Tunus’ta Gerçekleşen Cumhurbaşkanı Darbesi ve Sonrasına Dair
Bu yazı 25.07.2021 tarihinde yayınlanmıştır
Sinan TAVUKCU
25 Temmuz günü, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü şartlar nedeniyle meclisin tüm yetkilerini 30 gün süreyle dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını ilan etmesi ve mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden alarak kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını açıklaması ile Tunus yeni bir siyasi krize girdi.
Cumhurbaşkanının Özel Kuvvetler Komutanlığında, üst düzey generallerle gerçekleştirdiği toplantı sonrası yaptığı bu açıklama, Tunus halkı nezdinde itibarı olan ve 2010 devrimine destek veren ordunun arkasında olduğu imajını vermeye yönelikti.
Meclis Başkanı Raşid el Gannuşi, Cumhurbaşkanının tasarrufunun yasal bir dayanağı olmadığını, cumhurbaşkanın kararların geçersiz olduğunu, anayasal sisteme bir darbe yapıldığını açıklayarak demokratik olarak seçilmiş parlamento ve hükümetin halen görevinin başında bulunduğunu, Meclisin anayasal çerçevede çalışmalarına devam edeceğini söyleyerek cevap verdi.
Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı Nebil Bafun da yaptığı açıklamada, ülkede darbeye yol açan Cumhurbaşkanı Kays Said'in kararının şok edici olduğunu ve anayasayla bağdaşmadığını söyledi. Bafun açıklamasında; Anayasada cumhurbaşkanı yetkilerinin 77 ve 78. maddede açık bir şekilde belirtildiğine değinerek, Said'in kararlarını dayandırdığı 80. maddenin ise ülkenin ulusal güvenliğinin tehdit altında olması halinde uygulamaya konulacağını ifade etti.
Bir anayasa hukukçusu olan cumhurbaşkanın anayasayı ihlal ederek yaptığı söz konusu darbenin Tunus demokrasisinde yol açacağı hasar muhakkak ki çok konuşulacaktır. Umarız ve dileriz ki bu darbe teşebbüsü Tunus halkını kanlı bir iç savaşın içine çekmesin, halkın bir türlü sıkıntılarını çözemeyen kısır Tunus siyasetinin yeniden yapılanmasına vesile olsun.
Tunus’taki mevcut gelişmeleri ve muhtemel sonuçlarını değerlendirmek için 2010 “Yasemin Devrimi” nden bu yana Tunus siyasetinde yaşananları kısaca hatırlamak yol gösterici olacaktır.
Yasemin Devrimi
17 Aralık 2010 günü Tunus’ta, kötü yönetime tepki olarak, üniversite mezunu seyyar satıcı Muhammed El-Buazizi’in kendini yakması ve ardından başlayan protesto gösterileri sadece Tunus’ta değil bütün bir Arap dünyasında tarihi bir kırılmaya sebep oldu, bu olay Arap dünyasında despotik yönetimlere karşı halk ayaklanmalarını tetikledi.
Tunus Genel Kurmay Başkanı General Raşid Ammar’ın, devlet başkanı Zeynel bin Ali tarafından gösterilerin bastırılması için verdiği emirlere itaat etmemesi, protestocuların üzerine ateş açmayacağını bildirmesi ve “Sizin devriminiz bizim devrimimizdir” açıklaması protesto eylemlerinin başarıya ulaşmasında etkili oldu.
Dinmeyen gösteriler karşısında devlet başkanı Zeynel bin Ali 14 Ocak günü Tunus’tan ailesi ile kaçıp Suudi Arabistan’a sığındı. Aynı gün eski hükümetin başbakanı Muhammed Gannuşi başbakanlığında geçici bir hükümet kuruldu. Geçici hükümette eski yönetimden kişilerin yer alması nedeniyle halkın protestoları durmadı, Muhammed Gannuşi aynı gün istifa etmek zorunda kaldı.
Bu defa, 15 Ocak’ta Fuad Mebazza geçici başbakanlık görevine getirildi. Onun da kurulan geçici hükümette önemli görevlere eski rejimin adamlarını getirmesi halkın yeniden sokaklara dökülmesine neden oldu, bu geçiş hükümeti de 27 Ocak’ta istifa etti. 27 Şubat'ta Başbakanlık koltuğuna El-Baci Kaid es-Sibsi getirildi ve 24 Aralık 2011 tarihinde ayrılana kadar başbakanlık yaptı.
Anayasa Konseyi tarafından geçici cumhurbaşkanı olarak atanan Fuad Mebazza, 1959 Anayasası’nı feshetti ve 23 Mart 2011’de “geçici anayasa” görevini yapmak üzere 14 no’lu kanun hükmünde kararnameyi yürürlüğe koydu.
İlk demokratik seçim
23 Ekim 2011’de Kurucu Meclis Seçimleri yapıldı. Katılımın yüzde 50’nin üzerinde olduğu seçimlerden Nahda Partisi (Hizb’un Nahda) birinci olarak çıktı, oyların yüzde 41’ini alarak 218 sandalyenin bulunduğu Ulusal Kurucu Meclis’te 89 sandalye kazandı. Munsıf el-Merzuki’nin lideri olduğu Cumhuriyet için Kongre Partisi (el Mu’temer min ecli’l Cumhuriyye-CPR) seçimlerden yüzde 13 oy alarak 29, Halkın Talebi Partisi (El Arizatu’ş Şabiyye li’l Hurriyyeti ve’l Adaleti ve’t Tenmiye) 26, Emek ve Özgürlük için Demokratik Forum Partisi (Ettakatol) 20, İlerici Demokratik Parti (el Hizbu’d Demokrati el Tekaddumi) ise 16 milletvekilliği kazandı.
Seçimin birincisi olan Raşid el-Gannuşi’nin liderliğini yaptığı hareket, Zeynel bin Ali tarafından terörist ilan edilerek faaliyetleri 1989’da yasaklanmış, Gannuşi Yasemin Devrimine kadar yaklaşık 22 yıl yurtdışında sürgünde yaşamak zorunda kalmıştı. Gannuşi 30 Ocak 2011’de ülkesine döndükten sonra Nahda Hareketi 1 Mart 2011’de resmileşti ve seçimlere katılmasına izin verildi.
Seçimlerin ardından Nahda Partisi, merkez seküler partiler CPR ve Ettakatol ile bir koalisyon hükümeti kurdu. Aynı yıl Aralık ayında Kurucu Meclis, Cumhuriyet için Kongre Partisi lideri Munsıf el-Merzuki’yi Cumhurbaşkanı seçti.
Koalisyon ortağı üçlü, Aralık 2011’de Hamid Cebali başbakanlığında bir koalisyon hükümeti kurdu.
2013 suikastler yılı
6 Şubat 2013’te Tunus Demokrat Yurtseverler Partisi Genel Sekreteri Şükrü Belayid’in öldürülmesinin ardından Başbakan Hamid Cebali hükümeti feshettiğini açıkladı. Nahda Hareketi'nden Ali el-Urayyid başbakanlığında yeni bir hükümet kuruldu. 24 Temmuz 2013'te bu defa Halk Cephesi Partisi Genel Başkanı ve milletvekili Muhammed el-Brahmi’nin bir suikast sonucu hayatını kaybetmesiyle Tunus siyasi çıkmaza girdi.
Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi ve dönemin Nida Tunus Partisi Genel Başkanı El Baci Kaid es-Sibsi, Ağustos 2013'te Paris'te bir araya gelerek yaşanan krizlerin siyaset ve diyalog yoluyla aşılması konusunda anlaştılar.
28 Eylül 2013’te Nahda Hareketi hükümetten çekildi. 29 Ocak 2014’te Mehdi Cuma bir sonraki seçimlere kadar geçici Başbakan olarak atandı ve teknokrat bir hükümet kurdu.
Yeni Anayasanın kabulü
26 Ocak 2014’te Kurucu Meclis’te yapılan anayasa oylamasında, 4 çekimser ve 12 ret oyuna karşılık 200 kabul oyu alan 149 maddeden oluşan yeni Anayasa onaylandı. Anayasa’nın ezici bir çoğunlukla kabul edilmesi tüm siyasi kesimlerin bu metin üzerinde uzlaştığını gösterdi.
Yeni anayasa, parlamentoda tek parti hakimiyetini engelleyen, gücün başbakan ve cumhurbaşkanı arasında bölüşüldüğü karma bir sisteme dayanıyordu.
2014 seçimleri
Anayasa’nın kabul edilmesinden sonra, biri milletvekilliği diğeri cumhurbaşkanlığı olmak üzere iki seçim gerçekleştirildi. 26 Ekim’de gerçekleştirilen milletvekili seçimleri El Baci Kaid es-Sibsi liderliğindeki Nida Tunus Partisi’nin zaferiyle sonuçlandı. Nida Tunus oyların yüze 37,5’ini alarak Meclis’te 86, Nahda yüzde 27,3 oranında oy alarak 69 milletvekilliği kazandı. Nahda Hareketi 2011 seçimlerine göre 20 milletvekili kaybetti.
2013 yılında yaşanan siyasi suikastler, sınır boyunda düzenlenen saldırıların sebep olduğu güvenlik endişeleri ve ekonomik sıkıntıların çözülememesi Nahda’nın oy kaybına, Nida Tunus’un da başarısında etkili olmuştu. Nida Tunus Partisi daha çok sahil şehirlerinde yaşayanlar, işadamları, seküler solcular, sendikacılar ve devlet memurlarından oy almıştı.
Aynı yıl 21 Aralık’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda 88 yaşındaki El-Baci Kaid es-Sibsi yüzde 56,68 oranında oy alarak rakibi Munsıf el-Merzuk’yi geride bıraktı ve Tunus’un ilk demokratik yollarla seçilmiş Cumhurbaşkanı oldu. Bu seçimde Nahda Partisi aday göstermeme kararı alarak seçmenlerini özgürlükten ve demokrasiden yana olan birini seçmeye davet etti.
2 Şubat 2015’te Habib es-Sıyd’in başbakanlığında ve Nida Tunus Partisi önderliğindeki koalisyon hükümeti Meclisten güven oyu aldı.
Terör saldırıları Tunus’u sarsıyor
Tunus’ta Mart ve Temmuz 2015’te turistlere, Kasım 2015’te cumhurbaşkanlığı muhafız birliğine yönelik saldırılarda çok sayıda kişi hayatını kaybetti, saldırıları İŞİD üstlendi.
2015 yılı içinde yaşanan terör saldırıları ve artan güvenlik sorunlarıyla baş edemeyen Habib es-Sıyd başbakanlığındaki hükumet Meclise güven tazeleme talebinde bulundu. Tunus meclisi, 30 Temmuz 2016’da yaptığı oylamada bir buçuk yıldır görevde olan ancak terör sorunlarıyla mücadelede başarısız olan hükümete güven oyu vermeyerek düşürdü.
Ağustos 2016’da cumhurbaşkanı El-Baci Kaid es-Sibsi'nin davetiyle Kartaca Sarayı'nda 8 ayrı siyasi parti, sendika ve iş dünyasından temsilcilerin bulunduğu sivil toplum kuruluşları "yolsuzlukla mücadele, istihdam ve kalkınma" gibi hedefleri belirleyen Kartaca Anlaşması'nı imzaladılar.
Burada öngörülen maddeler çerçevesinde Yusuf Şahid, 3 Ağustos 2016'da ulusal uzlaşı koalisyonu hükümetini kurdu ve başbakan olarak atandı, 27 Şubat 2020 tarihine kadar bu görevi yürüttü. Koalisyon hükümeti, Nida Tunus, Nahda Hareketi, Afak Tunus ve El-Mesar partilerinden teşkil edildi.
Ülkede güvenliğin sağlanamaması konusunda iktidardaki Nida Tunus Partisi’nde yaşanan anlaşmazlıklar sonucunda 31 milletvekili partiden ayrıldı ve parti beş yıl içinde parçalandı. Eski Başbakan Yusuf Şahid liderliğinde Yaşasın Tunus partisi, Nebil el-Karvi liderliğinde Tunus'un Kalbi, Muhsin Merzuk liderliğinde Tunus Projesi partisi bu parçalanmadan ortaya çıktı.
Nahda Siyasi İslam’ı terk ettiğini açıklıyor
Nahda’nın Mayıs 2016 kongresinden önce Fransız Le Monde gazetesine konuşan Gannuşi, Arap Baharı sonrası Tunus’ta siyasi İslam’a yer kalmadığını ifade ederek “Tunus şu an bir demokrasi. 2014 Anayasası seküler ve dini aşırıcılığa limit koydu. Siyasal İslam’ı bırakıp, demokratik İslam’a geçiyoruz. Siyasal İslam’ı temsil ettiğimizi iddia etmeyi bırakıp, Müslüman demokratlar olduğumuzu söylüyoruz” dedi.
Kongrede yaptığı konuşmasında da “Dini, siyasi mücadelelerden uzak tutmak istiyoruz. Tarafsızlık çağrısında bulunuyoruz. Modern bir devlet, ideolojiler, büyük sloganlar ve siyasi kavgalarla değil, uygulanabilir programlarla işler” açıklamasını yaptı.
Sokak gösterileri yükseliyor
Ekonomik problemleri çözemeyen hükümet, 2016 yılında Uluslararası Para Fonu (IMF) ile dört yıllık 2,9 milyar dolar değerindeki kredi anlaşması imzaladı. IMF talimatları çerçevesinde hazırlanan 2017 Bütçe Kanunu Tasarısı ülkede ciddi gerginliklere yol açtı, geniş çapta protestolar düzenlendi ve Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) tasarının geri çekilmemesi halinde grev kararı alacağını bildirdi. UGTT ile hükümet yetkilileri arasındaki anlaşma neticesinde tasarıdaki maddelerde değişikliğe gidildi.
Ocak 2018’de, İMF talepleri doğrultusunda uygulanan kemer sıkma politikalarının sonucu olarak kamu harcamalarının kısılması, vergilerdeki artış, yüksek oranlı zamlardan kaynaklanan hayat pahalılığı ve işsizlik bütün ülkeye yayılan ve aylarca devam eden sokak gösterilerine sebep oldu.
Macron’un Tunus ziyareti
1 Şubat 2018’de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Tunus’u ziyaret etti. İki ülke arasında, terörle mücadele, ekonomi ve farklı iş birliği alanlarında sekiz anlaşmanın imzalandığı törenin ardından liderler ortak basın toplantısı düzenledi. Tunus Cumhurbaşkanı Sibsi, Libya konusunda iki ülke arasında fikir birliği bulunduğuna değinerek, "Libya konusunda beraber çalışarak işleri rayına koymayı, dış müdahalelerden bağımsız bir Libya devleti kurmayı hedefliyoruz" açıklaması yaptı.
Macron da konuşmasında, Fransa hükümetinin Fransa Kalkınma Ajansı aracılığıyla, 2020-2022 yılları arasında Tunus'a ek 500 milyon euro tahsis edeceğini açıkladı ve "Tunus'un geleceği yatırımın geliştirilmesine bağlı. Fransa, Tunus'un bir numaralı ortağı ve ortağının başarılı olması için daha fazlasını yapabilir. Fransa iki ülke arasındaki ilişkilere yeni bir ruh vermek istiyor." diye konuştu. Fransa, sıkıntılarla boğuşan Tunus’u ekonomik destekle etkisi altında tutmaya çalışıyordu.
Mahalli seçimler
2018 Mayıs ayında yapılan mahalli seçimlere katılım oranı yüzde 33,7 oldu. Bu düşük katılım, halkın siyasete olan güven kaybını gösteriyordu. Seçimlerde oyların yüzde 27,5'ini Nahda Hareketi alarak birinci parti olurken Nida Tunus oyların yüzde 22,5'ini alarak ikinci sıraya yerleşti.
Aralık ayında, Tunus'un batısındaki Kasrin vilayetinde bir gazetecinin, zorlu ekonomik koşullar gerekçesiyle kendini yakarak intihar etmesi, ülkenin batısında yeniden protestolara yol açtı.
2019 Seçimleri
Cumhurbaşkanı El Baci Kaid es-Sibsi‘nin hayatını kaybetmesi sonrasında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda (13 Ekim), Anayasa hukukçusu Kays Said oyların yüzde 76,9’ünü alarak cumhurbaşkanı seçildi. Seçime katılım oranı yüzde 57,8’di.
6 Ekim 2019’da gerçekleştirilen genel seçimlerde oyların yüzde 17,5’ini alan Nahda Hareketi birinci oldu. 217 sandalyeli parlamentoda Nahda Hareketi 40, Tunus'un Kalbi 33, Onur Koalisyonu 18, Başbakan Yusuf Şahid liderliğindeki Yaşasın Tunus Partisi 16, Halk Hareketi Partisi 15, Abir Musi liderliğindeki Özgür Anayasa Partisi 14, Demokratik Akım Partisi 14 ve Tunus Yaşamı Partisi 5 milletvekili çıkardı. Seçime katılım oranını yüzde 41,8’di.
13 Kasım 2019’da Nahda Hareketi lideri 78 yaşındaki Raşid el-Gannuşi, 217 üyeli parlamentoda 123 oyla Meclis Başkanı seçilerek ilk defa siyasi bir görev aldı.
Cumhurbaşkanı Said, Nahda Hareketi'nin adayı Habib el-Cemli'yi hükümeti kurmakla görevlendirdi ancak Cemli'nin oluşturduğu kabine listesi, 10 Ocak 2020’de parlamentoda yapılan oylamada güvenoyu alamadı. Cumhurbaşkanı bu defa hükümeti kurma görevini İlyas el-Fahfah’a verdi. Nahda Hareketi Partisi, Demokrat Akım, Halk Hareketi ve Yaşasın Tunus Partisi'nin katılımıyla oluşturulan koalisyon hükümeti 27 Şubat'ta yapılan oylamada parlamentodan güvenoyu aldı.
2020 yılı cumhurbaşkanı ile Nahda’nın ilişkilerinin gerildiği yıl oldu
Nahda Partisi’nin lideri Raşid el-Gannuşi’nin 2020’nin Ocak ayında Türkiye’ye gelerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi, ardından Mart ayında Katar’da İhvan’a da yer verilen uluslararası bir konferansa katılması Tunus içindeki muhalif-laik çevrelerin tepkisine sebep oldu.
19 Mayıs 2020’de Tunus Parlamento Başkanı Raşid el-Gannuşi, stratejik öneme sahip Tunus sınırına yakın Vatiyye Hava Üssü'nün Hafter’den geri alınmasından dolayı Libya UMH Başbakanı Fayiz es-Serrac'ı tebrik etti. Libya Başbakanı Serrac’da Gannuşi tarafından ifade edilen kardeşlik duygularından dolayı kendisine şükranlarını ifade etti. Bu görüşme, Tunus Meclis başkanı ile cumhurbaşkanı arasında krize yol açtı.
Gannuşi'nin Libya UMH Başbakanı Fayiz es-Serrac'la diyaloğu Kahire ve Abu Dabi'yi de öfkelendirdi, bu çevrelerce Raşid el-Gannuşi aleyhine yıpratma kampanya başlatıldı. Bu kampanyadaki en büyük iddia Gannuşi’nin 976 milyon dolar serveti olduğu iddiasıydı.
Bu tartışmalar devam ederken Cumhurbaşkanı Said, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un daveti üzerine 22-23 Haziran tarihlerinde Paris’e resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Yapılan görüşmede ikili ilişkiler, ekonomik sorunlar ve Libya krizi masaya yatırıldı. Bu ziyaret bir bakıma, Gannuşi’nin Türkiye-Katar eksenli ziyaretine ve Libya politikasına bir cevap mahiyetindeydi. Nitekim, Tunus Cumhurbaşkanı Fransa ziyaretinde verdiği bir röportajda, Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi'nin Libya'ya ilişkin açıklamalarının Tunus'un resmi tavrı olmadığını belirtti.
Hükümet krizi
Muhalefetin, Başbakan İlyas el-Fahfah’a yönelik yolsuzluk suçlamalarının ardından, koalisyonun büyük ortağı Nahda hükümetten desteğini çekti. Fahfah, 15 Temmuz 2020’de istifa etti. Fahfah istifasını sunmadan evvel Nahda Hareketi’nden altı bakanı görevden aldı. Cumhurbaşkanı Kays Said, İçişleri Bakanı Hişam el-Meşişi'yi yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi.
Hükümet krizi devam ederken, yaklaşık 12 milyon nüfusa sahip olan Tunus’ta, ekonomik çöküntüye bir de Covid 19 pandemisi sebebiyle sağlık sisteminin çökmesi eklendi, can kayıpları hızla yükseldi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Tunus’un Afrika ve Arap dünyasındaki en yüksek ölüm oranını kaydettiğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Kays Said uluslararası toplumdan yardım istedi.
Tunus’ta 25 Temmuz’daki Cumhuriyet Bayramı sırasında yüzlerce kişi, hükümetin istifası ve meclisin feshedilmesi talebiyle gösteri düzenledi. Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi, bayram münasebetiyle mecliste yaptığı konuşmada halka, safları birleştirme, bölünmelerden ve kini körüklemekten kaçınma ile koronavirüse karşı tek vücut halinde mücadele etme çağrısında bulundu. Protestolar sırasında Nhada’nın parti binalarına da saldırılar düzenlendi.
Cumhurbaşkanı darbesi
26 Temmuz günü Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, "ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü koşullar nedeniyle" meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını belirterek, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını açıkladı.
27 Temmuz’da bir grup milletvekili ile Meclis kapısına gelen Meclis Başkanı Gannuşi’nin içeriye girmesine askerler izin vermedi. Gannuşi, Meclis binasının önünden Tunuslulara ve orduya Cumhurbaşkanı Said'in kararlarına karşı durma çağrısı yaptı. Ancak, bu çağrıya cevap vererek sokaklara dökülen kalabalıklar henüz görülmedi.
Sonuç
Yasemin Devrimi’nden bu yana geçen yaklaşık on yıllık süre içerisinde Tunus’ta siyasi istikrar bir türlü sağlanamadı. Muhammed Gannuşi (2011), Fuad Mebazza (2011), El-Baci Kaid es-Sibsi (2011), Hamid Cebali (2011), Ali el-Urayyid (2013), Mehdi Cuma (2014), Habib es-Sıyd (2015), Yusuf Şahid (2016), İlyas el-Fahfah (2020), Hişam el-Meşişi (2020) başbakanlıklarında hükümetler kuruldu ve her bir hükumet, programını hayata geçirecek zaman bulamadan çok kısa sürede yıkıldı. Siyasi istikrarın sağlanamaması, despotik rejimden demokrasiye geçmeyi başaran halkı yordu ve siyasete olan güvenini sarstı.
Nahda Partisinin, laik-batıcı kesimleri ürkütmemek, ülkede siyasi bir krize yol açmamak gerekçesiyle hükümet etme sorumluluğundan uzak durması kendisine oy veren tabanda güven kaybetmesine neden oldu.
Yasemin Devrimine yol açan bozuk ekonomik düzen ve işsizlik 10 yıl içerisinde iyileştirilemediği gibi ekonomi 2020’de yüzde 8,8 daraldı, bütçe açığı milli gelirin yüzde 11,4’üne ulaştı, işsizlik yüzde 17’yi buldu. 2016 yılında IMF politikalarına teslim olan Tunus, ciddi ekonomik gerilemeler yaşadı.
2020’den itibaren ülkeyi sarsan pandemiyle mücadeledeki başarısızlık ve ihtiyaç duyulan aşıların temin edilememesi yaşanan ekonomik ve sosyal krizi ağırlaştırdı, sağlık bakanının başbakan tarafından görevden alınmasına sebep oldu.
Bütün bu kaosa, Libya politikası konusunda Nahda Partisi ile Cumhurbaşkanı Said ve muhalefet partileri arasındaki görüş farklılıkları da eklendi, bu ayrışma sebebiyle yabancı ülkelerin Tunus siyasetine müdahaleleri görüldü.
25 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Said’in gerçekleştirdiği hukuk darbesi ile Meclisin 30 gün süreyle kapatılması, milletvekillerinin dokunulmazlığının askıya alınması ve Cumhurbaşkanın atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağı açıklamalarının arkasında dış destek olduğuna kuşku yoktur. Zira, ekonomik kriz yaşamakta olan bir ülkede finansal ve siyasi destek taahhüdü almadan sadece iç dinamiklere güvenerek bir darbe girişiminde bulunulması makul değildir.
Bununla birlikte, halkı direnmeye davet eden siyasi parti çağrılarına büyük kalabalıkların şimdilik uzak durması, halktaki yorgunluk ve bıkkınlığı, siyasete olan güven kaybını da göstermektedir. Bu durum, büyük etkisi olmasına rağmen darbeyi sadece dış operasyon olarak açıklamanın yeterli olmadığını da ortaya koymaktadır. Suriye, Ermenistan, Lübnan, Libya ve en son olarak Mali’de mevzi ve güç kaybeden Fransa’nın Tunus yönetimine hakim olacağını düşünmek gerçekçi değildir. Kendisine önem atfedilen BAE’de, Yemen, Libya ve bazı Afrika ülkelerinde boyunu aşan birçok operasyonu eline yüzüne bulaştırmış, bir başarı elde edememiştir.
Tunus’un yaşadığı siyasi belirsizliğin nereye evrileceği tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Cumhurbaşkanı Said’in söz konusu darbeye ordunun destek verdiği algısını oluşturacak görüntü vermesi ve açıklama yapmasına rağmen Tunus ordusunun, 2011’de olduğu gibi, halkla bir çatışmaya girmemeyi tercih edeceği beklenebilir.
Siyasete karşı gerçekleştirilen darbenin bütün olumsuzluğuna rağmen, başta Nahda olmak üzere siyasi partilerde iç sorgulamalara yol açarak tabanın taleplerine cevap verecek siyasi, sosyal ve ekonomik çözümler üretecek kadro değişikliklerinin önünü açması da çok muhtemeldir. Tarih bize, darbelerin ve kurgulanan siyasetin tam aksine sonuçları doğurduğunun pek çok misalini sunmaktadır.
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya