Türkiye-Somali Anlaşması'nın Nedenleri
Bu yazı 09/03/2024 tarihinde yayınlanmıştır.
*Sinan TAVUKCU/SDAV Başkanı
Türkiye Cumhuriyeti ve Somali Federal Cumhuriyeti arasında 8 Şubat’ta imzalanan “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması”nın 22 Şubat’ta Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud tarafından imzalanarak yürürlüğe girmesiyle iki ülke arasında siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler yeni bir döneme girmiş oldu. Şeyh Mahmud imza sonrası yaptığı açıklamada, "Bu tarihi anlaşma, ulusumuzun güvenli ve müreffeh bir geleceğe doğru yolculuğunda yeni bir sayfaya işaret ediyor" sözleriyle yeni dönemin Somali için önemine işaret etti.
Daha önce, Türkiye ve Somali 2012 yılında “Askeri Eğitim ve İşbirliği Anlaşması” imzalamışlardı. Bu anlaşma kapsamında, Başkent Mogadişu’da bulunan TÜRKSOM askeri üssünde Türk Görev Kuvveti Komutanlığı Eylül 2017’den beri Somali silahlı kuvvetlerine, polisine destek ve eğitim vermektedir. Eğitilen Gorgor Taburları ile Somali milli ordusunun çekirdeği oluşturulmaktadır.
Somali’den gelen talep üzerine 2024 Şubat ayında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması’nın ilişkileri çok daha ileri bir seviyeye taşıması hedefleniyor.
Anlaşma genel hatlarıyla; Somali’de terörizm, dış tehditler, korsancılık ve yasa dışı balıkçılıkla mücadele ile kıyıların korunması ve deniz kaynaklarının geliştirilmesi gibi konularda iş birliğini kapsamakta olup iki ülke arasında oluşturulacak ortak deniz kuvveti Somali sularını 10 yıl boyunca koruyacak.
Türkiye-Somali ilişkileri
Türk-Somali ilişkileri 16. Yüzyılın başında başlamıştır. O dönemde Somali’yi yöneten Harar Emirliği’nin Portekiz ve Habeşistan işgaline karşı Osmanlı Devleti’nden istediği yardım verilerek emirliğe destek olunmuş, Emirliğin bölgede güç kazanması sağlanmıştır. Mısır’da Kavalalı döneminde Somali’nin sorumluluğu Mısır’a bırakılmış ancak 1880’lerden sonra Britanya, Fransa, İtalya işgalleri ile Osmanlı Devleti’nin bölgedeki fiili hakimiyeti sona ermiştir. Bununla birlikte, Batılı devletlerin sömürgeleştirme faaliyetlerine karşı direnen Somalili direnişçilere 1920 yılına kadar silah desteği verilmeye devam edilmiş, bölgenin sömürgeleştirilme süreci engellenmeye çalışılmıştır.
Cumhuriyet döneminde Türkiye, 1981’de ilk Mogadişu büyükelçisini atayarak Somali ile resmi diplomatik ilişki kurdu. Ancak, Somali’de başlayan iç savaş sebebiyle Türkiye Mogadişu Büyükelçiliğini 1993’te kapatmak mecburiyetinde kaldı ve BM Misyonu aracılığıyla ilişkilerini sürdürdü.
1992-1994 arasında UNOSOM I Misyonu çerçevesinde bir Türk taburu Mogadişu Havalimanı’nın güvenliğinden sorumlu olarak faaliyet gösterdi. Korgeneral Çevik Bir, 1993 Şubat ayında bir yıllığına Somali'deki BM Barış Gücü komutanlığına getirildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olarak 2011 yılında Somali’ye yaptığı ziyaret, Türkiye ile Somali arasında günümüze kadar uzanan stratejik işbirliğinin temellerini attı. Kapatılan Mogadişu Türkiye Büyükelçiliği 01 Kasım 2011 tarihinde yeniden açıldı. Türkiye ve Somali arasında 2012 yılında imzalanan “Askeri Eğitim ve İşbirliği Anlaşması” kapsamında, başkent Mogadişu’da bulunan TÜRKSOM askeri üssünde Türk Görev Kuvveti Komutanlığı, Eylül 2017’den beri Somali silahlı kuvvetlerine, polisine destek ve eğitim veriyor.
Türkiye, Somali’de devletin yeniden yapılandırılmasına destek verirken Eş Şebab’ın saldırılarına da maruz kaldı. 27 Temmuz 2013 tarihinde, başkent Mogadişu’da bulunan Türk Büyükelçiliği’ne yönelik bombalı araçla intihar saldırısında binada görevli üç Türk polisi yaralandı ve görevli bir Türk polisi de şehit oldu.
2011’den bu yana Türkiye; Somali’de acil insani ihtiyaçların giderilmesi, Somali’nin uluslararası kamuoyunda gündem haline getirilmesi ve ülkede güvenliğin tesisi, ekonominin işler hale getirilmesi için kalkınma yardımları sağlanması, eğitim, sağlık ve altyapı hizmetlerinin yapılması, devletin kurumsallaştırılması, Somali içinde ulusal mutabakat sağlanması gibi faaliyetleri ile Somali’de devlet inşa sürecine katkıda bulundu. Türkiye’nin Somali’de yürüttüğü politikalar “Türkiye Yardım Modeli” olarak adlandırılmaya başlandı.
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud’un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın davetine icabetle 3-5 Temmuz 2022'de Türkiye'yi ziyareti ilişkilerin seviyesini daha da yükseltti.
Somali, Türkiye ile anlaşmaya neden ihtiyaç duydu?
Somali’nin Türkiye ile bir “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması” imzalamasının devlet inşası, iç ve dış güvenliğin sağlanması ve ekonomik kalkınma gibi üç temel ihtiyaca dayandığı anlaşılmaktadır.
Somali’nin Türkiye ile yaptığı anlaşmadan beklentilerini aşağıdaki gibi tasnif etmek mümkündür.
Otorite tesisi-asayişin sağlanması
Somali Cumhuriyeti, 1960 yılında bağımsızlığına kavuştuktan sonra, 1969 yılında bir askeri darbe ile yönetimi ele geçiren Tümgeneral Siad Barre tarafından 1991 yılına kadar diktatörlükle yönetildi. 1989’larda dikta rejimini devirmek için başlayan isyanlar sonucu Siad Barre yönetimi yıkıldı. İktidarı ele geçirmek isteyen kabile ve klanların çatışmaları sebebiyle ordu tamamen yok oldu. Çeşitli kabileler ülkenin farklı bölgelerini kontrol altına aldılar. Aynı dönemde yaşanan kuraklık ülkede büyük bir açlık faciasına ve kitlesel göçlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Somali halkının hayatını sürdürmesi artık dış yardıma bağımlı bir hale gelmişti.
2000 yılında Nairobi’de BM’nin çabalarıyla ve ABD desteği ile kurulan Federal Geçiş Hükümeti Somali’de merkezi bir yönetim tesis etmeyi başaramadı. Ülkede oluşan yönetim boşluğunu doldurmak amacıyla 2006 yılında kurulan İslam Mahkemeleri Birliği başkent Mogadişu dahil olmak üzere, Somaliland ve Puntland dışında Somali’de geniş bir alanda hakimiyet kurdu. Somali’nin İslami bir yönetim altında birleşmesini ve istikrar kazanmasını kendi ulusal güvenliğine bir tehdit oluşturduğunu iddia eden Etiyopya ve ABD’nin girişimi, BMGK onayıyla Afrika Birliği Somali Misyonu (AMISOM) adı altında bir barış gücü oluşturuldu. İşgalci Etiyopya ordusu ve AMISOM güçleri İslam Mahkemeleri Birliği yönetimini ortadan kaldırdılar. Kurulan geçici hükümetin başına, İslam Mahkemeleri Birliği’nden ayrılmaya ikna edilen Şerif Şeyh Ahmed geçirildi.
Etiyopya’nın Somali topraklarını işgali ve BM Barış Gücü’nün müdahalesi sebebiyle İslam Mahkemeleri Birliği taraftarları Eş Şebab ismiyle silahlı bir örgütlenmeye gittiler. Eş Şebab örgütü Etiyopya ve BM misyonunda görevli devletlere yönelik saldırılar düzenlerken, uluslararası toplumun desteği ile ayakta tutulan Federal Hükümeti ile de iktidar mücadelesini devam ettirdi. Yerli bir hareket olarak ortaya çıkan Eş Şebab, Şubat 2012’de El Kaide’ye katıldığını açıkladı. Halen, hükümete bağlı güçlere kanlı saldırılar düzenlemektedir.
Somali’de iç güvenliğin sağlanması için öncelikle işleyen bir devlet otoritesinin tesis edilmesi gerekmektedir. Bu da ancak yeterli bir ordu ve emniyet teşkilatının hükümet emrinde olmasıyla mümkündür. Somali’de 10 yıl boyunca kara, hava ve deniz unsurlarıyla varlık gösterecek olan Türkiye, Somali devletine ihtiyacı olan bu gücü sağlayacaktır.
Öte yandan, iç çatışmaların mevcut haliyle sürdürülmesi Somali’nin gücünü aşmaktadır ancak silahı bırakarak çözüm bulmak mümkündür. 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından bütün bir dünyada, “İslam”ın terörizmle özdeşleştirildiği, milyonlarca Müslümanı öldürmenin terörizmle mücadele olarak meşrulaştırıldığı 20 yıldan fazla süren bir cinnet dönemi yaşandı. Bundan Somali’de payını aldı.
Eski ABD başkanı Donald Trump’ın 11 Eylül 2001 İkiz Kule saldırılarının terörist bir saldırı olmadığı, ABD’yi savaşa çekmek için kurgulandığını ifşaa eden açıklamaları, Afganistan ve Irak işgallerinin gerçekçi bir sebebi bulunmadığının konuşulmaya başlandığı, terörizmle savaşı temellendiren Bush doktrininin ABD’de rafa kaldırılmak istendiği yeni dönemde, ciddi bir toplumsal tabana sahip bulunan Eş-Şebab probleminin artık başka bir konseptle ele alınması gerekiyor.
Parçalanma korkusu
İç savaşın yarattığı başıboşluk sırasında, Somali’nin Somaliland ve Puntland eyaletleri tek taraflı olarak merkezi hükümetten özerkliklerini ilan ettiler. Ancak bugüne kadar her iki eyaletin bağımsızlığını tanıyan devlet olmadı.
2012’den itibaren Federal devlet yapısı ile yönetilen Somali’de Somaliland, Puntland, Galmudug, Hirşabel, Cubaland ve Güneybatı eyaleti olmak üzere 6 eyalet bulunuyor. Kızıldeniz’e komşu Somaliland ve Puntland eyaletlerinin federal yönetimden ayrılıp bağımsız devletler olma ihtimali Somali Federal hükümetinin en büyük iç parçalanma korkusunu oluşturuyor.
Türkiye, 2011 yılından bu yana bağımsız tek Somali devleti hedefi için Somali-Somaliland arasında arabuluculuk rolü üstlenmiş, tarafları bir araya getirerek aralarında diyalog ve uzlaşma mekanizmaları kurulmasına çalışmıştır. Somali-Türkiye anlaşması, eyaletler ve merkezi hükümet arasında problemlerin çözümü ve ülkenin birliğini sağlama konusunda önemli rol oynayacaktır.
Dış müdahaleler
1960 yılında Somali Cumhuriyeti kurulduğunda topraklarının bir kısmı, üzerinde yaşayan Somalili halk ile birlikte komşularına bırakıldı. Etiyopya ve Kenya bu komşulardan ikisiydi. Yukarıda bahsettiğimiz üzere Somali, Etiyopya ve Kenya arasında sınır ihtilafları ve birbirinin toprağında gözü olma endişesi hep devam etti. Mevcut sınırlar, üç ülke arasında yıpratıcı, kanlı savaşlara neden oldu.
Öte yandan, komşusu olmamakla birlikte Birleşik Arap Emirlikleri’nin Somali’deki faaliyetleri de hükümet tarafından kaygı ile karşılanıyor. BAE’nin Barbera’da askerî bir üs kurmak üzere Somali’yi by pass ederek Somaliland ile anlaşması, Somaliland ile bağımsız bir devletmiş gibi özel ilişkiler geliştirmesi, ülkenin bölüneceği endişesine yol açıyor. Diğer taraftan, BAE’nin eğittiği askerlerin bir darbe yapma ihtimali de Somali hükümetini korkutuyor.
Türkiye’nin Somali’nin yanı sıra Etiyopya, Eritre, Kenya ve Cibuti ile kurduğu ilişkiler, Afrika boynuzunda bütün ülkelerin güven duyacağı yeni bir bölgesel düzenin kurulmasına hizmet edebilir.
Korsanlıkla mücadele
1989’dan itibaren iç savaş dolayısıyla ordusu dağılan ve karasularını korumaktan aciz kalan Somali’nin sahillerini, uluslararası hukuka aykırı şekilde, Avrupa ve Asya’dan gelen büyük balıkçı gemileri işgal edip Somali’ye ait balık avlama haklarını gasp ettiler. Avrupalı şirketler, Somali açıklarına kimyasal, nükleer atıklarını boşaltarak denizlerini de kirlettiler.
Karasularını ve balık avlama sahalarını yağmadan korumak isteyen Somalililerin işgal gemilerine karşı botlarla saldırısı uluslararası ticareti baltalayan “korsanlık” olarak adlandırıldı. Somalili balıkçıların karasularını korumak isteği ile yabancı gemilerle mücadele etmesi, zamanla fidye ile kazanç elde eden sektöre dönüştü. BMGK, 2008 yılında korsanlarla mücadele için yabancı ülkelerin Somali karasularına savaş gemisi göndermelerine izin verdi.
3.025 kilometrelik deniz sınırına sahip bulunan Somali’nin henüz bir deniz gücü bulunmamaktadır. En önemli gelir kaynaklarından birisi balıkçılık olan ülkenin karasularına sahip çıkması, karasularını yağmadan kurtarması, yasadışı korsanlıkla mücadele etmeyi başarması hem ekonomik hem de siyasi bağımsızlığını sağlamak bakımdan önem taşımaktadır.
Anlaşma çerçevesinde Türkiye’nin Somali için bir donanma kurması ülke için acil bir ihtiyacı karşılayacak, aynı zamanda Kızıldeniz güvenliğinin sağlanmasında Somali’nin rol üstlenmesi sonucunu doğuracaktır.
Fakirlikle mücadele ve kalkınma
IMF verilerine göre Somali’nin 2022 yılı GSYİH 10,4 milyar dolar olup kişi başına düşen GSYİH yaklaşık 700 dolardır. Yani kişi başına düşen günlük GSYİH, günlük yoksulluk sınırı olan 2 doların altındadır.
Ülke ekonomisinde sektörlerin payı; %60 tarım, %30 hizmet, %10 endüstridir. Anlaşma çerçevesinde Türkiye, kalkınma yardımları ile birlikte balıkçılık ve denizcilik alanlarında ortaklaşa faaliyette bulunabilir.
Petrol ve doğalgaz denizi ortasında yer aldığı halde yoksulluk yaşayan Somali’nin en büyük zenginlik kaynağı henüz çıkarılmayan petrol ve doğalgazıdır. Spectrum Geo.’nun 122 bin kilometre karelik Somali karasularında yaptığı jeosismik araştırmalarda risk içermeyen 30 milyar varillik petrol potansiyeli bulunduğu tespit edilmiş ve Şubat 2019’da açıklanmıştır. Somali hükümeti 15 parselin uluslararası enerji şirketlerinin arama ve sondaj faaliyetlerine açılacağını duyurmuştur. Araştırma yapılan alanın Somali'nin toplam deniz alanının ancak 5'te 1'ini oluşturduğu belirtiliyor. Zengin hidrokarbon yataklarına sahip Somali denizinde petrol dışında doğalgaz varlığı da mevcut. Enerji uzmanları Somali açık deniz sahasında 110 milyar varil petrol rezervi bulunduğunu tahmin ediyorlar.
Dünyada en fazla kanıtlanmış petrol rezervine sahip ülke olan Venezuela 302 milyar varil petrole sahip. 30 milyar varille Kazakistan 12. sırada geliyor. Şu anki haliyle bile Somali Kazakistan’a denk bir petrol rezervine sahip. Sahip bulunduğu bütün petrol ve doğalgaz potansiyelinin harekete geçirilmesi Somali’yi muhtemelen ilk 5’e sokacaktır.
3-5 Temmuz 2022'de Türkiye'yi ziyaret eden Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud AA’ya verdiği demecinde, hidrokarbon zenginlikleri konusunda veri elde etmek için 2015'te yeniden çalışmaya başladıklarını ve sismik araştırmalar yaptıklarını dile getirerek, "Bugün, Somali'nin hidrokarbon potansiyeli hakkında çok iyi veriler var ancak bu veriler yeterli değil." demişti. Somali'nin Afrika'nın en büyük kıyısına sahip olduğuna dikkati çeken Mahmud, tüm bölgenin henüz araştırılamadığını anlatarak "Türkiye, teknoloji, bilgi ve teknik uzmanlık açısından çok gelişmiş bir ülke. Türkiye ve Somali hükümeti arasında bu hidrokarbon meselesinde birlikte nasıl çalışabileceğimize dair belirli süreçler ve görüşmeler var. Bu, bizim için öncelikli bir alan. Türk hükümetine inanıyoruz ve güveniyoruz. Ortak olarak Türk şirketlerine güveniyoruz. Hidrokarbonda hükümetler arası ortaklık konusunu görüşmeye başladık. Başlangıç aşamasındayız, birlikte çalışıyoruz." sözleriyle hidrokarbon kaynakları için öncelikle Türkiye ile çalışmak istediklerini vurgulamıştı.
8 Şubat’ta imzalanan ve Türkiye’ye çıkarılacak petrol ve doğalgaz gelirinden yüzde 30 pay alma hakkı tanıyan anlaşma, bu temenninin hayata geçirilmesinin başlangıcını teşkil ediyor.
Sonuç
Somali ile tarihi bağlarımız, Somali’nin Afrika’nın bir parçası olması yanı sıra Arap Ligi’nin ve İslam Konferansı Örgütü’nün üyesi olması Türkiye’nin dış politikası açısından Somali’nin önemini ortaya koymaktadır.
Diğer taraftan Somali, Akdeniz’i Süveyş Kanalı-Kızıldeniz-Aden Körfezi vasıtasıyla Hint Okyanusuna bağlayan stratejik geçişin batı kıyılarını kontrol etmektedir. Coğrafi olarak Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Asya’yı birbirine bağlayan küresel deniz ticaret yolunun önemli bir jeopolitik noktasındadır. Somali ile yapılan askeri-ekonomik anlaşma Türkiye’ye bölgede jeo-stratejik derinlik kazandıracaktır.
637.657 km² yüzölçümüne sahip, 2023 IMF tahminine göre yaklaşık 16,1 milyon nüfuslu ülke halkının %85’i Somalili, %15’i ise Arap ve Bantulardan oluşmaktadır. Konuşulan dil Somalice’dir. Nüfusunun %100’ü Sünnî Müslümandır. Bu haliyle Somali, diğer Afrika ülkelerinde rastlanmayan homojenliğe sahiptir. Ciddi düzeyde etnik, din ve dil ayrılığı bulunmayan ülkede, kabileler arası çatışmalar çözüldüğünde güçlü bir devlet yapısı kurma potansiyeli bulunmaktadır. Bu sosyal avantajlarına, ekonomik kaynaklarına rağmen Somali 1990’lı yıllardan beri dünyanın en başarısız ilk üç devleti arasında sayılmaktadır.
Afrika boynuzunda yer alan ülkelerle iyi ilişkileri bulunan Türkiye’nin bu ülkeler arasındaki ihtilafları çözmede ve bölgesel bir ittifak sistemi kurulmasında önemli rol üstleneceği beklenebilir. Bölgesel huzur ve istikrar, yıllardır birbirleriyle savaşarak enerjisini tüketen bölge halklarına refah getirecektir. Gazze savaşı sürecinde ABD ve Batı’nın İsrail soykırımından yana tavır almaları, bütün Afrika devletlerinin ve halklarının emperyalizme ve beyaz üstünlükcü politikalara karşı birlikte hareket etmeleri gerektiğini göstermiştir.
Türkiye’nin bu anlaşma öncesinde Mısır’la ilişkilerini yeniden inşa etmeye başlaması, Körfez ülkeleri ile ilişkilerinin rekabetten savunma, ekonomi ve siyasi alanda işbirliğine evrilmesi, bütün Afrika ve Ortadoğu’ya yayılan yeni bir işbirliği ve istikrar döneminin işaretlerini vermektedir. Artık dünya çok kutuplu bir düzene doğru hızla giderken, içinde Afrika’yı da barındıran Batının eski sömürgeleri geleceğin dünyasında kaynaklarıyla, nüfusuyla, konumuyla daha fazla söz sahibi olacaktır.
Yararlanılan kaynaklar
SOMALİ Barış, İstikrar ve Kurumsallaşma
https://msu.edu.tr/enstituler/atasaren/SOMALI.pdf
DİB İslam Ansiklopedisi SOMALİ maddesi
https://islamansiklopedisi.org.tr/somali
Somali: Sömürgeci Güçler bir Ülkeyi Nasıl Kaosa Sürükledi?
https://www.sde.org.tr/analiz/somali-somurgeci-gucler-bir-ulkeyi-nasil-kaosa-surukledi-analizi-52531
Türkiye ve Somali arasında imzalanan güvenlik anlaşması neden tartışma yarattı?
https://www.bbc.com/turkce/articles/czk5zx9474eo
Somali'de petrol rezervi ne kadar? Erdoğan'ın 'Teklif geldi' açıklamasına Somali Petrol Bakanı ne diyor?
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51210933
Türkiye Somali'deki petrol ve doğalgazın yüzde 30'unu alacak! İşte Afrika ülkesinin petrol ve doğalgaz rezervi
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya