Türk Öğün, Çalış, Güven!
Bu yazı 02/01/2024 tarihinde yayınlanmıştır.
*İlyas SÜPÜRGECİ/Yazar
Son yıllarda dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşanan felaketlerin, savaşların ve büyük sorunların benliğimizde oluşturduğu yıpratıcı etkilerini bir ölçüde hafifleten, yüreğimize su serpen ve geleceğe güvenle bakmamızı sağlayan, ülkemizdeki çok önemli gelişmelere gittikçe artan bir sıklıkla tanıklık ediyoruz. Türkiye'nin savunma teknolojileri ve endüstrisi alanında yapmakta olduğu atılımlar, geliştirdiği ve somut olarak piyasaya sunmuş olduğu yüksek teknolojili ürünler hepimizin göğsünü kabartıyor, sevinç ve umut kaynağı oluyor. Dün(28 Aralık 2023) Milli Muharip Uçak KAAN'ın havalanmasını beklerken, sürpriz olarak bir İnsansız Savaş Uçağı olan ANKA-3'ün başarıyla uçtuğunu izlemek göğsümüzü kabarttı ve bizleri duygulandırdı. Tel Aviv'de 2006-2009 döneminde Kara Ataşesi ve Silahlı Kuvvetler Ataşesi olarak görev icra eden birisi olarak, Türkiye'nin bu alanda geldiği seviyenin anlamını, önemini ve değerini her açıdan çok iyi kavrayabiliyorum. Ayrıca bu gelişmelere tanıklık etmenin verdiği hazzı da çok iyi hissedebiliyorum. Dünyanın gözünün Türkiye'nin üzerinde olduğunu ve gelişmeleri çok yakından izlediğini görebiliyorum.
Karada, denizde ve havada peş peşe üretilen pek çok gerçek başarı öyküsü bir taraftan milletimizin güvenlik ve huzur içinde yaşamasına çok büyük bir katkı sağlarken, diğer taraftan refahın artmasına da öncülük edecektir. Savunma endüstrisi ve teknolojileri alanında kaydedilen her ileri aşama ülkemizin milli güç unsurlarının neredeyse tamamına çok önemli katkı sunmaktadır. Yani Türkiye'nin tam bağımsızlığına ve topyekün milli kalkınma hedefine ulaşmasına en büyük katkıyı yapmaktadır ve yapmaya devam edecektir. Kısacası, bu alanda atılmakta olan dev adımlar, Türkiye'nin çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkma ülküsünü gerçekleştirebilecek bir sinerjinin kaynağı olarak görülmelidir.
Geçmişte birçok alanda tamamen sömürgeci güçlere bağımlı iken ve subayına vereceği bir tabancayı dahi üretmezken; ülkemin bugün ürettiği yüksek teknoloji ürünlerini alt alta sıralamak için bir sayfanın yetmeyeceği çok kıymetli bir duruma gelmiş olmanın farkında olmak gerekiyor. Listeye sürekli yenilerinin ve daha iyilerinin eklendiğini de görmek gerekiyor: Gelişmiş konvansiyonel silah platformları(zırhlı araç, tank, top, çeşitli tipte uçak, çeşitli tipte savaş gemileri ve denizaltı), yüksek teknoloji ürünü insansız silah platformları(karada, denizde ve havada) ve otonom sistemler, tüm bu platformlara monte edilen silah sistemleri ile atılan çok çeşitli tipte mühimmat(klasik hafif ve ağır silah mühimmatı, modern ve güdümlü(hassas isabet ve vuruşlu)mühimmat, özellikle hava ve füze savunma alanında geliştirilen sistemler, uydu teknolojileri, görünmezlik teknolojileri, elektronik harp ve siber savunma sistemleri, zırh ve aktif koruma teknolojileri, keşif ve istihbarat sistemleri gibi. Tüm bunlar, modern ve güçlü bir silahlı kuvvetlerin çeşitli harekât alanlarında ve muharebe sahası fonksiyon alanlarında ihtiyaç duyduğu yetenekleri gittikçe artan ölçüde karşılayabilen ve milli üretim olan donanım ve sistemlerdir. Elbette daha yapılacak çok önemli işler vardır ve geliştirilme süreçleri devam eden sistemler vardır: Çeşitli silah platformlarında kullanılacak çeşitli tipte motor ve/veya güç kaynaklarının, uzun menzilli ve yüksek irtifa füze ve hava savunma sistemlerinin ve beşinci nesil savaş uçağının geliştirilmesi ve üretilmesi gibi.
Osmanlının çöküşünde önemli rol oynayan bilimsel ve teknolojik güç unsurunun zayıflığı ve yetersizliği ne yazık ki Cumhuriyet döneminde de uzun yıllar devam etmiştir( Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan fakat sonrasında çökertilen önemli atılımlar hariç). Fakat kutlu Kıbrıs Barış Harekâtı(1974) sürecinde başlatılan ve halen devam ettirilen; sözde müttefikler tarafından Türk Milleti'ne yapılan hiç hak etmediği kötü muamele(ambargolar, açık ve örtülü yaptırımlar, sinsi yöntemlerle yapılan saldırılar, teröre destek, vekalet savaşları, siyasi baskılar ve dayatmalar ve milli iradeye saldırılar) bu milleti uyandırmıştır. Aslında uyuyan bir dev kendisine ödetilen ağır bir bedel karşısında artık uyanmıştır ve günümüzde daha açık hale gelmiş olan çok yönlü tehditlerin farkındadır. Ülke yönetiminde hakim olan stratejik devlet aklı zamanın ruhuna uygun olan yolu görmüş ve Türkiye, devletiyle ve milletiyle bir bütün olarak bugün doğru bir istikamette ilerlemektedir. Türkiye ile birlikte, Türkeli ve diğer gönül coğrafyaları da doğru bir istikamette yürümektedir.
Hem yurtta hem dünyada barışı sürekli ve hakim kılmanın tek yolu, işte bu yoldur. Milli birlik ve beraberlikle, el ele ve gönül gönüle çalışarak ve üreterek; her türlü zorluğa ve içeriden ve dışardan çıkarılan engellere rağmen çok daha ileri ve güçlü bir Türkiye inşa etmek mümkündür. Yüce Türk Milleti'nin vatanına ve milletine sadakatle bağlı bir ferdi olarak, ülkemdeki bu çok önemli ve çok değerli gelişmelere tanıklık etmekten dolayı çok mutluyum ve ülkemin parlak geleceğinden kesinlikle çok umutluyum. Biz büyük işleri başarabilen bir milletin evlatlarıyız, bugün bunları yapıyoruz ve gelecekte dünyadaki en iyilerini de yapacağız. Ülkemin bu alanda dünyadaki sıralamasını sürekli en üst sıralara çıkarmak için sağlam bir ruh ve inançla durmaksızın çalışan, alın teri döken, emek harcayan, akıl yürüten, bilgi üreten, buluş yapan, siyaset ve strateji üreten ve cesaret sergileyen herkese minnettarım ve şükranlarımı sunuyorum, ahirete intikal edenleri de rahmetle anıyorum.
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya