın dozunu azaltarak sadece yıpratma çatışmasına dönüşmesi ve küçük operasyonlara dönüşmesi ile uzatılabilir. Bu olursa bu çatışma çok uzun sürebilir. Aksa Tufanı’nın Filistin ve Filistinlilerin bir şekilde en azından bu çatışmadan milli kazanım elde ederek çıkmazlarsa hem Filistin içinde hem de Filistin tarafındaki bölgelerde ciddi bir baskı oluşturur. Örneğin Ürdün'de Aksa Tufanı başladığından beri baskı altında olan toplum ve halk şu anda yavaş yavaş krala karşı söylem geliştirmeye başladı. Mısır'da ise Mısır dünden beri özellikle İsrail'in suçlamasına karşı kendini zor durumda gören Sisi, İsrail'i suçlayarak artık gayriresmi de olsa yavaş yavaş toplumda İsrail'e karşı bir tavır oluşturabilir. Bu 2 önemli ülkede kontrollü veya kontrolsüz sokak hareketi başlarsa o sokak hareketinin nereye evrileceğini kimse bilemez. Onun için eğer sokak hareketi başlarsa o bölgelerde çok büyük olaylarla sonuçlanıp Ürdün’de özellikle ciddi bir siyasi değişime neden olabilir. Ürdün'ün %65’ini Filistinliler oluşturduğu için Aksa Tufanı başladığından bu yana, %65 nüfus Ürdün Kralı ve Ürdün yönetiminin Aksa Tufanı süresince Filistinlilere sahip çıkmadığını düşünüyor. Tabi yönetim bunu inkar etse bile toplumda bu inkarın yeri olmadığını biliyoruz.
Birincisi Ürdün İsrail'le ticari ilişkileri devam ettiriyor olması. İkincisi Yemen’de ki Husilerin saldırıları sonucunda daralan Kızıldeniz Yolu ve ticareti Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden karayolu ile çözülmeye başlandığını ciddi kaynaklardan alınca toplumdaki tepki daha da şiddetleniyor.
Üçüncüsü bu savaşın sonlandırılma senaryosu. Gazze’de bir anlaşma olması yönünde. Ateşkes ve esir takası gibi. Bunlar olursa bu savaş çok uzun sürmeden bitebilir. Bunun sonucunda çok büyük değişiklikler olacaktır. Çünkü Netanyahu şimdiden savaş bittiği anda suçlanacağını ve yargılacağını biliyor. İsrail muhalefeti de aynı şeyi söylüyor. Netanyahu'nun bu çatışmadan önceki suçlamalarıyla birlikte 7 Ekim'deki zafiyet ve 7 Ekim'den sonra Gazze’ye yapılan operasyonlar sırasındaki hatalar, yapılan zafiyetler gündeme gelecek ve kendi çıkarı için uzattığı savaşın sorumluluğu yüklenecek. Arkasından onunla ilgili yargılama dönemi başlayacak. Aslında şu anda açıkçası belki Amerika'nın biraz desteklediği bir konumda. Yönetimden düşmesini isteyenler de var. Son dönemde hem Amerika’ya hem Batıya ciddi bir muhalefet olmaya başlamış. Tüm uyarılara rağmen Netanyahu’nun Gazze’deki katliamları daha da fazla arttırdığını görüyoruz. Bu aslında Batının istediği bir şey değil. Artık Amerika da arabulucu olarak olarak değil İsrail’in yanında savaş suçlusu olarak görünüyor. Bu da Amerika’nın istemediği bir durumdur. Anlaşmalar yapılması gerekiyor. Aslında şu anda masada olup da uygulanabilecek en mantıklı çözüm üçüncüsüdür.
Hamas belki böyle bir çözüm düşünebilir. Özellikle bu kadar yıkımdan ve katliamdan sonra hem esir takasını hem Gazze ambargosunun kaldırılmasını hem Gazze’nin imarını hem de Gazze’yi 10 yıllık bir nefes aldırma dönemi isteyebilir. Bu, Netanyahu’nun da anlaşma yapmadım ve ben Hamas'a yenilmedim, bir şekilde Hamas’ı sindirdim diyebileceği bir formüldür. Netanyahu’nun destekçileri aşırı faşisttir. Onun hükümetinin yanında olan 3 parti vardır ve 3 partinin birinin çekilmesi durumunda hükümet düşer ve artık seçime gitmek zorunda kalır ve bu seçim bir daha yapılırsa Netanyahu kazanamaz. Ondan dolayı Netanyahu yenilmemiş, kaybetmemiş ve hatta kazanmış gibi gösterilebilir. Netanyahu gizli anlaşma istiyor.
Şu anda Netanyahu hükümetinin ve onlara bağlı kişilerin tek amacı düşmemektir. Savaş sonuçları, ölen askerleri, öldürülmekte olan esirleri kurtarmak değil bu hükümetin tek görevi şu anda yönetimden düşmemek. Ama toplumun içerisindeki baskı gittikçe artıyor. İç çatışmaya dönüşecek kadar ciddi bir baskı var. Öyle bir olayda askerler de ayaklanabilir.
Resmiyette Mescid-i Aksa’nın ve Kudüs'teki tüm dini alanların sorumlusu olmasına rağmen son 10 yıl içerisinde Mescid-i Aksa’ya hiçbir şey yapmayan tam tersi İsrail'in tüm saldırılarına boyun eğen bir Ürdün var.
Aksa Tufanı Filistin halkı içerisinde %90’dan fazla destekleniyor. Mahmut Abbas yönetimi, Aksa Tufanı’na olan duruşundan dolayı daha da yalnızlaştı. Hem ilk başlardaki açıklamaları hem de yanındaki kişilerin savaş bittikten sonra Hamas’ın yargılanması yönündeki açıklamaları toplumda infiale yol açtı. Batı Şeria’da şu anda Mahmut Abbas’ın tek destekçisi 70.000 askeridir. Yoksa bir gün İsrail yönetimi elini çekerse Mahmut Abbas yönetimi yerle bir olur. Aksa Tufanı’ndan önce Filistin’deki tüm taraflar siyasi seçime gitmek istiyordu. Tek kabul etmeyen Mahmut Abbas tarafıydı. Çünkü toplumdaki anketlerde Mahmut Abbas’ın oy oranının %10’un altına düştüğü görülüyordu. Bu Aksa Tufanı ile birlikte daha da düşeceğini görüyoruz. Eğer Hamas ciddi bir kazanım elde ederse artık Filistin halkının sözcüsü Hamas olacaktır.
Husilerin saldırıları Filistin davasını ciddi bir şekilde etkiliyor. Uluslararası emperyalist güçlerin ekonomik hattını baltalamaya çalışmış durumda. Şunu da yanında getirmiş durumda. Artık İsrail'in bir şekilde baskı altına alınabileceğini gösterilmiş durumda. Bu olaylarla birlikte Husiler, hem İsrail’e baskı yapmıştır hem de Amerika'ya karşı bu kadar net tavır alarak hem iç siyasette hem de sahada meşruiyetini daha da arttırmıştır. Bundan sonra Yemen’de Husilerin sözü geçecek hatta ve hatta diğer grupların yönettiği bölgelerde kısa bir süre içerisinde karışıklıklar olup, Husilerin genişlemesine sebep olacaktır. Filistin meselesine üstün bir etkisi olmuştur bu saldırıların. İsrail medyasını takip ettiğimizde o darbeler hem İsrail’i hem İsrail’i destekleyen diğer güçleri korkutmuştur. Siyasi ve ekonomik etkisi çok fazladır.
*Gazeteci-Yazar
Türkiye’de aktif gazetecilik yapan Filistinli Muin Naim’in annesi ve yeğenleri Filistin'deki saldırılarda şehit olmuştur.