AA
Hazine ve Maliye Bakanlığı ev sahipliğinde, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) organizasyonuyla Türkiye-Suudi Arabistan İş ve Yatırım Forumu gerçekleştirildi.
Forumun açılışında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid bin Abdulaziz el-Falih’i Türkçe ve Arapça dillerinde selamlayarak, “Kıymetli kardeşim, aziz dostum el-Falih, Suud iş dünyasının değerli temsilcileri evinize hoş geldiniz. Sizi sevgiyle, hasretle ve muhabbetle selamlıyorum.” dedi.
Nebati, dün akşamki gala yemeğinden sonra bugün tekrar bir arada olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Herkesin malumu olduğu üzere, küresel ekonomiyi olumsuz etkileyen birçok sorunla karşı karşıya kalınan belki de son yılların en zorlu döneminden geçildiğini belirten Nebati, şunları kaydetti: “Başta salgın, arz ve tedarik sorunları ile jeopolitik gerilimler olmak üzere birçok olumsuz gelişme, üst üste bindi, tüm ekonomileri çeşitli zorluklarla sınamaya devam ediyor. Küresel ekonomi salgının olumsuz etkilerini tam olarak atlatamadan şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, emtia fiyatlarında yüksek artışlara yol açtı. Savaşın gıda ve enerji arz güvenliğine neden olduğu bu kırılmalar neticesinde küresel ekonomide uzun yıllardan bu yana eşine rastlanmayan enflasyonist bir süreç başladı. Altını çizmek isterim ki küresel ekonomide meydana gelen hasarların telafi edilmesine yönelik özellikle gıda tedariki alanında Türkiye’nin dünya ekonomi diplomasisine yön veren ve sorunların çözülmesine katkı sağlayan dengeleyici faaliyetleri tüm ekonomiler için önem arz etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekleştirilen tarihi Tahıl Koridoru Anlaşması ile 550’den fazla gemiyle 14 milyon tondan fazla tahıl ve gıda maddesinin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerçekleştirildi.”
Nebati, küresel sıkıntıların odağındaki diğer bir konu olan enerji alanında ise kırılganlık ve aksaklıkların asgari düzeye indirilmesi amacıyla Türkiye’nin bölgesel bir enerji merkezi olması için çalışmaları kararlılıkla sürdürdüklerini söyledi.
Nureddin Nebati, küresel ekonomiyi zorlayan tehditleri bertaraf etmek ve fırsatları en iyi şekilde değerlendirerek ülkeyi küresel değer zincirlerinde üst seviyelere taşımak amacıyla Türkiye Ekonomi Modeli’nin devreye alındığını hatırlattı.
Modeli tasarlarken ve uygularken mevcut konjonktürün yanı sıra toplumun dinamiklerini ve ülkenin ihtiyaçlarını esas aldıklarını vurgulayan Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü: “Modelimizle güçlü büyüme dönemlerinde yüksek ithalat kaynaklı oluşan yüksek cari açık sarmalından kalıcı olarak çıkmayı hedefliyoruz. Üretimde sağlanacak verimlilik artışları ve güçlenen ihracatla birlikte dış finansman ihtiyacımızı azaltmayı, fiyat istikrarını kalıcı bir şekilde sağlamayı hedefliyoruz. Üretim odaklı, yatırımı ve ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli'mizi uygularken, para ve maliye politikalarının eş güdümü ile vergisel düzenlemelerden teşviklere kadar çok geniş bir yelpazede tüm araçları etkin bir şekilde kullanıyoruz. Bu dinamizm sayesinde modelimizin önemli bir sacayağı olan finansal istikrarın sürdürülmesi ve öngörülebilirliğin artırılmasına da önemli bir katkı sağlıyoruz. Başta döviz piyasası olmak üzere, finansal piyasalarımızın etkin işlemesi için yenilikçi ve özgün bazı uygulamaları da hayata geçirdik. Proaktif bir yaklaşımla devreye aldığımız Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının getirdiği imkanlarla gelişmekte olan ülkelerin, dolar endeksinin artması ile yaşadıkları kur hareketlerinden ülkemizi koruduk, finansal istikrarımızın güçlenmesini sağladık.”
Nebati, bu uygulamalarla tasarrufların Türk lirasına yönelmesini, böylece döviz tevdiat hesaplarının, toplam mevduat içerisindeki payının kayda değer biçimde azalmasını sağladıklarını kaydetti.
Ayrıca, TL mevduatlarının ortalama vadesini de artırmış olduklarını belirten Nebati, Türkiye Ekonomi Modeli’nin diğer bir bileşeni olan selektif kredi politikasıyla kaynakların etkin ve verimli alanlarda kullanılmasına olanak tanıdıklarını, böylece 2022 yılı gibi dünyanın karşı karşıya kaldığı en zor dönemde gerçekleşen kredi artışının yüzde 82’lik bölümünü reel sektöre açılan ticari kredilere tahsis ettiklerini bildirdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat öncelikli politikalarla ekonominin 9 çeyrektir yıllık bazda kesintisiz büyümesini devam ettirirken, makine ve teçhizat yatırımlarının da 12 çeyrekten bu yana arttığını söyledi.
Büyümedeki bu güçlü performansın istihdam piyasasına olumlu yansıdığını ifade eden Nebati, “Ekim ayı itibarıyla toplam istihdam seviyesi 31,2 milyon kişi ile tarihi bir rekora çıkmış durumdadır. İhracatımız da kasım ayında yıllık 253,5 milyar dolarla Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşmış durumdadır. Hükümetlerimiz döneminde, en önemli gücümüz olan bütçeden ve mali disiplinden hiçbir dönemde feragat etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz.” diye konuştu.
Nebati, disiplinin Türkiye bütçesinin en önemli ayaklarından bir tanesi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Taviz vermiyoruz, öyle seçim geliyor, seçim olacak… Önemli olan Türkiye bütçesinin en iyi şekilde yönetilmesi. Özellikle de enflasyonun yaşandığı bu yılda, dünyadaki emtia fiyatları, malum bahsettiğimiz konular, böylesine bir ortamda yapmamız gereken şey ülkemizi güçlü şekilde muhafaza etmek, ettik ve elhamdülillah daha iyi noktalara gidiyoruz. 2002 yılında yüzde 11,1 seviyesinde olan bütçe açığının GSYH’ye oranının bu yıl tahminimiz olan yüzde 3,4’ün de altında gerçekleşeceğini bekliyoruz ve oldukça altında gerçekleşeceğini ümit ediyoruz. Dikkatinizi çekmek isterim ki bu sonucu, vatandaşlarımızın enflasyondan olumsuz etkilenmemesi için bütçe imkanlarını seferber etmemize rağmen başarıyoruz.”
Nebati, diğer taraftan kamu borcunu da hükümetleri döneminde önemli ölçüde azalttıklarını bildirdi.
Küresel finansal piyasalarla entegrasyonu yüksek, düzenleme ve denetleme altyapısı sağlam, güçlü beşeri sermayeye sahip, inovatif uygulamalarda öncü olan finans ve bankacılık sektörünün, ekonomiyi çok daha ilerilere taşıdığını aktaran Nebati, küresel finans krizi ve salgın gibi önemli stres testlerinden başarıyla geçen bankacılık sektörünün, yurt içi ve yurt dışı finans çevrelerince takdir edildiğini ve yabancı yatırımcılar nezdinde giderek artan bir ilgi gördüğünü dile getirdi.
Bakan Nebati, küresel, finansal piyasalarla olan bu entegrasyonun aslında ekonominin çok daha ileriye taşınması noktasında en önemli sac ayaklarından birisi olduğunu belirterek, "Yükselen piyasalar arasında önemli bir yeri olan borsamız, piyasa derinliği ve yüksek likiditesiyle yerli ve yabancı yatırımcılara cazip getiri imkanları sunmaya devam ediyor. Son dönemde, endeksleri tarihi yüksek seviyelere ulaşan Borsa İstanbul'daki güçlü yatırımcı ilgisi, günlük işlem hacmi rekorlarını da beraberinde getiriyor." diye konuştu.
Geride bırakılan yıl içerisinde, Borsa İstanbul'un riske göre düzeltilmiş getiride dünya çapında üst sıralarda yer aldığına işaret eden Nebati, şunları kaydetti: "Bakanlığımız köklü tahvil geleneğinin yanı sıra 2012 yılından bu yana hem iç hem de dış piyasalarda kira sertifikası, yani sukuk ihracı, gerçekleştirmiştir. 2022 yılı gibi dünyada finansman koşullarının oldukça zorlu olduğu bir yılda bile bakanlığımız, uluslararası sermaye piyasalarında ikisi kira sertifikası olmak üzere toplam beş işlem gerçekleştirmiş olup, 2022 yılı dış finansman hedefini başarıyla tamamlamıştır. Uluslararası sermaye piyasalarındaki ihraçlarımıza yatırımcılardan çok güçlü bir talep gelmiş, ülke ekonomimize duyulan güvenin somut bir yansıması olarak kendisini göstermiştir.
Bu çerçevede, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkilerin en önemli gelişim alanlarından birisinin, finans sektörü olduğuna inanıyorum. Dünyanın dört bir yanından Türk finansal piyasalarına yatırım yapan uluslararası yatırımcılar gibi, Suudi yatırımcıları da piyasalarımızdaki fırsatlardan yararlanmaya davet ediyorum."
Bakan Nebati, "2021 yılında 3,7 milyar dolar olan ticaret hacmimiz, 2022 yılı ocak-ekim döneminde 4,3 milyar dolara yükselmiş durumda. Bu memnuniyet verici ama hedeflerimize ulaşmamız için daha hızlı hareket etmemiz lazım." dedi.
Burada iki ülkenin ekiplerine de büyük iş düştüğünü dile getiren Nebati, "Bütün iş dünyamızın temsilcileri Suudi Arabistan'a gidecek, gelecek. Suudlu kardeşlerimiz Türkiye'ye gidecek, gelecek. Bu resmi toplantıları, bakanların olup olmamasını, DEİK'i ya da Yatarımı Ofisi'ni beklemeksizin işlemleri daha sıkı bir hale getirerek sonuca ulaşmamız lazım." yorumunu yaptı.
Bu konuda iş dünyasına tam destek verdiklerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü duruşu, Suudi Arabistan tarafının da güçlü iradesiyle ilişkileri çok hızlı bir şekilde somut çıktıları elde edecek bir noktaya getirmeleri gerektiğini söyledi.
Bakan Nebati, 2021'den bugüne kadarki 4,3 milyar dolarlık ticaret hacminin bu duruşla çok kısa bir süre içerisinde 10 milyar dolara çıkacağını, bu rakamın da hızlı şekilde 30 milyar dolara yükseltilmesi noktasında hedefleri olduğunu kaydetti.
Küresel salgının etkisiyle ülkelerin üretimlerini kendi sınırları içine yahut yakın coğrafyalarına doğru kaydırmaya başladığını, bu konuda, Suudi Arabistan'ın da 2030 vizyonu çerçevesinde başladığı doğrudan yatırımlarla bölgesel ve sektörel çeşitlendirme amacıyla yaptığı atılımları yakından takip ettiklerini aktaran Nebati, "Bugün aramızda bulunan Kamu Yatırım Fonu'nun da dünyanın farklı coğrafyalarına yatırımlar yaparak portföyünü çeşitlendirme arzusu içinde olduğunu görmekten de büyük memnuniyet duyuyoruz. Türkiye bu çerçevede en cazip fırsatı sunan ülkelerden bir tanesidir. Türkiye son 20 yılda emsal niteliğinde adımlar atarak büyük bir değişimi ve köklü bir kalkınma sürecini hayata geçirmiştir." şeklinde konuştu.
Bakan Nebati, iş ve yatırım ortamı başta olmak üzere birçok alanda mesafe kat edildiğini ancak gelinen bu seviyeyi daha öteye taşıyabilmek amacıyla Cumhuriyetin 100'üncü yılıyla birlikte yeni bir atılım sürecini de başlattıklarını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu atılımın önemli bileşenlerinden bir tanesi bankacılık ve finans sektörümüz olacaktır. Bu kapsamda, büyük bir titizlikle planlayarak yakın dönemde hayata geçireceğimiz İstanbul Finans Merkezi (İFM) ile uluslararası sermaye piyasalarına çok büyük katkılar sunacağız.
İFM projemiz ile İstanbul'un aynı zamanda İslami finansta da bir merkez olmasını sağlamak istiyoruz. Bunun için yakın zamanda Katılım Finans Strateji Belgesini de kamuoyuna duyurduk. Katılım Finans Kanunu çalışmalarımızı da kısa bir süre içerisinde tamamlayacağız. Özetle, altyapı yatırımlarını tamamlamış ve birçok alanda atılım yapmış Türkiye artık yatırımcılarına yepyeni hedefler ve ufuklar sunmaktadır. Artık ileri teknoloji gerektiren savunma sanayi ürünleri üretebilen bir Türkiye var ve Kızılelmamız var."
Bu noktada Baykar'nın çok önemli işlere imza attığını dile getiren Nebati, Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid bin Abdulaziz el-Falih'e, bizzat yerinde, Kızılelma başta olmak üzere, Türkiye'nin savunma sanayisinde önemli rol oynayan sistemlerini görmesi tavsiyesinde bulundu.
Yakın zamanda yollarda görülecek elektrikli otomobil TOGG'un ileri teknolojide yeni bir adımın hamlesini gösterdiğini hatırlatan Bakan Nebati sözlerini şöyle tamamladı: " Enerji alanında yaptığımız yatırımlarla, yenilenebilir enerji gücümüzü kurulu gücümüzün yüzde 54,3'üne çıkardık. Karadeniz'de keşfettiğimiz doğalgazı ise yakın zamanda hanelerle buluşturacağız. Yaptığımız uluslararası anlaşmalar ve yatırımlarla Türkiye'yi enerji merkezi haline getiriyoruz. Turizmde gerçekleştirdiğimiz yatırımlar ve tanıtım faaliyetleri sayesinde, geleneksel alanımız olan yaz turizminden çok daha öteye uzanan ve yılın 12 ayına yayılan kültür ve doğa turizminden, sağlık turizmine kadar çeşitli seçenekler sunmaya başladık. Halihazırda da dünyada en çok turist çeken 4. ülkeyiz ve yıl sonunda 46 milyar dolarlık hedefe ulaşmış olacağız.
Şüphesiz bu gelişmede, sağlık alanında yaptığımız yatırımların ve şehir hastanelerimizin çok büyük bir katkısı var. Türkiye, birçok rekabetçi avantajıyla dünyanın gelecek vadeden ekonomileri arasında üst sıralarda yer almaktadır. Bu bakımdan, dünya çapında yatırımcıların her zaman gözdesi olan Türkiye, hem finansal piyasaları hem de reel sektör yatırımlarıyla cazip fırsatlar sunmaya devam ediyor. Bir kez daha altını çizmek isterim ki Türkiye olarak her zaman yatırımcı dostu bir ülke olmaya devam edeceğiz. Siz değerli kardeşlerimize gerekli tüm desteği vermeye hazırız. İki kardeş ülke olarak, iş birliği ve dayanışmamızı çok daha yüksek seviyelere taşıyacağımıza da gönülden inanıyorum."
Diğer İçerikler