Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Türkiye ile Yunanistan Birleşebilir mi?

Bu yazı 08/12/2023 tarihinde yayınlanmıştır.

*Alper TAN/SDE Başkan Yardımcısı

 

SDE olarak, Modern Uluslararası Sistemin, gücünü, etkisini, geçerliliğini, “kurgusal meşruiyetini” kaybettiğini her fırsatta anlatmaya ve bunu izah etmeye gayret ediyoruz. Bu hususta hayli yol aldığımızı da söyleyebiliriz. Bu istikamette yılmadan usanmadan devam edeceğiz.

Bir önceki yazımızda “Mısırlı Gazeteci”nin Türkler ve Araplar arasında bir asrı aşkın süre devam eden olumsuz önyargıları berhava eden konuşmasını aktarmıştık.

(“Kurgu Tarihe Karşı Gerçek Mücadele Zamanı” https://www.sde.org.tr/alper-tan/genel/kurgu-tarihe-karsi-gercek-mucadele-zamani-kose-yazisi-10974)

Bu defa komşumuz Yunanistan’dan çok tecrübeli bir münevver olan Ord. Prof. Dr. Dimitris Kiçikis’in, ezber bozan, sarsıcı ve zihin açıcı konuşmasına dikkatlerinizi çekmek istiyoruz.

Dünya çapında saygın bir entelektüel olan Yunan asıllı Türkolog Ord. Prof. Dr. Dimitris Kiçikis, bir TV programında Yunan bir gazeteci tarafından kendisine yöneltilen sorulara samimi cevaplar vererek ufukta yeni pencereler açtı..

İsterseniz konuşmanın, soruların ve cevapların doğallığına hiç dokunmadan TV programındaki sohbete kulak verelim:

"Dimitris Kiçikis:

-Yunanistan’da siyasi seviye çok düşük. Analiz etme kapasitemiz yok, olayın akışına kapılıp gidiyoruz sadece. Hiçbir bilgiye ulaşmaya çalışmıyoruz. Türkiye söz konusu olduğunda büyük bir hata yaptığımızı anlamadıkça sorunlarımızın çözülme şansı yok. Aslında biz değil, Batılılar 1821’de bu küçük devleti (Yunanistan’ı) kurmakla bizi bu tuzağa düşürdüler. Bu çok çılgınca gelebilir. Çünkü ilkokul kitaplarımızda, Kolokotronis gibi Yunan kahramanlara sıkışıp kaldık. 25 Mart’taki bu devrimin Osmanlı İmparatorluğu’nu yok etmek ve birçok parçaya bölmek için Batılıların ‘Yunan Parapolitik Grubu’nun, Masonların bir işi olduğunu anlayamayız. Bu bölünme ve ülkelerin ayrılığı bugüne kadar devam ediyor. Ve bu işin sonunda Yunanistan’da çok ufak bir parça bırakılacak. Çünkü plan Yunanistan’ın, Türkiye’nin ve Balkanların tamamını küçük parçalara bölmek. Mesela şimdi kuzey Yunanistan’ı ayırmak üzere olduklarının farkında değil misiniz? Tıpkı kuzey İtalya’da olduğu gibi, Selanik ve Atina’nın tamamen farklı olduğunu ve aynı devlete ait olmaması gerektiğini iddia eden insanlar var. Bu çok tehlikelidir. Arnavutluk’ta neler olduğu hakkında hiç konuşmayalım. Kammenos zeki oyununu oynadı ve her halükarda Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya (EYCM) ile anlaşma yapmayacağını söyledi. Bu yüzden EYCM ile yapılan hiçbir uzlaşmayı kabul etmeyeceğini söylemek kolay geliyor. Ve bu oldu, bunun olduğunu görmedik mi? Zaef, Çipras’ın anlaşmasını kabul etmediğini söyledi.

Söylemek istediğim ikinci şey Ege meselesinin Lozan Anlaşması ile çözülemeyeceği, bunun geçici olduğu. Çünkü Türkiye’ye giderseniz ki ben her yıl gidiyorum, diğer tarafa, tam sahil şeridine gidin ve karşı tarafa bakın. Türkler ne diyor: “Yunanlılar bizi bloke etti, bu bölge tam anlamıyla bir hapishane ve buradan çıkmak için tek bir adamız bile yok. Denize bakan bir penceremizin olması gerekiyor ama sınırlar duvarımıza doğru geliyor.” Bunun anlaşmalar ile böyle olduğunu, bu yüzden bu şekilde yürüdüğünü ve böyle olması gerektiğini söyleyebilirsiniz. Fakat psikolojik olarak bir Türk bunu kabul etmiyor, boğulduğunu söylüyor. Tıpkı birinin boğazını sıkmak gibi.. Anlaşmaların ne söylediğini biliyorlar ama yine de birkaç ada almak istiyorlar. Neden? Ege’de bir arka bahçeye sahip olmak için. Çözüm nedir? Çözüm onlara bazı adaları vermek değil. Çözüm, Ege’nin iki tarafının da birleşeceği bir anlaşmaya varmak.

Soru:

-Bunun hakkında yazdığınızı biliyorum. Fakat bu hemen gerçekleşecek bir şey değil….

Dimitris Kiçikis:

-Yanlış.. Büyük hata.. Yanlış liderleri olan bir neslimiz var ve bu yüzden hepimiz diyoruz ki “Bu gerçekleşmeyecek bir ütopya.” Bana uygun liderlik verirseniz bunu yarın ülkeme ihanet etmeden yapabilirim.

Soru:

-Ama sayın profesör, daha geçen hafta neredeyse bir uçağımızı vuruyorlardı. Karşı taraf bu kadar kışkırtıcı iken ben bu dediğinizin bir ütopya bile olamayacağını düşünüyorum. Şahsen ben sahip olduğum güçle bunu engellerdim. Ütopya kelimesini sadece siz kullandığınız için kullanıyorum. Yine de bunun gerçekleşmesi için Türk provokasyonlarını geride mi bırakacağız? Türklerle birlikte devam etmek için yapılan tüm kötülükleri hafızamızdan mı sileceğiz?

Dimitris Kiçikis:

-Demek böyle devam edeceğiz… Bakın haftada bir uçak değil, her gün bir uçak da düşmüş olsa ortada yine bize çözüm olmayacak. Savaşla çözüm bulmayı deneyebilirsin, tamam savaşla yapalım ve savaşı kazandığımızı söyleyelim. Ama ne kadar süre için? 1919’da kazandık ama onlar da bizi 1922’de yendi. Bu yüzden sadece savaşla çözüm bulabileceğimizi düşünüyorsanız tamam o zaman durmayın devam edin. Bu sayede her gün uçaklar düşecek, o zaman ne yapacağız?

Soru:

-Yani uçağı vuran kişi ile el mi sıkışacağım? Bravo deyip devam mı edeceğiz? Peki ya sonra?

Dimitris Kiçikis

-Tamam, yükseliş istiyorsun, politika değil. Elini düşmanına verme, tamam el sıkışma ve ne olacak görelim. Unutmayın ki 1923’te biz 7 milyon nüfusa sahiptik ve Türklerin 11 milyon nüfusu vardı. Bugün bizim 11 milyon olduğumuzu ve Türkiye’nin 85 milyon olduğunu milyonlarca kez söyledim. Yani ne olmasını bekliyorsun? İşe yaramaz, tamamen çökmüş durumdayız, yine savaşabilecek durumda mıyız? Tamam, diyelim ki ben de rakipten nefret ediyorum çünkü bu haksızlıklara tahammülüm kalmadı, peki!. Ama sonu ne olacak? Satranç hakkında bilgin yok mu? Satranç mantık ile işler, duygu ile değil.

Soru:

-Sayın profesör, soru sormak için buradayım ve kişisel görüşümü söylemek yanlış oldu. Başka bir şey sormak istiyorum. M.E.B.’de (Münhasır Ekonomik Bölge) paylaşılan bir şeyin Yunan-Türk birliği veya federasyon dediğiniz şeyin başlangıcı olma şansı var mı?

Dimitris Kiçikis

-Paylaşma dedin, paylaşma değil. Paylaşma yok, bu sadece sınırları aktarmak için var. Bir paylaşım değil, ortak girişim, bir araya gelmek.  Ortak bir topluluk (joint venture)… Bir şeyleri ortak üretmeyip sadece paylaşmanın bir anlamı yok.

Soru:

-Haklısınız. Bu başlangıç olabilir mi? Başlangıç M.E.B’in Türkiye ile birlikte işletilmesi olabilir mi?

Dimitris Kiçikis:

-Oradan başlayabilirdi, ancak maalesef başlayamaz. Bu konuda kimseyi suçlamadan bir fikir vermek istiyorum. Birleşmeye bence Kıbrıs’tan başlamalıyız. Her şeyi yanlış yaptık ve ada bölündü. Oradan başlamalıyız. Bu iki topluma bir çözüm bulmalı, oradan ortak girişim başlatmalıyız. Peki, bu konuda bir şeyler yapabilir miyiz? Petrolü bırakalım, çünkü Kıbrıs sorununu çözersek M.E.B. sorunu da çözülür. Sana Kıbrıslı Türklerin mantığını söyleyeyim: Kıbrıs’ın önemli bir parçasını beğensen de beğenmesen de aldılar ve bu parça şu an onların. Bu yüzden onlar da çıkan petrolde hakları olması gerektiğini düşünüyorlar. Yunan Kıbrıslılar neden hepsine sahip olmalı? Bu, onların mantığı.. Ben her zaman dedim ki her şeyden önce Kıbrıs meselesinin çözülmesi gerek. Kıbrıs meselesinin tarihine bakarsanız bu bizim tarafımızdan tam anlamıyla bir felaket. İngilizler en başından beri dedi ki “Bir dakika bekle, acele etme. Zaten çöküyoruz, Hindistan’a bağımsızlık verdik, tüm kolonilere bağımsızlık verdik. Size de vereceğiz ama neden hala Papagoya ile birlikte bize karşı savaşıyorsunuz?” İşte bunun bedelini de böyle ödettiler. “Böl ve işgal et” İngilizlerin her zaman yaptığı şeydir. Büyük güçler bunu yapar.

Soru:

-Sayın profesör, size son bir şey sormak istiyorum. Erdoğan’ın politik sonu ile ilgili geniş deneyimlerinizle tahminlerinizi almak istiyorum. Erdoğan’ın siyasi sonunun yakın mı yoksa uzak mı olduğuna inanıyorsunuz? Pek çok düşman ve arkadaş ediniyor ve gelecekte bununla başa çıkmak zorunda kalacak mı yoksa güçlü bir oyuncu ve uzun süredir düşmanımız veya müttefikimiz olarak karşımızda mı olacak?

Dimitris Kiçikis:

-En başından beri ABD’nin onu istemediğini biliyordum. Bu yüzden 2016’da başarısız bir darbe girişimi ile onu indirmeye çalıştılar. Ancak başarısız oldular ve şu an Erdoğan, matadorun karşısındaki bir kızgın boğa gibi. Matador onu öldürmeye çalışarak daha da kızdırdı ve şu an ne yapacağını bilemiyorlar. Peki, ne olacak? Artık o eski Erdoğan değil. 2016 yılında saldırıya uğradığı andan itibaren harika bir lider oldu. Önündeki ölümü gördüğünde tamamen değişti. Artık onu hiç kontrol edemezsiniz. Çünkü kaybedecek bir şeyi yok, zaten tehlikede. Sonuç olarak, şu anda olan bu bilek güreşinde kozu ele geçirmek için suikast yapmak, Erdoğan’ı yok etmek istediklerinden şüphe yok. Ama diğer taraftan düşünüyorlar. Tamam, onu ortadan kaldırdık ama Türkiye büyük bir güç. Ne yapacağız, onun yerini kim dolduracak, onun koltuğuna kim geçecek diye..

Bu büyük ikilemi, Gordion düğümünü çözmek için Büyük İskender’e ihtiyacımız var."

Prof. Dr. Dimitris Kiçikis’in sorulara verdiği cevaplar böyleydi. Modern Uluslararası Sistemin beyinlere musallat olan tasmalarını kırmak ve güzel ufuklara yelken açmak için bu tür zihin açıcı tartışmalara çok ihtiyaç var..